İnsaf dinin yarısıdır

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan son bombayı, ağırbaşlı bir Amerikan gazetesi olan Wall Street Journal’a verdiği demeçle patlattı: Meğer Türkiye’nin 11 yıl süreyle vergi şampiyonu olan Aydın Doğan bizim sandığımız gibi dürüst bir işadamı değil, Amerikan gangsteri Al Capone gibi biriymiş.

Haberin Devamı

Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur. Erdoğan’a göre, Aydın Doğan’a verilen ve Türkiye’de eşi görülmedik ağırlıkta olan 4 milyar 800 milyon TL tutarındaki “vergi cezası” isimli idam fermanı meğer “rutin bir vergi incelemesi”nin sonucuymuş. Nitekim kendi ifadesine göre bu örnek Erdoğan’ın aklına “Al Capone’u getiriyor”muş. Benzetmeyi şöyle sürdürüyor:

“(O da Aydın Doğan gibi) Çok zengin idi, ancak hayatının geri kalan bölümünü (vergi kaçakçılığı suçu işlediği için aldığı ceza sonucu) cezaevinde geçirmek zorunda kaldı. Bu olaylar olduğu zaman (ABD’de veya dışında) hiç kimse sesini çıkartmadı.”


Doğan Medya Grubu
’na verilen ceza nedeniyle sadece Türkiye’de değil, dünyada da bilen herkes isyan etti ya, ona göndermede bulunuyor.

Haberin Devamı

Onu geçin. Hatta “Aydın Doğan öyle miydi böyle miydi?” sorusunu da bir kenara koyun ve sonra söyleyin:


Dünyada bir başka demokrasi gösterebilir misiniz ki, o ülkenin Başbakanı herhangi bir işadamı -veya sokaktaki herhangi bir insan- hakkında “O birçok cinayetin faili olan bir çetenin reisi, aşağılık bir fuhuş taciri, eşi görülmedik bir içki kaçakçısı, adi bir şantajcı ile aynı kefeye konulacak kişidir” anlamına gelecek bir laf etsin.


Bir Başbakan’ın ağzına yakışıyor mu şu söz?


Bir Başbakan, “yaratandan dolayı sevdiğini söylediği” insanların kişilik haklarına, onuruna böylesine saldırıda bulunabilir mi?


Bu sözleri söyleyen insan Başbakan olunca, onun etki alanındaki bürokrasi, o vatandaşa husumetle yaklaşmak için emir almış saymaz mı kendisini?


“Rutin bir inceleme”
diyor değil mi?


Aydın Doğan
’a kesilen bu cezalar eğer rutin bir inceleme sonucu idiyse buna benzer pek çok örneğin yaşanmış olması gerekir.


Hangi örnek var da, biz dahil kimse bilmiyor?


Keza rutin işlemlerden Başbakan’ın haberi olmamak gerekir. Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir önceki ceza sırasında “Bana gelip sordular. Ben de gereken neyse onu yapın dedim” şeklindeki sözleri, kendisinin bu olayın içinde olduğunu itiraf etmiyor mu?

Haberin Devamı


Al Capone
’dan söz etmişken değinelim:


Bu haydut acımasız bir insandı. Polis, işlettiği cinayetler, yaptığı içki kaçakçılığı, kurduğu fuhuş imparatorluğu, yönettiği kaçakçılık çetesi dahil hiçbir nedenle kendisini suçlayamıyordu çünkü kanıtlar onu mahkûm etmeye yetmiyordu. Yaptığı legal işlerin bile vergisini vermiyordu. O yüzden Al Capone’un üzerine “vergi kaçakçılığı” suçlamasıyla gidildi. Yargılandı ve 11 yıl hapse mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan birkaç sene sonra öldü.


Yöresine, yurduna ve ülkesinin kültürüne hizmeti iş yaşamının öncelikli borcu sayan, pek çok okul yaptıran, yasalara saygıyı temel ilke sayan bir insanla Al Capone’u aynı kefeye koyan kafaya siz ne dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları