İlk taksit

MADEM Başbakan’ın medya ile ilgili Van konuşmasını yanıtlamaya söz verdik. Borcumuzu ödemeye devam edelim:

Örneğin, "Tüm anketlerde, araştırmalarda en güvenilmeyen kurum olarak medya çıktı. Bunu gazetelerinizde haber bile yaptırtmadınız. Sürekli siyaseti, siyasetçiyi eleştirip duruyorsunuz. Peki ne zaman kendinizi sorgulayacaksınız?" diyordu değil mi?

Önce belirtelim:

"En çok hangi kuruma güveniyorsunuz?" konulu anketlerin kendilerinin "ne kadar güvenilir" olduğu her zaman tartışma konusudur. Çünkü pek çok ankette olduğu gibi bunlarda da soruyu yönelttiğiniz bir kesimden alacağınız sonucun tam tersini öteki kesimden alırsınız. Keza soruyu nasıl formüle ettiğiniz de çok önemlidir. Üçüncü nokta, anketin uygulama tekniği her şeyi etkiler. Ötekileri saymayı uzmanlarına bırakarak konunun özüne gelelim ve varsayalım ki bu anketler hep doğru söyler.

O zaman lafa TEPAV yani Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın son araştırmasından başlayalım:

Bu araştırmaya göre halkımız en çok ordumuza güveniyormuş. Politikacılar ise "en az güvenilen" kesimi oluşturuyormuş. Politikacılara halkın yüzde -ortalama- yüzde 17’si güveniyormuş.

Madem Başbakan politikacıları değil, medyayı sorguluyordu. Onu da söyleyelim:

Medyaya güvenenlerin oranı politikacılarınkinden yüksek, yani yüzde -ortalama- 23 çıkmış.

Peki diyeceksiniz, bu yeni bir durum mu?

Hayır!

Elimizde Başbakan’ın Genel Başkan’ı olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2005’te yaptırdığı bir araştırma var. Bunda da Silahlı Kuvvetlerimiz en güvenilir kurum olarak ortaya çıkmış. Bu kuruma güven, 100 puan üzerinden 84 imiş. (18 Ocak 2005, Hürriyet)

Onu 78 puanla Cumhurbaşkanlığı, 76 puanla cami, 68 puanla yargı izlemiş.

Peki siyasetçiler?

Onlar 48 puan almışlar. Onu da 45 puanla medya ve YÖK izlemiş.

Şimdi söyleyin. "Medyanın itibarı yerlerde sürünüyor" da, "siyasetçiler" baş tacı mı ediliyor?

"Politikacılar baş tacı mı ediliyor?" demişken Uluslararası Araştırma Şirketi Gfk’nın 2005’te yaptığı ankete göre (7 Ağustos 2006, Sabah) Türkiye’de en fazla güvenilen kurum olan Silahlı Kuvvetler’in, yanıtların yüzde 91’inin oyunu aldığını, onu yüzde 90’la öğretmenlerin, yüzde 89’la doktorların, lafı uzatmamak için ötekileri atladıktan sonra söyleyelim, yüzde 40’la politikacıların ve yüzde 32 ile gazetecilerin izlediği görülüyor.

Resim ortada... Yine "politikacı" ile "gazeteci" arasında pek fark yok.

Bu durumda Başbakan bize, "Tencere, senin dibin kara!" mı demek istiyor.

O zaman sorulmaz mı?

Benim dibim kara da seninki beyaz mı?

Gazetecilerin hiç değilse kendini denetleme kurumu var. Peki politikacıların neden yok?
Yazarın Tüm Yazıları