İlk rapor olumlu

DOKSAN yedi sayfalık raporda sık rastladığım bir sözcük dikkatimi çekiyor. ‘Rağmen.

‘Rağmen’ diye başlayan cümle o kadar çok ki.

‘2001 krizine rağmen’ diyor rapor, ‘enflasyona rağmen... faiz oranlarına rağmen... sermaye bulma zorluğuna rağmen...’ ve daha birçok ‘rağmen’ler sıralanıyor.

Devamı ise şöyle geliyor: ‘Tüm bunlara rağmen bugünkü durumdan çıkan ders açıktır. Türk sanayi bunların üstesinden gelebilmiş hatta daha da gelişmiştir...’

Rapor, Avrupalı büyük patronların AB Komisyonu ile ilişkilerini sürdüren ‘Avrupa Sanayiciler Yuvarlak Masası’nın (European Round Table of Industrialists - ERT) bir çalışması.

* * *

ECZACIBAŞI Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın bir grup gazeteci ile düzenlediği toplantıda açıkladığı bu raporun önemi, burada yer alan görüşlerin Avrupa Komisyonu için bir referans teşkil edecek olması.

Avrupa Komisyonu’nun sanayiden sorumlu eski komiserlerinden Etienne D’Avignon’un ‘Avrupa sanayiinin sesini duymak istesem kimi arayacağım?’ sorusuyla başlattığı tartışma sonucu kurulan ERT, sadece Avrupa Birliği Komisyonu’nun çalışmalarını izlemekle kalmıyor, iş dünyasını ilgilendiren politikaların oluşma sürecinde de yer alıyor.

İlk kurulduğunda ABD’nin rekabetine karşı güçbirliği platformu niteliği taşıyan kuruluş şimdi gözlerini Hindistan ve Çin’e de çevirmiş durumda.

İşte Avrupa Sanayii, Türkiye’nin Avrupa alanı içinde yer almasına bu açıdan bakıyor.

* * *

ÜYE olmadığı halde grupta yer alan tek ülke Türkiye ve Türkiye’yi temsil etmesi için, Jak Kamhi’den sonra ERT’den davet alan ikinci üye Bülent Eczacıbaşı ilginç bir noktaya dikkat çekiyor:

‘ERT gündeminde bu yıl Türkiye var. Madrid toplantısında aldığı kararla, eğer komisyon raporu olumlu ise Türkiye’nin desteklenmesi gerektiğini duyurdu’ diyor.

Oysa üç dört yıl önce Türkiye’nin gündeme alınması istendiğinde Avrupalı patronlar, ‘Önce siyasi karar verilsin, sonra alırız’ yanıtını veriyorlarmış.

Bu değişikliğin nedeninin ardında, Türkiye’nin Avrupa yolunda attığı kararlı adımlar var mutlaka.

Ama, bir başka önemli nokta da raporda da dendiği gibi, ‘Enflasyonun yüzde 60’larda seyretmesine, faiz oranlarının yüzde 30’lara tırmanmasına, Avrupalı rakiplerine oranla sermayenin pahalıya malolmasına rağmen, Türk şirketleri kriz yönetim ustaları haline gelmiştir.

İşte bu ‘ustalık’ Avrupa’nın ihtiyacı olan dinamizmin ve cesaretin itici gücü olacak.

Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu komiseri Pascal Lamy, dün Ankara’daydı. Lamy, ‘Avrupa Birliği ile Türkiye arasında işler iyi gidiyor ama değerlendirilmeyen büyük bir potansiyel var’ diyordu.

Avrupa Birliği’nden gelecek olumlu bir kararın bu potansiyeli faaliyete geçireceğini artık herkes görüyor.

Avrupa Komisyonu’nun raporundan önce ERT’nin hazırladığı rapora, bu yüzden ‘ilk olumlu rapor’ demek yanlış olmaz. İkincisinin de öyle olabileceği umudunu canlı tutuyor.

MİT’ten itiraz

Milli İstihbarat Teşkilatı basınla ilişkilerden bir yetkili, pazartesi günü, ‘Eski dosyaları karıştırmanın tam zamanı’ başlığıyla yayınlanan yazıma itiraz etti. ‘Faik Meral’i, biz elimizle teslim ettik’ diyen yetkili, örgütün Çakıcı’nın kaçırılmasıyla ilgisi olmadığını söyledi ve düzeltme istedi. Hatırlatıyorum. O yazımda Çakıcı’nın üzerinde pasaportu çıkan kişinin eski bir eleman olup olmadığına bakılmadan, kurumların sorumlulukla eski karanlık dosyaları açmaları gerektiğini vurgulamıştım. Çakıcı’yı MİT kaçırmadı ama kaçırma olaylarının ardından neden, eski de olsa hep MİT’çiler çıkıyor?
Yazarın Tüm Yazıları