İlk adım iyi gitti ya sonra

NEW YORK

NEW
York'ta sevgililer günü öncesi vitrinler, kırmızılar, kalpler ve birbirlerini öpünce yanakları kızaran beyaz ayıcıklar tarafından kuşatılırken, East River'a bakan Birleşmiş Milletler binasının en meraklı gazetecileri bizler ve en aktif dosyası hiç şüphe yok ki Kıbrıs idi.

Bu kez Türk tarafı, ‘‘masadan kaçan taraf olmamayı’’ aklına koymuştu. Onu da gerçekleştirdi. Hem de sadece taktik adımlarla değil. Çok radikal kararlarla.

KKTC, Annan Planı'nı, yeni devletin kuruluş takvimini, varılacak anlaşmanın referanduma götürülmesini ve 1 Mayıs'tan önce birleşik devletin kurulmasını kabul etti.

Ama burada, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, önce ‘‘hayır’’ dediğini şimdi kabul ettiği yanılgısına düşmemek gerekiyor.

Denktaş, bu noktaya varışını şöyle açıklıyor: ‘‘Kofi Annan planda hiçbir değişiklik yapmayacağını söylüyordu. Ama baktık, esneklik göstereceğini söylemeye başladı. Biz de pekiyi dedik.’’

Denktaş
için yeni bir mücadele sayfası açılıyor. Şimdi o, yeni devletin kuruluş mücadelesine hazırlanıyor.

Kendisi belki, kalbinin derinliklerinden istemediği bir başlangıç yapıyor belki ama, geri dönüşü olmayan bir tünele girdiğini göre göre ilerliyor.

* * *

ANNAN'ın takvimindeki o ‘‘tarafların bir araya gelerek değişiklik önerilerini ortaya koymalarını öngören ilk aşamanın ardından çok kritik bir dönem başlıyor.

Kuruluş anlaşmasını hazırlamak için, Türkler ve Rumlar hukukçu, diplomat, siyasetçi, bürokrat, teknokratlardan oluşacak çalışma komiteleri oluşturacaklar. Şubat sonuna kadar çalışmaların başlaması öngörülüyor.

Bu arda bayrak tartışmaları, ulusal marş kararı, ortak anayasanın hazırlanması, kurucu devletlerin anayasalarının ona uyumlu olması için düzenlemeler. Bütün bunlar çok hassas konular.

Ve sadece Ada halkının değil bizim de kaderimizi ilgilendirecek olan biten. Dikkatle izlenecek bir süreç olacak bu.

Ama bu ilgi küçümsenir ve hafife alınırsa çok önemli bir sütun gözden kaçırılmış olur.

O da yeni devletin en temel dayanaklarından olan kamuoyu sütunu.

* * *

YILLARDIR Kıbrıs görüşmelerini izleyen bir gazeteci olarak şunu rahatça söyleyebilirim, bugüne kadar böylesi bir haber karartması ile ilk kez karşılaşıyorum. Aslında her görüşmede, kısıtlamalar vardır, pozisyonlar tam olarak açık edilmez, herkes eteklerindekini son ana kadar saklar ama yine de kamuoyuna bir şeyler söylenir.

Bu kez öyle olmadı. Çünkü, Türkler açısından olduğu kadar Rumlar için de çok sıkışık ve zor bir müzakere başlangıcı bu.

Dar alanda ilerleyen bir süreç. Her sözcük, her adım önemli.

Onları anlıyoruz ama biz gazetecilerin işi gerçekten çok zor oldu. Bu tip olaylarda, kamuoyunu bilgilendirmek de ayrı bir iş olmalı. Yoksa, dedikodular haber, senaryolar yorum olur.

Karmaşık işlerin çok kısa zamanda yapılması gereken kırılgan bir ortamın böyle bir şeye hiç tahammülü yoktur.
Yazarın Tüm Yazıları