HAYAT daima hukuktan hızlı gider. Çok daha hızlı gider. Normaldir de... Zira hayat Charlie Parker'in caz doğaçlaması gibidir. Tınılar aynen üflenemez.
Hukuk ise böylesine bir lüksü kaldırmaz. Bu tür bir ayrıcalığı yoktur ve olamaz.
Kanunlar, matematik solfejde bestelenmiş bir Bach senfonisi gibi kaydedilir.
İyi virtüoz onu kendi duyarlılığına göre icra edebilir ama, partisyonu aşamaz.
Tıpkı, yasaları yorumlayan bir yargıcın öze sadık kalmak zorunluluğu gibi.
* * *
ANCAK, 'yasal müzik' de hayata paralel olarak dönüşür. Statik duramaz.
Stravinski buharlı lokomotifin dinamiğini ve modern zamanların nabzını yakaladığı an, tempolar ihtilalini gerçekleştirir. Sonraki kompozitörler geri dönemez.
Nitekim, kulağı rahatsız eden öncülüğünden dolayı aynı Stravinski'nin 'Bahar Ayini' dün yuhalanmışken,o,bugün 'tekno' dinleyen kulaklar için artık sıradandır.
Değişen hayat, arkasından dört nala koşan müziği de, hukuğu da değiştirir.
* * *
KISA bir süre öncesine dek ultra Katolik İrlanda'da kürtaj suç addediliyordu.
Paçayı ele verdikleri takdirde, anne de, doktor da kodesi boylamaktaydı.
Oysa, 'U2' gibi dünyanın en harika rock grubunu yaratan bu ülkede müziğin hızına paralel olarak toplum da çoktan değişmişti. AB üyeliğinden beri de tam değişti.
Papaz efendinin takdis ettiği nikah ve yine papaz efendinin vaftiz ettiği bebek devri tavsadığından, cumartesi şişelerinden yalnız bira değil başka şey de çıkıyor.
Olur a, böyle giderse işte delişmen kızın karnı burnuna varacak.
Ancak ortada ne mum söndüren haylaz baba var, ne de kundak alacak mani!
O takdirde, 'kanunen yasak' (!) olduğuna göre, yalnız üç çare kalıyor:
Bir; jinekolog-cerrah hapis korkusundan operasyona girişmeyeceği için, zavallı kızcağız kendisini şarlatan bir kasaba teslim ederek tüm rizikoyu göze alacak.
İki; avuç dolusu para döküp, sırf bununla uğraşan bir 'tıbbi seyahat şirketi' (!)aracılığıyla kürtajın serbest olduğu İngiltere'ye gidip, meseleyi orada halledecek.
Nihayet üç; kaderine boyun eğecek ve çocuğuna 'piç', kendisine de 'piç anası' denmesi töhmetinin altına girerek, istemeye istemeye doğum yapacak.
Neymiş, Vatikan'daki kara cüppeli kürtajı 'cehennemlik günah' addettiğinden ve süper etkin İrlanda Klisesi de Dublin siyaset sınıfını parmağında oynattığından, hayatın ve toplumun müthiş değişimine rağmen oradaki hukuk değişemezmiş.
Neyse, dediğim gibi, iki-üç sene önce o tabu İrlanda yasası da değişti.
* * *
BUGÜN ayrıntısına girmeyeceğim ama, tüm bunlardan yola çıkarak hayat- hukuk ikilemi açısından benim burada esas değinmek istediğim şey şu:
Ciddi ABD tehdidinden ötürü Belçika, suç addedildiği takdirde uluslararası yargı imkanı tanıyan kendi 'Evrensel Yetki' yasasını 'hafifletmek' zorunda kaldı.
Tamam, bana kalırsa da iş fazla 'ileri' gitmişti. Realpolitikle çok çelişiyordu.
Ancak bilelim ki, Stravinski'nin ilk ihtilalci notasına gelen yuhlar gibi, Brüksel belki çok 'öncü' davrandığı için geri attı ama, bundan sonraki rota artık yöndedir.
Nasıl ki İrlanda'da dönüşen hayat milli hukuku dönüştürdü, şimdi daha geniş bir boyutta, küreselleşen dünya uluslararası hukuku da 'küreselleştirecek'.
Ve hepimiz, Stravinski'yi yadırgamış o kulağımızla, Parker'in iniş çıkışlı hayat doğaçlamasından, matematik Bach senfonisinde kurallaşacak hukuka geçececeğiz.
Kulaklarımızın pasını ve önyargılarımız tozunu atalım ki, hazır olalım.