Hızlı ve özensiz

Bizler sözcüklerle anlaşıyoruz, ama dilimize özen göstermiyoruz.

Haberin Devamı

Hızlı ve özensiz konuşuyoruz. Sözcüklerin tamamını söylemek yerine kısaltmaya çalışıyoruz, geçiştiriyoruz. Ortaya anlamsız, değerini kaybetmiş, devamlılığı olmayan söz dizeleri çıkıyor.

Bizleri bir arada tutan şey kültürümüz. Oysaki kültürel değerlerimize özen göstermiyoruz. Bayramlarımızla, gelenek ve göreneklerimizle dalga geçiyoruz, kendi toplumumuzu 'Türk'ten bir şey olmaz zaten' gibi sözcüklerle aşağılıyoruz, sonra da bizden bir şey olmasını bekliyoruz.

Bir arada olmayı değil, ayrı ayrı olmayı tartışıyoruz. Bir ulusu ulus yapan şey, bir arada olmak ve ortak kaderdir. Hangi anne, baba veya çocuk evdeki birinin uzaklara düşmesini ister, ayrılmayı arzular. Fakat biz, kendi kendimizi öteliyoruz. 'Birey' olmaktan söz ederken, bir arada hareket edebilme kabiliyetini kaybediyoruz. Ayrı gayrı düşmeye çalışıyoruz. Birbirimize tahammülümüzü yitirdik, çehrelerimizdeki tebessüm soldu. Selam vermeye bile tenezzül etmiyoruz. Birbirimize özen göstermiyoruz.

Haberin Devamı

'Rahat olmak'tan söz ediyoruz. Üstelik bunu da 'Relaks ol biraz, rahat!..' gibi başka kültürlere ait sözcüklerle ifade ediyoruz. O 'rahat'lığın içine başkalarına saygı duymayı dahil etmiyoruz. Varsa yoksa kendimiziz. Benciliz.

Kendi öz değerlerimizi yüceltmek ve modernleştirmeye çalışmak yerine, başkalarına ait değerleri kopyalamayı tercih ediyoruz. Sonuç olarak ortaya 'biz' çıkmıyoruz, 'başkalaşmış bireyler' çıkıyor. Bize ait olan şeylere özen göstermiyoruz. Tarihe ve kültüre ait ne gördüysek yaptığımız ilk şey üzerine adımızı yazmak oluyor. Bir tarihi değerin üzerine adımızı bir 'kara leke' gibi işliyoruz.

Varsa yoksa tarihi yargılıyoruz. Hayatında en ufak bir sınav bile kazanamamış olanlar, en büyük zaferler kazanmış olan atalarımızı ve bu kültürün büyük insanlarını yerden yere vurmaktan geri durmuyor. Bizler bu çağda, günlük ve çıkar ilişkisine dayanan sevgiler yaşıyoruz, fakat dolu dolu sevmiş, çileli ama doyasıya yaşamış eski insanları suçluyoruz. Kendimizde buna 'hak' görüyoruz.

Haberin Devamı

Özgürlükten ve demokrasiden söz ediyoruz. Kendi kültürümüze, toplumumuza, tarihimize saygı göstermeden özgürlük nasıl yerleşir ki? Kendi yurdunun içinde özgürce üretemedikten, ifade edemedikten sonra demokrasi nasıl yeşerir? Biz anlamlarını bile bilmediğimiz şeyleri savunuyoruz. Bilime özen göstermiyoruz.

Fakat çocuklar var...

Çocuklar önyargısız, kalbi hislerle davranan, akıllı ve iyi niyetli varlıklar. Büyürken değişime uğruyorlar, ama bu onların suçu değil! 'Yetişkin' olanların suçu... Kendi bencilliklerimizi çocuklara geçirmeye hakkımız yok. Onları, iyi niyetli, yurtsever, saygılı, özenli ve vicdanı hür yetiştirmek zorundayız. 'Yeni nesil çok bozuldu' yaftalamalarını çocuklar değil, biz hak ediyoruz. Çünkü bozulan şey yeni nesil değil, bizim iyi niyetimiz.

Yazarın Tüm Yazıları