Hıncal Uluç'la Moskova'da

İki elim kanda olsa gelirim dedim.

Çünkü işin içinde Bolşoy ve Hıncal Uluç vardı.

İki cazibe kaynağı.

Ama kelimenin gerçek anlamıyla nefes alacak vaktim yoktu.

Kelebek'in çıkış zamanıydı, İsveç Buz Otel'den yeni dönmüştüm, elimde iki tane çözülmesi gereken kaset, biri Fatih Akın, diğeri Armağan Çağlayan...

Of yani.

Nitekim, bir gün geç gidebildim Türkel Fuarcılığın davetine.

Bolşoy, ölmeden önce bir kere mutlaka izlenmesi gereken hayat faaliyeti.

Annem ‘‘Ayşe, Bolşoy'a gidiyormuş’’ şeklindeki aile dedikodusunu duyar duymaz ‘‘Ben de seninle geleceğim!’’ dedi. ‘‘Nasıl yani?’’ dedim. ‘‘Hıncal Uluç'la tanışmıştım zaten. Rahatsız olacağını zannetmiyorum. Paramı da öderim. Ben de Bolşoy görmüş olayım...’’

Yapma Mami...

Olmaz Mami...

Beni oralarda utançtan kızartma Mami...

Dedikçe ben, ‘‘Ne var ki bunda’’ diyor, ‘‘İnsan iş seyahatine annesine götüremez mi?’’

Zor bela ikna ediyorum.

Ama ne zaman ‘‘Ya annem böyle böyle yaptı!’’ diye anlatınca ‘‘Keşke gelseydi fazladan bir biletimiz daha vardı’’ cevabını alıyorum.

İşte orada biraz fena oluyorum.

Mami'ye de bunu söylemiyorum.

Siz de söylemeyin.

***

Seyahatin öbür cazibesi Hıncal Uluç.

Bilmem ne kadar farkındasınız ama insanın ondan her an öğreneceği bir şey var. Hayata dair, gazeteciliğe dair, kadın-erkek ilişkilerine dair. Üç günlük ekstra kurs fırsatını kaçırmamamın bir nedeni de buydu. Bu konuda cumartesi günü daha uzun sohbet edeceğiz.

Aslında ben fuardan pek anlamam.

Cümleyi tekrar kuruyorum: Hiç anlamam.

Bildiğim, gezdiğim, takip ettiğim bir tek fuar var o da kitap fuarı.

Dolayısıyla, Türkel Fuarcılık nasıl bir firmadır ne işi yapar, çapı ne kadardır, Moskova'da ne işi var bilmiyordum.

Doğrusu merak da etmiyordum.

Bu vesileyle dudağımı uçuklatacak kadar şaşırmış oldum.

Bugüne kadar yurt dışında 105 fuar organize etmişler.

Her yıl ortalama 20 fuar gerçekleştiriyorlarmış.

Bu bizim gittiğimiz, tekstil ve hazır giyim üzerine olan ‘‘Unistyle Moda Fuarı’’nı da 6 yıldır düzenliyorlarmış.

Böyle söyleyince fazla bir şey ifade etmiyor.

Görmek gerekiyor.

İnsan o zaman anlıyor.

Moskova'nın ortasında koskocaman bir fuar alanı. Expo Center adı. Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği'nden 103 firma, yan yana 4700 metrekarelik bir alanda, Rus alıcı ve toptancılarına ev sahipliği yapıyor.

Her şey son derece modern ve şık.

Vay be oluyorsun.

Bir Türk olarak gurur duyuyorsun.

En keyiflisi de, kadın-erkek, hamile, çocuk, spor, abiye aklınıza ne gelirse, tüm o standları Hıncal Uluç'la gezmekti. Biri geliyor ‘‘Ben Fenerbahçeliyim. Bir firma kurdum Rusya'da. Adı Altısıfır!’’ diyor, diğeri: ‘‘Abi n'olacak bu Galatasaray'ın hali.’’

Hıncal Uluç onlara laf yetiştirirken ben kıs kıs gülüyorum tabii.

Ne de olsa sevgilimin takımı benim de takımım sayılır.

En büyük Fener, başka büyük yok!

Fuar esnasında, koreografilerini Uğurkan Erez'in yaptığı defileleri de izledik. Fuara katılan firmaların kreasyonlarını Türk mankenler giydi. İyiydi yani. Uğurkan Erez'i tanımak da hoşuma gitti. Renkli ve sıradışı bir kişilik, bir de komik.

***

Ama beni en çok etkileyen ne Türkel Fuarcılığın yaptığı fuarlarla Türkiye'ye yılda 3 milyar dolar döviz kazandırması, ne dünyanın pek çok yerinde moda ve deri fuarları açıyor olması, ne inşaat, makine, plastik gibi sektörel fuarlara da el atmış olması, ne de şirketin geçen sene içindeki yüzde 40'lık büyüme oranı...

Tabii bunlar da çok faydalı bilgiler de, benim bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyor.

Ama şunu unutmam mesela.

Bu firmanın iki patronu var.

Işıl ve Korhan.

Soyadları da Yazgan.

Sen tabii ‘‘A ne güzel, karı-koca birlikte çalışıyorlar’’ diye düşünüyorsun.

Ih-ıh.

Yanılıyorsun.

12 yıllık evlilikten sonra 2 yıl önce boşanmışlar.

Ama hálá birlikte çalışmaya devam ediyorlar.

İşler tıkır tıkır yürüyor.

Kavga dövüş yok.

Bu etkiledi beni.

Genelde boşanmış çiftler a) Hiç görüşmezler b) Ortak çocukları varsa görüşürler ama diyaloglar genellikle çocuk ve para üzerinedir c) Ya da görüşürler ama çok da can ciğer kuzu sarması değildirler, burun buruna olmazlar.

Bunlar öyle değil.

Günde 7 saat dipdibe çalışıyorlar.

Biri yönetim kurulu başkanı diğeri vekili...

Ortak çocukları da şirketleri.

İş konusunda sadece birbirlerine güveniyorlar.

Ben şaşırdım.

Hatta şapka çıkardım.

Diyeceğim, insan öyküsü bol bir seyahatti.

İlişkilerin çok konuşulduğu bir seyahatti.

Herkes, herkesin her şeyini öğrendi.

Bu yazı da burada bitti.

Gerisi cumartesi...
Yazarın Tüm Yazıları