Hakkını arayan yargı

MADEM son günlerin en çok tartışılan “yargı bağımsızlığı” meselesine bu kadar girdik. Bari birazdaha üzerinde duralım da “yargının bağımsızlaşması” için her şeyi siyasi iktidardan beklemek zorunda mıyız, biraz da onu konuşalım. Çünkü niyeti olsa bu iktidar 7 yılda bu sorunu çözerdi.

Yargı bağımsızlığı deyince herkesin aklına çözüm olarak "Adalet Bakanı’nın ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) katılarak oy kullanmalarına karşı çıkmak" geliyor.

Ve sanki onlar bu kuruldan çıkarılsa, mesele çözülecekmiş gibi bir izlenim veriliyor.

Oysa Bakan ile Müsteşar’ın bu kurula katılması olayın özünü değil, ayrıntısını teşkil ediyor. Çünkü o aşamaya gelmeden önce yargı bağımsızlığını zedeleyen birçok hüküm başka yasalarda öylece duruyor.

Nitekim Anayasamıza bakan bir insan "mahkemelerin bağımsızlığı"nı düzenleyen 138’inci, "Hákimlik ve Savcılık Teminatı"nı düzenleyen 139’uncu, "Hákimlik ve Savcılık Mesleği" başlıklı 140’ıncı maddeleri okuyunca zanneder ki "Türkiye’de yargı bağımsızdır". Çünkü bu maddelere göre her şey -tabii o arada yasalar da- "mahkemelerin bağımsızlığı ve hákim teminatı" ilkelerine uygun şekilde düzenlenmek gerekir.

Lakin "Hákim ve Savcıların denetimi"ni düzenleyen 144’üncü maddeye bakınca görürsünüz ki, sözde "bağımsız" olmaları istenen yargıç ve savcıları denetleme yetkisi Adalet Bakanlığı’na aittir. Nitekim sizin "Hukuk çiğneniyor" diye feryat etmekten göbeğiniz çatlasa bile, bakan eğer duymak istemezse, hiçbir şey yapamazsınız. Yani yargı bakanın keyfine tabidir.

Şimdi siz yanıt verin:

Yargıçları ve savcları denetleme yetkisi neden HSYK’ya değil de Bakanlığa aittir? Bağımsız yargıda bunun bir açıklaması var mı?

Sadece "denetim" meselesi değil, "yargıç ve savcıların sicil dosyaları" da Adalet Bakanlığı’ndadır.

Peki ama neden?

Öyle ya... Savcı ve yargıçlar hakkında disiplin kararı verme, onları bir görevden başkasına atama gibi yetkiler Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na aitse... Neden dosyalar orada değil de Bakanlıkta bulunsun?

Çünkü yasalar HSYK’nın "sekretarya" görevinin Bakanlık tarafından yürütülmesini emrediyor.

Daha doğrusu HSYK’ya hizmet sunmak için değil, onu Bakanlığın onayı olmadan hiçbir dosyaya, hiçbir bilgiye ulaşamaz hale getirmek için yasaya bu hüküm konmuş bulunuyor.

Ve her şeyiyle bakanlığa bağımlı hale getirilmek istenen HSYK’nın bütün bunlardan sonra "yargı bağımsızlığı"nın güvencesi olması isteniyor.

Öteki yasalara girecek yerimiz yok. O nedenle şu kadarını söyleyelim:

Tamam yasalarda bu hükümler var ama özellikle "her düzenlemenin yargı bağımsızlığı ve hákim teminatı esasına göre yapılmasını" emreden Anayasa hükmü orada iken yargımız neden yasal hakkını kullanıp da buna aykırı hükümleri Anayasa Mahkemesi’ne götürmez?

Öyle ya, ister genel mahkemeler, ister idare mahkemeleri, ister Yargıtay veya Danıştay olsun, yargı bağımızlığını çiğneyen bu yasaları iptal ettirmenin yolunu hiç mi bulamadılar?
Yazarın Tüm Yazıları