Habersiz dünya

ULUSLARARASI Basın Enstitüsü’nün, üç gün sürecek 56’ıncı kongresi için dün İstanbul’da bir araya gelen çok sayıda gazeteci ve editörün en büyük kaygısı, şiddet.

Irak savaşı, gazetecilerin, dünyaya gözdağı vermek için vahşi biçimde öldürüldüğü bir süreci başlattı.

Fikirleri yüzünden gazetecileri tehdit, korkutma dahil her türlü yöntemi kullanarak susturmak yeni bir şey değil ama, artık olağan hale gelmeye başlıyor.

Diğer taraftan terörizme karşı mücadele gerekçesiyle çıkartılan anti terör yasaları gazetecilerin, haber alma ve haber verme özgürlüklerinin önündeki bir başka önemli engel.

Basın, belki de her zamankinden fazla dayanışma içinde olmak ve demokrasinin kazanımlarını korumak ve dünyayı "habersiz" bırakmamak zorunda.

Dünkü açılışta, IPI Başkan Yardımcısı Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, "Yasal kısıtlamaların yanı sıra günümüzde basın özgürlüğüne yönelik yeni tehditlerle karşı karşıyayız" diyerek İngiliz yayın kurumu BBC muhabiri Alan Johnston’un Gazze’de kaçırılmasını örnek verirken, "Bu da en baskıcı rejimlerin uygulamalarının bile ötesinde bir sansür sayılmaz mı?" sorusunu ortaya attı.

* * *

BBC
’nin üst düzey yöneticilerinden Mark Damazer dün İstanbul’da Alan Johnston’un en kısa zamanda serbest bırakılması için BBC’nin girişimlerini anlatırken, çok önemli bir şeye dikkat çekti. Alan Johnston, Gazze’de yaşayan tek yabancı gazeteci idi. Üç yıldan beri dünya bu bölgeden esas olarak Johnston kanalıyla haber alabiliyordu. Filistinli yerel gazetecilerin dünyaya seslerini duyurabilmelerinin zorluğunu dikkate alırsak gerçek böyle idi.

Zaten bu nedenle IPI, Alan Johnston’un serbest bırakılması için yaptığı çağrıda bu konuya da dikkat çekti.

Gazetecilerin hangi yöntemle olursa olsun, ister tehdit ve şantajla, ister şiddetle, öldürülerek susturulmaları, onları susturmak isteyenlerin sesinin de kamuoyuna ulaşmasını engelleyecektir.

BBC muhabiri Alan Johnston’un kaçırılması ve iki aydan beri BBC’nin yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kalması, Bağdat’tan sonra Filistin’in de bağımsız gazetecilere kapanmakta olduğu anlamına gelmez mi?

Sadece, askerin ya da yönetimdeki hükümet kaynaklarının verdiği haberler, veyahut, doğruluğunu sınayamadığımız söylentiler gerçeği, neler olup bittiğini anlamamıza yetmez.

Dünya basını gibi bizim ülkemizde de basın, bugün tarihinin en sıkışık döneminden geçiyor.

Her konuda basını suçlamak en kolay yol haline geldi.

Neden? Çünkü herkes sadece kendi gerçeğinin yansımasını istiyor. Ya ötekinin gerçeği?

Ötekinin gerçeğini görmek ve duymaktansa, basını susturmayı doğal gören anlayışın sonu ister kabul edin ister etmeyin "şiddete çanak tutmak"tır.

Bunun da en çarpıcı örneği, meslektaşımız Hrant Dink’in herkesin gözleri önünde katledilmesi değil mi?

Alan Johnston’un serbest bırakılması için dün Tunus Gazeteciler Cemiyeti de IPI kongresi nedeniyle bir bildiri yayınlayarak, Johnston’un serbest bırakılması için bütün gazetecileri dayanışmaya ve harekete geçmeye çağırdılar.

* * *

KURUCULARI
arasında Ahmet Emin Yalman’ın da bulunduğu, rahmetli Metin Toker gibi değerli birçok meslektaşımızın yönetici ya da üyesi olduğu Uluslararası Basın Derneği’nin 56’ıncı dünya kongresine dün Hürriyet İcra Kurulu Başkanı çok önemli ve belki de ilk kez duyulan şu mesajı verdi: "Bugün benim ülkemde kadınlar demokrasi ve laiklik mücadelesinin başını çekiyorlar. Kadınların demokrasi, insan hakları ve laiklik için verdikleri tutkulu mücadele büyük fark yaratıyor. Bu gerçeğe dayanarak, bütün dünyadaki kadın meslektaşlarımı basın özgürlüğü mücadelesinde başı çekmeye çağırıyorum."
Yazarın Tüm Yazıları