Gelenekleri ve kendine özgü kurallarıyla dünyanın en seçkin sporlarından biri olarak görülen teniste son yıllarda hakemlere yönelik saldırılar hız kesmiyor. Teknolojinin gelişimiyle işleri kolaylaştı derken profesyonelinden amatörüne herkesin hedef aldığı hakemler bu spor için gerçekte ne anlama geliyor? Böylesi seçkin bir sporun içinde böylesi bir öfke nasıl yeşeriyor? Dünyanın en prestijli turnuvalarında kan ter içinde kalan hakemlerin dünyalarına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz...
#TenisTeniste sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık'ta 6 numaralı seribaşı Rafael Nadal'ın Denis Shapovalov'u yenerek yarı finale yükseldiği maça, İspanyol tenisçinin ritüelleri ve bazı oyun aralarında yavaş davranması damga vurdu. Kanadalı rakibi Shapovalov maç sırasında çılgına döndü.
#Rafael Nadalİstatistiklere göre dünya nüfusunun %10’u solaktır. Teniste de solak tenisçi sayısı azdır. Dünya sıralamasında erkeklerde ilk on tenisçi arasında olan sadece üç tenisçi (Rafael Nadal, Jimmy Connors, John McEnroe ) Grand Slam şampiyonu olmuşlardır. Tabii burada Avustralyalı efsane tenisçi Rod Laver’ı da unutmamak gerekir.
#TenisSezonun ilk Grand Slam'i Avustralya Açık'ın ilk turunda 11 numaralı seribaşı raket Denis Shapovalov'un Dannik Sinner ile karşılaştığı mücadelede 'tuvalet' krizi yaşandı. Kanadalı Shapovalov, maçın hakeminden defalarca tuvalet izni istemesine karşın olumlu geri dönüş alamadı. Bir ara hakemi dinlemeyip kort dışına yönelen Shapovalov, diskalifiye olma tehlikesinin hatırlatılması üzerine ise kararından vazgeçti.
#Denis Shapovalov