Mert Alaş (38) için kısa ve öz olarak, hiçbir şeyin tesadüf olmadığının kanıtı diyebilirim. Londra’ya gitmeseydi, Marcus Piggott’la tanışmasaydı da, o yine dünyanın en önemli moda fotoğrafçılarından biri olurdu. Eğer eline hiç fotoğraf makinesi almasaydı eminim başka bir şey yapar yine ünlü olurdu. Çünkü o büyüyünce önemli biri olmak isteyen bir çocuktu.