AKSARAY'da, ilkokulu bitirdikten sonra çırak olarak başladığı kök boya işinde ustalaşan Ali İhsan Karaağaç (68), 52 yıldır halı ve kilimlerin iplerini renklendiriyor. İpleri boya kazanlarına dökerek, kaynatıp, renklenmelerini sağlayan Karaağaç, ''İplerim Diyarbakır, Kayseri, Sivas, Erzurum, Kars, Niğde ve Bitlis gibi birçok ildeki dokuma tezgahlarında halı ve kilime dönüşüyor'' dedi.
#Ali İhsan KaraağaçBirkaç yüzyıl öncesine kadar moda ve tekstile yön veren Avrupa ülkelerini peşinden koşturan, Osmanlı’dan Fransaya götürüldükten sonra formülü gizli tutulan ve uğruna casusluk faaliyetleri yürütülen ‘Edirne kırmızısı’ rengi, Trakya Üniversitesi’nde yeniden hayat buluyor. Üniversite, farklı kökboyalarla yapılan ve 3 yıl süren bilimsel çalışmalar sonrası, yüzyıllar önce kaybolan reçetesine uygun olarak Edirne kırmızısı rengini elde etmeyi başardı. Coğrafi işaret almaya hazırlanan ve geçmişte Avrupa’da Rouge d’Adrinople olarak tanınan Edirne kırmızısı için girişimler sürecek ve Türk milli takımının formasında kullanılması için başvurular yapılacak.
#EdirneHayat uzuyor sayın seyirciler! Ve fakat öncelikle acaba biz bu uzun hayatın ne kadarını görebileceğiz? Ve de sağlıklı olarak görebilecek miyiz? Bir de biz o günleri görürken dışarıdan nasıl görüneceğiz! Okuyucuya hizmeti esirgemem, yine araştırmacı gazetecilik yaptım!
#Gülse BirselDENİZLİ’de kas hastalığına yakalandığı için yürüme zorluğu çeken 12 yaşındaki Kubilay Yiğit’ın en büyük hayali olan Galatasaray’ın maçını statta izleme isteği gerçekleşemedi. Galatasaray Kulübü’nün davetlisi olarak ailesiyle İstanbul’a giden Kubilay, Galatasaray- Fenerbahçe derbisinin terör saldırısı istihbaratı üzerine ertelenmesiyle, büyük üzüntü yaşadı.
#Denizliİtalya’nın güneydoğusundaki Foggia bölgesinde, turistik rotaların dışında, 30 bin nüfuslu bir şehir Lucera. 13’üncü yüzyıldan itibaren yakaladığı refah düzeyini İkinci Frederic’in Sicilya’dan getirtip burada iskân ettiği Müslümanlara borçlu. Kent onların tarım ve sulamadaki becerileri sayesinde zenginleşmiş. Sonra İkinci Charles tümünü katletmiş. Vezüv Yanardağı’nın volkanik taşlarıyla kaplı tarihi sokaklarındaki mimari doku ilk bakışta güzelliklerini ele vermiyor. Merak edip evlere girdiğinizde konak değil düpedüz saray yavrularıyla karşılaşıyorsunuz. En eskisi 16’ncı yüzyıldan kalma, çoğu 18 ve 19’uncu yüzyıllarda yapılmış bu sarayların salonları, odaları, tavan süslemeleri gerçekten şaşırtıyor insanı.