İstanbul Harbiye’de bir tiyatroya gittim ki, böyle gerçekçi bir oyun görmemişsinizdir. Oyun meyhanede geçiyor diye salon meyhane şeklinde düzenlenmiş. Koltuk moltuk yok. Masalara oturuyorsunuz. Kaç kişiyseniz ona göre rezerve edilmiş. Bir köşede fasıl heyeti, aynen meyhane gibi saz-söz de var. Önünüzde mezeleriniz, içkiniz, sohbet edip, şarkı söyleyip oyunu izliyorsunuz. (Ben abartıp sigara bile içtim.) Aşçı, garson, etrafınızda gördüğünüz herkes oyuncu.
Ulaşılmaz kabul ettiğimiz, dağcılara bıraktığımız Ağrı Dağı her yıl ağustosta dünyanın dört bir yanından doğaseverleri ağırlıyor. Doğu Beyazıt’ın otelleri, Güney rotasındaki iki kamp alanı yaşları 70’i bulan yürüyüşçülerle doluyor. Yılda 5 bin kişiyi bulan zirve çıkışlarının yarısı bu dönemde gerçekleşiyor. 2009 Ağustosu, Ağrı’nın zirvesinde kar fırtınalarıyla geçmişti. Şu anda son beş yılın en iyi meteorolojik koşulları yaşanıyor. Çoğunlukla bulutların ardına gizlenen zirve açık, rüzgar 5 - 20 kilometre hızla esiyor. Ağrı Valiliği bu yıl 26 Temmuz’da ilk kez herkese açık zirve tırmanışı gerçekleştirecek. Üstelik otel, dağda konaklama, rehberlik, ulaşım hizmetleri ücretsiz. Önceki hafta bir grup doğaseverle zirve yürüyüşüne katıldım. 66 yaşındaki Ankaralı inşaaat mühendisi Esat Yarar, 71 yaşındaki Japon zoolog Akika Shimizu’ya Ağrı’nın güzelliklerini keşfettim.
Atatürk’e Nutuk için telif ödenecek, diye haberler çıktı. Zamanın Türk Kuşu, şimdiki Türk Hava Kurumu’na bağışlamış Mustafa Kemal eserlerinin telif haklarını. Bu haberi okurken, aklıma bir başka telif hikayesi geldi. Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi’nde oyunu sahnelenen Molière’in telifi hakkını almak için kalkıp ta Ankara’ya gelişiyle ilgili...