Geçtiğimiz hafta dünyaca ünlü tıp dergisi Lancet’ta bir araştırma yayımlandı. Hatta bizde de haber oldu ama üzerine daha fazla konuşmak, düşünmek gerekirdi diye düşünüyorum. Haber şu; “COVID-19 pandemisi nedeniyle küresel çapta depresyon ve kaygı bozuklukları artıyor. Türkiye’deki vaka artışı ise Avrupa’nın zirvesinde.” Bir sohbetimizde Prof. Dr. Arif Verimli hocam ‘Pandemi elbette bitecek ama bittiğinde yoğun bakımların yerini psikiyatri servisleri alacak” demişti. Haklıymış! Psikiyatrist Doç. Dr. Veysi Çeri ve Dr. Emine Kılınç’a hem araştırmayı nasıl okumak gerektiğini hem de depresyonda olup, olmadığımızı anlamanın ve tedavinin yollarını sordum.
#DepresyonAnksiyete yani kaygı, vücudun stresli durumlarda verdiği doğal bir fiziksel tepkidir. Fakat bazen normal hayatın akışını olumsuz etkileyecek şekilde meydana gelebilir. Bu durum da psikolojik hastalıklardan biri olan anksiyete bozukluğuna dönüşür. Peki anksiyete bozukluğu nedir, belirtileri nelerdir? İşte merak edilenler...
#Anksiyete NedirPandemi döneminde çocuk ve ergenler önce yetişkinlerin yaşadığına benzer bir şok yaşadı. Sağlığı korumak adına getirilen tedbirlerin çeşitli ruhsal etkileri oldu. Çok uzaklarda yaşanan ve de ‘bize etki etmez’ diye düşünülen bu sağlık problemini enselerinde, yakınlarında hissettiler. Bu hissediş tahmin edileceği üzere sosyal ve görsel medya aracılığıyla öğrendikleri kısıtlamalarla oldu. Okullar kapandı. İlk dönemlerde tatil gibi algılandı. Kısa zamanda klasik bir tatil olmadığını çoğu hissetti. Ekşimsi-acımsı bir tatlıydı bu tatil.
#Koronavirüs