Beyazperdede John Wick’in sisteme karşı verdiği mücadele devam edecek. Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer 20 yıl sonra yeniden aynı sahneyi paylaşacak. Konser salonlarına yıldız yağmuru beklenirken MFÖ ve Nazan Öncel gibi usta isimler yeni albümleriyle geliyor. Belli oldu, bu yıl yine ödüllü restoranların peşine düşeceğiz. Sonra da ruhumuzu doyurmak için müze, galeri gezeceğiz. 2023’te kültür-sanatla dopdolu günler bizi bekliyor.
#Kültür-SanatHayatta en sevdiğim yer hep İstiklal Caddesi oldu. Taksim’den aşağı kaptırdım mı, içimi heyecan kaplar, o hava, o renk cümbüşü kalp atışlarımı hızlandırırdı. Beyoğlu’nun karnavalımsı ortamında, insanlar kaybolur, eşitlenir ve her seferinde yeni bir maceraya atılırdı. Biliyorum, pek çoğunuz için de öyle, Beyoğlu canımızı yakan, kişisel bir mesele. 2000’lerin ortasındaki ‘altın yıllar’da burası Avrupa’nın en gözde semtlerinden biriydi. Newsweek dergisi “Cool İstanbul: Avrupa’nın en havalı kenti” kapağıyla çıktığında, kimsenin umurunda olmamıştı. Bundan şüphemiz yoktu ki... Ve başrolde Beyoğlu vardı. Peki sonra ne oldu? Sert bir düşüşe geçti. Sokaktaki masaların kaldırılması, sembol mekânların kapanması, Gezi olayları ve terör saldırılarından sonra bir süre hayalet şehre dönüştü. Batılı turist kayboldu, boşluğu Arap turist ve mülteciler doldurdu. Meyhaneler kebapçı, barlar nargileci oldu. Sokakta Türkçeden çok Arapça duyulmaya başladı. Ve ayağını kesen kesim, “Beyoğlu bitti, Ortadoğululaştı” noktasına geldi. Bu doğru mu? Yaşanan dönüşüm ne ve arkasında ne var? Açık bir kafayla gittik, haftalarca çalıştık... Esnafla, tarihçilerle, mimarlarla, sanatçılarla konuştuk. Ara Güler’e de kulak verdik, İranlı sokak müzisyenlerine de... Beyoğlu Belediye Başkanı’yla Tarlabaşı’ndaki lüks inşaatları da gezdik, tam dibindeki mültecilerin gecekondularına da konuk olduk...En önemli şey kulak vermek, anlamak ve şehir hakkına sahip çıkmak... Beyoğlu’nun kaderi Türkiye’nin de kaderi. Dört gün sürecek yazı dizimiz hafta içi Hürriyet’te devam edecek. Haydi, hep beraber Taksim’den aşağıya bir süzülelim...
#BeyoğluDünya değişiyor, müzik de öyle... Artık yetenekli insanların ‘keşfedilmek’ için herhangi bir aracıya ihtiyacı yok. Sahneler, ama özellikle ‘bilgisayar ekranları’, ‘akıllı telefonlar’ çok genç sanatçılara emanet. Gazetemiz son dönemde bu isimleri artan bir dikkatle izliyor. Çoğunu sayfalarına taşıyor, manşete çıkarıyor. Hürriyet yazarı Kanat Atkaya geçen pazarki köşe yazısında taşları yerine oturttu: Bu müzikte ‘yeni bir dalga’ dedi. Hızını internet devriminden, gücünü baskı ve özgürlük duygularını bir arada yaşayan gençlerin isyanından alan bu ‘yeni dalga’yı mercek altına aldık. Müzisyenlerle konuştuk, konserlerini izledik. Yaklaşın, size umut ve ilham veren şeyler anlatacağız...
#MüzikMüzik dünyasında grupların dağılmasına, grup elemanlarının solo albüm çıkarmalarına alışkınız. Fakat bu sefer karşımızda tam tersi bir durum var: Levent Yüksel bir grup albümü hazırladı. Davulda Volkan Öktem, gitarda Ant Şimşek ve bas gitarda Levent Yüksel’in olduğu Sıfır Km, pop değil rock altyapılı şarkılar söylüyor. Bu haftada “Albüm” ismini verdikleri ilk albümlerini çıkardılar.