GEÇENLERDE hayatımın en zor telefonlarından birini aldım. Arayan Feyza Algan'dı.
Tabii böyle deyince ‘‘O da kim’’ diyebilirsiniz.
Feyza Algan, Hürriyet'in en popüler köşelerinden biri olan ‘‘Güzin Abla’’ köşesini yazan Güzin Sayar'ın kızı.
Benden öylesine bir şey istedi ki karar vermekte çok zorlanıyorum.
Bu pazar işte bu zor konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Buyrun size çok güzel bir pazar münazarası.
* * *
Biliyorsunuz Güzin Abla artık çok yaşlandı.
Üstelik hasta.
Dolayısıyla ona gelen mektuplara artık kızı cevap veriyor.
Bunu açıklıyorum, çünkü bizzat kızı bu hafta Tempo Dergisi'ne açıkladı.
Diyeceksiniz ki yazarlıkta anadan kıza, babadan oğula köşe veraseti olur mu?
Söz konusu Güzin Abla ise olur.
Ayrıca bunun dünyada başka örnekleri de var.
Mesela Amerika'da, ‘‘Dear Ebee’’ köşesinde de aynen bu oldu.
Köşeyi yazan kadın yaşlanınca yazarlık kızına geçti.
Yani köşe verasetinin mucidi biz değiliz.
Bizde de ‘‘Güzin Abla Mahdumları’’ veya ‘‘Mahdumeleri’’ söz konusu olabilir.
Çünkü köşe müesseseleşince iş de değişiyor.
* * *
Neyse yine o telefona döneyim.
Güzin Abla'nın kızı telefonda bana şunu söyledi:
‘‘Biliyorsunuz, annem artık yaşlandı. O yazıları ben yazıyorum. Sizce bir mahzuru yoksa yazıların logosundaki annemin fotoğrafı yerine benimkini koyabilir misiniz?’’
İlk tepkim şu oldu:
‘‘Bence mahzuru var...’’
‘‘Neden’’ derseniz, ilk mahzuru şu:
Hürriyet'te, en sevdiğim iki yazar logosundan biri Güzin Abla'nın, öteki de Özdemir İnce'ninki.
Çünkü her ikisinin de yüzlerindeki sevgi dolu ve güven verici ifadeleri çok seviyorum.
Bunu çok rahatlıkla söylüyorum. Çünkü gazetedeki en sevmediğim logo da benimki. Nedense beğendiğim bir fotoğrafımı bulamıyorum.
İkinci nedene gelince...
Bu köşe artık herkesin ortak alanı haline geldi.
Yıllardır Hürriyet'in en çok markalaşan köşelerinden biri. Bu markanın adı da ‘‘Güzin Abla’’.
O fotoğraf hayali de olabilirdi gerçek de. Ama bana göre artık o markanın alameti farikası haline gelmiş.
Dolayısıyla bana göre o fotoğrafı değiştirmek, artık klasik hale gelen o markayı da değiştirmek haline gelecektir.
* * *
Ama bütün bunlar benim şahsi görüşlerimden ibaret.
Ben genel yayın yönetmeniyim ama sonunda bu kararı vermede benim de sadece bir oyum var diye düşünüyorum.
Çünkü ‘‘Güzin Abla’’ benim değil, Hürriyet'in ve sizlerin ürünü.
Benimki sadece psikolojik bir bağlılık.
Şimdi önümüzde zor bir soru var. Feyza Algan haklı olarak artık bu yazıları kendisinin yazdığını ve dolayısıyla fotoğrafın değişmesi gerektiğini söylüyor.
Bense aynı logonun devam etmesini.
Ama dedim ya, bu benim tek başıma vereceğim bir karar değil. Olmamalı da.
Hürriyet, Türkiye'nin en geniş ailesi.
Ben tek başıma işin içinden çıkamadım.
Diyorum ki gelin hep birlikte karar verelim.
Önümüzde ilginç bir tartışma konusu var.
Böyle markalaşmış, müesseseleşmiş köşelerin ömrü yazarıyla mı sınırlı olmalı, yoksa devam mı etmeli?
Yani gazetelerin logosu gibi.
Bunun mülkiyeti kime ait olmalı? İsim hakkını kime tescil ettirmeliyiz?
Hepsi hem psikolojik, hem hukuki açıdan incelenebilecek sorular.
Ama ben kendi payıma Güzin Abla adının ve o çok güzel sıcak fotoğrafın aynen devamından yanayım.
* * *
Bütün yazarlara ve okuyucularımıza seslenmek istiyorum.
Ne yapalım? Fotoğrafı değiştirelim mi yoksa aynen mi devam etsin?
Siz benim söylediklerime bakmayın.
Biraz da orta yaşımın verdiği duygusallıkla böyle güzel klişelere giderek daha fazla bağlanıyorum.
Siz beni takmayın, kendi kendinize oturup karar verin ve bize yazın.
Güzin Abla'nın fotoğrafı değişsin mi değişmesin mi?
Ben işin içinden çıkamadım. Gelin birlikte karar verelim.
Görüşlerinizi bildirin
Konuyla ilgili görüşlerinizi "www.hurriyetim.com.tr"nin ana sayfasındaki anketi doldurarak ya da 0212 677 03 27 ve 0212 677 03 28 nolu telefonlara faksla iletebilirsiniz.