Güncelleme Tarihi:
Yer altının etkileyici, gizemli ve büyülü oluşumları mağaralar... Binlerce hatta milyonlarca yılda meydana gelen özel ekosistemleri, büyük bir merak konusu… Bu nedenle mağara turizmi, dünyada sektörün yükselen yeni trendleri arasında yer alıyor. Bazıları kilometrelerce derinlere uzanan mağaraların ev sahipliği yaptığı sarkıt, dikit, traverten ve göletlerin ortaya çıkardığı atmosfer görülmeye değer.
Ülkemiz de mağaralar açısından oldukça zengin. Toros Dağları'nda, İç Anadolu’da, Güneydoğu Anadolu’da, Trakya'da ve Anadolu'nun kuzeybatısında arazi yapısının da etkisiyle binlerce mağara oluşumuna rastlamak mümkün. Bu mağaraların bazıları turizme de açık.
Ben de gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, Erdoğan Gümüş, Didem Mutçalıoğlu ve Mehmet Altay’a ‘Mutlaka görülmesi gereken mağaralar hangileri?’ diye sordum. 7 şehirden birbirinden büyüleyici 10 adresi önerdiler.
Uçan yarasalar görürseniz şaşırmayın: OYLAT MAĞARASI / BURSA
Bursa'nın İnegöl ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki Oylat Mağarası, 665 metre uzunluğa ve 95 metre yüksekliğe sahip. Oylat Deresi'nin batı kenarında, kanyon yamacında asılı durumda bulunan, yatay duruşlu ve oluşumunu tamamlamış fosil bir mağara olarak biliniyor.
Didem Mutçalıoğlu, “Burası sonuna kadar gidildiğinde aşağı yukarı 750 metre içeri ilerleyebildiğiniz bir mağara. Bu da 40 katlı bir binaya tırmanmaya eşdeğer. Merak etmeyin, ufak etapları ve yürüyüş platformuyla kulağa geldiği kadar yorucu değil bu yürüyüş” dedi. Mutçalıoğlu mağara ile ilgili şu bilgilerin altını çizdi:
“3 milyon yılda oluşan mağarada sarkıt, dikit, sütun, duvar, perde damlataşları ve damlataş havuzları size eşlik ediyor. Bu arada yürürken çevrede yarasalar görürseniz hiç şaşırmayın. Mağaranın içinde yaşamını sürdüren ciddi bir yarasa popülasyonu var. Yürürken kafanızı kaldırıp baktığınızda yarasaların tepenizde uçtuğunu görebiliyorsunuz.”
Oylat Mağarası
Bizans döneminden kalma: İNÖNÜ MAĞARALARI / ANKARA
Ankara’da Güdül ilçesi sınırları içinde, Kirmir Çayı kenarında bulunan ve Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen İnönü Mağaraları, görenleri hayrete düşürecek bir manzara oluşturuyor. Kapadokya’daki mağaralara benzeyen İnönü Mağaraları’nda günlük yaşam odaları, mutfak ve erzak depoları bulunuyor.
Erdoğan Gümüş, “Mağaraları yakından görebilmek isteyenler için merdivenler var. Ücretsiz gezilebilen mağaraların olduğu alan Güdül ilçe merkezine 2 kilometre mesafede. Buralara kadar gitmişken Sakarya Nehri’nin bir kolu olan Kirmir Çayı’nın kenarındaki mesire alanında piknik yapmanızı öneririm” ifadelerini kullandı.
‘Aynalı Göl Mağarası’ olarak da biliniyor: GİLİNDİRE MAĞARASI / MERSİN
Mersin’e bağlı Aydıncık ilçesinin 7,5 kilometre güneydoğusunda, Sancak Burnu ile Kurtini Deresi arasında yer alan mağara, ‘Aynalı Göl Mağarası’ olarak da biliniyor. 1999’da bir çoban tarafından tesadüfen keşfedilen mağara, sonrasında tabiat parkı ilan edildi.
Didem Mutçalıoğlu, “Mağaranın içine girince sizi ilk şaşırtan şey içerinin sıcaklığı oluyor. Genelde mağaralar serin olur ama burası nemin de etkisiyle yaz-kış oldukça sıcak” dedi. İşte Mutçalıoğlu’nun Gilindire ile ilgili önerileri:
-- Mağaranın içine girdikten sonra yürüme platformunda 560 basamak aşağı iniyorsunuz. Sonunda muhteşem bir ödül sizi bekliyor: Büyüleyici bir turkuaz göl… Bu göl aslında deniz seviyesinin 47 metre altında kalıyor. Yani basamaklarla 500 metre içeri ve 47 metre derine iniyorsunuz.
-- Fakat mağarayı bu kadar özel yapan sadece gölü değil. Devasa damlataşlar, sarkıtlar, dikitler ve sütunlar da görülmeye değer. Böyle bir zenginlik her mağarada karşınıza çıkan bir şey değil. Gerçekten de bir hayal dünyasında gezinti niteliğinde Gilindire Mağarası… Şu an merdivenlerde yenileme çalışması olduğu için mağara geçici olarak ziyarete kapalı, Aralık ayında yeniden açılacak.
Işıklandırması ile de dikkat çekiyor: KARACA MAĞARASI / GÜMÜŞHANE
Gümüşhane’nin Torul ilçesindeki Cebeli Köyü sınırları içinde kalan, adını bulunduğu mahalleden alan Karaca Mağarası, Gümüşhane şehir merkezine 17, Trabzon’a ise 98 kilometre mesafede bulunuyor. Jeoloji Mühendisi Şükrü Eroz’un çalışmalarıyla adını duyuran mağara, 1996’da turizme kazandırıldı.
Erdoğan Gümüş, “Son derece profesyonel yapılmış olan ışıklandırma sayesinde sarkıt ve dikitler; kuşa, file, çiçeğe, güle ya da ebruya benzetiliyor” dedi. Gümüş, şöyle devam etti:
-- Mağara dolomitik kireç taşları içinde karstik oluşumlarla ortaya çıkmış. Renkli damlataşlar, farklı şekillere sahip. Mağarada demir ve magnezyum gibi minerallerin çok olması nedeniyle travertenler de beyazdan yeşil ve maviye doğru giden rengârenk bir görünüme sahip.
-- Sadece görsel güzelliğiyle kalmıyor Karaca Mağarası; 12 ila 17 derece arasındaki ortalama sıcaklığı, yüzde 70 civarındaki mutlak nem oranı, polen ve tozlardan arınmış yüksek oksijenli havasıyla çok daha kolay nefes alınmasına imkân sağlıyor. Bu özelliğiyle solunum zorluğu yaşayan ya da kronikleşmemiş astım hastalarına iyi geldiği söyleniyor.
Karaca Mağarası
Türkiye’nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayabilir: TUZ MAĞARALARI / IĞDIR
Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde 55 dönümlük bir araziye yayılmış olan bu mağaralar, Türkiye'nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip. Mağaraların içinde 25-35 milyon yıl önce oluşmuş çökel kaya tuzu tabakalarının, Hititler döneminden beri kullanıldığı düşünülüyor.
“Kısa bir süre öncesine kadar içinde tırlar ve otobüslerle gezilebilen Tuz Mağaraları’nda geçen yıl çok güzel bir ışıklandırmayla çevre düzenlemesi yapıldı. Bu çalışmanın ardından mağaralar ziyaretçilere açıldı” diyen Mehmet Altay, “Yurt dışındaki astım hastalarının bile tedavi için geldiği mağaralarda bir terapi merkezinin açılması da gündemde” ifadelerini kullandı.
Nurgül Büyükkalay, “Kalker ile su birleşmesi sonucu meydana gelen sarkıt ve dikitleri mağaranın büyük bir bölümünde göreceksiniz. Sarkıt ve dikitlerin her 1 metresinin 10-15 bin yılda oluştuğu tahmin ediliyor. Bazı sarkıtların rengi siyah” ifadelerini kullandı.
Mağaranın içinde 9 adet göl olduğunu da söyleyen Büyükkalay, şu noktalara dikkat çekti:
Keşfedecek çok şey var: ALTINBEŞİK MAĞARASI / ANTALYA
İbradı ilçesinin Ürünlü Köyü’nde yer alan Altınbeşik Mağarası, İbradı’ya 7, Ürünlü’ye ise 4 kilometre uzaklıkta. Mağaranın içinde bulunduğu alan 1994’te milli park ilan edildi.
Mağaranın üç katlı ve 2 bin 500 metre uzunluğunda olduğunun altını çizen Nurgül Büyükkalay, gezi botlarıyla çıkılan mağara keşfinde görülebilen beyaz travertenler ile sarkıt ve dikitlerin oldukça büyüleyici olduğunu söyledi. İşte Büyükkalay’ın önerileri:
-- Mağaranın en yüksek noktası 101 metre. Özellikle gezi sırasında göreceğiniz 44 metrelik dikey traverten oluşumları muhteşem. Mağaranın içinde yer aldığı milli parkın zengin fauna ve florası da görülmeye değer. Yabani hayvanların dışında çok sayıda endemik bitki çeşidi var. Hepsini keşfetmek isteyenler için ‘ekoturizm’ çalışmaları kapsamında milli parkın içindeki eski patikalar aktifleştirilmiş ve bir doğa yürüyüşü rotası oluşturulmuş.
-- Altınbeşik Mağarası düğmeli evleriyle meşhur Ormana’ya da çok yakın. Ormana, Toros Dağları’nın eteklerinde ardıç, sedir ve çam ormanlarının çevrelediği yemyeşil bir köy. Düğmeli evler, Antalya’nın Akseki ve İbradı ilçeleri ve köylerinde tamamen yöreye özgü malzemeler kullanılarak inşa edilmiş mimari yapılar. Mağara ziyaretinizde Ormana ve Ürünlü köylerini gezip, sedir katran ağacının kokusu eşliğinde düğmeli evlerde konaklayabilirsiniz.
Hazırlıklı gidin, üşümeyin: DİM MAĞARASI / ANTALYA
Dim Mağarası Alanya’da keşfedilmeyi bekleyen güzellerden biri… Cebeli Reis Dağı’nın batı yamacında bulunuyor ve ilçe merkezine uzaklığı 11 kilometre. Dört galeriden oluşan mağara karstik bir yapıya sahip. Ne zaman oluştuğuna dair net bir tarih olmasa da pek çok uzmana göre, 1 milyon yaşında olduğu tahmin ediliyor.
“Mağaranın dip kısmında küçük bir göl var. İnişli çıkışlı merdivenleri sizi farklı bir atmosfere sokuyor” diyen Nurgül Büyükkalay, şöyle devam etti:
“Mağarayı gezdikten sonra Dim Çayı Vadisi’ne gidip mağaranın bulunduğu yamaçtan Alanya Kalesi’ni kuşbakışı izleyebilirsiniz. Ayrıca Dim Çayı kenarında bulunan piknik alanlarında tırmanma yürüyüşü yapabilirsiniz. Bu arada hatırlatmakta fayda var, Alanya’nın iklimi ılıman olsa da mağaranın içi genelde 18 derece… Hazırlıklı gitmenizde fayda var, üşüyebilirsiniz.”
Dim Mağarası
Hollywood filmlerinden çıkmış gizli bir hazine gibi: ZEYTİNTAŞI MAĞARASI / ANTALYA
Mağara, Serik’in 15 kilometre kuzeyinde bulunan Zeytinlitaş tepesinin güney yamacında yer alıyor. Serik'ten Urundu-Deniz Tepesi-Kızıllar-Gökçeler-Akbaş yolunu takip ederek ulaşım sağlanıyor. Stabilize olan bu yolun 15’inci kilometresindeki Gökçeler Mahallesi’nden doğuya ayrılan 400 metrelik tali yolla mağaranın önüne kadar gidebiliyorsunuz.
Taşocağı işletmesi için açılan bir galeriyle tesadüfen bulunan Zeytintaşı, küçük fakat bozulmamış zengin damlataşlarla kaplı ilginç bir mağara…
Mehmet Altay, “Türkiye’nin en güzel doğa harikalarından olan mağaranın oluşum süreci devam ettiği için maalesef içeride fotoğraf çekmek yasak. Makarna şeklinde sarkıtların bulunduğu bölüme ‘Spagetti Salonu’ adı verilmiş. Bembeyaz bir görüntüsü olan mağara, adeta Hollywood filmlerinden çıkmış gizli bir hazine gibi…” ifadelerini kullandı.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı: KARAİN MAĞARASI / ANTALYA
Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain'in denizden yüksekliği 430-450 metre. Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 kilometre uzaklıktaki Yağca Mahallesi sınırları içinde bulunuyor. Paleolitik Çağ bulgularıyla ünlenen Karain Mağarası, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı.
Mehmet Altay, mağaranın UNESCO'nun dikkatini çekmesinin tek nedeninin Paleolitik Çağ'a ışık tutması olmadığını, zira buranın Neolitik, Kalkolitik ve Klasik Çağ gibi dönemlerde de insanlar tarafından kullanıldığını vurguladı.
Altay, “Karain Mağarası diğer mağaralar gibi yalnızca tarihte bir döneme ışık tutmamış, tarih boyunca devamlı hayatın var olduğu bir yer olmuş” dedi ve ekledi:
“Bunun sebebi de mağaranın çevresindeki zengin fauna ve flora... Antalya-Burdur yoluna yakın mesafede bulunan mağara yaklaşık 450 metre rakımda bulunuyor. Mağaraya ulaşmak için biraz merdiven çıkmak gerekiyor. O yüzden güneş yüzünü çok göstermeden erken saatlerde gitmekte fayda var. Mağarada bulunan eserler ise Antalya Müzesi’nde sergileniyor.”
Fotoğraflar: iStock