Güncelleme Tarihi:
Dört yanı farklı bir coğrafi güzellikle çevrili olan ülkemizde, yerli ya da yabancı seyahat severleri etkilemeyi başaran o kadar çok keşif rotası var ki… Özellikle de plajlar, göller, kasabalar ve köyler… Eğer hâlâ yaz tatili yapmadıysanız ve herkesin gittiği yerleri tercih etmek istemiyorsanız bu listemiz tam size göre…
Gezgin ve seyahat yazarı olan Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu ve Erdoğan Gümüş’e Türkiye’nin az bilinen cennet köşelerini sordum. Göllerden tutun da saklı plajlara kadar hepsi birbirinden güzel 15 adresi önerdi.
Adeta saklı bir cennet: ÇAMKORU TABİAT PARKI / ANKARA
Yaklaşık 220 hektar büyüklüğündeki tabiat parkı, Ankara’ya 110, Çamlıdere’ye 15 kilometre mesafede adeta saklı bir cennet… Park, doğal sarıçam ve karaçam ağaç türleriyle kaplı bir alan ve yanı başında şirin mi şirin bir göletten oluşuyor. Gölet içerisinde farklı türde balıklar yaşasa da avlanmak yasak.
Erdoğan Gümüş, “Tabiat parkı, Ankara ve yakın çevre halkının en çok tercih ettiği mesire alanlarından biri… Parkta, aynı zamanda Kızılay’a bağlı ‘Çamkoru Gençlik Kampı’ da bulunuyor. Parkta voleybol sahası, çocuklar için oyun parkı ve yürüyüş alanları gibi bölümler de yer alıyor” dedi.
Göz kamaştırıcı: ÇUBUK GÖLÜ / BOLU
Çubuk Gölü Bolu’nun sakin şehri Göynük’e 11 kilometre uzaklıkta yer alıyor. 15 hektar genişliğinde ve ortalama 13 metre derinliğinde olan göl, manzarasıyla göz kamaştırıcı…
“Göle hâkim yamaca doğru, bir dizi film için plato olarak kullanılmak üzere yel değirmenleri yapılmış. Yel değirmenleri şu anda kullanılamaz hale gelmiş olmasına rağmen renkli görünümleriyle göle masalsı bir hava veriyor” diyen Erdoğan Gümüş “Gölün etrafını dolanan yürüyüş yolu, yürümeyi sevenler ve trekkingcilerin ilgi odağı...” dedi ve göle nasıl gidileceğine dair şu bilgilerin altını çizdi:
“İstanbul’dan Adapazarı’na kadar TEM otobanından Dörtyol’a gelip, Bilecik-Eskişehir istikâmetine döndükten sonra Geyve-Taraklı yol ayırımından Göynük tabelasını takip etmelisiniz… Ankara’dan ise Ayaş, Beypazarı, Nallıhan yolunu takiben Göynük’e ulaşabilirsiniz… Bu arada yolunuzu buralara kadar düşürecek olursanız Göynük’ü de gezmeden ve yöresel tatları tatmadan dönmeyin derim.”
Yüzerek ulaşılıyor: MAĞARALI KOY / ANTALYA
Kıvrımlarıyla meşhur Finike-Demre yolu zorlu bir yol olsa da Türkiye’nin en güzel manzaralı yollarından biri. Yol boyunca irili ufaklı öyle güzel koylar çıkıyor ki karşınıza hepsinde tek tek durup yüzmek istiyorsunuz. Bu koylar arasında en güzeli ise Mağaralı Koy.
“Kendiliğinden oluşmuş, içinde kumsalı olan bir mağarası var. Küçük çakıllı beyaz kumsalı, turkuaz suları ve mağarasıyla muhteşem bir görsel sunuyor” diyen Nurgül Büyükkalay, “Mağaraya yüzerek ulaşmanız gerekiyor. Gözünüz korkmasın, yüzeceğiniz mesafe sadece 100 metre. Mağara içinde küçük egzotik bir plaj bulunuyor. Burası gözümüzün önünde olmasına rağmen henüz çok fazla keşfedilmemiş bir yer” ifadelerini kullandı.
-- Ayrıca ada etrafında birçok sualtı mağarası var. Tekne turunun duraklarından biri de Akdeniz foklarının yaşadığı ‘Mavi Mağara’. Burada yüzmek yasak ancak tekne ile içini görecek kadar yaklaşabiliyorsunuz. Suluada yemekli tekne turları kişi başı ortalama 250 liradan başlıyor. Adrasan’da konaklamak isterseniz de küçük otel, pansiyon ya da bungalov seçenekleri var. Hatta bölgede kamp da yapabilirsiniz. Dört kişilik ahşap bungalovlarda konaklama gecelik 700 liradan başlıyor.
‘Kral’ın Koyu’nda deniz keyfi: DELİKLİ KOY / ANTALYA
Antalya çevresinde denize girebileceğiniz az keşfedilmiş cennet köşelerden biri Delikli Koy… Burası aynı zamanda bir antik kent ve ‘Kral Koyu’ olarak da biliniyor. Gazipaşa’ya 23, Alanya’ya ise 67 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Nurgül Büyükkalay, “Kral Koyu’nun muhteşem doğası, tarihi yapıları, turkuaz suları ve delikli kaya görüntüsü burayı gizli cennet yapan güzellikler” dedi ve detaylandırdı:
-- Antik çağda Kommagene Kralı I. Antiochos bu koyda denize girermiş, bu nedenle Kral Koyu adını almış. Denizin içerisinde kocaman delik kaya olduğu için de ‘Delikli Koy’ deniyor. Bizans ve Roma dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılmış.
-- Koya giden yol biraz zorlu. Dar topraklı bir yolu var. Ancak manzaralar şahane. Aracınızı park ettikten sonra 15 dakikalık bir yürüyüş yolu sonrası ulaşıyorsunuz. Bu yol için yanınıza spor ayakkabı almanızda fayda var. Koy kayalık ve maalesef kumsalı yok. Ama adeta kapalı havuz gibi. Yüzdükten sonra kayalıklarda oturup manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Sihirli bir güzelliğe sahip: DİPSİZGÖL-TOSYA/ KASTAMONU
Kastamonu’nun Tosya ilçesi sınırları içinde yer alan Dipsizgöl, bin 550 rakımlı bir noktada ve 40 metreyi aşan derinliğe sahip. Ayrıca alan 2011’de ‘Tabiat Parkı’ ilan edildi. Özellikle Tosya ve yakın yerleşim yerlerindeki insanlar parkı mesire alanı olarak kullanıyor. Tabiat parkının dört bir yanı gürgen, meşe ve devasa karaçam ağaçlarıyla kaplı... Neredeyse el değmemiş hâliyle sihirli bir güzelliğe sahip.
“Gölün koyu yeşil rengi, etrafını saran ağaçların yaydığı bol oksijen, kuşların cıvıltısı ve bungalov tarzı doğayla bütünleşmiş az sayıdaki evler büyüleyici bir atmosfer oluşturuyor” diyen Erdoğan Gümüş, büyük şehirlerin keşmekeşinden ve yoğun iş temposundan uzaklaşmak isteyenlerin burayı mutlaka görmesi gerektiğinin altını çizdi ve şu bilgileri paylaştı:
“Sessizliğin hâkim olduğu, doğayla baş başa kalıp sadece kuş seslerini duyacağınız, yemyeşil küçük bir gölün yanı başında çayınızı yudumlayacağınız, yaban hayatı gözlemi ya da doğa fotoğrafçılığı tutkunuzu doyasıya yaşayacağınız mükemmel bir yer burası… Dipsizgöl’e, Ankara’dan yaklaşık 235 kilometrelik bir yolculukla Kalecik, Çankırı, Ilgaz kara yolunu takiben, Çiftler Köyü’nden geçilerek ulaşılıyor. İstanbul’dan gideceklerin; Sakarya, Bolu, Gerede, Ilgaz yolunu takiben yaklaşık 500 kilometrelik bir mesafe kat etmeleri gerekiyor.”
Tam bir gizli cennet: GÖKPINAR GÖLETİ VE ŞUĞUL VADİSİ / SİVAS
Sivas’ın Gürün ilçesinde bulunan Gökpınar Göleti ve Şuğul Vadisi, tam bir gizli cennet. Özellikle Gökpınar Göleti, Türkiye’nin en güzel renkli göleti olabilir. Buraya gidip de hayran olmamak mümkün değil.
Didem Mutçalıoğlu, “Gölün rengi mavi ve turkuaz. Fakat bu renkler bambaşka bir canlılıkta…” dedi ve hem gölet hem de vadi ile ilgili şu bilgilerin altını çizdi:
-- Göleti, çevresinde bulunan birçok kaynak besliyor ve inanılmaz berrak bir suyu var. Nereye baksanız şahane manzaralar karşınıza çıkacak. Gölette balık tutmak veya yüzmek yasak ancak izin alınarak tüplü dalış yapılabiliyor. Bu arada şu bilgiyi de paylaşayım; bin 500 rakımda olmasından dolayı gölette 1 metrelik dalış denizde 3 metreye eşit durumda. Bu nedenle en az dalış için iki yıldızınız olması gerekiyor. Suyun sıcaklığının yaz kış 10 derece olduğunun da altını çizeyim. Göl yüzeyinde gezinelim diyenler için de su bisikletiyle keşfe çıkmak mümkün.
-- Gürün’de gidilmesi gereken bir başka yer ise Şuğul Vadisi. Vadinin içerisine doğru bir yürüyüş yolu yapılmış ve buradan çağlayan turkuaz suyun üzerinden ve kanyonun içinden sınırlı bir yere kadar ilerleyebiliyorsunuz. Vadinin içinde suyun sesi, serinliği ve çağlayanların oluşturduğu müthiş görüntüler eşliğinde çok keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor.
Fotoğraf: Didem Mutçalıoğlu
Su sesi terapisi: MUNZUR GÖZELERİ / TUNCELİ
Tunceli'nin Ovacık ilçesine 17, Tunceli merkeze ise 80 kilometre uzaklıktaki Munzur Gözeleri, Türkiye’nin en bakir ve en güzel doğasına sahip milli parklardan biri. Ayrıca burası Munzur suyunun da çıkış noktası.
Didem Mutçalıoğlu, “Akan suların arasından çok da güzel bir ahşap platform yapılmış gezebilmeniz için. Her adım başı nereye baksanız su çıkıyor, su sesinden başka bir şey duyulmuyor. Su sesi o kadar güzel ki hem seyahat hem terapi bir arada…” ifadelerini kullandı ve ekledi:
“Platform boyunca ve gözelerin etrafında oturup bu görkemli manzarayı izlemek için birçok banklar yerleştirilmiş. Buraya gelirken mataralarınızı ve boş şişelerinizi de getirmeyi unutmayın çünkü Munzur Dağları’nda karların erimesiyle çıkan Munzur suyunun lezzeti inanılmaz güzel. Gelip de şilelere doldurmadan ayrılmak olmaz.”
Pek fazla bilinmiyor: GÖYNÜK KANYONU / ANTALYA
Göynük Kanyonu, Kemer’in doğal güzelliklerinden biri. Burası Likya Yolu parkurlarından ancak pek fazla bilinmiyor. Kanyon, Antalya’ya 36, Kemer’e ise 13 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Birbirinden güzel şelaleleri, doğal havuzları, göletleri ile doğal güzelliklere sahip kanyon alışılmışın dışında bir manzara sunuyor.
“Aracınızı park ettikten sonra vadinin içine doğru bir yol yürümeniz gerekiyor. Kanyon girişten itibaren 3 kilometre uzunluğunda. Sonuna vardığınızda aynı yoldan geri dönmeniz gerekiyor” diyen Nurgül Büyükkalay, toplamda 6 kilometrelik yolun sizi beklediğinin altını çizdi ve yol boyunca görülecek yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Yol boyunca asma köprülerden geçecek, dere kenarında harika manzaralara şahit olacaksınız. Karşınıza önce yapay gölet, sonra doğal havuz çıkacak. Yemyeşil doğal havuzun olduğu bu kısım Göynük Kanyonu’nda en güzel manzarayı seyredeceğiniz ve fotoğraflayacağınız yer. Bu arada rota boyunca dinlenebileceğiniz banklar da var. Kanyon içerisinde rafting ve doğa yürüyüşü yapabilir, doğal havuzunda yüzebilirsiniz. Yürüyüşünüz esnasında karşılaşacağınız rengârenk semenderler ise yüzünüzü gülümsetecek.”
Likya Yolu’nun çok fazla bilinmeyen parçası: CENNET KOYU / ANTALYA
Antalya’nın her daim popüler yerlerinden olan Kemer; doğal güzellikleri, antik kentleri, bakir koyları, tarihi ve doğasıyla sizi cezbedecek çok sayıda güzelliği barındırıyor. Bunlardan çok fazla bilinmeyen ise Alacasu Cennet Koyu…
Nurgül Büyükkalay, “Koy, Phaselis ve Çamyuva arasında kalıyor. Sırtını Beydağları Milli Parkı’nın yemyeşil çam ormanlarına dayamış. Hem kamp alanı hem de yürüyüş yollarıyla keşfedilmeyi bekliyor” dedi ve detaylandırdı:
“Likya Yolu’nun bir parçası da buradan geçiyor. 175 metre uzunluğunda bir plajı var. Dalgasız sakin bir koyda yüzdükten sonra, eşsiz manzaralar sunan orman yolunda mutlaka yürüyüşe çıkmalısınız. Ayrıca koyda çadır ya da karavan kampı da yapabilirsiniz. Sahilde ve orman içerisinde kamp yapacağınız alanlar mevcut.”
Kasaba keşfi sevenlere: TAŞKALE / KARAMAN
Taşkale Karaman'a bağlı keşfedilmeyi bekleyen bir kasaba… Eskiden ‘Kızıllar’ olarak da anılıyordur. Bölge yerleşimi çok eskilere dayanmakla beraber, turistik İncesu Mağarası ve Taştan Oyma Tahıl Ambarları da bu kasabada bulunuyor.
Nurgül Büyükkalay, “Taşkale kasabasının içerisinde bulunan tarihi tahıl ambarları, şehrin en görkemli yapı topluluklarından biri” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:
“Tahıl ambarlarının yüksekliği yaklaşık 40 metreyi buluyor. Toplamda da 251 tane tahıl ambarı bulunuyor. Ayrıca buradaki en özel yerlerden biri de Manazan Mağaraları… Bu mağaralar İç Anadolu’da önemli kültürel zenginliklerinden.”
Toroslar’ın ‘düğmeli ev’ köyü: ORMANA / ANTALYA
Antalya’ya 2,5 saat uzaklıkta bulunan bu eski yörük köyü Toroslar’da, Manavgat Çayı’nı besleyen derelerin arasında kurulmuş ve kendine özgü mimarisini korumuş bir yerleşim. Köy düğmeli evleriyle ön plana çıkıyor.
“Çok fazla bilinmeyen, anlattığım zaman “Öyle bir yer mi varmış” tepkileri aldığım yerleri keşfetmeyi çok seviyorum. Düğmeli evler de öyle yerlerden biri. Mimarisinden dolayı bu evlere ‘düğmeli evler’ adı verilmiş” diyen Nurgül Büyükkalay, köyle ilgili şu önerilerde bulundu:
-- Evlerin en büyük özelliği harç veya çimento gibi herhangi bir malzeme kullanmadan yapılmış olmaları. Katran ağacından kesilen ahşap ile yapının iskeleti oluşturulmuş. Katran ağacı aynı zamanda ‘Lübnan Sediri’ olarak da biliniyor. Lübnan bayrağına da simge olan bu sedir ağacı Toros Dağları’nın yüksek kesimlerinde yer alıyor. İskeletin dışarıda kalan kısımları düğme gibi görünüyor. Bu özgün mimariye sahip düğmeli evler iki katlı ve duvarları taş, depreme dayanıklı ve hiçbir koruma olmadan yüzlerce yıl çürümeden dayanabiliyor. Bu köyü görmenizi şiddetle öneririm, binlerce fotoğraf çekeceğiniz garantisini verebilirim.
Görüntüsü büyüleyici: TORTUM GÖLÜ VE ŞELALESİ / ERZURUM
Erzurum her mevsim, farklı heyecanlar yaşayıp farklı güzellikler bulacağınız bir şehir. Dünyanın en büyük şelalelerinden biri olan Tortum Şelalesi de bunu en iyi anlatan doğal güzelliklerden biri…
Didem Mutçalıoğlu, “Tortum-Uzundere yolundan giderken önce Tortum Gölü çıkıyor karşınıza. Dik kayalıkların arasında kalan gölün görüntüsü çok ihtişamlı” dedi ve şöyle devam etti:
“Gölün üzerindeki vadinin tepeside bir de cam teras mevcut. Gerçekten hiçbir yerde göremeyeceğiniz çok farklı bir görüntüsü var. Dev gibi dik kayaların arasında oluşmuş başka bir dünyadan hissi veren bir göl bu. Göl manzarası eşliğinde biraz ilerleyince de gölün suyunun döküldüğü ihtişamlı Tortum Şelalesi çıkıyor karşınıza. 22 metre genişlikle 48 metre yükseklikten düşen dev şelale resmen şelale yağmuru gibi çevreye saçtığı sularla çok uzaklara kadar gelip sizi ıslatıyor.”
Fotoğraflar: Alamy, İStock