Güncelleme Tarihi:
Tamamı Türk mühendislerin eseri olan TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi, deniz araştırmaları için geliştirildi. 2013'te denize indirilen gemi, yılın büyük bölümünü seferde geçiriyor. Sahip olduğu donanım sayesinde, Türkiye'nin tüm kıyılarında ve boğazlarda araştırma yapıyor. Denizdeki kimyasal ve ekolojik durumlar başta olmak üzere birçok çarpıcı araştırmaya imza atıyor. Gemi, 24 saat aralıksız araştırma yapabilecek kapasiteye sahip. 12 denizci ve 11 bilim insanında oluşan ekip, oşinografi, hidrografi, iklimsel dinamiklerin araştırılması, biyolojik çeşitliliğin belirlenmesi ve kirleticilerin denizel ortamı etkilerinin saptanması konusunda çalışıyor. Gemide; ıslak laboratuvar, kuru laboratuvar, biyoloji laboratuvarı, ısı kontrollü laboratuvar ve bilgisayar laboratuvarı bulunuyor. Tüm işlem CTD isimli cihaz ile gerçekleşiyor. Cihazın üzerinde toplam 12 şişe var. Normalde 3 bin metre derine kadar inebiliyor. Her bir şişe farklı derinliklerden su numunesi alıyor ve güverteye çıkıyor. Numunelerin analizi de gemideki laboratuvarda yapılıyor.
"CİHAZ İSTENDİĞİ YERDE DURDURULUP ÖRNEK ALABİLİYOR"
Araştırmacı Dr. İbrahim Tan, CTD cihazı hakkında bilgi vererek, "Çoklu örnekleyicisi düzeneği olan bir sensor grubu var. Bu sensorlar sıcaklık, tuzluluk, iletkenlik, çözünmüş oksijen gibi parametreleri derinliğe bağlı ölçüyor. Yukarıda fizik odasında belirlenen derinliklerden örnekler alınmasını sağlıyor. Etrafında bulunan 12 tane şişe var. Cihaz istendiği derinlikte durdurulabiliyor duran yerden örnek alınması sağlanıyor" dedi.
"ÖLÇÜMLER YAPILDIKTAN SONRA GEMİDEKİ LABORATUVARDA İNCELENİYOR"
Geminin son yıllarda elde ettiği veriler; İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi büyük şehirlerle çevrili olan Marmara Denizi'nin büyük baskı altında olduğunu ortaya koyuyor. Sudan alınan numunelerin ardından, denize bırakılan bir ağ ve kepçe yardımıyla hem müsilajdan, hem de dip çamurundan örnekler alınıyor. Alınan örnekler gemide bulunan laboratuvarlarda inceleniyor. Araştırmacı Hakan Atabay, yüzeyde bulunan mikroplastiklerin örneklendiğini söyledi. Atabay, "Ölçümler yapıldıktan sonra belli derinlikten aldığımız örnekleri, hiç vakit kaybetmeden gemideki ıslak laboratuvarımıza getiriyoruz. Numuneleri koruma altına alıyoruz. Burada da gördüğünüz gibi oksijen için aldığımız örnekler mevcut. Yüzeyden dibe doğru profil boyunca aldığımız örnekleri görüyorsunuz. Yüzeyde koyu renkli örneklerde oksijen varlığı daha fazlayken dibe doğru gittikçe bunun azaldığını görüyoruz. Aynı şekilde bunu cihazlarla da ölçüyoruz. Burada da ara tabakadan sonra oksijenin düştüğünü görüyoruz" diye konuştu.
"OPERASYONLARI BİLGİSAYARDAN KONTROL EDİYORUZ"
Araştırmacı Sabri Mutlu ise cihazın denizin derinliklerinde numune alınması gereken yerleri belirliyor. Kontrolünü bilgisayar ekranlarından sağlayan Mutlu, "Burası bilgisayar odası. Biz buradan operasyonu kontrol ediyoruz. Öncelikle bulunduğumuz konumu gösteren bir haritamız var. Bu haritada şu an Çınarcık Çukuru'ndayız. Marmara Denizi'nde bulundan 3 çukurdan bir tanesidir. Burada aynı zamanda okyanus tipi iskandilimiz var bu iskandil sayesinde deniz tabanının kaç metre olduğunu görebiliyoruz. Buna göre de güvenli mesafeye kadar cihazımızı indirebiliyoruz. Cihaz aşağı doğru hareket ederken su kütlelerini tanımlıyoruz. Bu kütlelerden de daha sonrasında cihaz yukarı çıkarken örnekler alıyoruz. Örnekler de bozulmadan ıslak laboratuvarda işleme giriyor. Bu laboratuvarda ayrıca eş zamanlı olarak meteoroloji koşullarını da ölçüyoruz çünkü meteorolojik durumlara göre değişiklik gösterebiliyor. Aynı zamanda telsiz operasyonu da devam ediyor. Burada aynı zamanda gemide monte edilmiş cihazlarında kontrol üniteleri var" şeklinde konuştu.
"MÜSİLAJ İNSANLIK İÇİN YARARLI HALE GELİR Mİ DİYE ÇALIŞIYORUZ"
Araştırmacı Ersan Kuzkaya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile müsilaj hakkında görüştükleri projeler ile ilgili bilgi verdi. Kuzkaya, "İlk müsilaj olayını Marmara Denizi'nde gördüğümüz zaman hem TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının alıp ve bizim merkezimize göndermiş olduğu numunelerde atık yönetmeliğine göre tehlikeli madde analizi yapıldı. Marmara Denizi'nin genelinde gördüğümüz bir müsilajdı, alınan örneğin içeriği farklı olabilir bulunduğu konuma göre. Bizim yaptığımız örneklerde bir sıkıntıya yaşamadık henüz. Biz bu madde insanlık için yararlı konuma gelebilir mi diye düşündük. Bununla ilgili çalışmalar yaptık. İçeriğinin organik madde olması sebebiyle metan gazı üretimi söz konusu. Bu metan gazı yanıcı olduğu için elektrik gibi amaçla kullanılabilir mi? Onunla ilgili çalışmalar yaptık. Aynı zamanda gene içeriğin organik madde olması sebebiyle bunu gübre olarak tarımda kullanabilir miyiz? Onunla ilgili çalışmalar yaptık. Evet, deniz için kötü bir durum ama karada belki işe yarayacak bir madde olup olmadığıyla ilgili çalışma yaptık. Çalışmalar devam ediyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüş içerisindeyiz, fikir birliğine varıp değerlendirmeyi Bakanlıkla beraber yapacağız" ifadelerini kullandı.
"380 NOKTADA ÖLÇÜM YAPIYORUZ"
Araştırmacı Hakan Atabay, yaptıkları araştırmayı özetleyerek, "TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi olarak gemimizle birçok noktada kamu kurum ve kuruluşlara projeler yürütmekteyiz. 2014 yılından bu yana tüm denizlerimizde ölçüm örnekleme çalışması yapıyoruz. Türk denizlerinde ve kıyı sınırlarında fizikokimyasal parametreleri, ekolojik durumu yansıtacak bileşen ve göstergeleri, bunun yanı sıra kirletici parametreleri pilot ölçekli olarak radyoaktivite kirliliği, deniz çöpleri ve ekolojik balıkçılığa yönelik hedef türleri ve bu türlerdeki kirletici seviyeleri 3 yıllık programlarla izlemelerini yapıyoruz. Ekosistem odaklı yönetim hedeflerine uygun olarak denizlerde alansal ve zamansal olarak bunun kapsamını alt izleme bileşenlerini bununla ilişkili olarak yeni izleme bileşenlerini yeni izleme programlarına dahil ediyoruz. Elde ettiğimiz sonuçları ulusal ve uluslararası mevzuatlara göre, taraf olduğumuz sözleşmelere göre yıllık olarak kamu kurum ve kuruluşlarına raporlanıyor. Marmara Denizi'nde 150'ye yakın istasyonda bunu çalışyırouz. Tüm denizlerimizi söylersek 380 noktasında bu ölçümleri yapıyoruz" dedi.
MÜSİLAJ PARÇALARA AYRILDI
18 Haziran 2021 tarihinde Pendik açıklarında görülen yoğun müsilaj 2 Eylül 2021 tarihinde tekrar incelendi. Müsilajda azalma gözlemlenirken müsilajın parçalara ayrılması da dikkat çekti.