Güncelleme Tarihi:
Akar, İzmir Foça'da 2. Korvet Filotillası Komodorluğu Sancak Tevcih Töreni’ndeki konuşmasında, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki barınma alanları, mevzi, sığınak ve mühimmat depolarının tespiti ile teröristlerin saldırı hazırlığında olduklarının belirlenmesi ve elde edilen istihbaratın teyidi için Pençe Kartal-2 Harekatı’nın düzenlendiğini belirtti.
Halkın ve hudutların korunması amacıyla Gara’ya yapılan harekatın 10 Şubat saat 02.55’te uçakların faaliyetiyle başladığını aktaran Akar, harekatta 40'dan fazla uçağın görev aldığını hatırlattı.
Harekat kapsamında 50’den fazla hedefin seçildiğini dile getiren Akar, "Güvenlik nedeniyle bunların bir kısmı iptal edildi ve 48 hedef büyük bir başarıyla vuruldu." diye konuştu.
Türkiye’nin, tüm komşuları gibi Irak’ın da toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu vurgulayan Akar, harekatın dost ve müttefiklerle koordineli bir şekilde yapıldığına işaret etti.
Akar, "PKK terör örgütü tarafından 'girilemez', 'ulaşılamaz' denilen, güvenli alan olarak sayılan bölgede terör örgütüne ağır darbeler vuruldu. 75 kilometre genişliğinde 25 kilometre derinliğindeki bir alanda yer alan tüm hedefler başarılı bir şekilde tahrip edildi. PKK terör örgütünün kaçacak bir yerinin kalmadığını, örgütün sözde yöneticileri çok iyi anladı. Söz konusu bölgedeki inler teröristlerin başlarına yıkıldı." ifadelerini kullandı.
"KENDİLERİNİ HİÇBİR YERDE GÜVENDE HİSSEDEMEYECEKLER"
Pençe Kartal-2 Harekatı ile dördü sözde üst düzey sorumlu olmak üzere 53 teröristin etkisiz hale getirildiğini kaydeden Akar, şunları söyledi:
"Harekat ile PKK terör örgütünün sözde üst düzey yönetiminde ciddi bir panik ve derin endişe olduğu, örgütün hareket kabiliyetinin ciddi şekilde sınırlandığı gelen istihbari bilgiler arasında yer almaktadır. Harekat sonrası terör örgütünün iç değerlendirmelerine yönelik alınan istihbarattan, teröristlerin büyük bir darbe aldıklarını ve büyük bir panik içinde olduklarını öğreniyoruz. Teröristler bundan sonra kendilerini hiçbir yerde güvende hissedemeyecekler. Harekatın planlanması ve icrasında her zamanki şekliyle hassasiyetler göz önüne alındı, sivil halkın, masum insanların can ve mal güvenliği bakımından her türlü tedbir yerine getirildi. Harekat sırasında çevrenin korunması bakımından da alınabilecek tüm tedbirler gerçekleştirildi."
Pençe Kartal-2 Harekatı’nın özelliğine yönelik de bazı bilgiler veren Akar, şunları kaydetti:
"Operasyon kara desteği olmadan çok geniş bir alanda, son derece zor ve çok ciddi zorluklar içeren arazi ve iklim koşullarında gerçekleştirildi. Bugüne kadar icra ettiğimiz harekatlar arasında bakıldığında gerçekten alan olarak, kapsam olarak en büyük alanı bu harekat kapsamaktaydı. Bizim gözbebeğimiz olan Özel Kuvvetlerimizin katıldığı bu harekat zor coğrafyada icra edildi ve burada Özel Kuvvetlerimizin her türlü arazi ve iklim koşullarında sınırlarımızdan irtibat olmadan da harekatlarını icra edebilecek kabiliyete sahip olduklarını ve daima göreve sahip olduklarını bir kez daha gösterdiler."
"TERÖR, KÜRESEL BİR BELADIR"
Harekat sırasında ilk temasta 3 kahraman personelin şehit olduğunu anımsatan Akar, şöyle devam etti:
"Harekatın başlangıcında ilk teması müteakip biri yabancı olmak üzere toplam 13 evladımız şehadet mertebesine erdiler. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, gazilerimize şifa diliyorum, tüm milletimizin başı sağ olsun. Yakınlarına ve Silahlı Kuvvetlerimize bir kez daha başsağlığı diliyorum. Alçak PKK’nın ne kadar cani bir örgüt olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Aynı zamanda yurt içinde ve yurt dışında da PKK terör örgütünün yandaşları, destekçileri de tüm dünyanın ve asil milletimizin gözleri önüne serildi. Bugüne kadar hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadığımız gibi bu şehitlerimizin de kanını yerde bırakmadık. PKK terör örgütü bugüne kadar en büyük zararı bölge halkına, Kürt kardeşlerimize vermiştir. Tüm muhataplarımız bilmelidir ki terör küresel bir beladır. Terörün her türlüsüne karşı olmak ve ortak bir duruş sergilemek hepimizin görevi, her şeyin ötesinde bir insanlık görevidir."
İki gün süren NATO Savunma Bakanları toplantısının video konferans yöntemi ile gerçekleştirildiğini anımsatan Akar, "Toplantı öncesinde ve sırasında NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg gerçekten müttefiklik ruhuna yakışır ve güçlü bir şekilde, katliamın sorumlusu olan PKK terör örgütünü kınadı. NATO’nun Türk halkı ile dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Buradan kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Akar, sancağı Albay Gökhan Temizöz'e teslim etti. Akar, törendeki konuşmasında, Türkiye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, tüm sorunları uluslararası hukuk, iyi komşuluk ilişkileri, karşılıklı iyi niyet, saygı ve diyalog çerçevesinde müzakereyle, barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesinden yana olduğunu söyledi.
Diyaloğa daima açık olduklarını ifade eden Akar, şöyle konuştu:
"Sayın Cumhurbaşkanımız NATO Genel Sekreteriyle görüştüler. Bu görüşme sonrasında ayrıştırma toplantılarının yapılmasına karar verdiler ve bu toplantılar yapılmaya başlandı. Biz bunu destekliyoruz. Diğer taraftan daha önce istişari olarak yapılan toplantılar da artık Ege İstişare Toplantıları'na dönüştürüldü ve bu şekilde yapılmaya başlandı. Bunun da 61'incisi 25 Ocak'ta gerçekleştirildi. Yunan komşularımızın 3'ünü yaptığımız, 4. güven ve güveni artırıcı önlemler çerçevesindeki toplantının da Türkiye'de yapılması için gelmelerini bekliyoruz. Tüm olumlu yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen uluslararası hukuktan doğan haklarımızın kısıtlanmasına yönelik provokatif girişimler, eylemler, yapılan sorumsuz açıklamalar ve tehdit dili, Ege'de gerginliği doğal olarak artırıyor, tırmandırıyor ve sorunları derinleştiriyor, bölgesel barış, huzur ve istikrarı bozuyor."
Akar, Yunanistan'ın, Türkiye'nin Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile sorunları varmış gibi olayları çarpıtmaya devam ettiğini belirterek, "Bu husus AB tarafından da ABD tarafından da biliniyor olmalı, bu konuda ciddi işaretler var. Bu da işin memnuniyet edici bir boyutu. Bu konuda Yunan komşularımızın gerçekten bu manada boşa gayret gösterdiklerini söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Yunanistan'ın silahlanma çalışmalarına da değinen Akar, "Yapılan çalışmaların gerginliği tırmandırmasının yanı sıra Yunan halkının da refahının aleyhine birtakım harcamalar olduğunu ve beyhude çalışmalar, gayretler olduğunu da söylemek mümkün." değerlendirmesinde bulundu.
Akar, Türkiye olarak samimi diyalog, müzakere ve barışçıl yöntemlerle sorunu çözmeye çalıştıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Yunanistan birtakım yanlış anlaşılmalara sebep olabilecek açıklama ve eylemlerden kaçınmalı. Başkalarına güvenmeyip geçmişten ders alarak hareket etmelidir, Türkiye'nin haklı, tarihi sürece uygun, makul ve mantıklı yaklaşımını görmelidir. Görüşmelerde meselelerin hak, hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde ele alınmasını ve bir çözüme ulaşılmasını umuyoruz. Ön koşulsuz olarak her türlü görüşmeye hazır olduğumuzu daha önce beyan ettik ve buna göre görüşmeler başladı ve biz diğer güven artırıcı önlemler çerçevesinde görüşmelerin de Ankara'da yapılmasını bekliyoruz. Kimsenin toprağında, hakkında, hukukunda gözümüz yok. Bunu birçok kez söyledik ve uygulamalarda da açıkça gösterdik. Ancak diğer taraftan da haklarımızdan vazgeçmeyeceğimizi, hakkımızı çiğnetmeyeceğimizi de herkesin bilmesi lazım. Özetle söylemek gerekirse şehit de oluruz, gazi de oluruz ancak hiçbir oldu bittiye izin vermeyiz. Uluslararası hukuka bağlı kalmamız, iyi komşuluk ilişkilerini arzu etmemiz, herhangi bir şekilde birileri tarafından taviz gibi, bir zafiyet gibi görülmemelidir. 'Hiçbir oldu bittiye izin vermeyeceğiz. Hakkımızı, hukukumuzu sonuna kadar koruyacağız' dememiz de hiç kimseye tehdit olarak algılanmamalıdır, anlaşılmamalıdır."
"ADADA ARTIK 2 DEVLETLİ ÇÖZÜMDEN BAŞKA BİR ÇIKIŞ OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Kıbrıs meselesinin milli mesele olduğuna işaret eden Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kıbrıs Barış Harekatı'nı herkesin görmesi, göz ardı etmemesi lazım. Gerçekten adaya barış, huzur ve istikrar getirmiştir. Türkiye Kıbrıs'ta İngiltere ve Yunanistan ile birlikte garantör bir devlettir. Adadaki Türk askeri varlığının, hukuki temelinden farklı gösterilmeye çalışılması da gerçekleri yansıtmamaktadır. Bu yapılan yanlış beyanlar, haksız ithamlar ne Yunan ne de Rum tarafına hiçbir fayda sağlamayacaktır. Rumların biran önce uzlaşmaz tutumlarından vazgeçmesi, oradaki Türk farklılığını kabul etmeleri gerekmektedir. AB'nin de stratejik körlüğü bir kenara bırakması lazım. Olayları yakından takip edip olduğu gibi görmelerini bekliyoruz. 50 yıldır başarısızlıkla sonuçlanan eski çözüm formüllerini tekrar tekrar konuşmak zaman kaybından başka hiçbir sonuç doğurmaz. 50 yıldır bunu açıkça gördük. Adadaki durumu yakından takip eden bizler adada artık 2 devletli çözümden başka bir çıkış olmadığını görüyoruz. Aklıselim sahibi olan herkesin de bunu görmesini bekliyoruz. 3. taraflardan beklentimiz objektif olmaları, sorunları akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirmeleri. Bütün bunları söyledikten sonra şu hususlar asla unutulmamalı. Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkü'nün Kıbrıs ile alakalı yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı yoktur. Kıbrıs dahil tüm denizlerimizdeki hak ve menfaatlerimizi korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna da çok şükür muktediriz."