Güncelleme Tarihi:
MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Plan Subayı Hava Muhabere Binbaşı Pınar Kara, bakanlıkta düzenlediği bilgilendirme toplantısında, FETÖ, PKK/KCK/PYD/YPG, DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin artan bir şiddet ve tempoda, terörü ve teröristleri kaynağında etkisiz hale getirme anlayışı ile devam ettiğini bildirdi. Kara, "Bu kapsamda; 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar Irak ve Suriye'nin kuzeyi dahil toplam 32 bin 835, bu yılın başından itibaren ise 2 bin 360 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Ekim ayında ise yurt içinde ve sınır ötesinde 3'ü büyük, 24'ü orta çaplı olmak üzere 27 operasyon icra edilmiş ve 279 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Terörist neredeyse hedefimiz orasıdır. Terörle mücadelemiz, en son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir" dedi.
'İRAN SINIRINDA 1756 KİŞİ YAKALANMIŞTIR'
Kara, hudut birliklerinin imkan ve kabiliyetlerinin sürekli geliştirilerek sınır güvenliğinde etkin tedbirler alındığını belirterek, "Ayrıca Afganistan'daki son gelişmelerle birlikte İran sınırında olası bir hareketliliğe karşı alınan tedbirler gözden geçirilmiş ve ilave tedbirler alınmıştır. İçinde bulunduğumuz 2021 yılında İran sınırında 83 bin 867 şahıs engellenmiş, bin 756 şahıs yakalanmıştır. Alınan ilave ve etkin tedbirler sayesinde ekim ayında, tüm hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 471 şahıs yakalanmıştır. Bu şahıslardan 24'ü FETÖ mensubu olmak üzere 38'i teröristtir. 22 bin 406 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Yine bu dönemde icra edilen operasyonlarda; 18 bin 997 paket sigara, 185 kilogram uyuşturucu, 56 adet muhtelif silah ve 121 adet cep telefonu ele geçirilmiştir. Sınırlarımızın güvenliği ilgili bakanlık ve kamu kurumları ile koordineli olarak her türlü zorlu iklim ve arazi şartlarına rağmen 7 gün 24 saat kesintisiz olarak sağlanmaktadır" diye konuştu.
'SURİYE HAREKAT BÖLGELERİNDE 169 TERÖRİST ETKİSİZ'
Kara, terör örgütünün Suriye'nin Tel Rıfat, Münbiç ve Fırat'ın doğusundaki bölgelerden sivillere ve bölgede görev yapan birliklere karşı saldırı arayışlarını sürdürdüğünü belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için sivil halk, çevre, tarihi, dini ve kültürel yapılar dokunulmazdır. Tek hedefimiz teröristlerdir. Bu kapsamda; ekim ayında Suriye harekat bölgelerinde, DEAŞ terör örgütü mensupları dahil olmak üzere 169 terörist etkisiz hale getirilmiştir. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde Rejim'in çeşitli bahanelerle sivillere karşı yürüttüğü saldırılar devam etmektedir. Son bir ayda, İdlib bölgesinde Rejim tarafından yapılan top, havan, roket atışlarında ve hava saldırılarında, aralarında çocukların da bulunduğu 19 sivil hayatını kaybetmiş, 72 sivil ise yaralanmıştır. Söz konusu saldırıların sonlandırılması için belirlenen hedefler derhal ateş altına alınarak imha edilmekte, birliklerimizin güvenliği için gerekli her türlü tedbir alınmaktadır. Suriye'nin kuzeyindeki harekat bölgelerinde yapmış olduğumuz mutabakatlara uyuyor, muhataplarımızdan da uymalarını bekliyoruz. DEAŞ'la mücadele adı altında uluslararası kamuoyunda kendini meşrulaştırmaya çalışan eli kanlı PKK/YPG terör örgütü başta olmak üzere, bölgede sağlanan barış ve istikrarı bozmak maksadıyla sivillerin yaşam hakkını ellerinden alanlara karşı, masum ve mazlumları gözeterek Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğimizi, dünyanın da bu insanlık suçuna sessiz kalmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz" dedi.
'SAHADA GEREKLİ KARŞILIK VERİLMEKTE'
Kara, Yunanistan'ın iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde yaptıkları tüm çağrılara rağmen uluslararası anlaşmalarla belirlenen yükümlülüklerine aykırı olarak Gayri Askeri Statüdeki Doğu Ege Adaları'nın statüsünü bozan eylemlerini sürdürdüğünü belirterek, şöyle konuştu:
"2021 yılı başından itibaren askeri deniz ve hava araçları ile Gayri Askeri Statüdeki Adalara yönelik 2 bin 61 (Gemi ihlal:969, GASA iniş-kalkış:1092) ihlal gerçekleştirmiştir. Anlaşma yükümlülüklerini yerine getirmeyen Yunanistan'ın, aynı anlaşmadan doğan hakları elinde bulundurduğunu öne sürmesi uluslararası hukukun eğilip bükülmesi daha da vahimi içinin boşaltılmasıdır. Yunanistan'ın hukuka aykırı, provokatif ve saldırgan tutumuna karşı diplomatik kanallardan gerekli girişimlerde bulunulmakta, mütekabiliyet kapsamında sahada gerekli karşılık verilmektedir. Yine, Yunanistan'ın NATO içinde diğer ülkelerle silahlanma ve destek arayışına girerek, ittifak içinde ittifak kurma tutumu, hem NATO'nun dayanışma ruhuna hem de ikili ilişkilere zarar vermektedir. Yunanistan'dan beklentimiz; uzlaşmaz, hukuk tanımaz tutumundan ve üçüncü tarafları sorunlara dahil etme çabalarından vazgeçmesi, uluslararası hukuk zemininde, iyi komşuluk ilişkilerine dayalı diyalog ve barışçıl yöntemlerle sorunların çözümüne yönelik samimi gayret göstermesidir."
'KIBRIS MİLLİ MESELEMİZDİR'
Kara, bir diğer önemli hususun da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Ada'daki durumu olduğunu vurgulayarak, "Bir kez daha vurgulamak isteriz ki Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Türkiye garantör devlet olarak uluslararası anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklar çerçevesinde Kıbrıs'ta barış, huzur ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir" dedi.
'İZİN VERMEYECEĞİMİZ VURGULANDI'
Kara, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nın 21-22 Ekim tarihlerinde NATO Karargahında yaklaşık 2 yıl sonra fiziki katılımla icra edildiğini, toplantıda, bölgesel ve küresel gelişmelerin ele alındığını kaydetti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın gündemdeki konulara ilişkin görüş ve değerlendirmeleri müttefiklerle paylaştığını anımsatan Kara, "Toplantıda özellikle; Afganistan'da zor şartlar altında etkili iş birliğiyle binlerce müttefik personel ve sivil Afgan'ın güvenli tahliyesinin sağlandığı, 20 yıllık harekattan gerekli dersler alınması gerektiği; Afganistan'daki insani ve ekonomik durum ile olası/potansiyel mülteci riskine dikkat çekilmiş, terörizmle mücadeleye ilişkin olarak; PKK/YPG, DEAŞ, El Kaide ve FETÖ gibi terörist örgütlerle aynı anda mücadele ettiğimiz, PKK/YPG'nin çevre ülkelerde isim değiştirerek terörist faaliyetlerini yürüttüğü, mücadelemizin etnik ve dini kimliğe bakılmaksızın sadece teröristlere karşı yürütüldüğü, komşularımızın egemenliğine, sınır ve toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuz, sınırlarımızda terör koridoru oluşmasına asla izin vermeyeceğimiz vurgulandı. Ayrıca; yeni hazırlanacak Stratejik Konseptin NATO'nun kolektif savunma, kriz yönetimi ve işbirliği içinde güvenlik olmak üzere temel görevlerini kapsaması gerektiği belirtilmiş; NATO'nun değerlerinin, prensiplerinin ve dayanışmasının korunmasının altı çizilmiş; iklim değişikliği hususunda, Türkiye'nin Paris Protokolünü onayladığı, Türkiye'nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunun gereğini yapmaya başladığı ifade edilmiştir" diye konuştu.
Kara ayrıca, yeni bilgi, belge ve veriler ışığında FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla sürdüğünü vurgulayarak, "15 Temmuz 2016'dan bugüne kadar 24 bin 82 personel ihraç edilmiş, bin 380 personel hakkında ise idari süreç devam etmektedir. 1 Ocak - 28 Ekim 2021 tarihleri arasında; 3 bin 405 personel kamu görevinden çıkarılmış, 629 emekli personelin rütbesi geri alınmış, 159 personel göreve iade edilmiş, 17 emekli personelin rütbesi/unvanı iade edilmiştir" ifadesini kullandı.
'2'NCİ TOPLANTININ WASHİNGTON'DA YAPILMASI PLANLANIYOR'
Öte yandan Bakanlık kaynakları, Pentagon'dan gelen heyet ile F-35 savaş uçakları konusunda yapılan görüşmeye ilişkin soru üzerine, Türkiye ve ABD Savunma Bakanlıkları arasında, F-35 konusundaki ihtilafın giderilmesi ve mali hususların görüşülmesi maksadıyla geçen hafta Ankara'da bir toplantı gerçekleştirildiğini belirtti. Toplantı sonucunda müzakerelere devam edilmesi konusunda mutabık kalındığı dile getiren kaynaklar, "İlk toplantı yapıldı. Her iki taraf bakış açılarını ve kendi pozisyonlarını ortaya koydular. Birkaç ay içinde de ikinci toplantının Washington'da yapılması planlanıyor. Görüşmelerde problemlerin çözümüne ilişkin yöntemler ele alınıyor" diye konuştu.
Görüşmelerde, Türkiye'nin F-35 programına dönülmesine yönelik konuların da ele alınıp alınmayacağına yönelik soru üzerine, "Biz pozisyonumuzu ortaya koyduk. Birinci olarak F-35 programına geri dönme, ikinci olarak tahsis edilen uçakların teslim edilmesi eğer bunlar olmuyorsa ödediğimiz paraların iadesi şeklinde bir görüşümüz var. Bu kapsamda görüşmeler devam edecek" dedi.
'GEREKENLER YAPILDI, YAPILIR'
Son dönemde Suriye sınırına yönelik takviye görüntülerin yer aldığı belirtilerek olası bir harekata ilişkin soru üzerine kaynaklar, "Sayın Cumhurbaşkanımızın da defalarca ifade ettiği gibi halkımızın ve sınırlarımızın güvenliğini için ihtiyaç olan yer ve zamanda gerekenler yapıldı, yapılır. Dönem dönem bu bölgelerde teröristlerin saldırı ve sızma girişimleri oluyor. Buna karşı da her türlü tedbir şu anda alınıyor. Bu kapsamda da TSK, nerede ihtiyaç varsa oraya birlik kaydırmak suretiyle gerekli tedbirleri alıyor" yanıtını verdi.
‘Kamışlı'ya Rus uçaklarının konuşlandırıldığına’ yönelik iddialar hatırlatılan kaynaklar, "Sosyal medyada dolaşan bazı görüntüler var. Bu görüntüler sadece o gün için gerçekleştirilen bir faaliyete yönelik. Bir uçağın iniş yapıp daha sonra ayrılmasına ilişkin. Herhangi bir konuşlanma söz konusu değil" dedi. SAMP-T tedarikine ilişkin soru üzerine de kaynaklar, yerli sistemlerin geliştirilmesinin yanında hava savunma sistemlerinin tedarikine yönelik çalışmaların da devam ettiğini kaydetti.
'ARKASINDA BAŞKA BİR ŞEY ARAMAYA GEREK YOK'
Irak ve Suriye'ye asker göndermeyi içeren tezkerenin TBMM'de kabul edildiği belirtilerek bunun süresine ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine Bakanlık kaynakları şunları söyledi:
“İcra ettiğimiz harekatlarla ülkemize yönelik Irak ve Suriye'den kaynaklanan tehditler azalmış olmakla birlikte hala devam ediyor. Buradaki mücadele bir süreklilik gerektiriyor. Bu sürekliliğin, devamlılığın sağlanması için süre 2 yıl olarak belirlendi. Aynı zamanda mücadeledeki kararlılığımızın dosta, düşmana gösterilmesi için bu şekilde çıkarıldı. Ayrıca tezkeredeki ifadelerden hareketle yabancı silahlı kuvvetlerinin ülkemizde bulunması konusu da tartışıldı. Bu ifade 2014 yılından beri çıkarılan bütün tezkerelerde aynı ifadelerle yer aldı. Bu tezkerede bu konuyla ilgili yeni bir ifade yok. 2014'te BMGK'nın 2170 sayılı DEAŞ ve diğer terörist oluşumlarla mücadele konusunda bir kararı var. Bu kapsamda DEAŞ ile mücadeleye yönelik uluslararası koalisyon kuruldu. Bakanlar Kurulumuzun o dönemde aldığı bir karar da var. Bu karara istinaden çıkarılmış bir tezkere ve 2014 yılından itibaren çıkarılan bütün tezkerelerde aynı ifadeler yer alıyor. Bunun arkasında başka bir şey aramaya gerek yok."