Güncelleme Tarihi:
Sonbahardan sonra kış mevsimi önemli bir geçiş dönemi olduğundan doğayla birlikte insan da bu değişime hazırlanıyor. Ağaçlar renklerini yavaş yavaş kaybediyor, bazı bölgeler kuşları misafir ediyor, göller ve parklar çok farklı bir çehreye bürünüyor. Özetle kış, sert yüzünü göstermeden gezilecek ve keşfedilecek çok yer var.
Ben de gezgin ve seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Özlem Köseoğlu ve turizmci, fotoğrafçı, seyahat yazarı Mehmet Altay’a kış bastırmadan mutlaka görülmesi gereken yerleri sordum. Tarihin izinde yolculuk yapılacak adreslerden foto safari yapılacak rotalara kadar birbirinden güzel 10 öneride bulundular.
Huzur adresi: Polonezköy / İSTANBUL
Polonezköy ya da diğer adıyla Adampol, eskiden Polonyalıların yaşadığı bir köydü. Tarihi 1840’lı yıllara kadar uzanan köyü Ruslardan kaçan Lehler kurdu. Bugün de hâlâ Polonezköy’de yaşayan Leh kökenli insanlar bulunuyor. Beykoz’a bağlı olan Polonezköy, İstanbul’un griliğinden ve kalabalığından uzakta nefes alacağınız adeta bir kaçış noktası…
Mehmet Altay, “Köy, kahvaltılarıyla meşhur. Ailecek güzel bir hafta sonu kahvaltısı için burayı öneririm” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu önerileri paylaştı:
“Polonezköy tarihini merak edip daha detaylı bilgi almak isterseniz bir müze niteliğinde olan Zofia Rizi Anı Evi’ni ziyaret etmelisiniz. Burada köy hakkında çok detaylı arşiv ve bilgilere ulaşacaksınız. Hemen karşısında ise Atatürk’ün Polonezköy’e geldiğinde misafir olduğu konak bulunuyor. Konağa çok yakın konumda ise Czestochova Meryem Ana Kilisesi yer alıyor. Polonezköy Cam Sanatları Merkezi ise hediyelik eşyalar alabileceğiniz, görmenizi tavsiye edeceğim şirin bir yer. Burada cam ürünlerinin nasıl yapıldığını şahit oluyorsunuz. Ayrıca Polonezköy’e çok yakın mesafede bulunan Kelebek Çiftliği de mutlaka rotanızda olmalı…”
Polonezköy
Aktivitesi bol: Çubuk Gölü / BOLU
İstanbul ve Ankara’ya üç saat mesafede bulunan Çubuk Gölü, Bolu’nun kentsel sit alanı ilan edilen Göynük ilçesinde yer alıyor. Muhteşem sadeliğinin yanı sıra gölün en dikkat çeken özelliklerinden biri de etrafındaki eskimeye yüz tutmuş yel değirmenleri…
“Birinci derecede sit alanı olan Kuş Cenneti’nde bulunan göl yosunları ve yemyeşil alanlar görülmeye değer” diyen Özlem Köseoğlu, “İnciraltı Kuş Cenneti’ne Haydar Aliyev Bulvarı’ndan ya da Kent Ormanı tarafından giriş sağlanıyor. Kent Ormanı tarafına geçiş sağlayan İnciraltı Lagünü de dahil tüm lagünün çevresinin yürüyüş rotası ise 8 kilometreye yakın. Ailecek güzel bir hafta sonu yürüyüşü için burası çok ideal” ifadelerini kullandı.
Özlem Köseoğlu, “Kış tam anlamıyla kendini göstermeden Gölcük Gölü kenarında kamp atmak, tertemiz havanın arkadaşlık ettiği ağaçların arasında ve göl kıyısında sıkıntılardan uzak bir yürüyüş yapmak, tüm stresleri alıp götürmeye fazlasıyla yetecek” dedi. Köseoğlu, şöyle devam etti:
“Göl çevresindeki çiçeklerin ve ağaçların arasında çadır atıp kamp yapabilme özgürlüğü harika. Güzel bir kamp deneyimi yaşayacağınız garanti. Bu bölgenin bazı motosiklet festivallerine ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaptığının da altını çizeyim. Ayrıca göl karlar altında çok daha güzel bir çehreye bürünüyor. Beyaz örtüyü üzerine çektiği zaman giderseniz harika fotoğraflar da çekebilirsiniz.”
Kanyonlara yolculuk: Valla, Horma, Çatak / KASTAMONU
Birçok doğal güzelliğe sahip olan Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi, özellikle doğaseverler ve fotoğrafçılar için gün geçtikçe daha popüler bir yer olmaya başladı. Hiç kuşkusuz bunda en büyük pay bölgede bulunan etkileyici kanyonlara ait...
Özel aracınızla ya da düzenlenen turlara katılarak gezebileceğiniz, Küre Dağları Milli Parkı içinde bulunan Valla, Horma ve Çatak Kanyonu’nun hepsi birbirinden güzel. Peki bu üç kanyonlarda nereleri gezmeli?
Valla Kanyonu
Mehmet Altay şu önerilerde bulundu:
-- Dünyanın en derin kanyonlarından biri sayılan Valla Kanyonu, aslında profesyonel dağcılar için bile çok riskli olan bir konumda bulunuyor. Fakat Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından inşa edilen yürüyüş parkuru ve burgulu seyir terası sayesinde kanyonun en etkileyici manzaralarını görebileceğiniz noktalara Muratbaşı Köyü’nden kısa bir yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz.
-- Valla dışında Horma Kanyonu da nefis bir yer. Ahşap yürüyüş parkuru boyunca doğanın içinde o kadar huzurlu hissediyorsunuz ki, insan o üç kilometrelik parkur hiç bitmesin istiyor. Yürüyüşün sonunda ise Ilıca Şelalesi’ne ulaşıyorsunuz. İsterseniz Ilıca Şelalesi’nden sonra köydeki taksilerle tekrar başlangıç noktasına dönebilirsiniz ama ben geri dönüşü de parkurdan yürüyerek yapmanızı öneririm. Günün sonunda harika bir gün batımı için doğru adres kesinlikle Çatak Kanyonu. Buradaki seyir terasında yine nefis bir manzara eşliğinde günü noktalayabilirsiniz.
Horma Kanyonu
Foto safari: Kızılırmak Deltası / SAMSUN
Kızılırmak, denize döküldüğü noktada doğa harikası bir delta oluşturuyor. Burası hem ülkemizin hem de dünyanın sayılı deltaları arasında yer alıyor. 300’ün üzerinde kuş türüyle Güney Karadeniz’de en fazla kuş türü burada bulunuyor.
Delta, deniz kıyısından kilometrelerce içeriye doğru gidiyor. Zemin suyuna yakınlığı ve mineralli yapısı nedeniyle bereketli bir arazi. Ayrıca delta, büyüklü küçüklü göllerden oluşuyor ve üzerindeki su mevsime göre değişebiliyor. Ancak yılın büyük bir kısmında sulak…
“Bölgede en çok kara leylek, turna, ördek, deniz kartalı ve tepeli pelikana rastlanıyor” diyen Büyükkalay şöyle devam etti:
“Deltayı gezmek için aracınızı girişte bırakmanız gerekiyor. İçeride kalkan küçük otobüslerle deltayı dolaşabiliyorsunuz. Otobüsle delta turu yaklaşık iki saat sürüyor. Bir diğer seçenek bisikletle gezmek. Bana göre en iyi seçenek bisikletle gezmek çünkü istediğiniz yerde durup dilediğinizce fotoğraf çekebilirsiniz. Ayrıca gözlem kulesinden güzel kareler yakalayabilirsiniz.”
Bölgede pek çok ördek bulunuyor
Tarihte yolculuk: Tarsus / MERSİN
Mersin’in en büyük ilçesi Tarsus… Buraya geldiğinizde karşınıza ilk palmiyelerin süslediği Kleopatra Kapısı çıkacak. Mısır kraliçesi Kleopatra, Romalı sevgilisi Antonius ile buluşmak için şehre bu kapıdan girermiş.
Eski Tarsus evlerinin arasında dolaşmak ve tarihi dokuyu hissetmek size çok iyi gelecek. Nurgül Büyükkalay, evlerin yenilenerek yeni bir çehre kazanmaya başladığını, taş evlerin ise sokaklara ayrı bir güzellik kattığının altını çizdi. Peki Tarsus’da nereleri gezmeli, neler yapmalı?
St. Paul Kilisesi
Büyükkalay şu bilgileri paylaştı:
-- Tarsus Hristiyanlar için bir hac yeri. Bu nedenle inanç turizmiyle ön planda. Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir rolü olan Tarsuslu Saul olarak bilinen Aziz Pavlus burada doğmuş. St. Paul’un yaşadığı ev olduğu düşünülen binanın avlusundaki St. Paul Kuyusu ve pencereleriyle mimarisine hayran kalacağınız St. Paul Kilisesi ilk gezilecek yerler arasında. Bolluk ve bereket peygamberi olan Danyal Peygamberin kabrinin olduğu Makam-ı Danyal Cami ise görülecek yerlerden…
-- Tarsus Ulu Cami, yine şehrin en güzel yapılarından biri. Kesme taştan yapılmış bir Türk-İslam sanatı eseri. Harika renkli mermer süslemeleri var. Dünyada yedi uyurlar inanışının Anadolu’daki en önemli merkezi olan Eshab’ı Kehf Mağarası ve Roma döneminde mezarlık olarak kullanılan, bir mesire yeri olan Tarsus Şelalesi ise şehrin biraz dışına çıkınca göreceğiniz güzelliklerden.
Göl kenarında keşif: Eğirdir ve Kovada / ISPARTA
Isparta yılın bu zamanlarında genelde Davraz Kayak Merkezi ile anılır. Fakat şehrin doğaya doyabileceğiniz çok sayıda yeşil alanı ve gölleri bulunuyor. Ayrıca Antalya, Muğla, Denizli ve Burdur gibi birçok şehirden günübirlik gelinecek mesafede olması da avantaj. Nurgül Büyükkalay şu sıralar Isparta’nın göllerinde keşfe çıkmanın tam zamanı olduğunu söyledi ve şu önerilerin altını çizdi:
-- Şehrin en çok hayran kaldığım gölü ise Kovada… Gölün yer aldığı milli parka adım atar atmaz onlarca kuş, sesleriyle karşılıyor sizi. Kovada aslında Eğirdir Gölü’nden kopup ayrı bir göl haline gelmiş. Karstik çöküntülerden meydana gelen göl 6 kilometre uzunluğunda. Etrafı sık ormanlık alanlarla ve ormanlık dağlarla kaplı. Yabani ördek sürüleri ise tam bir tablo görüntüsü oluşturuyor. Doğa fotoğrafçılığına meraklıysanız harika fotoğraflar yakalayacaksınız. Kovada’da yürüyüş, piknik, doğa araştırması, kuş gözlemciliği ve tırmanma gibi aktiviteler de yapabilirsiniz.
Kovada
Kalelerin peşinde: Yılan, Dumlu, Anavarza, Kozan ve Karasis kaleleri / ADANA
Dört bir yanı kalelerle çevrili olan Adana ve çevresinde yaklaşık 40 tane kale bulunduğunu biliyor muydunuz? Zamana meydan okuyan bu kaleler, adeta birer özgürlük anıtı niteliğinde…Özellikle tarihe ve fotoğraf çekmeye meraklı olanlar bir-iki günlük bir programla Kilikya tarihinin izinde güzel bir yolculuğa çıkabilir.
“Adana’da bulunan kalelerden en ünlüsü Yılan Kale diyebilirim. Ceyhan’a çok yakın mesafede bulunan kale, en az yıpranmış kalelerden biri. İhtişamı ile görenleri büyülüyor” diyen Mehmet Altay, gezilecek diğer kalelerle ilgili şu detayları paylaştı:
Şanlıurfa’nın 44 kilometre güneydoğusunda bulunan, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen kent, kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulu. Harran adı ilk olarak M.Ö. 2 bin 250 yıllarına ait çivi yazılı tabletlerde geçiyor. Adının Sümerce’de seyahat ya da kervan anlamındaki ‘haran-u’dan geldiği biliniyor.
Dünyanın ilk İslam üniversitesi, Şuayb Peygamberin ev ve ibadethane olarak kullandığı mağara ve eski taş ocaklarıyla Harran, çok zengin bir tarihe sahip. Hatta Harran’ın simgesi haline gelen tarihi Kümbet Evleri bile burayı ziyaret etmek için en büyük neden…
Nurgül Büyükkalay, “Kümbet evlerine vardığımızda araçtan iner inmez köyün çocukları sarıyor etrafınızı. Çocuklara ikram etmek için yanınıza şeker, çikolata, defter ve kalem gibi şeyler olursa onları çok mutlu etmiş olursunuz” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
-- Kümbet evlerinin bir kısmı yenilenerek turizme açıldı. Hala çalışmaları devam eden evler var. Her bir kümbet bir odayı simgeliyor. Tuğlaların harcında pişmiş toprak, saman, gül yağı ve yumurta akı kullanılıyor. Hem mimari yapısı hem de bu kullanılan malzemeler evlerin kışın sıcak yazın da serin olmasını sağlıyor. Odaların birinde renk renk yöresel kıyafetler var. Bu kıyafetlerden kiralayarak fotoğraf çektirebiliyorsunuz.
-- Evleri gezdikten sonra Harran Ovası’na karşı kahve içebileceğiniz bir çay-kahve evi var. Bölgede göreceğiniz başka adres ise Harran Ulu Cami ile Harran Kalesi. Kale şehir suruna bitişik olarak inşa edilmiş. Emevi Halifesi II. Mervan’ın büyük bir servet harcayarak yaptırdığı sarayın kalenin temelini oluşturduğu biliniyor. 12. Yüzyılda yaşamış önemli bir İslam âlimi olan Şeyh Yahya Hayat El-Harrani’nin türbesi görmeniz gereken bir başka tarihi nokta.
Fotoğraflar: Alamy, iStock