Güncelleme Tarihi:
Rusya-Ukrayna savaşının 9. gününde Avrupa’nın en büyük santrali Zaporijya Nükleer Santrali sahasındaki çatışmalar sonucu yangın çıkması dünyada paniğe neden oldu. Zelenski, 'Rusya dünyada Nükleer Santral vuran ilk ülke olarak tarihe geçti. Olası bir patlama Avrupa'nın yıkımına yol açar' ifadelerini kullandı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da yaptığı açıklamada nükleer santralde olası bir patlamanın Çernobil'den on kat daha büyük olacağını belirtti.
MEF Üniversitesi İiSBF Dekanı Mustafa Kibaroğlu, CNN TÜRK canlı yayınında nükleer santraldaki yangını ve savaş sırasındaki nükleer tehdidi değerlendirdi.
İşte Kibaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar...
Nükleer reaktörlerin kapasitesi bununla direkt alakalı, Avrupa'nın en büyük reaktörü... Felaket senaryolarını konuşurken bir yandan da gerçeğe odaklanmamız gerekiyor. Şu an itibariyle böyle bir tehdidin söz konusu olmadığını bize gösteriyor. Nükleer reaktörler veya nükleer reaktörlerin içinde kullanılan yakıtlar, gerek reaktörün içindeyken gerek stoklandıkları ya da atık yakıtlar, bütün bunlar son derece korunaklı ortamlarda, yerin altında ve çelik birtakım önlemlerle. Dolayısıyla yüzeydeki bir yangının nükleer yakıta erişmesi pek mümkün değil ama nükleer reaktörlerin kazaları daha ziyade teknik bir arızadan bomba gibi patlamasıyla çevreye zarar veriyor.
"DAHA SORUMLU AÇIKLAMALAR YAPILMASINA GEREK VAR"
Bugün ortaya çıkan yangının reaktörün kazaya uğramasına neden olacak düzeyde olmadığını tahmin etmiyorum. 10 katı büyük olacak demek önlem alınması açısından söylenmiş olabilir ama daha sorumlu açıklamalar yapılmasına gerek var.
"NÜKLEER REAKTÖRÜN BİR TEHDİT ALTINDA OLMADIĞINI ANLIYORUZ"
Çevre ülkeleri etkilemekle kalmaz, Çernobil'de yaşanan kaza sonrası Avrupa'nın tamamını sarmıştı. Çok büyük bir patlama olduğu takdirde uzun günler boyunca rüzgarların ne yönde olacağı ilk etkiyi gösterir. Bugün yaşanan durumda nükleer reaktörün bir tehdit altında olmadığını anlıyoruz.
Dünyada 450 kadar nükleer reaktör var. Nükleer reaktörler son derece hassas teknolojilerdir. Tüm dünya buraya dikkat etmek durumundadır. 1970'li 80'li yıllarda nükleer tesislere karşı bir saldırı yapılmaması, 2 ülke arasında savaş olsa dahi oralara saldırı yapılmaması konusunda uluslararası sözleşmeler var. Rusya da bu sözleşmelere taraf. Eğer buradaki saldırı çok da bilinçsizce aldıkları kararsa ayrı bir konu, Rusya'dan yukarıdan bir emir gelerek saldırı yapıldıysa Rusya'nın çok önemli bir prensibi görmezden geldiğini gösteriyor. Nükleer tesislerden ne kadar uzak durulursa o kadar iyi olur.
"BU TESİSLERİN BU ÇATIŞMALARIN DIŞINDA KALMASI BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR"
Orada yaşanan kargaşada devlet dışı gruplar, terör grupları da bu durumdan istifade ederek zafiyetten dolayı nükleer tesise başka yönde saldırı yapabilirler. 11 Eylül'den sonra en önemli güvenlik önlemleri nükleer tesislerin etrafında alınmaya başlandı. Burada bir savaş ortamı var, ciddi bir zafiyet var. Bu zafiyetten istifade etmek isteyecek terör grupları olabilir. Bu tesislerin bu çatışmaların dışında kalması büyük önem arz ediyor.
Putin'in hep söylediği bir şey var; NATO'nun çok fazla genişlediği ve verilen sözlerin tutulmadığını, stratejik silahların yerleştirildiğini... Nükleer tehdit altında hissettiğini hep söyledi. Ukrayna-Rusya arasındaki çatışmanın temelinde ülkesinin nükleer bir tehdit altında sürekli olarak vurgulaması var.
"BU İŞİN ŞAKASI YOK, DÜNYANIN SONUNU GETİREBİLECEK KADAR BİR TIRMANMAYA GİDEBİLİR"
Putin'in aklıselimle hareket etmesi lazım, dünyayı tehdit etmekten vazgeçmesi lazım. Bu işin şakası yok, çünkü bir şekilde tırmanırsa bundan ötesi nükleer dehşet etkisi altında dünyanın sonunu getirebilecek kadar bir tırmanmaya gidebilir. Diplomatların konuyu ele alıp bir çözüm bulmaları gerekiyor.