Güncelleme Tarihi:
İş arkadaşlarınızın daha fazla aldığını bildiğiniz halde hiç küçük bir zam aldınız mı? Yöneticiniz görüşmelerinizi sık sık iptal ediyor, yeniden planlıyor veya görmezden mi geliyor? Patronlarınız sizi ilgilendiren kararlarda sizi devre dışı mı bırakıyor? Eğer öyleyse, ‘sessizce işten çıkarılıyor’ olabilirsiniz. ‘Sessiz istifa’ ve ‘sessiz işten çıkarma’ gibi yeni kavramlar, aslında onlarca yıldır başka isimler altında var olmuştu.
Geçtiğimiz günlerde, yaptığı işi fazla ciddiye almayan, daha iyisini yapmak için çabalamayan, işini gönülsüzce yapan ama istifayı da düşünmeyen kişiler için kullanılan 'Sessiz İstifa' kavramını masaya yatırmıştık.
Çalışanların başlattığı bu trende şimdi de işverenlerin çalışanlarına uyguladığı "Sessiz işten çıkarma' trendi eklendi.
Sessizce işten çıkarıldığını düşünen o kadar çok çalışan var ki onların sesine kulak verip bir sessiz işten çıkarma dosyası hazırladık. Hem bu durumu yaşayanlarla konuştuk, hem de konunun uzmanlarıyla enine boyuna tartıştık.
Öncelikle tam olarak sessiz işten çıkarma nedir?
‘Quiet firing’ olarak bilinen akım bir işverenin çalışanını elinde tutmak için yapabileceklerinin en azını yapması olarak tanımlanabilir. Destek yok, gelişim yok, büyüme yok, ödüllendirme yok...
Böyle bir durumda çalışan işine olan güvenini kaybeder ve daha az katılım gösterir, sonunda ise üretkenliği düşer. Çalışan bir şeylerin yanlış gittiğini hisseder ancak kimse bu konuda doğrudan konuşmaz.
BUNLARI YAŞIYORSANIZ DİKKAT!
Yakın tarihli bir sosyal medya gönderisinde, işe alım uzmanı Bonnie Dilber, sessiz işten çıkarılmanın yaygın semptomlarından bazılarını açıkladı:
- Artık geri bildirim veya övgü almıyorsanız,
- Diğerleri daha fazlasını alırken, siz daha az zam alıyorsanız,
- Bire bir görüşmeleriniz sıklıkla iptal ediliyor veya erteleniyorsa,
- Projelere katılmaya veya fırsatları genişletmeye davetli değilseniz,
- Liderleriniz sizinle asla kariyeriniz hakkında konuşmuyorsa, siz de sessiz işten kovulma kurbanı olabilirsiniz.
LinkedIn'de yapılan bir ankete göre 1.200 katılımcının yarısından fazlası ‘sessiz işten çıkarma’ deneyimini bizzat yaşadıklarını, üçte birinin ise bunun kendi şirketlerinde gerçekleştiğini gördüklerini belirtti. Bin yöneticiyle yapılan bir ankette ise her üç yöneticiden biri ‘sessiz işten çıkarma’yı ve yüzleşmeden istifa etmelerini umarak çalışanlarının hayatlarını zorlaştırmaya çalıştıklarını kabul etti.
Biz de Türkiye'de sessiz kovulmayı yaşayan-yaşatan kişilerle ve konunun uzmanlarıyla konuştuk.
'İSTİFAMIN NEDENİNİ BİLE MERAK ETMEDİLER'
T.G. (26)
Üç kez iş değişiminden sonra sonunda hayatımın sonuna kadar yapabileceğim bir iş buldum. İlk 7 ay her şey normal ilerliyor, hemen her hafta iş arkadaşlarımızla aktiviteler yapıyor ve keyifli vakit geçiriyorduk. Hatta işe koşarak giden nadir insanlardandım. Ta ki ne olduğunu anlayamadığım o güne kadar… Tüm iş arkadaşlarım toplanıp mangala gittiğinde ben ve ekibimden bir kişi bu etkinliğe davetli değildi. Biz ise bunu sosyal medyadaki paylaşımlar sayesinde öğrendik. Ne olduğunu anlamayarak ertesi gün yakın hissettiğim bir iş arkadaşıma neden bizi çağırmadıklarını sordum. Meğer planı patronumuz yapmış ve davetli listesi de ona aitmiş. Tabii karşısına çıkıp neden beni de çağırmadığını soramadım.
Bu da yetmezmiş gibi benden sonra işe giren bir kişiye benim tüm sorumluluklarım verildi ve bir anda onun emrinde çalışan biri haline geldim. Tüm bu yapılanlara hiçbir anlam veremiyordum, hala da veremiyorum. Olaylar bu hale geldikten sonra onların yapmak isteyip de yapamadığını yaptım ve işten çıktım. İşten çıkmak için istifamı verdiğimde nedenini bile merak edip sormadılar. İşte o an doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım.
'TAZMİNATI BİLE GÖZÜM GÖRMEDİ, BU İŞKENCEYE SON VERDİM'
Y.B. (35)
Beş yılı aşkın bir süredir çalıştığım işimde yöneticiler değişti, iş arkadaşlarım değişti ama ben kalıcıydım. Çünkü işimi çok seviyor ve layığıyla da yaptığımı düşünüyordum. Yine yeni bir yıla girerken yöneticiler değişti ve her gelenin yaptığı gibi yeni gelenler de bazı değişiklikler yapmak istedi. Önlerindeki en büyük engel ise pandemiydi. İşten çıkarmalar yasak olduğundan, bazı elemanlara farklı davranmaya başladılar. Ben de farklı davranılanlar arasındaydım. İşten çıkmama birkaç saat kala mesaiye kalacağım haberi geliyor, kimsenin yapmayacağı işler bana veriliyordu. Şunları yaşamaktansa işten çıkarılmayı isterdim. Beni sadece kısa bir süre idare edebileceğini düşündüğümden dolayı tazminatımı almadan ayrılmak istemiyor, pandemi şartları bitince beni atmalarını bekliyordum. Ancak gün geçtikçe yapılanlara dayanamaz oldum ve işten çıkma kararı aldım. Artık tazminatı bile gözüm görmüyor, sadece bu işkenceyi sonlandırmak istiyordum. Tabii böyle bir dönemde teklifimi seve seve kabul ettiler ve sonunda işten ayrıldım.
'İŞTEN ÇIKARAMIYOR, ÇIKMALARINA SEBEP OLUYORDUK'
Ö.T. (29)
Pandemi, iş hayatında tüm taşları yerinden oynatarak dengeleri değiştirdi. Uzun bir kapanma döneminin ardından eskisi kadar işçiye ihtiyacımız olmadığı kanaatine varıldı ve müdür olarak benim bir adım atmam gerekiyordu. Tabii dengeleri değiştiren pandemi, işçi çıkarmamı da mümkün kılmıyordu. Ancak üstler için bu gibi şeylerin pek de bir önemi yoktu ve verimliliği yüksek tutmak adına bir şekilde işçi azaltmaya gitmemiz isteniyordu. Ben ve diğer ekip liderleri bunun üzerine düşündüğümüzde ise belirlediğimiz işçilerin kendilerinin çıkması için bir şeyler yapmamız gerektiğini karar verdik. Bazılarında yıldırma mücadelemiz başarılı olsa da bazıları böyle bir dönemde işsiz kalmak istemediğinden yapılanlara aldırış etmedi. Bunu yaparken kendimi ne kadar kötü de hissetsem, bunun da görevimin bir parçası olduğunu biliyordum ve bu beni bir nebze olsun rahatlatıyordu.
'NİŞANLISINDAN KISKANDI, İSTİFAYA ZORLADI'
A.İ. (32)
Psikolojik danışma merkezinde sekreter olarak işe girdim. Özel bir merkezdi ve bir kadın bir erkek olmak üzere sadece iki psikolog çalışıyor ve işler pek yoğun olmuyordu. Çalışma saatleri biraz fazla olsa da rahatım yerindeydi. Gün geçtikçe bu iki psikoloğun arasındaki arkadaşlık ilişkisinin biraz daha ileri taşındığını fark ettim. Aslında onlar da benim anladığımın farkındalardı ama bir açıklama yapma ihtiyacı duymuyorlardı. Bu ilişki nişanlılık evresine taşındığında benim için de zor günler başladı. Çünkü kadın, nişanlısına diyemese de beni orada istemiyordu. Daha doğrusu hiçbir kadının orada olmasını istemiyor, kıskançlık yapıyordu. Nişanlandığı günden beri bana nazik davranan kişi gitti, sanki yerine farklı biri gelmişti. Nişanlısından beni işten çıkarmasını isteyemiyor, bunun yerine bana kötü davranıyordu. Ben ise kıskandığı için böyle yaptığını düşünmek istemiyordum ama durum ortadaydı. Bu sebeple işten ayrılma kararı aldım. İstifamı verdiğimde erkek olan psikolog hayretler içinde kalmış ve nedenini sormuştu. Evime uzak olduğunu ve çok yorulduğumu bahane ederek işten ayrıldım. Çünkü ne onların ilişkisine zarar vermek istiyor ne de kendi huzurumu bozmak istemiyordum.
'BİR AÇIĞIMI KOLLUYORLAR, SÜREKLİ TETİKTEYİM'
O. K (42)
Birkaç yıldır iş yerim bana mobbing uyguluyor diye ortalıkta dolaşıyorum ama sayenizde öğrendim ki bunu yeni adı sessiz işten çıkarma imiş. Gerçi benim durumum pek sessiz değil çünkü gümbür gümbür yaşanıyor. Küçük bir patron şirketinde çalışıyorum. Pandemi dönemine kadar iyi kötü idare ediyordum ama pandemi boyunca tahammül edecek halim kalmadı. Patronum tam bir patron ve çalışmaktan başka zevk aldığı hiçbir şey yok. Sabahtan akşama kadar emir versin, mail yazsın, telefon açıp azarlasın. Sanki çalışanlar onun kölesiymiş ya da küçük çocuğuymuş gibi davranıyordu, pandemiyle birlikte özel hayatımızı unutmamızı, yatana kadar işle ilgilenmemizi istemeye başladı. Sürdürülebilir bir şey olmadığı için bir müddet sonra söylenmeye başladık ama en fazla benim sesim çıktığı için resmen hoca bana taktı.
“Herkes işsizlikten kıvranıyor siz iş beğenmiyorsunuz, beğenmeyene kapı orada” gibi sözler sarf ediyor ama bunu asla yazılı yapmıyordu. Ben ve birkaç çalışma arkadaşımı göndermek istediğini farklı bölümden birilerine söylemiş. Aylaklık yapıyormuşuz, işimizi beceremiyormuşuz, yerimize işe girecek bir sürü insan varmış kapıda. Pandemi döneminde yasalar gereği işten çıkaramadığı için de aşırı gergindi. Yaptığım işe çok söylenmeyen adam sürekli kusur bulmaya başladı. Sürekli hayati bir hata ya da açık arıyordu ki kusurlu çıkış verebilsin. Ben de böyle bir muameleye maruz kaldığım için psikolojim bozuldu, sürekli tetikte çalışıyorum, evde bile huzurum kalmadı. Üstüne bir de zam dönemlerinde kimse ondan talepte bulunmasın diye aşırı sinirli görünüyor ki korkudan kimse yanına gidemesin. Yani hem düşük maaş hem kötü muamele ile bizi yıldırıp istifa etmemizi istiyor ama biz de tam tersine onun bizi kovmasını bekliyoruz. Böyle birkaç yıldır karşılıklı bekleşip duruyoruz ve inanılmaz yıpratıcı bir süreç.
'EL Mİ YAMAN BEY Mİ YAMAN GÖRECEĞİZ'
B. K. (39)
Ben yaklaşık 2 yıldır iş yerimde müthiş bir oyunun içerisindeyim. Arkadaşlarım bana iş yerinin bu zulmüne karşı nasıl dayanıyorsun diye soruyorlar ama bu benim için artık bir güç gösterisine dönüştü. “Yıkılmadım ayaktayım dertlerimle baş başayım” ama bu oyunun kazananı ben olacağım.
7 yıldır aynı şirkette çalışıyorum, aslında üstelerimle ve takım arkadaşlarımla hiç sorun yaşamadan çalışıyordum. İlk yıllar çok sesim çıkmıyordu ama son yıllarda maaş konusunda sömürüldüğümü hissettiğim için daha yüksek sesle konuşmaya başladım. Benim bu kadar yıllık deneyimim hiçe sayılıyor, işe yeni başlayan yeni mezunlar benim aldığım maaşla işe başlıyor. Bu durum canımı sıkmaya başlayınca konuşmaya karar verdim. Sorunumu dile getirdiğimde ise pandemi döneminde olduğumuzu zaten herkesin işsizlikten kıvrandığını, şirketin de önünü görmediğini dolayısı ile istediğim zammı yapamayacaklarını söylediler. Ben de başka bir iş bulmadığım için çalışmaya devam ettim ama o günden beri şirketin bana karşı tavrı değişti. Artık onlara itaat etmediğimi kuzu gibi ne isterlerse yaptıramayacaklarını düşündükleri için açık açık demeseler de yerime birini almak istediklerini anlıyordum.
Toplantılarda beni görmezden gelmeye, fikirlerimi önemsememeye başladılar. Bilerek daha fazla mesaiye kalmamı istiyorlar. Yılbaşlarında performans primi alırdım, son iki yıldır onu da vermiyorlar ama performansım da en ufak bir değişiklik yok aslına bakarsanız. Yani resmen istifa etmemi bekliyorlar, beni buna zorluyorlar ama ben de inat ediyorum onların çıkarmasını bekliyorum. Bunca yıl canla başla gecemi gündüzüme katarak çalıştığım yerin bana bunu yapması çok üzücü ama pes etmeyeceğim. El mi yaman bey mi görecekler. Buradan er ya da geç çıkacağım ama tüm yasal haklarımı alarak, ne kadar uzun sürerse sürsün mücadele edeceğim.
Uzmanlar ne diyor?
PSİKOLOJİK ŞİDDETTEN FARKI YOK
Çalışanın kariyer yönetimi veya ücret artışı talebini görmezden gelmek, iş sorumluluklarını ve yükünü, kurum içinde gelişimini engellemek ve bu gibi yaklaşımların çalışanların istifa ederek işlerinden uzaklaşmalarını sağladığını vurgulayan İnsan Kaynakları Danışmanı Tuba Karagöz Sever, "İşte tüm bu yapılanlar işverenlerin, çalışanları tabiri caizse sessiz işten çıkarması anlamına geliyor. Bu yaklaşımın psikolojik şiddetten hiçbir farkı yok" dedi.
AMAÇ KİŞİNİN İTİBARINI ZEDELEMEK
Sessiz işten çıkarmanın öncelikli amacının kişinin itibarını zedelemek ve kişisel bütünlüğünü bozmak olduğunu söyleyen Psikolog Elif Saydam, "Yaşanan baskı sonucu işten ayrılma gerçekleşirken birçok psikolojik sıkıntı da doğabilir. Öfke, karamsarlık, uyku problemi, kaygı, değersizlik duygusu ve depresif düşünceler oluşabilir. Kötü muameleye maruz kalan kişi iletişim ve problem çözme becerilerini geliştirmeli, aynı zamanda üzerinde stres oluşturan olayların etkilerini aza indirecek önlemler almalı. Kişi, kendini rahatlatma tekniklerini uygulayabilir ve yapılanları kişiselleştirmeyi bırakabilir" açıklamalarında bulundu.
2021 yılında Achievers Workforce Institute tarafından yapılan bir ankete göre, çalışanların yüzde 74'ü iş yerinde seslerinin duyulduğunu hissettiklerinde kendilerini işlerine daha bağlı ve daha verimli hissettiklerini belirtmiştir.
ŞİRKETE DE ZARAR
Sessiz işten çıkarma yönteminin sadece çalışanlara değiş şirketlere de zararları olduğunun altını çizen Sever, tahrip edici etkileri şöyle sıraladı:
- Çalışanlarda iş tatmini ve motivasyonları düşer.
- Çalıştıkları kuruma olan güven duyguları zedelenir.
- Çalışanların şikayetleri artar, kuruma olan bağlılıkları azalır.
- Kurum içinde huzursuzluk ve karmaşalar yaşanmasıyla verimlilik azalır ve üretim düşebilir. Bunun sonucunda maliyetlerin yükselmesi, bununla birlikte kalite ve kar kaybına da yol açabilir.
- Psikolojik açıdan yaşanan sıkıntılar sebebiyle hastalık izinleri, işten ayrılmaların artması, erken emeklilik ödenekleri, işsizlik maliyet hesapları, yeni personel masrafları ile ekonomik açıdan da oldukça zarar görülebilir.
ÖNCELİK ŞEFFAF İLETİŞİM OLMALI
Çalışanların sessiz işten çıkarmanın hedefi olduğunu fark ettiğinde öncelikle şeffaf bir iletişimle bunu yaşatan yöneticisine geribildirim vermesi gerektiğini belirten Sever, "İletişimde kalmak önemli fakat iletişimde iken de üslup ve sakinlik çok daha önemli. Çalışan, saygınlığını ve kurumdaki pozisyonunu zedeleyici nitelikte olan tüm yazışmaları kaydetmeli ve mümkünse kopyalarını da almalı. Kişi bu noktada başarı kaydedemiyor ise bir hukukçu desteği almalı" açıklamalarında bulundu.
PROFESYONELLİKTEN UZAK VE YETERSİZ YÖNETİCİLERİN TERCİHİ
Sever, sessiz işten çıkarmanın profesyonel olmayan ve yetersiz yöneticilerin başvurduğu bir yöntem olduğunu söyleyerek, yöneticilerin diğer sessiz işten çıkarma sebeplerini sıraladı:
- Çalışan yönetici için risk oluşturuyorsa ve bunun vermiş olduğu kaygı ile sessizce saldırgan davranış göstermeye meyilli oluyor,
- Geçmişte kötü yönetimlere maruz kalarak, doğru liderliğin bu olduğuna inanıyor,
- Bireysel olarak yaşamının genelinde yaşanan duygusal aksaklıkların etkisiyle tutarsız davranışlar sergilemeye devam ediyor olabilir.
DELİLİN NASIL ELE GEÇTİĞİ ÖNEMLİ
‘Böyle durumlarda konuştuğumuz ve yazdığımız her şey aleyhimize delil olarak kullanılabilir mi?’ sorusunu yönelttiğimiz Avukat Sinem Rumeli “Bir delilin hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılırsa mahkeme tarafından dikkate alınamayacağını” söyledi.
“Bu nedenle konuştuğumuz yazdığımız ve patron-işçi ilişkisinde sarsıntıya sebep olabileceğini düşündüğümüz unsurların aleyhimize delil olarak kullanılabilmesi bakımından delilin nasıl ele geçtiği önem taşır. İşçinin mesai saatleri içerisinde bilgisayarı şahsi işleri için kullanması ve yaptığı işle ilgisi olmayan sosyal paylaşım sitelerine girmesi işverenin güvenini kötüye kullanmak mahiyetindedir ve haklı fesih sebebidir” ifadelerini kullandı.
HUKUKİ KARŞILIĞI MOBBİNG
Sessiz işten çıkarmanın yeni türetilen bir kelime olmakla birlikte hukuki karşılığının mobbing olduğunun altını çizen Rumeli, "Mobbing kapsamına görülebilecek en yaygın davranışlar; işçinin sürekli yüksek sesle azarlanması, işverenleri tarafından unvanları küçümsenerek psikolojik şiddete maruz bırakılması, diğer işçilerden izole edilmesi, sürekli eleştirilmesi, hakkında söylentiler çıkarılması, hoş olmayan imalarda bulunulması, anlamsız ve aşağılayıcı işler verilmesi, sürekli görev yerinin değiştirilmesi, çalışma koşulları içerisinde baskı yaratılmasıdır" dedi ve ekledi:
"İş yerinde bu kapsamda değerlendirilebilecek davranışlarla karşılaşılması halinde haklı nedenle iş akdini fesheden işçi kıdem tazminatı başta olmak üzere somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gereken işçilik alacaklarını dava edebilir."