Güncelleme Tarihi:
Türkiye’deki mantar ölümlerinin yaklaşık yüzde 90’ından sorumlu olan ‘köygöçüren’ mantarı bazı yörelerde ‘ölüm mantarı’ olarak da adlandırılıyor. Adı kadar ürkütücü etkileri olan bu mantar konusunda uzmanlar sık sık uyarıyor. ‘Belgrad Ormanı'nda zehirli köygöçüren mantarlarını kim topladı?’ başlıklı haberimizde biz de bu endişeleri dile getirmiştik.
Masum görüntüsüyle her ne kadar aldatıcı dursa da Türkiye'deki en ölümcül mantar olan bu 'köygöçürenlerin' Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Kaya’da olduğunu öğrendik. Mantarların vatandaşlar tarafından bilinçsizce tüketilmemiş olması içimizi rahatlattı. Peki Prof.Kaya mantarları neden toplamıştı? Bunun yanıtının altında üzücü bir hikaye var.
‘KÖYGÖÇÜREN MANTARININ PANZEHİRİNİ BULMAYA AHDETTİM’
Mantarları araştırma amacıyla topladıklarını belirten Kaya, “Köygöçüren mantarının toksinine karşı panzehir arama çalışmaları yapmaktayız. Bu amaçla hücre kültürü çalışmalarında kullanmak üzere toksine ihtiyaç duyuyoruz” dedi ve bu konudaki çalışmalarının perde arkasında yatan acı hikayeyi anlattı:
“Asıl araştırma amacım, bu mantarın tam tedavisini sağlayacak panzehri bulmak. Bundan yaklaşık 25 sene önce, hastane acil servisine 4 kişilik bir aile mantar zehirlenmesi şüphesi ile başvurmuştu. 2 çocuk ve anne-baba olarak hepsi köygöçüren mantarını yemişlerdi. 1 hafta tedavileri devam etti ve sonunda ne yazık ki tüm aileyi kaybettik. Ben o günden beri bu mantarın panzehrini bulmaya ahdettim ve bu alanda çalışıyorum.”
YILLARDIR TOPLAYANLAR BİLE BAZEN AYIRT EDEMİYOR
Köygöçüren mantarının şapka rengi, sapa yapışık annulus (mantar sapının etrafını yüzük gibi saran yapı), dip kısmında bulunan geniş volva olmak üzere üç tanımlayıcı özelliği olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaya, “Aslında bu mantarı tanımak dışında ayırt etmenin pek bir yolu yok. 5 gram ağırlığında küçücük bir mantar olarak da, 100 gram ağırlığında devasa bir mantar olarak da karşımıza çıkabiliyor. Güneşte, yağmurda ve farklı ortamlarda şapka renginde değişiklik olabiliyor. Yıllardır bu mantarı toplayanlar bile bazen şaşırabiliyor” dedi.
Zehirli mantarlar, zehirli olmayan ve yenen mantarlarla yan yana yetişebilir. Fotoğrafta önde zehirli köygöçüren mantarı, arkada ise başka bir mantar türü var.
Zehirli mantarlar, zehirli olmayan ve yenen mantarlarla yan yana yetişebilir. Fotoğrafta önde zehirli köygöçüren mantarı, arkada ise başka bir mantar türü var.
50 GRAMI BİR İNSANI ÖLDÜREBİLİR
Köygöçüren mantarından zehirlenmemenin asıl yolunun hiç bulaşmamak veya çok iyi bildikleri dışında doğadan toplanan mantarları tüketmemek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Mantar zehirlenmelerinin tedavisi ancak hastanede yapılabilir. Yetişkin bir insan yaklaşık 50 gramdan (iki orta boy) fazla köygöçüren mantarını yediyse tedavi şansı çok az. Daha fazla mantarı yemiş insanları kurtarmak ise çok zor. Çocuklarda ise tek bir mantar ölüme sebep olabilir. Köygöçüren mantarının toksini karaciğer yetmezliğine yol açar. Tedavide son çare ise karaciğer nakli” diye konuştu.
BELİRTİLERDEN 24 SAAT SONRA ‘YALANCI İYİLİK HALİ’ YAŞANIR
Ülkemizde yüze yakın zehirli mantarın olduğunu ve her mantar zehirlenmesinde farklı belirtiler olabileceğini belirten Prof. Dr. Kaya, “Diğer mantarlarda zehirlenme belirtileri yenmesinden en geç 2-3 saat içinde görülürken, köygöçüren mantarının zehirlenme belirtileri yaklaşık 6 saat sonra veya daha geç başlayabilir. Bulantı ve kusma şikayetleri görülür. Birkaç saat sonra ishal olabilir, bazen kanlı ishal de görülebilir” dedi.
“24 saat sonra belirtiler kaybolur ve hastanın şikayetleri kalmaz, hasta iyileştiğini düşünür. Aslında yalancı bir iyilik hali olur. Karaciğer hasarı bu sırada sinsice ilerler ve yaklaşık 2 gün sonra karaciğer hasarının belirtileri görülmeye başlar. Bulantı kusma tekrar başlar, bilinç bulanıklığı, vücudun farklı yerlerinde kanamalar, böbrek yetmezliği ve koma görülür. Tedaviler yeterli olmazsa da hasta 5-7 gün içinde kaybedilir.”
SAĞLIKLI ORMANLARIN DEVAMI İÇİN MANTARLAR ÖNEMLİ
Kamuoyunda zaman zaman "Zehirli mantarlar zirai ilaçlar ya da başka yöntemlerle neden yok edilmiyor?" gibi sesler de yükseliyor. Ancak bu doğa için tehlikeli olabilir. Bu noktada zehirli mantarların doğa için önemini sorduğumuz Prof. Dr. Kaya, “Zirai ilaçlar bitkileri öldürmek için kullanılıyor. Zehirli mantarları öldüren bir ilaç henüz yok. Ayrıca böyle bir uygulama için bazı ormanların neredeyse tamamı gibi inanılmaz büyük alanların ilaçlanması gerekir ki bu da ekolojik dengeye zarar verebilir” ifadelerini kullandı.
Kaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Mantarlar doğadaki geri dönüşüm görevlileri olarak bilinir ve özellikle odunsu materyali geri dönüştürürler. Yapraklar gibi küçük bitkisel materyal doğada kolayca geri dönüşür, fakat odun şeklindeki dayanıklı materyali geri dönüştürmek zor. Bu görevi de mantarlar yapar. Ayrıca mantarlar, yaşayan bitkilerin kökleri ile iletişime geçerek onların bazı ihtiyaçlarını da karşılar. Sağlıklı ormanların devamı için mantarlar oldukça önemli.”
SENEYE DAHA AZ YETİŞMESİ BEKLENİYOR
Bazı dönemlerde aşırı derecede zehirli mantar yayılımı olduğunda, bu durumun diğer mantarların yetişmesine engel olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kaya, “İstanbul ormanlarında köygöçüren mantarı yaygın olarak yetişmekte. Bu nedenle de geçmişte İstanbul’da birçok ölüm görüldü. Bu sene de İstanbul Belgrad Ormanı’nın belli bölgelerinde köygöçüren yoğunluğu aşırı derecede yüksek. Mantarlar sporla çoğaldığından toplanması sonucu, seneye daha az mantar yetişmesi beklenmekte.” dedi.
ÜLKEMİZ ŞAPKALI MANTAR CENNETİ
Türkiye'nin mantar haritasını da yorumlayan Prof. Dr. Kaya şunları söyledi:
“Ülkemiz coğrafyası şapkalı mantarlar açısından bir cennet gibi. Tüm dünyada 30 bine yakın farklı mantar türü tanımlanmış olup, ülkemizde yaklaşık 3 bin farklı türün yetiştiği bilgisi kayıt altında. Ülkemiz şapkalı mantarlar açısından çok zengin. Köygöçüren mantarına ise Anadolu’nun her yerinde rastlamak mümkün. İstanbul ormanlarında, Kırklareli Longoz ormanlarında, Batı Karadeniz Bölgesi ve Marmara Bölgesi ormanlarında ise çok yaygın olarak yetişmekte.”
MANTARIN ZEHRİ KANSERE UMUT OLABİLİR
Vatandaşların köygöçüren mantarını tedavi amacıyla kesinlikle kullanmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kaya, “Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda bu mantarın öldürücü toksini olan ‘amanitin’lerin bazı kanser türlerinde kanser hücrelerine hedeflenerek gönderilebilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Kanser hücrelerine hedeflenebilmesi durumunda sadece kanser hücrelerini öldürmesi mümkün olabilir. Uyuz hastalığında bu mantarın toksini tedavide başarılı olsa da hala bu alanda daha güvenli ilaçlar olduğu için bu konu araştırma aşamasında kaldı” ifadelerini kullandı.