Güncelleme Tarihi:
Migren hastalığı tüm dünyada pek çok kişinin günlük hayatını ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Toplumda her 5 kadından birinde ve her 10 erkekten birinde migren görülüyor. Yaklaşık bir rakam olmakla birlikte ülkemizde 13 milyon migren hastası olduğu düşünülüyor.
Migren atakları nedeniyle istediklerini yiyip içemeyen, uykusuz kalamayan, strese gelemeyen migren hastaları bir ameliyat ya da bir aşı ile bu sorundan ebediyen kurtulmayı diliyor. İşte bu nedenle son yıllarda geliştirilen migren aşısı birçok hastanın umudu oldu. Peki, migren artık tarihe mi karışacak? Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken ve Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Emin Özcan ile tüm detayları ile migreni konuştuk.
BİRİNCİ DERECE AKRABADA VARSA RİSK DAHA YÜKSEK
Öncelikle migren nedir? Kalıtsal mıdır neden bazı insanlar bu sorunu yaşıyor?
Dilek Necioğlu Örken: En sık görülen birincil baş ağrılarından biri olan migren nörolojik bir hastalıktır. Orta ağır şiddetli baş ağrısı atakları yaşam kalitesinde ciddi bozulmaya yol açabilir.
Migren baş ağrısının nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte ortaya çıkışında genetik ve çevresel faktörler rol oynar. Migren baş ağrısı olanların %70’inde birinci derecede akrabalarından birinde migren vardır.
Emin Özcan: Bilinen genetik hastalıklar gibi anneden çocuklara veya babadan çocuklara net bir geçiş söz konusu olmamakla birlikte, birinci derece yakınlarında migren olanlarda migren görülme riski artar. Yani genetik geçiş söz konusudur. Ancak genetik geçişli diğer hastalıklar gibi; babada varsa, çocukta vardır, annede varsa çocukta mutlaka vardır gibi ciddi bir geçiş söz konusu değildir. Burada riskin arttığını söylemek daha doğru olur.
Genetik olarak migren hastalığına yatkın bireylerde; kötü kokular, ağır kokular, lodos, rüzgar gibi tetiği çeken bazı faktörler vardır. Bir tetikleyici faktörle beyinde bazı sinyallerin, bazı hormonların artması sonucu damarlarda genişleme yaşanır ve buna bağlı olarak da ağrılar ortaya çıkar. Dolayısıyla herkeste migren olmuyor. Burada önemli olan genetik olarak yatkın kişilerin tetikleyici faktörlere maruz kalması.
TEDAVİ EDİLMEZSE KRONİKLEŞEBİLİR
Migren ağrıları tedavi edilmezse daha ciddi tablolara neden olabilir mi?
Dilek Necioğlu Örken: Migren ağrıları sıklaşırsa tedavi edilmediğinde kronikleşebilir ve bu durumda tedavi daha zor olabilir. Migren ağrısının kronikleşmesi için risk faktörleri arasında ağrı kesicilerin çok miktarda kullanılması, aşırı kafein tüketimi, kadın cinsiyet, stres, depresyon, atak sıklığının fazlalığı, kafa ve boyun travması, obezite ve horlama vardır.
Emin Özcan: Hastalığı kötüleştiren faktörler varsa onların ortadan kaldırılmaması, atakların kötüleşmesine, sıklığının artmasına yol açabilir. Burada önemli olan atak sıklığını arttırıcı faktörleri ortadan kaldırmak. Eğer tablo ağırlaşırsa bu durumda farklı ilaçlardan ya da migren aşılarından faydalanılabilir.
Migren tedavisinin üç ana basamağı vardır. Bunlardan bir tanesi yaşam tarzı değişikliği. Migren ataklarını arttırıcı yaşam tarzı bozuklukları varsa; yani yaşam tarzımızdaki sıkıntılar varsa onların toparlanması, tetiği çeken faktörlerin belirlenerek onların hayatımızdan uzaklaştırılması gerekir. İkincisi, atak sırasında yani ağrı sırasında ciddi yaşam kalitesini bozan, iş gücü kaybına yol açan ağrının mümkün olan en kısa zamanda ortadan kaldırılması ve bir daha gelmemesini tekrarlamamasını sağlamaya çalışmak. Üçüncü olarak da atak sıklığı çok fazlaysa bu atakların gelmesini engellemek veya sayısını azaltmak şeklindedir. Dolayısıyla migren tedavisinde üç basamakla bir yaklaşım söz konusudur.
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Emin ÖzcanMigren teşhisi nasıl konur?
Emin Özcan: Migren teşhisi esas olarak klinikle, yani hastanın anlattığı baş ağrısı karakterinin deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesiyle konur. Migrenin özel bir laboratuvar bulgusu, beyin görüntüleme bulgusu yoktur. Biz migren ağrılarıyla gelen bir hastada migren teşhisini koymak için istediğimiz MR'ı, migreni taklit edebilecek, baş ağrısına yol açabilecek, beyinle ilgili herhangi diğer patolojilerin dışlanması için isteriz. Dolayısıyla migren teşhisi klinik olarak yani hastanın anlattığı şikayetlerinin deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesiyle konulur.
Migren tedavisi nasıl yapılır?
Dilek Necioğlu Örken: Migren tedavisi atak tedavisi ve önleyici tedavi olmak üzere ikiye ayrılır. Önleyici tedavi kişinin günlük hayatını etkileyecek kadar sık olan migren ataklarında gereklidir.
Akut ağrı atağı sırasında ağrıya yönelik tedavinin yanı sıra eşlik eden bulantı/kusma gibi bulgulara yönelik de tedavi düzenlenir. Ağrı için alınan ilaçlar, başlangıç döneminde ağrı tepe noktaya çıkmadan alındığında daha etkilidir.
Önleyici tedavide bazı kalp ilaçları, tansiyon ilaçları, epilepsi ilaçları ve antidepresan ilaçlar kullanılır. Ayrıca son yıllarda geliştirilen ve migren aşısı denen CGRP (calcitonin-gene-related peptide) de kullanılıyor. İlaçlar dışında yemek ve uyku saatlerinin düzenli olması, stresi azaltmak da atakları önleme de etkilidir.
Migren ağrısı tipik olarak tek taraflı yerleşir. Çift taraflı yerleşme de olabilir ama genel olarak tek taraflı olur. Zonklayıcı bir ağrıdır. Bazen bulantı ve kusma eşlik edebilir. Ayrıca ışık hassasiyeti vardır. Normal bir ışık bizi normalde rahatsız etmezken ağrı sırasında o ışık bizi rahatsız edebilir hale gelir. Bunun yanında normalde bizi rahatsız etmeyen sesler ağrı sırasında rahatsız eder hale gelebilir. Buna da fonofobi adı verilir.Yine migren ağrısı, hareketle yani yürümek, başı oynatmak yol yürümekle artabilen bir ağrıdır. Bu baş ağrısı nedeniyle hastalar sessiz, sakin, karanlık bir yerde hiç hareket etmeden yatmak isterler.Ayrıca migren ağrısının en önemli özelliklerinden biri süresidir. Tedavi edilmezse tipik olarak dört saatten uzun sürer. Maksimum süresi yetmiş iki saattir. Üç günden uzun sürmesini beklenmez.En az 4 saat en fazla yetmiş iki saat süren zonklayıcı, tek taraflı, bulantı kusmanın eşlik ettiği, ışık ve ses hassasiyetinin olduğu, hareketle artan baş ağrıları şeklinde migren baş ağrısının karakteristiğini özetleyebiliriz.
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Emin ÖzcanÇOCUKLARDA BİLE GÖRÜLÜYOR
Hangi yaş aralığında daha sık görülüyor?
Dilek Necioğlu Örken: Ortalama başlangıç yaşı 25 olmakla birlikte çocuklarda da görülebilir. Erkek çocuklarının %8’inde, kız çocuklarının ise %11’inde migren baş ağrısı görülür. Bir yıl içinde migren görülme sıklığı kadınlarda %17.1, erkeklerde %5,6’dır.
Migren aşısı nedir? Nasıl uygulanıyor?
Emin Özcan: Migren aşışları migren ataklarını yani ağrıyı dindirmek için değil ağrı atakları sık olan hastalarda ağrıların daha az görülmesi veya atakların tamamen ortadan kalkmasına için uygulanan bir tedavi türüdür. Monoklonal antikor, migren patofizyolojisinde, migren hastalığının oluşumunda ortaya çıkan bazı beyin içi sinyal yolaklarında engellemelere yol açıyor. Bu engellemeye yol açarak ağrı ataklarının gelmesini engelleyen yeni geliştirilmiş ilaçlardır. Yani kas içine değil, kola, karın bölgesine, bacak üst bölgesine kişinin kendi kendine uygulayabildiği enjeksiyon şeklidir.
İNSÜLİN İĞNESİ GİBİ KENDİ KENDİNE UYGULANABİLİYOR
Dilek Necioğlu Örken: Migren aşısı soğuk zincirde taşınan bir ilaçtır. İnce insülin iğnesine benzer bir iğnesi olan bu aşıyı migreni olan kişiler rahatlıkla kendileri uygulayabilir. Ancak hastanın bir nöroloji uzmanı tarafından aşıya uygun olup olmadığı değerlendirilmeli ve kendi kendine aşı yapma konusunda kişiye eğitim verilmeli. Nadir de olsa yaşanabilecek alerjik reaksiyonlara karşı ilk uygulamanın doktor kontrolünde yapılması tavsiye edilir.
Migren aşısı ne zamandır ülkemizde kullanılıyor?
Dilek Necioğlu Örken: Migren aşısı 2018 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından migrenin koruyucu tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Ülkemizde ilaçların ruhsatlı olarak kullanımı 2021 yılında başlamıştır.
İsteyen her hastaya uygulanıyor mu? Yoksa hastanın belli kriterlere uyması mı gerekiyor?
Emin Özcan: İsteyen her hastaya uygulanmıyor. Klasik migren tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda kullanıyoruz. Hastaların şiddetli ağrıları olması, çok sık ağrı çekmesi ve bu ağrılar nedeniyle yaşam kalitesinde ciddi bozulma olması, çalışamaz noktaya gelmesi durumunda klasik tedaviden de yarar görmüyorsa bu tedavi uygulanabilir.
Hastaya öncelikle klasik yöntemlerle tedavi etmeye çalışıyoruz. Klasik yöntemlerle yanıt alamadığımız veya yan etki nedeniyle bu yöntemleri kullanamayan hastalarda bunları tercih ediyoruz.
Bunun dışında “ben migren aşısı olmak istiyorum” diyen her hastaya migren aşılarını uygulamıyoruz.
Migren aşısı devlet hastanelerinde yapılıyor mu yoksa sadece özel hastanelerde mi uygulanıyor? Bu ilacın ortalama ücreti ne kadar?
Emin Özcan: Migren aşısı her tıbbi kurumda uygulanabilir ancak sosyal güvenlik kurumu bu ilacı geri ödemiyor. Hasta tarafından ödenmesi gerekiyor. Uygulaması da yine özel hastane, devlet hastanesi ayırt edilmeksizin yapılabiliyor.
Kurdaki farklılıklar nedeniyle ücret her geçen gün değişiyor.
Dilek Necioğlu Örken, aşılar şu anda sosyal güvenlik kurumunun ödeme listesinde olmadığını, hastaların kendi olanakları ile ilacı aldıktan sonra bütün hastanelerde uygulatabileceğini ancak bazı özel sigortaların ödeme listelerinde yer aldıkları için özel hastanelerde yapılmasının avantaj sağladığını ve ücretlerinin ortalama 2000-3000 TL arasında değiştiğini belirtti. Biz de eczanelere sorduğumuzda bu ilacın ortalama ücretinin 2400-2500 civarında olduğunu teyit ettik.
ALTI AY BOYUNCA HER AY AŞI OLMAK GEREKİYOR
Aşı ne sıklıkta yapılıyor?
Emin Özcan: Bir yükleme dozundan sonra üç aylık bir tedavi söz konusu. Yani her ay aşı olmak gerekiyor. Bu üç aylık periyot sonunda ciddi düzelmeler olabiliyor ancak belirgin yanıt olmazsa üç aylık bir ek uzatma da yapılabiliyor. Altı aylık bir tedavi protokolü yani yükleme dozu sonrasında her ay enjeksiyon tedavisi aşı sonunda migren ataklarına karşı ciddi bir koruma elde ediliyor.
AŞI MİGRENİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAZ
Peki bu aşı kalıcı çözüm sağlıyor mu?
Emin Özcan: Aşı maalesef kalıcı bir çözüm değil. Yani bu aşı yapıldı diye migren tamamen ortadan kalkmıyor. Bu aşı uygulanırken asıl hedefimiz migren ataklarının azalması veya ortadan kalkması. Ya da atakları azaltmakla beraber hafif geçirilmesinin sağlanması. Dolayısıyla semptomların hafif geçmesine, migren atak sayısının azalmasına veya ortadan kalkmasına yol açtığını söylemek mümkün. Ancak hastalığı tamamen ortadan kaldırabilecek kalıcı bir çözüm değil.
Çeşitli uzun vadeli çalışmalarda aşının; uygun bir tedavi kürü sonrası %60-70’e kadar atak sıklığını azalttığı, gelen atakların semptomlarını, yani atakların seyrinin de hafif seyretmesine yol açtığı saptandı. Büyük oranda aşı sonrası ataklarda ciddi bir azalma ve ortadan kalkma da görülüyor. Atak sıklığı zaman içerisinde tekrar artabilir. Böyle bir durum olursa altı aylık tedavi tekrar uygulanabilir.
Dilek Necioğlu Örken: Bu ilaç migren sorununu ortadan temelli kaldırmaz. Ayrıca klasik aşılar gibi bir kez yapılıp uzun süreli koruyucu etkisi olan bir ilaç da değil. Bu aşının etkisi yaklaşık dört haftadır ve ayda 1 kez aşıyı tekrarlamak gerekir.
Yan etkileri nedir?
Emin Özcan: Enjeksiyon yerinde ağrı, sızı gibi yan etkiler olabiliyor. En sık bildirilen yan etkiler arasında bu var. Yine hafif kırgınlık, çok hafif üst solunum yolu enfeksiyonu bulguları yapabiliyor. Bir de kabızlık görülebiliyor. Genel olarak bunlar aşının yapılmasını engelleyecek boyutlarda görülmüyor. Yani yönetilebilir yan etkiler var demek daha doğru olur. Çalışmalar, hastaların ortaya çıkabilecek yan etkilerden dolayı aşıya devam etmeme oranlarının da çok düşük olduğunu gösteriyor.
MİGRENİ OLANLAR SUCUK SALAM, SOSİSTEN UZAK DURSUN
Migren ağrısına iyi gelen ve tetikleyen etkenler nelerdir?
Dilek Necioğlu Örken: Migren tetikleyicileri hastaların %76’sında var. Sıklık sırasına göre bu tetikleyiciler stres, hormonlar, açlık, hava durumu, fiziksel yorgunluk ya da seyahat, uyku bozuklukları, parfüm ya da kokular, parlak ışık, boyun ağrısı, alkol, sigara dumanı, geç uyumak, sıcak, bazı yiyecekler ve egzersizdir. Ancak uyku hijyenine dikkat edilmesi, oda aydınlatması ve ekran parlaklığının ayarlanması, düzenli egzersiz, beslenmenin düzenlenmesi ve yeterli su tüketilmesi gibi basit bazı yaşam şekli değişiklikleri de ağrımızı kontrol etmeye yarar.
Emin Özcan: Bazı yiyecekler; kırmızı şarap, tütsülenmiş etler, füme etler, sucuk salam, sosis gibi fermente etler, eski kaşar, bazı fermente peynirler de ağrıyı tetikleyebilir. Bunun yanında uzun süre aç kalmak, öğün atlamak da atakların tetiklenmesine neden olabilir.
Yapılan araştırmalar düzenli egzersizin migrene çok iyi geldiğini gösteriyor. Egzersiz, migren ataklarının daha hafif geçmesine, atak sıklığının azalmasına katkıda bulunur. En azından günde yarım saat rutin bir yürüyüş, ritmik, düzenli, kesintisiz, yarım saat en az süren yürüyüş yararlı olur.
BAŞ AĞRISI GÜNLÜĞÜ TUTUN
Emin Özcan: Hastalara baş ağrısı günlüğü tutmalarını istiyoruz. Burada yaptığı ve yediği her şeyi yazmalarını istiyoruz. Bu sayede migren atağı tuttuğunda ne yediği ve ne yaptığını görebilir.
Öğün atlama özellikle çok önemli bir migren tetikleyicisi. Eğer böyle bir durum söz konusuysa hastanın yanında ufak atıştırmalıklar olmalı.
Son yıllarda bu alanda yapılmış bilimsel araştırmalar ve yeni gelişmeler var mı?
Emin Özcan: Özellikle 2012’den beri bu bahsettiğimiz migren aşılarının geliştirilmesiyle ilgili bayağı bir yol kat edildi. Birçok ilaçla migren hastalığın oluşum mekanizmasında görev alan bazı elemanların bloke edilmesi, ortadan kaldırılması, işlevinin değiştirilmesi, düzenlenmesiyle migren tedavisi sağlanmaya çalışılıyor ama birçoğu başarılı olamadı. En etkin olanları, migren aşıları olduğu için migren aşılarının üzerine gidildi ve migren aşılarıyla ciddi bir yol kat edildi.
Farklı etmen maddelere sahip birçok aşı var. Ancak bizim ülkemizde şu an bunlardan sadece ikisi bulunuyor. Diğer ikisinin de zaman içerisinde ülkemizde ruhsat almasını bekliyoruz.
Dilek Necioğlu Örken: Hem atak hem de önleyici tedavide kullanılacak yeni ilaçlar üzerinde çalışmalar hızlanarak devam etmekte. Ayrıca yeni genetik çalışmalar şu anda tedavisi olmayan aura gibi belirtilere karşı ilaç geliştirilmesinin önünü açmakta.
Nöral terapi migrende ne derece etkili?
Emin Özcan: Nöral terapi aslında FDA onayı olmayan yani etkinliği net bir şekilde gösterilmiş bir migren tedavi aracı değil. Ama nöral terapiden fayda gören hastalarda olabiliyor. O yüzden belirgin bir zararı olmadığı için eğer hasta fayda görüyorsa veya fayda göreceğini düşünüyorsa yaptırmasını sakıncalı bulmuyoruz. Ama gösterilmiş uzun soluklu geniş hasta kitlelerinde yapılmış ve kılavuzlara girmiş bir etkinlik çalışması yok. Dolayısıyla biz nöral terapi hastalarımıza ilk etapta önerdiğimiz tedavilerden biri değildir.