Güncelleme Tarihi:
Corona virüs belirti takvimi ile ilgili dikkat çeken açıklamalar uzmanlardan geldi. Virüs ilk ortaya çıktığında ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi semptomlar görülürken, mutant sonrası belirtiler yeniden değerlendirildi. Uzmanların açıklamasına göre, mutasyon virüste öksürük ve solunum yolu semptomları daha fazla görülüyor. Öte yandan, korona virüs ile ilgili açıklama yapan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, virüsün inmeye neden olabileceğini söyledi. Virüsün erkeklerde kısırlığa neden olduğu ise bir diğer araştırmada yer aldı.
KORONA VİRÜS FELCE SEBEP OLABİLİYOR
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, koronavirüsün solunum sisteminin yanı sıra nörolojik olarak da vücudun sinir sistemini etkilediğini belirterek, “Koronavirüs esas itibarıyla solunum yollarını etkileyen bir virüs. Ancak son zamanlarda, elde edilen vakalarda ve bildirilen yayınlarda biliyoruz ki sadece solunum sistemini etkilemekle kalmıyor. Sinir sistemini etkileme potansiyeli de olan bir virüs. Sinir sisteminde birtakım değişiklikler yaratabiliyor. Bazen tamamen nörolojik belirti olmadan seyreden bu hastalıkta bazen çok yaygın olarak gördüğümüz kas ağrıları, eklem ağrıları, baş ağrıları, baş dönmeleri, bulantı, kusmalar ve hastaların çok sık dile getirdiği koku alma bozuklukları gibi hafif belirtiler karşımıza çıkabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Değirmenci ayrıca koronavirüsün kan pıhtılaşması nedeniyle inmeye neden olabileceğine dikkat çekerek, “Bunların yanı sıra kanın pıhtılaşmasına zemin hazırladığı için daha önemli olan inme gibi yani felce sebep olabilen tablolar ortaya çıkabiliyor. Sara nöbeti dediğimiz epileptik nöbetlerle karşımıza geliyor. Çeşitli derecelerde bilinç bulanıklıkları görebiliyoruz. Daha ötesinde vaka bildirimleriyle gösterilmiş kolumuzu, bacağımızı çalıştıran periferik sinirler dediğimiz sinirlerin tutulumuyla birtakım güçsüzlükler, kuvvetsizlikler, duyu kayıplarına sebep olduğunu biliyoruz. Bu nedenle her sistemi olduğu gibi sinir sistemini de etkileyen bir virüs” ifadelerini kullandı.
KORONA VİRÜS ERKEKLERDE KISIRLIK NEDENİ OLABİLİR
Doç. Dr. Ümit Savaşçı, koronavirüs geçirip iyileşen kişilerde uzun vadede devam eden semptomlara ilişkin DHA'ya açıklama yaptı. Doç. Dr. Savaşçı, en çok koku ve tat kaybının uzun süre geri gelmediği yönünde şikayetlerin olduğunu söyledi. Doç. Dr. Savaşçı, "6 ayın üzerinde toku ve tat kaybı olan hastalarımız var. Özellikle biz koku egzersizi yaptırıyoruz; gün içinde 3-4 kez kahve koklama gibi. Şu an herhangi kullanacağımız lokal bir sprey gibi bir madde yok. Buradaki sinir uçlarında virüse bağlı bir harabiyet gerçekleştiği için, zamanla bunun geri dönüşünü bekleyeceğiz. Biraz sabırlı olacağız. Bu güne kadar kalıcı hasar yapmadığını biliyoruz. Zamanla koku ve tat kaybı geri gelecektir, bunda bir endişe hissetmesinler" diye konuştu.
'OKSİJENE BAĞIMLI ŞEKİLDE EVDE HAPİS DURUMDA KALABİLİYORLAR'
Doç. Dr. Savaşçı, koronavirüsün ardından nörolojik bazı hastalıkların da kalabildiğini kaydederek, "Özellikle denge bozukluğu yaşayabiliyorlar. Akciğerlerde özelikle eski akciğer performansını sergileyemiyorlar. Merdiven çıkarken, yürürken nefes nefese kalma gibi; ancak bunlar da gün geçtikçe genelde geri dönüşlü kayıplı. Oksijene bağımlı olan hastalarımız oluyor. Eve biz cihazla gönderdiğimiz hastalarımız oluyor. Eğer altta bir kalıcı akciğer hasarı önceden de varsa, sigara da içiyorsa tabii ki akciğerde kalıcı hasarla birlikte, oksijene bağımlı halde ne yazık ki hapis durumda kalabiliyorlar. Bu etkili kalıcı bir hasar yapabiliyor. Özellikle koronavirüsü geçirdikten 1 ay sonra kalpte bir kuş çırpıntısı gibi ritim bozukluğu yaşıyorlar. Bunlar bazen çok ciddi olup, ölümcül sonuçlar olabiliyor. Böyle bir şey hisseden hastalarımızın kardiyoloji bölümüne gözükmeleri gerekiyor" diye konuştu.
'ERKEKLERDE KALICI KISIRLIK İSPATLANDI'
Doç. Dr. Savaşçı, yurt dışındaki yayınlarda koronavirüs geçiren erkeklerde kalıcı kısırlık oluştuğunun ispatlandığını, bununla ilgili Türkiye'de de önümüzdeki günlerde çalışma yapılacağını belirtti. Doç. Dr. Savaşçı, "Özellikle erkeklerde bu da ispatlanmış bir çalışmadır; üreme hücrelerinde tüplerini etkileyecek vaziyette, pıhtı atma suretiyle beslenmesini bozarak kalıcı kısırlığa neden olabileceğine ilişkin çok önemli yayınlar dile getirildi. Hastalığı ağır geçirmişse kişide kalıcı hasarlar kalabiliyor. Üroloji kliniği ile takip ediliyor bu, şu anda testler yapılıyor. İleriki dönemlerde bu tür yansımaları topluma mutlaka olacaktır.
Özelikle kadınlarda saç dökülmesine neden olduğuna dair yayınlar var. Kalıcı diş kayıplarına neden olduğuna dair yayınlar var. Çünkü koronavirüs hastalığı damarlarda küçük küçük pıhtılar oluşturuyor ve bazı organların beslenmesini bozuyor. Damarları da etkiliyor. Etkilediği, beslenmesi bozulan organlarda, bir dalın kuruması gibi, saçlar etkilenirse saç dökülmesi, diş kaybı, erkeklerde kısırlık gibi, kalpte ritim bozukluğu, kalp yetmezliği gibi çeşitli belirtilere neden olabiliyor. Özellikle koronavirüs ilaçlarına kan sulandırıcıların eklenmesi bu durumda önemli hale geliyor. Pıhtı atmasının önlenmesi tedavide çok önemli bir basamak haline geldi" ifadesini kullandı.
'ÜLKEMİZDE DE KANGREN VAKALARI OLDU'
Doç. Dr. Savaşçı, İtalya'da koronavirüs sonrası kangren olan hastanın parmaklarının kesilme vakasının Türkiye'de de yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde özelikle bacaklarda bazen parmaklarda koronavirüsün neden olduğu pıhtı atması neticesinde organlarda beslenme sıkıntısı oldu. Dolayısıyla dolaşım bozukluğu yaptığı için bacaklarda, kollarda, parmaklarda beslenmeye bağlı kangren vakaları oldu. Ülkemizde de böyle vakalar vardı, bizim hastanemizde de ayaklarında, parmaklarında bu tür vakalarımız ne yazık ki oldu. Eğer herhangi bir organ beslenemezse, kan oraya ulaşmazsa dokular beslenemediği için çürüyor, dolayısıyla onlar kesilmek zorunda kalabiliyor. Organ beslenmeme kayıplarında genelde hastanede yatanlar ve yoğun bakımdaki ağır hastalarda karşımıza çıkıyor. Genelde ilk yatışından 1 hafta 10 gün sonra görüyoruz. Taburcu olduktan sonra bu tür etkiler genelde olmuyor. Hastanede yatarken, yoğun bakımda yatarken organ kayıplarıyla, ölü doku kayıplarına rastladığımız vakalar oldu."