Güncelleme Tarihi:
Küresel ısınma nedeniyle dünyadaki buzullar hızla erimeye devam ederken, her geçen sürede yeni bir olumsuz durum ortaya çıkıyor. Bunun en son örneği ise ‘Dolomitler'in Kraliçesi’ olarak bilinen ‘Marmolada Dağı’nda yaşandı. 3 Temmuz'da çok sayıda dağcının bulunduğu sırada dağdan bir buzul parçası koptu ve büyük bir çığ felaketi meydana geldi. 11 kişi hayatını kaybetti.
Yaşanan felaket sonrası açıklamalarda bulunan pek çok iklim bilimci, İtalya'daki buzulların iklim değişikliği nedeniyle normalden daha hızlı eridiğini, Marmolada’nın da son 72 yılda hacminin yüzde 80'inden fazlasını kaybettiğinin altını çizdi.
‘SAAT 2 CİVARINDA BİR SES DUYDUM VE YUKARI BAKTIĞIMDA ÇIĞI GÖRDÜM’
Çığ felaketiyle ilgili gözlemlerini The Guardian’a aktaran ‘Rifugio Marmolada’ adlı restoranda çalışan Lucia Novak, "İşletmemizin terası insanlarla doluydu, her şey bir anda oldu" dedi ve şöyle devam etti:
“Çok güzel güneşli bir gündü. İnsanlar terasta oturuyor ben de çalışıyordum. Saat iki civarında bir ses duydum ve yukarı baktığımda çığı gördüm. Ama o an ne olduğunu tam olarak anlamadım, böyle bir felaket yaşayacağımızı hiç düşünmedim. Her şey beş dakika içinde gelişti. Birden hava karardı, soğuk ve aşırı rüzgârlı oldu. Kaçan insanları görebiliyordum. Hemen yardım istedim. 2003'ten beri burada çalışıyorum ve hiç böyle bir şey görmedim. Çok korkunçtu.”
Marmolada Dağı | Fotoğraf: İHA
ÇIĞ ALTINDA KALMADAN SAATLER ÖNCE ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFI AİLESİNE GÖNDERDİ
Dolomitlerin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasının etkisiyle bölge çok sayıda turisti ağırlıyor. Özellikle Marmolada, profesyonel ve yarı profesyonel pek çok dağcılıkla ilgilenen sporcuya da ev sahipliği yapıyor. Filippo Bari de arkadaşlarıyla birlikte daha büyük bir tırmanış için ısınma amaçlı Marmolada’yı seçenlerdendi.
27 yaşındaki dağcı, buzulun üzerinde olmanın sevincini, kardeşine bir selfie atarak “Bakın neredeyim” mesajıyla paylaştı. Saatler sonra ise büyük bir buzul kütlesinin altında kalarak can verdi.
Filippo aveva 27 anni, una compagna e un figlio piccolo. Era vicentino, ma viveva a Malo#ioseguoTgr #Veneto #Marmolada #4luglio https://t.co/wiav6g6MT5
— Tgr Rai Veneto (@TgrRaiVeneto) July 4, 2022
FELAKET GELİYORUM DİYORDU: ‘DAĞIN ZİRVESİNDEKİ SICAKLIK SON GÜNLERDE 10 DERECEYİ GEÇMİŞTİ’
Alpler Kurtarma Birliği sözcüsü Walter Milan, bölgede son günlerdeki hava durumuyla ilgili olarak “Marmolada zirvesindeki sıcaklık 10 dereceyi geçmişti. Bu, aşırı sıcak demek. Anormal bir durum olduğu bariz. Özetle felaket geliyorum diyordu” derken, Kamu yayıncısı Rai'ye konuşan Klimatolog Massimiliano Fazzini de buzulun kopmasına iklim değişikliğiyle bağlantılı aşırı sıcakların yol açmış olabileceğini söyledi.
Çığdan kısa süre önce Marmolada’dan inen bir dağcı da Corriere del Veneto gazetesine tanıklıklarını anlatırken, "Olaydan 15 dakika önce Marmolada'dan indik. Hava sıcaktı, kar azdı ve erimişti" dedi. Michela isimli tanık, en son iki yıl önce bölgeyi ziyaret ettiğini belirterek gözlemlerini "Buzulun şu anki hali bizi çok şaşırttı, çok korkunç durumda. Karın rengi siyaha dönmüş, boşluklarla dolu" diye aktardı.
Fransa ile İtalya sınırları arasında bulunan Alplerin en yüksek dağı olan Mont Blanc da günden güne eriyor ve tehlike oluşturuyor. Dağın uzunluğunun son dört yılda 1 metre azaldığı açıklandı. Eylül 2021’de keşif gezisi düzenleyen uzmanlar, dağın 4 bin 807 metre 81 santimetre yükseklikte olduğunu tespit etti. Oysa 2017'de zirve 4 bin 808 metre 72 santimetrede bulunuyordu.
İtalya'daki olaydan birkaç gün sonra Kırgızistan’nın Tanrı Dağları’nda da büyük çaplı bir çığ meydana geldi. Cuuku Geçiti’ni geçmeye karar veren 9’u İngiliz biri Amerikalı rehberli tur grubu çığdan son anda kurtulmayı başardı. İngiliz turist Harry Shimmin’in çektiği video ise sosyal medyada gündem oldu.
Yaşanan çığ felaketi ile ilgili Kırgızistan Acil Durumlar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Düşen çığın tahmini hacmi 2 milyon 11 bin 500 metreküp. Çığın alçalması sonucunda, alanda sığırların sürüldüğü köprü hasar gördü. Başta turistler olmak üzere her hangi bir vatandaşımız zarar görmedi” bilgisi paylaşıldı.
TÜRKİYE’DE DURUM NASIL?
Buzul erimeleri daha çok Antarktika ile gündeme gelse de hem İtalya’da hem de Kırgızistan'da yaşananlar, sorunun küresel olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Peki Türkiye’de durum nasıl?
Aklımdaki tüm soruları İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nde görevli ve aynı zamanda Türkiye’de buzul dağlarına keşif tırmanışları yapmış Doç. Dr. Yıldırım Güngör’e sordum. Oldukça önemli bilgiler paylaştı.
1- Türkiye'de bulunan en büyük buzul örtüsünün Ağrı Dağı'nda olduğu ifade ediliyor. Peki Ağrı’da erimeler şu an ne boyutta?
Hacim olarak en büyük buzul Ağrı Dağı’nda. Ancak son 36 yıldır dağa 20 den fazla tırmanış yapan biri olarak dağın vadilerinde özellikle de dağın kuzeyindeki Cehennem Deresi ile güneyindeki Öküz Dere’sinde çok önemli erimeler gözlemledim. Bu erimeler dağa sürekli giden birinin rahatlıkla anlayabileceği kadar açık. Özellikle Öküz Deresi’nde bir zamanlar vadi buzullarının egemen olduğu noktalarda şu anda erime nedeniyle küçük göletler oluşmuş durumda.
Vadide erime 4 bin 400 metrelere kadar gerilemiş. Ancak dağın zirvesindeki örtü buzulunda henüz bir erime gözlenmiyor. Öküz Deresi’nde sık sık küçük buzul akıntıları olur. Bu yıllardır tekrarlanır. Cehennem Deresi’nde ise birkaç yılda bir buzul çamur heyelanları gözlenir. En sonuncusu 2021 yılının Haziran ayında gerçekleşti. Tüm bu olaylar Ağrı Dağı’nda buzulların hızla eridiğinin işareti.
2- Ağrı Dağı dışında Süphan Dağı Vadi Buzulu ve Erciyes Dağı Vadi Buzulu da oldukça önemli. Bu iki dağı iklim değişikliğinin etkisini hesaba katıp değerlendirdiğinizde son yıllardaki değişimleri için neler söylersiniz?
Dağcılığa ilk başladığım 1985 yılından sonra Erciyes Kuzey Buzulu’nda buzul tırmanış eğitimleri alırdık. O zaman büyük buzul kütleleri vardı. Şimdi ise buzul neredeyse yok oldu. Çok küçük birkaç parça dışında dağda buzul kalmadı. Süphan’da da öyle… Zirvedeki bir buzul parçasında başka buzul ne yazık ki yok! Sadece bu iki yer değil Orta ve Doğu Toroslar ile Kaçkar Dağları’nda da çok büyük buzul erimeleri gözleniyor. Bu erimelerde küresel ısınmanın etkisi çok fazla.
Tüm bu dağlardaki erimeye son 36 yılda çıplak gözle şahit olmuş biriyim. Ayrıca bilimsel çalışmalar da bunu söylüyor. Buzulların erimesiyle ilgili etkileyici bir örneği Orta Toroslar’da Aladağlar’dan verebilirim. Aladağlar’ın güneyinde Kapuzbaşı Şalaleleri var. Bu şalaleler dağın içindeki karstik boşluklardan çıkarlar ve ana beslenme kaynakları Yedigöller platosundaki buzulardır. Bu buzullar son yıllarda hızla erimeye başladı.
Erimelerle yamaç molozlarının altındaki buzullar da ortaya çıkmaya başladı ve yeni buzul gölleri oluştu. Erime bu hızla devam edecek olursa buradaki tüm buzullar yok olacak. Dağa düşen kar da azalmaya başlarsa kısa sürede bu şelalaler ve diğer birçok kaynak kuruyacak. “Bize ne?” denebilir ancak Aladağlar’ın güneyindeki kaynaklar Zamantı Çayı’nı besleyen önemli kaynaklar. Bu kaynaklar kuruyunca Zamantı Çayı Çukurova’yı besleyemeyecek ve süreç bu verimli ovanın kuraklığın pençesine düşmesine neden olacak.
Cilo buzullarında erime hızla devam ediyor. Cilo’da Coğrafyacı Sırrı Erinç’in pek çok araştırması var. Özellikle 1950’li yıllarda çektiği fotoğraflarla şimdiki fotoğraflar arasında ciddi farklar görülüyor. Ancak erimenin ne kadar olduğu konusunda henüz net bir bilgi yok. Bu konuda bilimsel çalışmalar devam ediyor. Eğer küresel ısınma bu hızla devam ederse, dağlardaki tüm buzulların eriyeceğinden kuşkum yok.
6- İklim değişikliğiyle birlikte dağ buzullarında oluşan olumsuz durumu tersine çevirmek mümkün mü? Nasıl adımlar atılabilir?
Belki karamsar bir bakış açısı olacak ama pek mümkün değil. Biz yani insan ırkı sanayi devriminden sonra farkında olmadan doğaya zarar vermeye başladık. Sonra ne yaptığımızı anladık ancak zarar vermeye devam ettik. Belki bin yılda gerçekleşecek buzul erimelerini son 50 yıla sığdırmayı başardık.
Şunu net bir şekilde bilelim, doğa çok acımasız ve biz doğanın umurunda bile değiliz. Biz tür olarak dünya sahnesinden çekilsek bile doğa yoluna diğer canlılarla devam edecek. İnanın bizi hiç özlemeyecek. Alışkanlıklarımızı ne yazık ki değiştirmiyoruz. Bundan sonra yapacağımız projeler değişecek koşullara nasıl uyum sağlayacağımızla ilgili olmalı.