Güncelleme Tarihi:
ADALET VE BARIŞ
ZİRVE toplantımızın temasını oluşturan ‘adalet’ ve ‘barış’ kavramlarının içini doldurmakta acele etmeliyiz. Çünkü dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor. Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir.
Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik, ırkçılık fitnesi geliyor. Sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir. Sözüm ona İslam adına her gün mazlumlara saldıran terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz.
Bizler İslam ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır. Dostları çoğaltmak, düşmanları da azaltmak durumundayız.
Terör ve şiddet, bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Geçmişte El-Kaide yüzünden Afganistan’ın nasıl tahrip edildiğini, nasıl yüz binlerce Müslüman’ın katledildiğini çok iyi hatırlıyoruz. Şimdi Irak’ta ve Suriye’de belirli bölgeleri kontrolü altına alan, Libya’da etkinlik kurma çabası içerisinde olan DAEŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor.
İNSANLIK DÜŞMANLARI
Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yönelen hiçbir eylemi asla tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz. İnançlarına, kökenlerine, söylemlerine bakmaksızın terörist olarak nitelendiriyoruz. Bizim ülkemizde de PKK gibi, DHKP-C gibi çeşitli terör örgütleri var. Aynı şekilde PKK Irak’ta, onun bir kolu olan PYD Suriye’de farklı isimler altında çok sayıda terör örgütü çeşitli ülkelerde faaliyet gösteriyor. Bunların tamamı da Müslümanların ve insanlığın ortak düşmanıdır.
BATI’NIN İKİRCİKLİĞİ
Maalesef kimi ülkelerin özellikle de Batılı devletlerin terör örgütleri karşısında ikircikli bir tutuma girdiklerini görüyoruz. İşte daha kısa zaman önce Nükleer Güvenlik Toplantısı’nda konuşmacıların dikkatini çektiği bazı ifadeler, Paris’teki terör eyleminden bahsediyorlar, Brüksel’deki terör eyleminden bahsediyorlar ama Ankara’daki, İstanbul’daki, Lahor’daki terör eylemlerinden bahsetmiyorlar. Kaldı ki Ankara, İstanbul, Lahor’daki terör eylemlerinde yüzlerce insan öldü. Brüksel’de, Paris’te de 9-10 tane, 30 tane bir tanesinde öldü. Fark etmez, bir kişi de ölse tüm insanlığın ölümü gibidir. Ama onları söylerken Ankara’yı, İstanbul’u, Lahor’u niye söylemiyorsunuz?
PETROL MÜDAHALESİ
İslam ülkeleri içinde yaşanan terör ve diğer krizlere karşı başka güçlerin müdahil olmasını beklemek yerine, çözümü kendimiz üretmeliyiz. Niçin bu tür ihtilafların çözümünde başkalarından yardım bekliyoruz? Biz etmiyoruz, başkaları müdahale ediyor. Onlar oralardaki petrol için müdahale ediyorlar, huzuru sağlamak için değil. Şayet bu girişim arzu ettiğimiz etkinliğe ulaşırsa İslam dünyasının önünde yeni bir dönem açılacağına inanıyorum.
Batı ülkelerinde İslamofobi ve yabancı düşmanlığı gibi nefret suçlarında tehlikeli bir artış yaşanıyor. Küresel karar alma ve uygulama mekanizmalarındaki temsil adaletsizliği de Müslümanlar arasında önemli bir rahatsızlık sebebidir. Örneğin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı? Yok. Geçici üye olmanın bir anlamı var mı? Yok. Karar, beş üyeden bir tanesi olumsuz davransa iş bitti.
İSTANBUL’DA TAHKİM SİSTEMİ
Küresel ekonominin işleyişinde önemli rolü olan tahkim sistemi kendi aramızda da oluşturmalıyız. Neden biz dünyada kurulu tahkim sistemlerine kendisi sıkıntılarımızı ve sorunlarımızı havale ediyoruz? İstanbul’da bir uluslararası tahkim müessesi kurulmasını teklif ediyoruz.
İİT, 1969 yılında Kudüs’teki El Aksa Camisi’ne yönelik saldırı üzerine oluşturulan ve Kudüs’ün kurtuluşuna kadar Cidde’de faaliyet göstermesi kararlaştırılan bir platformdur. Yarım asra yakın zamana rağmen ne Kudüs kurtarılabilmiştir ne de Filistinlilere baskılar hafiflemiştir. Müslümanlar olarak Harem-i Şerif’in ve Kudüs’ün muhafazası için daha fazla gayret göstermeliyiz. Filistin ile birlikte tüm bölgede kalıcı barış sağlanmasının yegane yolu işgalin sona ermesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin’in kurulmasıdır.
Balkanlar’dan Afrika’ya kadar dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Müslüman toplumlar İslam aleminin güçlü desteğine ihtiyaç duyuyor. Ukrayna’da Kırım işgali... Buna sessiz kalmak mümkün mü?
BİZİM İÇİN UTANÇ KAYNAĞI
Akdeniz’de, Ege’de botlarla, kırıp dökük gemilerle Avrupa’ya gitmeye çalışanların neredeyse tamamının Müslümanlardan oluşması bizim için bir utanç kaynağıdır. Sayıları milyonlarla ifade edilen bu insanlar güvenlikleri ve gelecekleri için hayatları pahasına böyle bir yolculuğa çıkmaya mecbur kalmışlarsa hep birlikte oturup düşünmek zorundayız. Bir zamanlar benzer gerekçelerle Avrupa’dan bizim coğrafyalarımıza yaşanan göçün tersine dönmüş olmasının sebeplerini çok iyi analiz etmeliyiz.”
Erdoğan’dan mesajlar
BURADAN bir kez daha uluslararası topluma terör örgütlerine yaklaşımlarını bir kez daha gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyorum. Terör tehdidiyle arazide operasyon yürütmenin yanında finans ve insan kaynaklarını kurutarak da mücadele etmek gerekiyor. Bunun için uluslararası işbirliği büyük önem taşıyor. İİT üyesi ülkeler arasında teröre ve diğer suçlara karşı işbirliğini güçlendirecek, kurumsallaştıracak bir yapı oluşturulması isabetli olacaktır. Bu anlayışla Türkiye olarak getirdiğimiz İstanbul merkezli bir İİT Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi kurulması önerisi kabul gördü. Bu hususta verilen desteğe teşekkür ediyorum. Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan Teröre Karşı İslam İttifakı Girişimi’ni de destekleyerek, bunun etkin bir yapı haline dönüştürülmesi gerekiyor.
Kadınlar konuşsun
İİT bünyesinde bir teklifim var. Bundan önceki Kahire Toplantısı’nda bu gündeme gelmiş. Fakat o günden bugüne İİT’nin bir kadın konseyi örgütlenmesi yapılmamıştır. İstanbul’da düzenli aralıklarla toplanacak bir kadın konferansı oluşturulmasını teklif ediyoruz. Zira, Müslümanların kadın olarak kendi kadınlarının dertlerini ortaya koyabilecekleri bir teşkilatı ve konseylerinin olması şarttır diye düşünüyorum. Kadınlarla ilgili sorunları biz mi konuşacağız? Bırakılım onları da hanımlar konuşsun. Bunları anlatsınlar. Birleşmiş Milletler’de ve her yerde anlatsınlar. Bunun adımını atmamız lazım.
KKTC’ye izolasyon kalksın
İİT olarak diğer coğrafyalarda hakları ve gelecekleri için mücadele eden Müslüman toplumlara daha fazla sahip çıkmalıyız. İşte bu kesimler içinde yer alan KKTC’deki kardeşlerimize karşı on yıllardır uygulanan izolasyonu hep birlikte kırmalıyız. Kıbrıs’ta yaşayan kardeşlerimize yalnız olmadıkları mesajını İslam dünyası olarak bizler vermeyeceksek kim verecek? Ada’da Türk tarafı aleyhine adaletsiz bir şekilde bozulan dengelerin bir ölçüde düzeltilmesi suretiyle kalıcı ve adil bir çözüme katkıda bulunmak tüm Müslümanların ortak sorunudur diye düşünüyorum.
Ortak Kızılay
MÜSLÜMANLARIN ve tüm insanların karşılaştığı insani krizlerin çözümünde önemli görevler üstlenen bir Kızılayımız var. Tüm Kızılayların etkin işbirliği içinde olmasını sağlamalıyız. Yardımlaşma ve dayanışma noktasında Kızılayların atacağı adımı çok önemsiyorum. Bütün afetlerde İslam ülkeleri arasında böyle bir ortak Kızılay yapısının oluşturulmalıdır diye düşünüyorum.
KRAL’A BAKIŞ
m İstanbul Kongre Merkezi’nde İslam İşbirliği Teşkilatı temsilcilerinin aile fotoğrafı çekilirken ilginç görüntüler de yaşandı. Suriye, Irak, Yemen gibi birçok sorunun çözümü konusunda ters düşen Suudi Arabistan ve İran temsilcileri fotoğrafta birbirlerinden uzak durdu. Ancak İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, fotoğraf çekildikten sonra önünden geçen Kral Selman’a bakışı objektiflere böyle takıldı.
AİLE FOTOĞRAFINDAKİ TEK KADIN
GÜNEY Amerika’daki eski Hollanda sömürgesi Surinam’ın 54 yaşındaki Dışişleri Bakanı Niermala Badrising, İslam Zirvesi’nin aile fotoğrafındaki tek kadındı. Surinam Dışişleri Bakanlığı’nda 1989 yılında göreve başlayan Niermala Badrising, çeşitli pozisyonlarda çalıştı.
Badrising, 12 Ağustos 2015’te de Dışişleri Bakanı oldu. İslam Zirvesi’nde dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki işbirliği anlaşmaları ile Türkiye’nin Eximbank kredisi olarak Surinam’a tahsis edebileceği meblağ ele alındı.
Eşlerle buluştular
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, zirve kapsamında aralarında Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın eşi Mihriban Aliyeva, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı’nın eşi Sebija İzzetbegoviç, Burkina-Faso Devlet Başkanı’nın eşi Sika Kabore, Gambiya İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın eşi Zineb Yahya Jammeh, Gine Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın eşi Hadja Djene Conde, Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın eşi Raisa Atambayeva, Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın eşi Lama Selam ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın eşi Meral Akıncı’nın da bulunduğu konuklarına İstanbul Kongre Merkezi’nde resepsiyon verdi. Konuklarıyla ‘Umudun Renkleri Projesi’ resim sergisini de açan Erdoğan daha sonra ‘Kanserle Mücadelede Hanımefendilerin Liderliği Özel Oturumu’nun açılışında konuştu. Kanser ve obeziteye karşı önlemlerin önemine değinen Erdoğan, sözlerini, sağlıklı ve güçlü bir ümmet duasıyla bitirmek istediğini dile getirdi, “Rabbimizin, Şafi ismiyle, tüm kalp ve beden rahatsızlıklarımıza şifa vermesini diliyorum” ifadelerini kullandı. ( AA )