Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO), hat sanatını 'Arap Kaligrafisi' adıyla, Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alması tartışma konusu oldu.
Daha önce 'Hüsn-i Hat' olarak İslam medeniyeti adına Türkiye tarafından tescillenen hat sanatına yönelik bu hamleyi, uzmanlar Hürriyet.com.tr için değerlendirdi.
"Arap hat sanatı, bilgi, beceri ve uygulamaları" öğesinin listeye alınması için başvurunun Suudi Arabistan'ın öncülüğünde, Arap Birliği Eğitim Kültür ve Bilim Teşkilatı (ALECSO) gözetiminde 16 Arap ülkesinin katılımıyla yapıldığı açıklandı. Suudi Arabistan'ın öncülük ettiği 'hat hamlesi'ne Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Tunus, Cezayir, Irak, Sudan, Umman, Filistin, Lübnan, Kuveyt, Mısır, Fas, Moritanya ve Yemen de destek verdi.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslâm Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İslam Sanatları Tarihi Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatih Özkafa; dini, siyasi ve sosyal birçok konuda olduğu gibi sanat bakımından da Türkiye ile Arap âlemi arasında birtakım fikir ayrılıklarının her zaman olduğunu anlattı.
"YANLIŞ BİR PERSPEKTİF"
"UNESCO'nun hat sanatını; Türkiye adına 'Hüsn-i Hat' Suudi Arabistan'ın başını çektiği 16 ülke adına ise 'Arap Kaligrafisi' olarak kültürel miras listesine alması da bu tartışmalardan biridir" diyen Özkafa "Bizde yaygın olarak 'Hüsn-i Hat' olarak ifade edilen sanat, herhangi bir etnik kimliğe işaret etmez. Yazının daha ziyade estetik yönüne ve İslam sanatı olduğuna vurgu yapılan hat sanatı, Arap âleminde ise genellikle al-Khatt al-Arabi (Hatt-ı Arabî/Arap Kaligrafisi) ifadesiyle karşılanır. Burada hat sanatının Kur'an-ı Kerim'den kaynaklanan ve bütün İslam dünyasını kuşatan yönünden ziyade Arap sanatı olduğu öne çıkartılarak terminolojiye milliyetçi bir perspektifle yaklaşılmaktadır" dedi.
Arap hat yazısının, Arap kahvesi, zemzem gibi ürünlerden sonra Arap coğrafyasından UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan dokuzuncu öğe olduğu bildirildi.
Arap hat yazısının, Arap kahvesi, zemzem gibi ürünlerden sonra Arap coğrafyasından UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan dokuzuncu öğe olduğu bildirildi.
"NEREDEYSE ARALARINDA FARK YOK"
Özü itibarıyla her iki kavramın da aynı sanata işaret ettiğine ve aralarında yöntem, malzeme ve şekil bakımından fark olmadığına da değinen Özkafa, "Sadece detaylarda bazı üslup farklılıkları vardır ve bunun olması da çok normaldir" diye konuştu.
"İKİ FARKLI SANAT GİBİ TESCİLLENMESİ ANLAMSIZ"
Özkafa şunları söyledi "UNESCO'nun aynı sanat dalını, gereksiz yere iki farklı sanatmış gibi tescillemesi anlamsız. Farklı isimler altında uygulanıyor olsa da aralarında hiçbir fark olmayan bir sanat dalının ayrı ayrı isimlerle kültürel miras listesine alınması, uluslararası bir kuruluştan beklenen objektiflik ve tutarlılık ilkeleriyle tam olarak bağdaşmamaktadır. Başvurular farklı ülkelerden yapılmış olsa dahi UNESCO'nun her iki başvuruyu birleştirmesi ve uluslar üstü kuşatıcılıkta tek bir isimle bu sanatı listeye alması gerekirdi"
"TARİHİ GERÇEKLERİ DEĞİŞTİRMEZ"
Sakarya Üniversitesi, Türk İslam Sanatları Tarihi ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Memiş ise tartışma konusunun tarihi gerçekleri değiştirmeyeceğini belirtti.
Memiş “Arap Kaligrafisi ve Hüsn-i Hat ile de aynı şey kastediliyor. Mesele, bu sanatın temsilindeki liyakat meselesidir. Bu daha çok kimin hakkıdır" dedi.
Hüsn-i Hat "Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatı" olarak tanımlanıyor. Arapça 'çizgi' anlamına gelen 'hat' sanatı, Arap harflerinin 6. yüzyıl ila 10. yüzyıl arasında geçirdiği bir gelişme dönemiyle ortaya çıktı. Hat sanatının zirve döneminin ise Osmanlı Medeniyeti döneminde olduğu biliniyor.
Hüsn-i Hat "Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatı" olarak tanımlanıyor. Arapça 'çizgi' anlamına gelen 'hat' sanatı, Arap harflerinin 6. yüzyıl ila 10. yüzyıl arasında geçirdiği bir gelişme dönemiyle ortaya çıktı. Hat sanatının zirve döneminin ise Osmanlı Medeniyeti döneminde olduğu biliniyor.
"TÜRKLER’İN LİDERLİĞİ HERKES TARAFINDAN BİLİNİR"
"Bilindiği gibi Arap yazısı, İslam’a giren başka milletlerin de bu alfabeyi kullanması sebebiyle bir İslam yazısı halini almıştır. Bu yazıyla icra edilen hat sanatı da bütün İslam ülkelerinin benimsediği bir sanat dalı durumuna gelmiştir. Arap alfabesiyle uygulandığı için yalnız onlara mal edilemez" diyen Memiş şu tespitlerde bulundu:
Uzmanlar, "Arap ülkelerinde bulunan sanat değeri yüksek birçok hat eseri bile Türk hattatlarının imzasını taşıyor. Bu hamle kabul edilemez" görüşünde.
Uzmanlar, "Arap ülkelerinde bulunan sanat değeri yüksek birçok hat eseri bile Türk hattatlarının imzasını taşıyor. Bu hamle kabul edilemez" görüşünde.
"ARAP ÜLKELERİNDEKİLER BİLE TÜRK HATTATLARIN ESERLERİ"
"Asırlar önce Arap dünyasını aşmış olan bir İslam sanatından söz ediyoruz. Burada önemli olan, tarihi geçmişinde bu sanata kimin daha çok hizmet ettiği ve onu ileriye taşıdığıdır. Türk hattatlarının eserleri bugün dünya müzelerini zenginleştiren en gözde eserler arasındadır. Dahası, halen Arap ülkelerinde bulunan sanat değeri yüksek birçok hat eseri de Türk hattatlarına aittir"
"BİZ 'TÜRK HAT SANATI' DEMEDİK"
"Türklerin bu sanattaki liderliği bütün dünyada sanat çevrelerince kabul edilmiş bir olgudur. Geçmişte olduğu gibi son otuz, kırk yılda bu alanda kaydedilen gelişmelerde Türkiye merkezlidir. Bununla birlikte benim de içinde bulunduğum heyet UNESCO’ya sunulan dosyada, Türk Hat Sanatı başlığını kullanmadı. Tarihte bu sanata en büyük hizmeti yapmış olan Osmanlı’daki ismini 'Hüsn-i Hat' tabirini tercih etti. Doğru olan da budur. İslam kültürünün geliştirmiş olduğu böyle evrensel bir sanat dalını bir millete mal etmek haksızlık olur."