Güncelleme Tarihi:
BİR YILLIK PROJE
Begümhan Doğan Faralyalı Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı
BUGÜN, Doğan Grubu olarak bir yıldır üzerinde çalıştığımız bir projeyi sizlerle paylaşıyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Bu projenin ismi ‘Türkiye’nin Ortak Değerleri-Müştereklerimizi Keşfedelim, Geleceğe Birlikte Yürüyelim’.
Türkiye’de ciddi bir kutuplaşma olgusu yaşadık.
Her toplumda aynı anda hem ortaklaşma hem de ayrışma süreçleri yaşanabiliyor ama Türkiye’de birbirimizden ayrıldığımız konuları yoğun olarak konuştuğumuz, farklılıklarımızı çok önemsediğimiz uzunca bir dönem geçirdik.
Hatta öyle bir noktaya geldik ki, ortak değerlerimizi bile unutmaya başladık.
Sanki müştereklerimiz yokmuş hissiyle dolduk.
15 Temmuz darbe girişimi, bizim millet olarak demokrasi paydasında buluşabildiğimizi gösterdi ve kutuplaşma önemli oranda azaldı.
Bu çok değerli, çok güzel bir gelişme.
HEPİMİZİN ORTAK HAYALLERİ VAR
Aslında ortak değerlerimizin ortaya çıkması ve kutuplaşmanın azalması için darbe girişimi gibi korkunç felaketlerin yaşanmasına hiç gerek yok. Çünkü bu toplumun derinliklerinde gizli çok sayıda ortak değer var.
Büyük çoğunluğun sahip çıktığı pek çok geleneğimiz var.
Bunun ötesinde, hepimizin ortak hayalleri var.
Çokça ayrıştığımız bir dönem, hep birlikte atlattığımız önemli bir badire sonrasında, müştereklerimizi, değerlerimizi, ortak hayallerimizi hep birlikte konuşmanın tam zamanı olduğuna gönülden inanıyoruz.
Bugünden itibaren bir yıl boyunca, toplumun tüm renkleriyle müştereklerimizi konuşmayı planlıyoruz.
Bugün ve yarın Hürriyet gazetesinde saygın isimlerin “Sahi Nedir Bizim Müştereklerimiz” sorusuna verdiği cevapları okuyacaksınız.
Önümüzdeki aylarda, dünyanın 15 ülkesinde uygulanmış bir kamuoyu araştırması yöntemiyle, Türk toplumunun önemsediği ve geçerli olmasını istediği değerleri karşılaştırmalı olarak tespit edip tartışmaya açacağız.
Müştereklerimizi konuştuğumuz bu büyük sohbete mümkün olduğunca fazla kişinin katılmasını, sözü olan herkesin sesini duymayı ve o sesi duyurmayı amaçlıyoruz.
Çıkış noktamız şudur:
Ortak değerlerimiz farklılıklarımızdan çok daha fazla.
Ortaklıklarımıza sahip çıktıkça, farklılıklarımızı da zenginlik olarak görebilir ve ortak bir Türkiye hayalinde buluşabiliriz.
Lütfen siz de sesinizle, ilginizle, merakınızla bize katılın!
ANNEANNEMİN YUNAN KOMŞUSUNA DUASI
Sözlerimi bitirmeden önce, sizlere müşterek değerlerimizin birçoğunu temsil ettiğini düşündüğüm anneannemden söz etmek istiyorum.
Anneannem bir Anadolu kadınıydı.
Türkiye sevdalısıydı, Atatürk’ü çok severdi, Adnan Menderes’in idamını gözleri yaşlı anlatırdı. Maneviyatı çok kuvvetliydi; aile, komşuluk, yardımlaşma, merhamet değerlerine çok bağlıydı.
Kanser tedavisi için yurtdışında ameliyat oldu. Yoğun bakımda yanındaki yatakta yatan hasta hakkında bilgi almak istedi. Yunan olduğunu öğrendiğinde, milliyetçilik duygusu kabardı, bildiği bütün marşları söylemeye başladı. Daha sonra hastanın diğer özelliklerini sordu. Ağır hastanın genç bir kadın olduğunu öğrenince çok üzüldü. “Güzel Allah’ım benden alsın ona versin, çocukları da küçüktür daha” dedi. Anneannem yoğun bakımdan çıkınca eline lokumunu alıp ilk ziyaretini komşusu Yunan kadına yaptı.
Yurtdışında yaşadığım yaklaşık 20 yıl içerisinde, Avrupa’nın, Amerika’nın gerçekten pek çok anlamda gelişmiş olduklarını gözlemledim. Gelişmiş kurumsal yapılarına, demokrasilerine, eğitimlerinin kalitesine, bireye verdikleri değere gıpta ettim.
TÜRK OLMAKTAN GURUR DUYDUM
Ama yine de hep ülkemi özledim, Türk olmakla gurur duydum. Modernleşmenin ve gelişmenin yalnızlığı yenemediğini gördüm; bireyselleşme ile bencilleşme arasındaki dengenin nasıl kurulabileceği sorusuna kafa yordum.
Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü olan Türkiye’nin farklı bir model sunabileceğini gönülden hissettim. İçimizde yakaladığımız birlik duygusunun, müştereklerimizi konuştuğumuz günlerde güçlenerek devam etmesini umuyorum.
Farklılıklarımızın zenginlik olduğu ortak bir Türkiye hayalinde buluşmak dileğiyle...
Sizin de bu konuda söylemek istedikleriniz varsa lütfen bize ortakdegerlerimiz@doganholding.com adresinden yazın.
Sevgiyle kalın.
CANIN SAOLSUN DEMEYİ UNUTMA
Aykut Kocaman Atiker Konyaspor Teknik Direktörü
Biz aslında ortak müşterekler anlamında çok zengin bir toplumuz. Ortak kelimelerimiz var. ‘Hayırlı olsun’lar, ‘Eline sağlık’lar, ‘Allah kavuştursun’larımız var. “Canın sağ olsun” kadar sıcak bir ifade başka hiç bir yerde duymadım. Aslında tüm yaşadıklarımıza rağmen, temelde toplumu ayakta tutan o bize özgü hoşgörü duygusunun, merhamet, vicdan gibi duyguların en güzel ifadesidir “Canın sağ olsun”. Yine hep bir ağızdan söylediğimiz şarkılarımız, türkülerimiz var. Sosyal statü tanımaksızın yaşadığımız, yaşattığımız çay içme geleneğimiz var. Bir fincan kahvemizin kırk yıl hatırı var. Tabii bir yandan da tüm bu müştereklerimizle ilgili “Kalmadı, bitiyor” diyemesek de eskilere göre daha azaldığını, yoğunluğunu kaybettiğini hissedebiliyoruz. Evimize, iş yerimize gelen konuklarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, trafikte karşımıza çıkan kişilere göstermiyoruz. Hep bir telaş, bir yerlere yetişme, bir şeyleri kaçırmama duygusu ortak değerleri geri plana atıyor. Hiç ayrım yapmadan hep birlikte kutladığımız bayramlarımız var. Bu özel günlerde güzel giyinmeye dikkat etmek, çocuklarımıza harçlık vermek ortak değerimiz işte. Bizde yaşlıların eli öpülür, sonra da başa götürülür. Çok samimi bir saygı ifadesidir, ne güzeldir. O yüzden yeri geldiğinde “Canın sağ olsun” demeyi unutmayalım.
BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM
Nil Karaibrahimgil - Şarkıcı - Söz yazarı
Bizi birbirimize diken en büyük ipliklerden biri ‘müzik’ derim. Siz, hiçbir düğünde, vakit halay çekmeye geldiğinde, “Yok, ben oturayım. Valla siz oynayın, ben böyle iyiyim” diyeni gördünüz mü? Ben gördüm. Ama sonra n’oldu? Kalkıp oynadım. Omuzlarımı tir tir titrettim. Göğüslerimi hop hop hoplattım. Kalçalarımı havada sekiz çizerek kıvırttım. Bakın sayıyorum, darbuka, ut, klarnet… Bunlar, yılan olsak bizi sepetten kıvrıla kıvrıla çıkartırdı. En Avrupaimiz, en Danimarkalımız, en Amerikalımız sabah kalkınca kahve içmeden ayılmayan filmden fırlamış karakterlerimiz bile, darbukaya dayanamaz. Uda ağlar. Klarnete tav olur. 9-8’lik ritm vardır. Bir ki, bir ki, bir ki üç diye sayılır. O ritimde hoplamayanı görmedim. Örnek çok ama ilk aklıma gelen, “Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki…” Evet, ele güne karşı yapayalnız ülkemizde, bu müzikler çaldı mı yerimizde duramaz, ellerimizi birbirimizin omzuna koyuveririz.
ORTAK DEĞERLERİ YENİDEN KEŞFETME
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu-Eski Diyanet İşleri Başkanı
Sözünü çok ettiğimiz fakat bir türlü yakınına gitmeye cesaret edemediğimiz sayısız erdemler ve hasletler hâlâ aramızda bir yerlerde sessizce yaşıyor. Fakat ne yazık ki, sorunlarla boğuşurken -din alanı da dahil- kişisel kaygılarımız veya hafızalarımıza kazınmış kötü örnekler, sahip olduklarımızın değerini fark etmeyi engellemektedir. Dinin özündeki ahlakı yeniden keşfetmemiz, onu belli şekil ve ritüellere indirgemek yerine insan hayatında egemen kılmak istediği temel ahlakî değerlerle, adalet, dürüstlük, hak yememe, yalan söylememe, ötekine saygı, yardımlaşma, kendisi için istediğini kardeşi için de isteme gibi temel erdemlerle birlikte anlamamız gerekiyor.Millet olarak üzerinde yaşadığımız coğrafyanın üzerinde dini, mezhepsel, etnik, sosyal ve kültürel birçok aidiyetlerimiz var. Ama bütün bu alt kimlikleri/aidiyetleri birbiriyle kavga ettirmeden barış içinde bir arada tutabilecek ortak bağ ise coğrafyanın vatana dönüşmüş olmasıyla kazanılmış vatan ve vatandaşlık duygusudur. Bunu da hiçbir ayırımcılığa fırsat vermeden eşit bir vatandaşlık hukukunu geliştirerek koruyabiliriz. Modern Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanlığı modeli ile din eğitiminin açıklık ve birlik içinde ve devletin gözetimi altında yürütülmesi (tevhid-i tedrisat) politikası çok önemli bir tecrübedir ve kazanımdır. Din alanını sivil özgürlükleri geliştirme veya belli bir dini görüşü egemen kılma adına serbest dalgalanmaya bırakmak, en hafifi din istismarı olmak üzere sonu gelmez bir macerayı göze almaktır.
ORTAK DEĞERLER İHTİYACI
Taha Akyol- Hürriyet Gazetesi Yazarı
Ortak değerlerimiz nedir sorusunda bu değerleri önemli ölçüde kaybettiğimiz endişesi vardır ve haklıdır. Ülkemizde yaşanmakta olan kutuplaşma, güvensizlik, kimliklerin keskinleşmesi, siyasi söylemin artan ölçüde çatışmacı olması gibi her gün yaşadığımız olgular bunun ispatıdır.Geçmişteki en büyük zenginliğimiz olup bugün en korkunç şekilde kaybettiğimiz değerimiz ‘birlikte yaşama kültürü’müzdür. Bunun unsurları olan hoşgörü, karşılıklı anlayış ve saygı gibi değerlerdir.Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi Vilayat-ı Şarkiye adlı kitabında Ermeni ve Müslüman (Türk ve Kürt) insanlar arasında nasıl bir karşılıklı güven, sosyal dayanışma, saygı ve sıcak komşuluk ilişkileri olduğunu, Ermeni milliyetçiliğinin araya girmesiyle bu “bin yıllık beraberliğin” husumete ve facialara dönüştüğünü ıstırapla anlatır. ‘Birlikte yaşama’nın gerektirdiği hoşgörü, saygı, özenli dil ve sosyal ilişkiler ağını geliştirmek zorundayız. Hiç bir sorunumuz bu kadar önemli değil. Hatta her sorunumuzun çözüm anahtarı bu.
PROJENİN SOSYAL MEDYA HESAPLARI: