Güncelleme Tarihi:
Seyahat etmenin pek çok çeşidi var. Örneğin bazıları tarihin peşine takılmayı sever. Ören yerleri ve müzeler onlar için olmazsa olmazdır. Bazısı da deniz, kum ve güneş üçlüsünden asla vazgeçemez ve mavi ile yeşilin kavuştuğu denizle kucaklaşmak için gaza basar. Kimisi de yeni yerleri keşfetmeyi hedefler.
Fakat son yıllarda bu seyahat severlere bir de lezzetli yemeklerin peşinden koşturanlar eklendi. Aslında haklılar çünkü ülkemiz bu konuda oldukça zengin. Anadolu’nun dört bir yanında öyle lezzetler var ki hepsi birbirinden harika...
Ben de gezgin ve seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Oğulcan Tatar, Erdoğan Gümüş, Didem Mutçalıoğlu ve Bahar Gündoğdu’na ‘Bahanesi yeme-içme olan ama lezzetler dışında keşfedilecek yerleri de barındıran hatta bazılarında deniz keyfi de yapılacak en güzel yerler nereler?’ diye sordum. Birbirinden güzel 10 adresi önerdiler.
BURSA: İster denize girin isterseniz lezzetlerin peşinde keşfe çıkın...
Bursa hem tarihi hem de doğasıyla gezmeyi sevenler için harika bir rota... Özellikle 1335 yılında Osmanlı'ya ilk başkent olan şehir, zengin tarihiyle Türkiye'de tarih ve kültür gezileri yapmak için en ideal şehirlerden biri. Bursa'da tarihi zenginlik; kervansaraylar, hanlar, camiler ve köylerle her köşe başında kendini gösteriyor. Ayrıca böylesi koca bir tarih, şehrin yemek kültürüne de yansımış durumda…
Bursa'da gezilecek çok fazla yer olduğunun altını çizen Didem Mutçalıoğlu, “20 tane görkemli kubbesiyle Bursa denilince ilk akla gelen simge yapılardan biri olan Bursa Ulu Camii, Bursa merkezine 44 kilometre uzaklıkta yer alan Gölyazı ve sessiz, sakin bir tatil yapmak isteyenlerin sıklıkla uğradığı huzurlu bir köy olan Trilye mutlaka görülmeli” dedi ve şehirde denize girilecek çok fazla yer olduğunun da altını çizdi.
"Büyükkumla Halk Plajı ücretsiz harika bir plaj. Gemlik ilçesinde bulunuyor ve özellikle çocuklu aileler için çok ideal. Yine Gemlik’teki Kurşunlu Halk Plajı da oldukça temiz. 2 kilometre uzunluğunda kumsalı bulunuyor. Mudanya’daki Altınkum Halk Plajı da harika… Son olarak yine Mudanya’daki Eğerce Plajı da genelde sakin oluyor. Belediye tarafından işletilen plajda soyunma kabini, duş ve tuvalet var. Plaj ise genel olarak kumlu ama yer yer taşlık alanları da bulunuyor.”
-- Bunların ilki Bursa'nın tahinli pidesi… Bu tam bir Bursa klasiği… Özellikle hanlar bölgesinde tahinli pideyi çok uzun zamandır yapan dükkânlar var. Buradaki esnafın da kahvaltı alternatifi olmuş. Bir diğer lezzet ise cantık. Bir nevi kıymalı pide olan cantık, Bursalılar için çok özel. Hem her öğün yiyebildikleri bir yemek hem de toplantıların vazgeçilmez ikramı.
Şehrin en güzel yemeklerini tattıktan sonra ise sıra tatlıda… Bursa’nın tatlıda da oldukça zengin olduğunu ifade eden Didem Mutçalıoğlu; “Bursa helvası olarak da bilinen süt helvası gerçekten harika. Un ve sütun muhteşem buluşması sonrası fırında pişen bu tatlı yöresel yemek yapan birçok restoranın menüsünde bulabileceğiniz bir seçenek” dedi.
-- Beyaz kesme taş ile yapılan ve kabartma işçiliklerle de süslenen ‘koca saat’ olarak bilinen Balıkesir’in asırlık saat kulesi, Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu, şehrin tarihini ve kültürünü bulacağınız Kuva-yi Milliye Müzesi, Osmanlı döneminden miras kalan en önemli eserlerden Zağnos Paşa Camisi şehirde görmeniz gereken önemli yerlerden. Balıkesir’de olup da şadırvanlarından su içmeyen yoktur. Şehrin kültürel dokusunun parçalarından biri olan saat kulesinin yakınında göreceğiniz şadırvandan mutlaka su için. Şehirden uzaklaşmadan tertemiz havasıyla yeşillikler arasında zaman geçirmek isterseniz Değirmen Boğazı Tabiat Parkı ise güzel bir seçenek.
-- Edremit ilçesine yolunuz düşerse mutlaka görmeniz gereken bir müze önerim var; Kaz Dağları Müzesi. Kuzey Ege tarihine ait antik eserler, önemli belgeler, sikkeler ve yöresel kıyafetler sergileniyor.
"Ayvalık Sarımsaklı Plajı; 7 kilometre uzunluğunda ve 100 metre enindeki plaj, uzun bir kumsala ve temiz bir denize sahip. Kumsalın en büyük özelliği kumunun vücuda yapışmaması. Ayrıca Sarımsaklı'dan sağa dönüp devam ettiğinizde yol sizi küçük koylara da götürecek. Marmara Adası; Bol oksijenli havası ve berrak mavi deniziyle yaz tatili için çok ideal. Denizin en temiz koylarından bir kaçını bünyesinde barındıran Marmara Adası, irili ufaklı birçok plaja sahip. Buraya deniz otobüsü, feribot veya günü birlik kalkan teknelerle ulaşmak son derece kolay."
"Balıkesir mandıracılıkta bir marka, en az 50 çeşit peynir bulabilirsiniz. Etli yemeklerden zeytinyağlılara kadar çok çeşitli yemekleri bulabileceğiniz bir mutfağı var. Balıkesir usulü keşkek, saçaklı mantı, düğün çorbası, peynirli patlıcan, Balıkesir usulü höşmerim, Ayvalık tostu, Susurluk tostu yemeden dönmemeniz gereken lezzetlerden. Ülkemizin en iyi zeytinyağları da bu bölgeden çıkıyor. Zeytinyağının üretiminden sofraya gelen hikâyesini öğrenebileceğiniz ve tadım yapabileceğiniz Küçükkuyu kasabasındaki Zeytinyağı Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz."
Eskişehir, tarihi dokusunu korumayı başaran yapıları, yemyeşil doğası, Porsuk Çayı ve üniversiteleriyle Türkiye'nin en modern kentlerinden biri. Ev sahipliği yaptığı iki üniversitesi ile sürekli olarak genç bir nüfusa sahip olan Eskişehir'in sokakları hep capcanlı… Şehirlerarası ulaşımda da hızlı tren hattının Eskişehir'den geçmesi seyahat severlerin buraya olan ilgisini artırmış durumda. Özellikle hafta sonları şehir dolup taşıyor.
Didem Mutçalıoğlu “Odunpazarı bölgesinde tarihi Odunpazarı evlerinin restorasyonu ve bu çevrede açılan çeşitli müzelerle şehir, çok fazla ilgi çekiyor” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerde bulundu:
"Bölgede ödüllü Odunpazarı Modern Müzesi yanında Ahşap Eserler Müzesi, Lületaşı Müzesi gibi Eskişehir’in kültürünü keşfedeceğiniz farklı birçok müze mevcut. Yine Odunpazarı'nın yanı başında Porsuk Çayı boyunca yer alan çarşıda güzel havalarda yürüyüş yapmak ya da Porsuk üzerinde bir gezintiye çıkmak çok keyifli. Sazova Parkı ise çocuklarla kesin ziyaret edilmesi gereken bir yer. Asıl adı Bilim, Sanat ve Kültür Parkı olan park içindeki kocaman masal şatosu ve bilim merkezleriyle çocuklar için harika vakit geçirilecek bir alan."
-- İçinin harcının gerektiği kadar sulu, hamurunun ince, kabarık ama çıtır olması gerekir ki Eskişehir’de çoğu yerde doğru kıvamda çibörek bulabilirsiniz. Bu lezzet gerçekten de Eskişehir’e gitmişken yemeden dönmemeniz gerekenlerden. Eskişehir'in özel lezzetlerinden bir diğeri ise Balaban Kebap. Balaban Tatarca'da ‘çok’ demekmiş.
-- Aslında büyük porsiyon anlamında eskiden müşterilerin “Balaban ver” yani büyük porsiyon olsun anlamında seslenmeleriyle sonunda balaban kebabı adını almış. Balaban kebabı pide üzerine et suyu, salça ve yoğurt dökülüp en son da köfteleri konmasıyla yapılan bir yemek. Lezzeti de bir harika. Eskişehir’de çok sevilen bir pastane tatlısı olan ‘Petifür’ü de tatmadan sakın dönmeyin. Hamur içi beyaz dolgusu ve hindistancevizi kaplamasıyla damaklara şenlik veren bir tatlı.
"Alaçatı Çark Plajı Çeşme’nin güney kısmında yer alıyor ve berrak bir denize sahip. Görüntüsü büyüleyici, burada mutlaka denize girmelisiniz. Çeşme ve Alaçatı yöresinin en ünlü plajlarından biri de Ilıca Plajı… Genellikle yüzmeyi çok iyi bilmeyenler ve çocuklu aileler tercih ediyor. Denizi sığ ve oldukça güzel. Bir başka alternatif ise Alaçatı Halk Plajı… Hem yerli hem de yabancı turistler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Sahil kısmı kum dışında biraz da taşlı ama denizi harika.”
Alaçatı’nın harika denizinin tadını çıkardıktan sonra keşfedilecek pek çok kültürel adresler de bulunuyor. “Alaçatı’nın simgesi haline gelen tarihi değirmenler ise fotoğraf çekmek için harika bir nokta” diyen Nurgül Büyükkalay “Ayios Konstantinos Kilisesi olarak da bilinen Pazaryeri Cami gezilecek yerler listenizde olmalı. Gün batımı için Alaçatı’ya yaklaşık 20 dakika uzaklıktaki Ildırı Köyü’ne de gitmelisiniz. Burası güneşi uğurlamak için en güzel adreslerden biri” ifadelerini kullandı.
“Zeytinyağlı yemekler, Ege otları, mezeler, tazecik deniz ürünleri ve sakızlı ürünler Alaçatı’nın klasik lezzetleri arasında. Kabak çiçeği dolması, enginar, Çeşme kumrusu, midye, sakız muhallebisi ve kurabiyesi denemeden dönmemeniz gereken lezzetlerden.”
Radika ve Turp otu salatası
FETHİYE – MUĞLA: Yöresel lezzetleri de harika
Masmavi deniz, bakir koylar, bozulmamış bir doğa ve binlerce yıllık bir tarih... Muğla'nın güzeller güzeli ilçesi Fethiye, doğal güzellikleri ve tarihi varlıklarıyla ülkemizin ve dünyanın en popüler tatil merkezlerinden biri. Oğulcan Tatar, “Fethiye, Ege’nin gezilecek en özel noktalarından biridir” dedi ve ekledi:
“Yamaç paraşütü sevdalıları, deniz dalış ve doğa meraklıları için eşsiz bir cennet. Tarih ve kültür sevenler için ise açık hava müzesi adeta. Kayaköy, Ölüdeniz, St Nicholas Adası, On İki Adalar, Çalış Plajı, Yeşil Üzümlü Köyü, Saklıkent Milli Parkı, Kelebekler Vadisi, Kabak Koyu, Paspatur Çarşısı ve artık teleferikle de ulaşımı olan Babadağ onlarca yer arasında ilk akla gelenlerden. Özetle siz yola çıkın, Fethiye buluştuğunuz anda sizi kucaklayacaktır.”
Fethiye onca güzellikleri dışında Ege ve Akdeniz’in mutfak kültürlerinin bir sentezini göreceğiniz yer. Bölgeye has tadacağınız harika lezzetleri barındırıyor. Oğulcan Tatar akla gelen ilk lezzetin Babadağ keşkeği olduğunu söyledi ve şu bilgileri paylaştı:
"Akşamdan bekletilen döğmenin iyice dövülüp kuzu ile buluşmasından oluşan Babadağ keşkeği gerçekten inanılmaz bir lezzet. Besin değeri yüksek ölemeç çorbası ise bugüne kadar içtiğiniz en iyi çorba olabilir. Kuşbaşı doğranın etlerin ağır ağır pişirilmesi ile yapılan et kaplama da damak çatlatan türden bir lezzet. Bir de bulgurlu patlıcanları meşhur. Biraz basit bir yemek ama Fethiye’de olmaktan mı kaynaklanıyor bilinmez, tadı harika…”
Akdeniz’in güzelliğine eşlik eden Tarsus, tarihin birçok sahnesine tanıklık etmiş olup, günümüze getirmiş olduğu kalıntılarla sıklıkla ziyaret edilen Mersin ilçelerinden biri. Buraya adım attığınızda keşfedilecek çok fazla güzellikle karşılaşacaksınız. “Tarsus tarih ve kültürüyle çok zengin bir yer” diyen Didem Mutçalıoğlu, gezilecek yerleri şu şekilde detaylandırdı:
“Şehrin simgelerinden biri olan Kleopatra Kapısı’nı mutlaka görmeniz lazım. Kim ve ne zaman yapıldığı hakkında kesin bilgi bulunmuyor ama görüntüsü oldukça büyüleyici. Ortaçağ’a ait bir kalıntı olan Gülek Kalesi, Tarsus’un en göze çarpan ve en çok ziyaret edilen noktalarından biri olan Tarsus Şelalesi, farklı dönemlerin izlerini bir arada göreceğiniz Tarsus Müzesi ise gezilecek yerlerden bazıları.”
-- Tarsus yemekleri denince ilk akla gelenlerden biri şüphesiz ki buraya has humusu. Ancak bu bildiğiniz humuslardan değil. Burada yediğimiz humus size “Bu Humus ise daha önce yediklerim neydi?” dedirtecek. Aslına bakarsanız içerik aynı ama sırrı yapım şekli ve malzemesinde… Bir kere nohut bakır taşlarda uzun uzun tokmakla eziliyor ve pürüzsüz bir hale geliyor. Tahin de Çukurova'da yetişen yerli susmadan yapılan tahin. Ve tabii üzerine bol bol dökülen pul biberli yağ… Humusu pastırmalı ya da sade olarak servis ediyorlar. İkisi de harika. Tek şart ikisinden birini yemeden Tarsus'tan ayrılmamak.
-- İkinci bilinen ve tescilli Tarsus yemeği ise minik fındık lahmacunları. Bunlar bir porsiyonda 5-6 tane servis ediliyor ve yanında da yine Tarsus'a has şalgam suyuyla harika gidiyor. Tarsus'a gelince yemeden dönmemek gereken bir diğer tescilli yemek ise Tarsus kebabı. Bu kebabı diğer kebaplardan ayrılan en önemli özelliği et harcına soğan eklemeleri. Lezzeti dillere destan bu kebap Tarsus'ta neredeyse tüm kebapçılarda yiyebileceğiniz bir yemek.
Erdoğan Gümüş, “Şehrin tarihi konaklarından olan Kocabaş Konağı ( Maraş Kültür Evi), geleneksel yerel kültüre ait eşyaların sergilendiği, eski dönem günlük yaşama ait canlandırmaların yer aldığı Mahmut Arif Paşa Konağı Kültür Evi ve Etnografya Müzesi tam da sizlere hitap ediyor” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu önerileri paylaştı:
-- Taş Medrese ve Türbesi, Abdulhamid Han Camisi, Ulu Cami, Çınarlı Cami, Malik Ejder Türbesi, Hatuniye Cami (Şems Hatun Camii), manevi havayı teneffüs etmek için kapılarını her daim açık tutar ziyaretçileri için. Seyir terasında şehre tepeden bakmak, Taşhan’da ve Pınarbaşı’nda çay içmek, Anadolu’yu bir kez daha çayın deminde tanımak ve tatmak, doğunun misafirperver, sıcakkanlı insanlarıyla sohbetler etmek, gönülden gönüle köprüler kurmak için doğru adrestir Maraş.
-- Germenicia Antik Kenti’nde dünya litaretürüne giren mozaikleri ve Arkeoloji Müzesi’nde yer alan antik fil fosillerini incelerken çağlar öncesine, Milli Mücadele Destanı’nı anlatan görsellerle zenginleştirilmiş Kurtuluş Müzesi’nde dolaşırken yakın tarihe yolculuk yaparsınız. Ceyhan Nehri üzerinde 15. yüzyılda Dulkadiroğulları Beyliği döneminde yapıldığı tahmin edilen, 158 metre uzunluğunda ve beş gözlü Taş Köprü’ye hayran kalırsınız.
-- Kamp kurmayı sevenler için Maraş’ın Başkonuş Yaylası’nı da hatırlatmadan geçmek istemem. Başkonuş Yaylası, birçok endemik bitkiyi bünyesinde barındıran ve göçmen kuşların uğrak yeri olan doğa harikası bir yayla… Çoğunluğu köknar, sedir, meşe, ve ardıç ağaçlarından oluşan ormanıyla, baharda açan binbir çeşit çiçekleri ve göçmen kuşlarıyla doğayı sevenler için mutlaka görülmesi gereken muhteşem bir yer… Maraş’a yaklaşık 50 kilometre mesafede bulunan bu doğa harikası yaylada çadırlı ya da karavanla kamp kurabilir ya da önceden rezervasyon yaptırmak suretiyle bungalov evlerde konaklama yapabilirsiniz.
Ayrıca Erdoğan Gümüş, “Konya sadece kent merkezinde yer alan manevî duraklarıyla değil yakın çevresinde bulunan doğal, tarihî ve kültürel değerleriyle de dikkat çekiyor” dedi ve ekledi:
“Yerköprü Şelalesi, İvriz Kaya Anıtı, Ilgın Kaplıcaları, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Beyşehir Eşrefoğlu Camisi görülebilecek mekânlardan bazıları… UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Çatalhöyük ise insanlık tarihine merak duyanlar için mutlaka görülmesi gereken ören yeri… Yöre kültürüne dair izleri merak edenler için ‘Kentsel Sit Alanı’ olarak ilan edilen Sille’yi de ilginizi çekebilecek ören yeri olarak bir kenara not etmelisiniz.”
Bunca gezilecek yerler dışında Konya harika lezzetleriyle de ön plana çıkıyor. Erdoğan Gümüş, “Konya’nın birbirinden güzel lezzetleri duraklarında; bamya çorbasını, su böreğini, çebiç kebabını, fırın (tandır) kebabını ve dillere destan bir çeşit pide olan etli ekmeğini, bir tatlı türü olan höşmerim gibi yöresel yemeklerini tatmadan sakın dönmeyin” dedi.
RİZE: Yaz aylarının serin adresi
Yayla turizminin ülkemizdeki ilk adreslerinden olan Rize'de yeşilin hiç görmediğiniz tonlarını görecek, eşsiz doğaya hayran kalacaksınız. Bahar Gündoğdu, “Özellikle Rize’nin yaylaları şelaleleri gez gez bitmez. Üstelik hemen hemen hepsinde harika bungalov evler bulunuyor” dedi ve keşfedilecek yerleri şu şekilde detaylandırdı:
-- Rize'de muhteşem doğa içinde, dereler üzerinde yapılmış onlarca köprü var. Mikron Köprüsü, Şenyuva Köprüsü, Köprüköy Köprüsü ve Çağlayan Köprüsü görmeniz gereken köprülerden sadece birkaçı. Rize’ye gelince yaz sıcağında yaylara çıkmadan da olmaz…
-- Dünyaca ünlü Ayder Yaylası Rize'de ilk görmeniz yer. Burası dışında Çağrankaya Yaylası, Ovit Yaylası, Hazindak Yaylası, Gito Yaylası, Polakcur Yaylası, Çeymakçur Yaylası, Avusor Yaylası, Kavrun Yaylası, Samistal Yaylası, Kale Yaylası, Sal Yaylası, Pokut Yaylası, Palovit Yaylası, Elevit Yaylası ve Anzer Yaylası ise listenizde olması gereken yaylalar. Hepsini gezmek zor ama üç-dört tanesini görmeden dönmemenizi öneririm.
-- Rize lezzetleri ile de harika bir şehir. Gitmişken muhteşem Rize kavurması, kara lahana dolması ve üstüne de sütlaç yemeden dönerseniz Rize’yi tam anlamıyla keşfetmiş sayılmazsınız.
Fotoğraflar: Alamy, İStock