Güncelleme Tarihi:
Bakıcı fiyatları nedeniyle iş hayatına son veren, fiyatların bu kadar yüksek olmasına rağmen istediği gibi bir bakıcı bulmakta zorlanan ve bakıcıları ile sorun yaşayan pek çok aile var ama bu konuda sorun yaşayan sadece aileler mi? Yüksek maaş talepleri ile gündeme oturan bakıcıların keyfi yerinde mi?
Çalıştıkları evde kötü muamele gören, gece gündüz çalıştırılan, önüne artık yemek konan, şartları beğenmeyip işten ayrılmak istediğinde ise mobbing'e uğrayan dadıların sayısı hiç de azımsanacak ölçüde değil.
Oyun ablası, çocuk bakımı ve dadılığa alaylı olarak başlayan H. Ö., sektörde 17 yılını geride bıraktı. Yıllar geçtikçe de bu işi meslek olarak benimsedi. İlk yardım ve 0-3 yaş çocuk bakımı-eğitimi aldı, seminerlere katıldı, kendini geliştirmek için kitaplar okuyor, şimdilerde ise "Çocuk Gelişimi" son sınıf öğrencisi.
Bazen firmalar, bazen bireysel başvurular, bazen de tanıdıklar aracılığıyla iş görüşmelerine katılıyor. Yaptığı işi çok seviyor ama onun da meslektaşları gibi bakıcılık yaparken ailelerle yaşadığı pek çok sorun var. Gelin hem H. Ö.'nün hem de diğer bakıcıların yaşadıklarını kendi ağzından dinleyelim:
‘GÖRÜŞMEDE KONUŞULANLAR UNUTULUYOR, GÖREV TANIMLARI DEĞİŞİYOR’
"Ben bakıcı olarak ailelerle görüşmeye gittiğimde genelde pek sorun yaşamıyorum ama sorunlar aileyle çalışmaya başladıktan bir süre sonra baş gösteriyor. Maalesef görüşmede konuşulanlar bir anda unutuluyor ve görev tanımı değişmeye başlıyor.
Pandemi döneminde tüm sektörlerde yaşanan olumsuzluklar bizim sektörde de hissedildi. Sanırım psikolojik açıdan bakıcı ve ev yardımcıları daha çok etkilendi. Çünkü bir anda işverenle ve çocuklar ile birlikte eve kapandık. Pandeminin başında ben 3 ay izin kullanamadım. Çalıştığım aile, personelin Covid taşıyabileceği endişesiyle yardımcı istemedi. Temizlik, yemek, ütü konusunda işverenlerle yardımlaştık ama çocuklar konusunda yardımlarını çok gördüğümü söyleyemem. Resmen günler geçmek bilmedi. Gündüz çocukların bakımı ve ev işlerine yardım, gece çocuklar uyandığı uykuların bölünmesi nedeniyle gece gündüz bitmeyen bir mesaim vardı. Tabii bir süre sonra işvereninden çocuğuna kadar hepimizin psikolojisi bozulmaya başladı. Biraz iyi olan diğerini teselli etme görevini üsleniyordu."
‘ÇOCUĞUM NİYE BENİ DEĞİL DE SENİ İSTİYOR’
"Bakıcılık yaptığım süre zarfında benim de sektördeki diğer arkadaşlar gibi enteresan deneyimlerim oldu. 'Niye üniversite okuyorsun, biz okumanı istemiyoruz' diyeni de oldu, çocuk beni herhangi bir olayda yanında istediğinde, 'Sen çocuğuma ne yaptın da beni istemek yerine seni istiyor' diye tartışan ve 'Çocuğa sarılma, öpme yoksa seni işten çıkaracağım' tehditleri savuran da…
Yediğimiz yemeği, içeceği hesaplayan, hasta olduğumuz için azarlayan, düğün ve cenaze gibi olaylarda izin vermemek için kavga eden, yıllık izin vermemek için yapmadığı kalmayan pek çok aile ile çalışmak zorunda kaldım."
‘BAKICININ ANNE BABA OLMASINI BEKLİYORLAR’
"Benim görevim bana emanet edilen bebek ve çocukları en iyi şekilde eğitmek ,beslemek, bakmak ve büyütmek, onları bebeklikten itibaren güvenli bir ortamda hayata hazırlamak. Bunları yaparken anne ve babayla bir takım olmalıyız ama aileler genel olarak bir bakıcı buluyor ve çocuğu direkt bakıcının üzerine atıp anne babalık yapması bekliyorlar. Bir şey söylediğinizde ise ‘Sana o kadar para veriyoruz tabii ki yapacaksın, biz çok yoğunuz” diyorlar. Ama biz bakıcıyız, o çocukların anne ya da babası değil…"
İlber Ortaylı'nın şu cümleleri bence her şeyin özeti:
“Ben öğrencilerime, sabah kahvaltıyı birlikte yapamayacaksanız, masal anlatamayacak ya da dua okuyamayacaksanız, akşam yarım saat konuşmayacaksanız çocuk doğurmayın diyorum. Artık anne babalar para kazanıyor, çocuğuna her istediğini alıyorlar ama yanında yoklar."
'ÇOCUKLARINA BAKMAMAK İÇİN İZİNLERİMİZİ HAFTA İÇİNE ÇEKENLER VAR'
"Son yıllarda çocuklarına bakmamak için izinlerimizi hafta içine çeken ailelerle çalıştım. Hafta sonu tüm gün çocuklara bakması zor olduğu için izinlerimi hafta içi bir gün yapmamı istiyorlardır. Ben ailelerle sorun yaşadığım dönemde bile çocuklara çok severek baktım. Hem de öyle kazandığım uçuk rakamlar da değildi. Tek çocuktan benim aldığım paranın fazlasını alan varken ben iki çocuğa birden bakıp sorun etmedim ama bazı işverenler hep memnuniyetsiz ve hep insanların emeğini sömürme derdinde… Aslında piyasa fiyatının altında çalıştığımı ve bunu bildiğimi, hakkımın bu olmadığını söylediğim aileler de hep çocuklara olan sevgimi kullandı."
‘EŞİNİ KISKANAN BAKICI ÇALIŞTIRMASIN’
"Ben çalıştığım ailelerde eşinden kıskanma gibi bir durum yaşamadım ama meslektaşlarımdan bu şikâyeti çok sık duyuyorum. Eşini kıskanan varsa da bakıcı çalıştırmasın. Bir de bakıcılara ve yardımcı personele hırsız muamelesi yapılıyor, bu da sektördeki arkadaşlarımın özellikle yabancı yardımcıların başına çok geliyor.
Türkiye'de bakıcılık ve yardımcı personel olmak cidden çok zor. Biz aileye yardımcı olmak için anlaşıyor ve işe başlıyoruz ama çalışmaya başlayınca tüm anlaşma koşulları değişiyor."
‘ÖZELLİKLE YABANCI ÇALIŞANLARA MOBBİNG YAPILIYOR’
"Bakıcı olarak başladığımız işte çocuklara daha az zaman ayırır hale geliyoruz ve kendimizi aileleri mutlu etmeye çalışırken buluyoruz. Özellikle yabancı çalışanlara gidecek yerleri yok diye mobbing yapılıyor. Birçok yabancı uyruklu arkadaşım aynı şeyden şikayetçi. Artık onlar da iş bulunca kaçıyor. İnsanlar çalıştığı yerden memnunsa, onlara insan muamelesi yapılıyorsa, öyle 300-500'e bırakıp gitmiyorlar.
Elbette bakıcı ve yardımcı personellerle ilgili olumsuz örnekler de çok ama bazı işverenler de çok masum değil. Maalesef sigortasız eleman çalıştıran, tazminat almayalım diye altı ayda bir sigorta giriş-çıkışı yapan, çocuklar büyüdükten sonra temizlik personeli olmanızı isteyen ama ‘Ben bakıcıyım temizlik yapmak istemiyorum’ dediğinizde size tazminat vermemek için mobbing uygulayan aileler var. Hatta evdeki erkek tarafından taciz edilip kaçanların olduğunu çevremizden duyuyoruz."
'ARTIK YEMEK VEREN BİLE OLUYOR'
"Kendi yediği yemeği çalışanına lâyık görmeyen, artık yemek veren, ya da onlara ucuz gıda malzemeleri alıp yemeğini ayrı pişirmesini isteyen aileler bile var."
"Her şeyden önce insan olarak birbirimize saygı duymalı ve anlayış göstermeliyiz ki sağlıklı iş ilişkilerimiz olsun, sağlıklı bireyler yetiştirelim. Böyle bakıcı-aile çatışmalarında ne bireyler ne de çocuklar sağlam psikolojiyle büyüyebilir."
'BENİ HIRSIZLIKLA SUÇLADI, O GÜN EVİ TERK ETTİM'
Firuze K. (33)
Ben bugüne kadar çalıştığım evlerde pek sorun yaşamadım çünkü her dediklerine evet dedim. Dadı olarak işe girdim ama yapmadığım iş kalmadı, bazı aileler temizlik için ekstra ücret öderdi, bazıları ise nasıl olsa parasını veriyoruz diye suyumu çıkartana kadar bin bir bahane yaratırdı. İşe ihtiyacım olduğu için bunları dert etmedim ama en son çalıştığım evde gördüğüm muamele beni çileden çıkardı.
2 yaşında bir çocuğa bakıyordum ve çok memnundum. Çocuk bakımı haricinde benden temizlik ve yemek gibi şeyler de istiyorlardı ama yine de halimden memnundum. Baktığım çocukla da çok iyi anlaşıyorduk. Yatılı olarak çalıştığım için gece uyandığında bile benim adımı sayıklayarak uyanırdı.
Her şeye razıydım ta ki o kara güne kadar. Zaten daha önceden de birkaç kez sezinlemiştim ama emin olamamıştım. Evin içerisinde kameralar vardı ve tabii ki çocuklarının güvenliği için böyle bir önlem almaları normaldi ancak onca ay geçtikten sonra sürekli kamera kayıtlarına bakmalarının altında yatan şeyin bir şey çalıyor muyum diye kontrol etmeleri olduğunu sonradan anladım.
Yanında çalıştığım kadının o gün yatak odasından değerli bir eşyası kaybolmuş ve tabii ki benim aldığımı düşünmüş. Odama girip eşyalarımı kontrol etmek istedi. Bu gerçekten benim için kabul edilebilir bir durum değildi. Resmen aylardır çalıştığım evde hırsızlık yapmakla suçlanıyordum. “Tabii ki gelin kontrol edin, o arada ben de bavullarımı hazırlayayım” dedim ve aynen dediğim gibi yaptım. Tabii ki aradığı eşya benim odamda çıkmayınca çok bozuldu ve “Tamam canım bu kadar büyütme” dedi ama buna gerçekten tahammül edemezdim. Onun büyütme dediği şey o kadar gurur kırıcı ve incitici bir şeydi ki kredi borcum olmasına rağmen bir saniye bile düşünmedim ve o gün işten ayrıldım.
Birkaç gün sonra özür dilemek için aradı ve işe geri dönmemi istedi. Bir önceki yardımcısı hırsızlık yapmış o yüzden benden de şüphelenmiş ve çok pişman olmuş. Aslında pişman olduğuna hiç inanmadım, çocukla o kadar az zaman geçiriyordu ki büyük ihtimalle çocuk beni istediği için ağlamıştı, o yüzden yelkenleri suya indirmişti. Bana hırsız diyen ve güvenmeyen bir aileyle asla çalışamayacağımı söyleyip telefonu yüzüne kapattım. Gerçekten böyle insanlarla çalışmak, beni severek yaptığım bu meslekten inanılmaz derecede soğutuyor.
'EVİN DADISI DEĞİL KÖLESİ GİBİ DAVRANIYORLAR'
Derya B.
Ben 10 yıldır bebek bakıcılığı yapıyorum, çocukları çok seviyorum ve işimi severek yapıyorum ama tek derdim sadece dadılık yapmak, çocuğun eğitimini en iyi şekilde sağlamak ama maalesef ülkemizde dadı her işi yapmalı mantığı hâkim. Ailelerle görüşmeye gidiyorum, “Temizlik işi yapmam sadece çocuğun öz bakımı ile ilgilenirim ve onun yemeğini yaparım” diyorum ama piyasada o kadar suistimal edilmiş bir konu ki “Sen yapmazsan yapanını buluruz, güle güle” diyorlar. Böyle olunca da iş bulmamız oldukça zor oluyor ve onların şartlarını kabul etmeye mecbur kalıyoruz. Halbuki böyle yaptıklarında biz çocuklarla geçireceğimiz kaliteli vaktimizi, enerjimizi boşuna harcamış oluyoruz. Mesela çocukla eğitici oyunlar oynamam gereken zamanda evi temizlemem gerektiği için ayağımın dibinde elektrik süpürgesi ile oynatmak zorunda kalıyordum.
Ben şu anda çalıştığım aileden çok memnunum. Temizlik işleri için gelen ayrı bir personel var ve ben sadece çocukla ilgileniyorum. Bir önceki çalıştığım ailede çocuk gece terörü yaşıyordu ve ağlayınca o uyuyana kadar uykusuz kalıyordum. Gündüz uykusuna yatırdığımda ben de onunla birlikte kestirmek istiyordum ama ebeveyni evden çalıştığı için başıma çavuş gibi dikiliyor, çocuk uyurken ütü yapmamı yemeği hazırlamamı istiyordu. Her fırsatta da tembel ve uykucu olduğumu söylüyordu. Bir yıl zor dayandım ve sonunda o aile ile çalışmayı bıraktım ve şimdiki ailem ile çalışmaya başladım. İnanın bana, böyle anlayışlı ve saygılı aileleri bulmak gerçekten zor ve parmakla sayılacak kadar az.