Güncelleme Tarihi:
CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu’ndan Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile Muğla Milletvekili Nurettin Demir, 10 Kasım’da Silivri Cezaevi’ne giderek Cumhuriyet gazetesi soruşturmasında 5 Kasım’da tutuklanan Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik ve Bülent Utku ile görüştü. Komisyonun hazırladığı raporda, cezaevlerinde şartların giderek ağırlaştığı belirtilerek, tutuklularla toplu olarak görüşmelerine izin verilmediği, cezaevlerinde mektup yazmanın ve dışarıdan kitap getirtmenin ilk kez neredeyse imkansız hale geldiği kaydedildi. Raporda görüşme notları da özetle şu şekilde yer aldı:
2500 TOPLANTIYA KATILDIM
Murat Sabuncu (Genel Yayın Yönetmeni): Cumhuriyet’e karşı yapılan operasyon, bu gazeteye değil, cumhuriyet anlayışına yapılan bir operasyondur. FETÖ’cü bir savcının iftirası nedeniyle buradayız. Canımız acıyor, yine de suçsuzluğumuzun en kısa sürede anlaşılacağını biliyoruz. Türkiye, cezaevlerinde 200’ün üzerinde gazeteci tutukluyken, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay tutukluyken, vekiller cezaevine konmuşken sadece kendimiz için özgürlük istemek bizi utandırır. Bana sordukları soruların birisi; ‘Abant toplantılarına katıldın mı?’ Abant toplantısına konuşmacı olarak değil, muhabir olarak katıldım. AKP’nin iftarına, kampına, CHP’nin mitingine, TÜSİAD’ın toplantısına, HDP’nin nevruzuna... Toplam 2 bin 500 toplantıya katıldım. Böyle olursa herkes suçlu olur.
ÖLÜ DOĞMUŞ BİR DAVA
Kadri Gürsel (Yayın danışmanı): Avukat ve bizler, nöbetçi hâkimin karşısında tutuklanmadan önce bize atılan bütün suçları paramparça ettik. Ölü doğmuş bir davayla karşı karşıyayız. Adil yargılanma hakkımız çiğnenmiştir. Bana sorulan soruların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. 12 Temmuz’daki ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ yazısının son paragrafından suçluyor. Sigara bırakmayı hicveden bir yazıydı o. Sigara içmek isteyen çocuklar, engellemek isteyen babalardır. Otoriter bir babanın antitezi asi evlattır. Ben, asi evladın Tunus’taki gibi kendisini yakan biri değil, sigarasını söndüren bir kişi olabileceğini söyledim. Bundan dolayı ‘Darbeyi savunuyorsun’ diyorlar. Subliminal mesaj falan bilmem, açık yazan biriyim. Geçmişte mahkemeleri izlerken gördüğüm komedilerin çok daha fazlası burada yaşanıyor.
SİYASİ YAZIM YOK
Turhan Günay (Cumhuriyet Kitap Genel Yayın Yönetmeni: 2011-2013 arasında Yeni Gün Ajansı’nın yönetim kurulunda bulundum, idari görevde bulundum, kitaplarla ilgili yazılarım var, siyasi hiçbir yazım yok ama yazdıklarımı okuyamayan bir savcı var. 51 bin TL’yi 51 milyon TL gören bir savcı var. Bin TL’lik ilanı 1 milyon TL olarak gördüler.
KİTAP GELMİYOR
Güray Öz (Okur Temsilcisi): Kitap gelmiyor. Yazmak yasak. Burada kalmak, bu mücadelenin bir parçasıdır. Dışarıda mücadele sürdüğü sürece biz burada kalırız.
İÇİ BOŞ BİR ŞEY
Önder Çelik (Avukat): İçi boş bir şey, yazılan, çizilen, sosyal medya haberleriyle ilgili suçlamalar var. ‘Haberlere niye müdahale etmediniz’ diye soruyorlar. Atatürkçü yayın çizgisine bir saldırı bu.
BASIN YASASINA AYKIRI
Bülent Utku (Avukat): ‘Vakıf yönetimi olarak bu yazılardan sorumlusunuz’ deniyor ama bu, Basın Yasası’na aykırı. Can Dündar’ın yaptığı haberi gündeme getiriyorlar. Anayasa Mahkemesi ‘haber’ demiş. Bu haberden Erdem Gül ve Can Dündar yargılandığı halde o davadan bizi de yargılamaya çalışıyorlar. Bir davadan hem Can Dündar hem Erdem Gül’e hem de bize ceza vermeye kalkıyorlar.
KARGALAR GÜLÜYOR BEN GÜLÜYORUM
Musa Kart (Karikatürist): Her voltaya çıkışımda / Silivri’nin tüm kargaları / Üşüşüyor başıma / Hakkımda açılan davayı anlatıyorum / Onlar gülüyor / Ben gülüyorum... Hakkımda açılan dava çoktu, çok dava açıldı, yargılandım. 10 karikatür gösterdim, 5’i PKK eleştirisi, 5’i FETÖ eleştirisi barındırıyor. Birinci sayfa karikatürleri, sadece benim değil Cumhuriyet gazetesinin de fikri. PKK ve FETÖ’ye sert eleştiriler gazetenin de fikri aynı zamanda. Biz dimdikiz. Yaptığımız gazetecilik, başka bir şey yapmadık. Daha önceden damgalanmış bir torbaya her kesimden muhalif attılar ama bu torba dikiş tutmaz, patladı patlayacak. 3 gün hiç uyutmadan parmak izi almak için beklettiler.
Hakan Kara (Yazar): 34 yıl çalıştım, 20 yıl haber müdürlüğü yaptım. Türkiye’nin ilk hava muhabiriyim. Bu soruşturma trajikomik. Ergenekon gibi uydurma deliller var. Kaçan savcı Zekeriya Öz’ü kopya ediyorlar. Savcı, 7 haberi sordu. Dava açılmamış haberler nedeniyle buradayız. Bir yazıyı sordu, ‘Cumhuriyet’te CIA var mı’ diye. Yazarı kim dedim. Yazarı yok. İstikbal 7 tane reklam vermiş onu sordular. Sabah gazetesi 85 tane almış, biz 7 tane.