Cumhuriyet davasında 3. gün

Güncelleme Tarihi:

Cumhuriyet davasında 3. gün
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2017 18:07

Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart’ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın, üçüncü duruşması bugün yapıldı. Savunmasını yapan isimlerden Ahmet Şık, "Her dönemin 'suçlusu' olmayı başardım; kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi.

Haberin Devamı

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, gazeteci Ahmet Şık’ın arasında bulunduğu tutuklu sanıklar getirildi. CHP Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Barosu Başkanı avukat Mehmet Durakoğlu, gazeteci Hasan Cemal, yazar Oya Baydar ile çok sayıda yerli-yabancı gazeteci ve sanık yakını da duruşmaya izledi.

HAKAN KARA SAVUNMA YAPTI

Duruşmada önce gazetenin köşe yazarlarından Hakan Kara savunma yaptı. 34 yıldır Cumhuriyet'te çalıştığını 2 bini aşkın haber, röportaj, söyleşi ve köşe yazısına imza attığını anlatan Kara, "Bunların arasında FETÖ'yü öven tek bir yazı yok. Gazetecilik yaşamım boyunca ne FETÖ'yü ne de başka bir terör örgütünü öven tek satır yazı yazmadım. Çoğulcu, katılımcı demokrasiyi, laikliği, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını, kadın-erkek eşitliğini, temel hak ve özgürlükleri savunan bir gazeteci olarak bu iddianamede yer alan tüm iddiaları reddediyorum. Hiçbir şeriatçı, terörist ve darbeci örgüte yardım etmedim" dedi.

Haberin Devamı

Savunmasında iddianamede tanıklar arasında yer alan Hüseyin Gülerce'ye değinen Kara, şunları kaydetti:

"FETÖ'yü tanımam. FETÖ ile çekilmiş bir fotoğrafım yok. Onunla aynı sofrada yemek yemedim. Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Yıllarca FETÖ'yü öve öve bitiremeyen, onu yere göğe sığdıramayanlar, ona 'Hocaefendi Hazretleri' derlerdi. Ben böyle bir ifadeyi hiç kullanmadım. FETÖ'ye 25 yıl boyunca hizmet eden, ondan maaş alan Hüseyin Gülerce gibi insanların FETÖ'ye güvenmesini, örgütün güçlenmesini, yaygınlaşmasıın sağlamadım. Ne benim ne ailemin boğazından FETÖ'nün tek bir kuruşu geçmedi. Buna rağmen ben örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlanıyorum. Tescilli FETÖ'cü Hüseyin Gülerce tanık, bense burada sanık koltuğunda oturuyorum. Telefonumda Bylock yok. Hiçbir Cumhuriyet yazarı veya yöneticisinin de yok. Bank Asya'da hesabım yok. TUSKON üyesi değilim. FETÖ'cü olarak bilinen hiçbir kurumla ilişkim yok. İddianamede FETÖ ya da herhangi bir terör örgütüyle ilişkim olduğuna dair tek bir kanıt yok. Buna rağmen 9 aydır hapisteyim. MGK'da 2004 yılında verilen FETÖ raporunu yok hükmünde sayan ben değilim. 2010 yılında 'Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde FETÖ'yü tehdit olmaktan tümüyle çıkaran ben değilim. Bugün Türkiye'de darbeye karıştıkları gerekçesiyle yargılanan 160 general ve amirali ben terfi ettirmedim. Terfilerin altında kimin imzası var? Bu general ve amirallerin güvenlik soruşturmalarını ben yapmadım. Askeri lise, KPSS gibi sınavların sorularını ben çalarak, yüzbinlerce genci mağdur etmedim. 15 yıl boyunca Pensilvanya ziyareti New York uçaklarını dolduran siyasetçi ve politikacılar kimlerdi? Neden bunların listesi çıkarılmaz. Hiçbir Cumhuriyetçi o uçaklarda yer almadı. AKP ile FETÖ'cülerin yakınlığını Türkiye'de bilmeyen var mı? Bu yakınlık, devletin, ordunun, emniyetin, yargının, eğitim kurumlarıınn, üniversitelerin bu çetenin eline geçmesinin en önemli anahtarı olmadı mı? FETÖ'ye her türlü desteği verenler, 15 temmuzun taşlarını döşeyenler Cumhuriyetçiler değildi."

Haberin Devamı

TURHAN GÜNAY: 267 GÜNDÜR TUTUKLUYUM

Tutuklu yargılanan Cumhuriyet Kitap ekinin Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay da savunmasında, iddianamede kendisinin Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olduğu yönündeki bilginin yanlış olduğunu söyledi; "Hiçbir zaman Cumhuriyet Vakfı Yöneticisi olmadım" dedi. FETÖ'den soruşturulan 4 kişiyle iletişimi olduğu şeklindeki suçlamaya yanıt veren Günay, "Hakkında FETÖ’den soruşturma bulunan dört kişiyle iletişimim olduğunu belirtilmiş. Görevim gereği tüm kitap fuarlarını izlerim. Bunlardan biri kitap fuarı için arandığım telefonlar. İkincisi Mustafa Koç diye biri Kayseri’den aramış. Hayatımda hiç Kayseri’ye gitmedim. Arkadaş beni davet etti, gitmeyi istedim ama gidemedim. O konuşma da bundan ibaret. Bir de Ali Çolak ile görüşmem var. Ali Çolak Zaman’da çalışan biri. Bir kitap yazmış bizi aramış. Dördüncüsü bir akademisyen. Kitapları var büyük ihtimalle bir kitap için aramıştır. Sadece bu 4 iletişim kaydı ve Vakıf yöneticisi gösterildiğim için 267 gündür tutukluyum" diye konuştu.

Haberin Devamı

AHMET ŞIK'IN SAVUNMASI

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada hakim karşısına çıkan sanık gazeteci Ahmet Şık, "Üç gündür süren yargılamada bu iddianamenin abesliğini anlatacağım. Cumhuriyet'te aranan örgütün kimler olduğunu, nerede olduğuna dair yol tarifi yapacağım" dedi. "Paralel yürüdük biz bu yollarda" kitabının önsözünden alıntı yapan Şık, "Karanlık günlerden geçiyoruz. Darbe engellendi ama temel hak ve özgürlükler askıya alındı. KHK'lerle devletin Türk İslamcı şekilde dizayn edilmesine hız verildi. Kamu görevlileri ihraç edildi. Kamudaki boşluk liyakata göre değil, biata göre yapıldı" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI: "KÖŞE YAZISI İSTEMİYORUZ"

Haberin Devamı

Şık konuşmasına devam ettiği sırada Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Savunma kapsamında kal Ahmet Şık. Köşe yazısı istemiyoruz" diyerek müdahale etti. Bunun üzerine Şık, "Savunma kapsamında yapıyorum. Bitirdiğimde göreceksiniz" dedi.

"SÖYLEDİKLERİM SAVUNMA DEĞİL, İTHAMDIR"

15 Temmuz darbe girişimine değinen Şık, "Kuşkularımızı söyleyip, yazdığımız için hapisteyiz. Ama böyle bir planı, bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT'i yönetmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. Şık, "Cumhuriyet Gazetesi'nden bir illegal örgüt, ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız. Söylediklerim savunma veya ifade değil. Aksine ithamdır. Çünkü bu siyasi operasyonun kanuni kılıfını hazırlayan metnin başında 'iddianame' yazması, çöp muamelesi yapılması gereken bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Türkiye'de yargının kimi mensupları, bizatihi adaletin mezar kazıcıları olmuşlardır" dedi.

Haberin Devamı

"KIZIMA BIRAKACAĞIM MİRASTAN GURUR DUYUYORUM"

Gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak gösterildiğini vurgulayan Ahmet Şık, "Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik faaliyetlerini suçlama konusu yapmak, totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi.

SAVUNMASI BİTİNCE ALKIŞLANDI

"Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim" diyen Şık sözlerini "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sözüyle savunmasını tamamladı. Şık'ın savunması, izleyiciler tarafından alkışlandı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dağ, "Ne yapıyorsunuz şov yeri mi burası. Salonun düzenini bozuyorsunuz" diyerek sessiz olunması konusunda uyarıda bulundu.

MAHKEME BAŞKANI SORU YÖNELTTİ

Daha sonra Mahkeme Başkanı Dağ, sanık Ahmet Şık'a sorular yöneltti. Başkan Dağ'ın ilk sorusu, "Basın özgürlüğü sınırsız mıdır?" oldu. Şık, "Evrensel anlamda gazeteciliğin etik çerçevesi belirlenmiştir. Gazeteciliğin sınırı belirleyen şey şudur; doğru olması ve kamusal çıkar gözeten her şey haberdir. Bir gazeteci savaş çığırtkanlık yapmaz, barışı kutsar, kaynakla arasına sınır koyar" dedi.

"İDDİANAMEYİ CİDDİYE ALMAYIN"

Bunun üzerine Mahkeme Başkan Dağ, "İddianamede, beş yazınız var. Bunların barışı kutsadığını düşünüyor musunuz?" diye sorunca Şık, "İddianameyi defalarca okudum. 27 yıldır gazetecilik yapıyorum, defalarca yargılandım. Ama samimiyetle söylüyorum Türkiye yargısına gazetecilik anlatmaktan yoruldum. Düşünce ve ifade özgürlüğü ne demektir, giderilmek istenmeyen bir eksiklik var" dedi. Başkan Dağ, "Ben değil, iddianame diyor" deyince Şık,"O iddianameyi çok ciddiye almayın" şeklinde cevap verdi.

"ŞİDDETİ ÖVEN HİÇBİR ŞEY YOK"

Mahkeme Başkanı, PKK terör örgütü elebaşılarından Cemil Bayık ile yaptığı röportajı sorunca Şık, "O yazı gazeteciliğin etik sınırları içinde yapılmış bir söyleşidir. Kendisinin söylediği şeyleri hiçbir ekleme, çıkarma yapmadan yazılan ve sadece dilbigisi kurallarının uygulandığı bir haberdir. Şiddeti öven hiçbir şey yok. 27 yıllık gazeteciyim, bir tek yazım tekzip edilmedi. Bu kadar yalanın olduğu dönemde gazetecilik için gurur vesilesidir" şeklinde cevap verdi.

O SÖYLEŞİ SORULDU

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katledenlerle yaptığı telefon görüşmesi hatırlatan Başkan Dağ'ın "Bu söyleşinin barışı kutsamak çabası var mıdır?" sorusuna Ahmet Şık, "Evet. Sorduğum soruları okuyun lütfen, hep birlikte karar verelim. Bugüne kadar yaptığım her haberin arkasındayım. Ne söylüyorsam öyle yaşayan biriyim. Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, kutsal kitabın arkasına gizleyecek bir günahım yok. İki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder" yanıtını verdi.

BAŞSAVCIVEKİLİ DE SORU SORDU

Daha sonra Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, "Savunmanız esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyormuş gibi" deyince ahmet Şık, "Hepsi esasa ilişkin" diye yanıt verdi. Başsavcıvekili Bölükbaşı,"DHKP/C ve PKK'den bahsetmediniz" deyince Şık, "Faşizm susmak değil, konuşmak mecburiyeti demiş Roland Barthes. Faşizmlerde sizi bir şeyler söyletmeye çalışırlar. Ben örgütlerle ilgili tek şey söyleyeceğim. Ben gazeteciyim, bu örgütler benim için haberdir" dedi.

SANIK TURHAN GÜNAY DA SAVUNMASINI YAPTI

Öte yandan sanık Turhan Günay da savunmasını tamamladı. Günay, "33 yıldır gazetede çalışıyorum. Hiçbir zaman Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olmadım. Sadece bir süre için Yenigün Haber Ajansı'nda kitap birimi sorumlusu olarak görev yaptım. Sonrasında herhangi bir görevim yok. Hakkında FETÖ soruşturması olan 4 kişi ile iletişim kaydım olduğu ileri sürülüyor. Kitap fuarı için arandığım kişi, Kayseri'ye davet eden, kitap yazan, akademisyen. Sadece bu dört iletişim kaydı ve vakıf yöneticisi gösterildiğim için 267 gündür tutukluyum" dedi. Duruşmaya ara verildi.

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!