Güncelleme Tarihi:
Gelecek hafta Ramazan Bayramı tatilinin hafta sonu ile birlikte 5 gün olması, güzel bir bahar seyahati için çok iyi bir fırsat. Bu nedenle turizm sektöründe yoğun bir hareketlilik yaşanıyor.
Otellerdeki doluluk oranı şimdiden yüzde 90’a ulaştı. Fiyatlar ise iki kişi için 5 günlük tatilde 3-4 bin liradan başlayıp 40-50 bin liraya kadar çıkıyor.
Fakat otellerde 4-5 gün zaman geçirmek yerine daha ekonomik tatil yapabilmek mümkün. Ben de gezgin ve seyahat yazarları Burcu Gürtürk Kadar, Bahar Gündoğdu, Didem Mutçalıoğlu, Nurgül Büyükkalay ve Erdoğan Gümüş’e ‘Bütçeyi çok fazla sarsmadan uygun bir tatil için nereye gitmeli?’ diye sordum.
Kamp yapılacak adreslerden tutun da keşfedilecek köy ve kasabalara kadar 10 şehirden 15 adresi önerdiler.
KAMP TUTKUNLARINA ÖZEL
Şelale sesi eşliğinde kamp deneyimi: Hacıllı Şelalesi / İSTANBUL
‘Tüm çevrede kamp yapma imkânı var’
Hacıllı, İstanbul’a yakın kamp yapılacak en güzel adreslerin başında geliyor. Şile otobanından ayrıldıktan sonra 30 kilometre sonra buradasınız. Kamp alanına yakın yolların dar ve çok virajlı olması dışında gidiş çok kolay.
Bölge; dere, gölet ve şelalesiyle keyifli bir kamp deneyimi için oldukça ideal. Hatta kaya tırmanışı yapanlar için parkur bile bulunuyor.
“Köye gelince ister şelale tarafında ister daha az insanın olduğu yerlerde kamp kurabilirsiniz” diyen Bahar Gündoğdu, “Tuvalet ve su yok. Tedarikli gitmeniz gerek” diye ekledi ve şu bilgileri paylaştı:
- Şelalenin bulunduğu yerde içinden su akan bir mağara bulunuyor. Göksü Deresi kıyısından yürüyebileceğiniz harika patikalar ve yürüyüş parkurları, tırmanış meraklıları için tırmanmaya uygun kayalar, off road meraklıları için her türlü zorluk seviyesinde harika güzergâhlar sizi bekliyor.
Fotoğraf: Bahar Gündoğdu
Hem yakın hem uzak: Ormanlı Kamp Alanı / Çatalca – İSTANBUL
‘Deniz, orman ve göl üçlüsü bir arada’
İstanbul’da Çatalca’nın sınırları içinde yer alan Ormanlı Kamp Alanı tam bir cennet… Bahar Gündoğdu, “Çatalca deniz, orman ve göl üçlüsünün olduğu bir yer” dedi ve kamp için şu bilgileri paylaştı:
“Çatalca’da Ormanlı Köyü’nün sahiline inerken, sol taraftaki yolları takip ederek sahili gören üst taraflarda çadırınızı kurabilirsiniz. Bu arada yol üstündeki çeşmelerden sularınızı doldurmayı unutmayın. Gündüzleri de sahilde uzun yürüyüşler yaparken Karadeniz dalgalarının görüntüsü size harika kareler sunacak.”
Balaban Köyü Kampı / Demirköy – KIRKLARELİ
'Çok fazla bilinen bir adres değil'
Balaban Kamp alanı, Balaban Köyü yolu üzerinde Dupnisa Alabalık Çiftliği’ne gitmeden sağa ayrılan yol ayrımında kalıyor. İnsanların daha çok ‘Velika’ olarak bildikleri mevkide bulunuyor. Alan sessizliği ve sakinliğiyle tam bir dinlenme ve kamp yeri.
“Burada içme suyu için kaynak suyu akıyor. Hemen yanında dere var. Etrafta gezdiğinizde bir sürü yürüyüş parkuru oluşturabilirsiniz” diyen Bahar Gündoğdu, şu detayları paylaştı:
“Balaban köyü, çok fazla bilinen bir adres değil. Bu nedenle rahat bir şekilde kamp deneyimi yaşayabilirsiniz. Dere kenarında kamp kuracağınız çok fazla alan var. Uygun bir yer bulup bayram tatilini sessiz bir ortamda huzur içinde geçirebilirsiniz. Tek eksik yönü tuvaletin olmaması... Ayrıca alan karavanlar için de oldukça uygun.”
Konforlu kamp deneyimi: Sülüklü Göl / BOLU
‘Yürüyüş parkurları, tuvalet ve çeşme bulunuyor’
Sülüklü Göl, doğa tutkunlarının ve doğa sporcularının mutlaka görmesi gereken muhteşem göllerden birisi… Göl, Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Tavşansuyu köyü sınırları içinde bulunan ve tektonik hareketler sonucunda oluşmuş bir heyelan set gölü.
Sülüklü Göl kamp alanında yürüyüş parkurları, tuvalet ve çeşme bulunduğunu söyleyen Bahar Gündoğdu, “İhtiyacınız olan eşyaları eksiksiz yanınızda getirmenizde fayda var. Çünkü çevrede market ya da bakkal bulunmuyor” dedi ve ekledi:
“Sülüklü Göl Tabiat Parkı’na şahıs olarak giriş 6 lira. Bir günlük çadır konaklaması ise 35 lira. Alanda kamp atılacak çok güzel yerler var. Ayrıca buraya kadar gelmişken Çubukköy’de bulunan Çubuk Gölü Tabiat Parkı’nı ve Akyokuş’ta bulunan Karamurat Gölü’nü de görmenizi öneririm.”
100 liraya kamp keyfi: Abant Gölü / BOLU
‘Çok özel bir kamp alanı’
Türkiye’nin en güzel doğa parklarından biri Abant Gölü… Etrafını saran sarıçam, karaçam, kayın, kavak, dişbudak, gürgen, söğüt ve ardıç ağaçları başta olmak üzere oldukça zengin flora ve faunaya sahip.
“Oteller bölgesine yakın bir alanda çadır ve karavan kampı kurmak isteyenler için özel bir kamp alanı bulunuyor” diyen Erdoğan Gümüş şu önerileri paylaştı:
"İsterseniz çadır ve karavan kiralanabileceği gibi, kendi karavanınız ya da çadırınızla kamp kurabiliyorsunuz. Kamp alanı ücretli ve güvenlik dâhil her türlü alt yapı imkânı mevcut… Yöresel yemekleri bulabileceğiniz bir de restoran var. Günlüğü çadırlı kamp için 100, karavanla kamp içinse 150 lira ücret ödemeniz gerekiyor."
İSTANBUL VE ANKARA’NIN YANI BAŞINDAKİ UYGUN ROTALAR
Yeşil ve mavi güzel: Sapanca / SAKARYA
‘Çok fazla bungalov konaklama seçeneği bulunuyor’
İstanbul’dan sadece birkaç saatlik mesafeyle kendinizi doğanın kucağında bulacağınız Sapanca, şehrin gürültüsünden ve kalabalığından uzak, dingin atmosferiyle sakin ve keyifli bir tatil yapacağınız adreslerden.
“Göl çevresinde bol oksijenli bir doğa yürüyüşü yaparak güne başlayarak bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirebilirsiniz” diyen Nurgül Büyükkalay, göl çevresinde bisiklet yolu olduğunun da altını çizdi ve şu bilgileri paylaştı:
- Etrafı ormanla çevrili Sapanca Gölü, durgun suyuyla kano yapmak için de çok uygun. Kanoyla beraber su kayağı, rüzgâr sörfü gibi çeşitli su sporları yapma imkânınız var. Ayrıca Maşukiye'ye de uğrayabilirsiniz. Burası bir mesire alanı. Yemyeşil doğasında dağ ve göl manzarası muhteşem. Sandalla gölde gezintiye çıkabilir ve balık tutabilirsiniz. Göldeki salaş teknelerde balık de yiyebilirsiniz.
Sapanca daha çok SPA ve göl odaklı konaklama seçenekleriyle öne çıktığını da ifade eden Nurgül Büyükkalay “Göl çevresinde her bütçeye uygun çeşitli konaklama seçenekleri var. Bungalov tipi evlerde konaklama fiyatları ise 600 liradan başlıyor” dedi.
- Tarihi kent dokusunu günümüze kadar korumayı başarabilmiş Mudurnu’da yüzyıllara meydan okuyan çok sayıda konak, cami ve hamam bulunuyor. Yıldırım Beyazıt Camii, Kanuni Sultan Süleyman Camii ve Yıldırım Beyazıt Hamamı tarihi değerleriyle ilk göze çarpanlar arasında…
Burcu Gürtürk, “Mudurnu’da bulunan konakların bir kısmı butik otel ve pansiyon olarak hizmet veriyor. Konak otellerde gecelik konaklama fiyatları 400-600 lira arasında değişiyor. Ama pansiyonlar biraz daha ucuz” dedi ve tadılması gereken lezzetler ilgili de şu detayları paylaştı:
“Mudurnu, kaşık sapı ve kızılcık tarhanası gibi yöresel yemekleriyle ünlü… Göveç olarak adlandırılan güveçlerin tadı ise bundan sonra başka bir yerden et yemek istemeyeceğiniz kadar iddialı…”
Safranbolu mimarisinde havuzlu konaklara da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Bazı havuzlar konakların içinde, bazıları ise evin bahçesinde yer alıyor. İlçede tarihi değere sahip han, hamam, cami ve çeşme de bolca bulunuyor.
- Safranbolu’nun simgelerinden 1645 yılında Kazasker Hüseyin Efendi tarafından yaptırılan Cinci Han kervansarayı ve hamamı, Safranbolu çarşısında yer alıyor. Çarşının girişinde yer alan tur şirketlerinin mini golf araçlarıyla ‘Eski Safranbolu’yu etraflıca keşfetmek mümkün. Köprülü Mehmet Paşa Camii, Tabakhane, içinde Türkiye’deki saat kulelerinin minyatürlerinin bulunduğu Safranbolu Hükümet Konağı, Kanyon kenarında kafe ve restoranların bulunduğu Değirmen rotanızda yer alacak duraklardan bazıları.
- Her mevsimi başka güzel olan Safranbolu, kanyonlar üzerine kurulu. Yaklaşık beş yıllık bir maziye sahip Kristal Cam Teras da bu kanyonlardan biri olan Tokatlı Kanyonu üzerinde yer alıyor. Her gün yüzlerce turist buradan kanyonu seyre dalıyor. 80 metre yükseklikte bulunan cam terasta müthiş bir kanyon manzarası sizleri bekliyor. Tam da şu dönemde kanyonun içinde irili ufaklı şelaleler de akmaya başlıyor.
- Safranbolu’ya 11 km mesafede yer alan Yörük Köyü de eski evleriyle ünlü. 750 yıllık tarihi bulunan köy, terk edilmiş hayalet kasabası atmosferine sahip. Buraya kadar gelmişken köy yolunun çıkışından anayolun karşısına geçip dipsiz olduğu rivayet edilen gölü de görebilirsiniz.
Konaklama fiyatları ile de bilgi veren Burcu Gürtürk Kadak, “Safranbolu’da konakların bir kısmı butik otel olarak hizmet veriyor. Gecelik fiyatlar 200 ile 600 lira arasında değişiyor. Eğer aracınızla gidecekseniz Safranbolu’nun biraz dışında uygun pansiyonlar da bulunuyor” dedi.
Peki nereleri gezmeli? İşte Erdoğan Gümüş’ün önerileri…
- Amasra’nın yarımada olarak birleştiği iki adadan biri Boztepe’dir. Boztepe tarihî Kemere Köprüsü sayesinde Amasra’ya bağlanıyor. Tam bir seyir teras özelliği ile fotoğraf tutkunlarının da vazgeçemediği adreslerden biri olan adada Deniz feneri ve Ağlayan Ağaç en fazla ilgi gören noktalar… Özellikle not almanızı isterim ki, gün batımı manzarasının en güzel izleneceği yerlerden biridir Boztepe…
- Adım adım dolaşmanın doyumsuz hazzına varacağınız Amasra’da görülmesi gereken en güzel kültürel eserlerden biri de sivil mimariye örnek yapılardan Edhem Ağa Konağı. Günümüzde mesken olarak kullanılan yapı, bir dönem Yeşilçam filmlerinden “Gönderilmemiş Mektuplar” filminin de çekimlerine ev sahipliği yapmış. Tescilli bir eser olan tarihi konak, özgün yapısıyla tarihe tanıklık ediyor adeta...
- Özellikle yine fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden Direkli Kaya, yedi metre uzunluğunda ve mermerden iskelesiyle bir hayli ilgi uyandırıyor. Hem panoramik açıdan hem gece ve gündüz görüntüsü, fotoğraf kareleri için muhteşem enstantaneler sunuyor.
Amasra’da konaklama seçeneklerine de değinen Erdoğan Gümüş, “Amasra çok büyük bir yer değil. Bu nedenle konaklama alternatifleri kısıtlı. Çevrede butik oteller bulunuyor. Gecelik fiyatları da 380-700 lira arasında değişiyor” dedi.
Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı bir sahil kasabası olan Kıyıköy, İstanbul’a 150-180 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Aynı zamanda bir balıkçı kasabası olan Kıyıköy, iki doğal sit arasında, denize nazır kayalık bir zemin üzerindeki yerleşimiyle muhteşem bir manzaraya sahip. İstanbul’un keşmekeşinden kaçıp günübirlik gidilecek bir adres…
Erdoğan Gümüş, “Kasabanın kuzeyinden ile güneyinden geçen ve her ikisi de doğal sit olarak tescillenen Papuçdere ile Kazandere çaylarında ailecek balık tutabilir motorla ya da kayıkla gezinti yaparak güzel vakit geçirebilirsiniz” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Bölgede Bizans dönemine ait Kıyıköy Kalesi’ni, yine Bizans dönemi kaya manastırlarının en iyi örneklerinden Aya Nikola Manastırı’nı, Osmanlı dönemi Kıyıköy Camisi’ni ve moloz taş ve tuğladan örülü kısmen yıkılmış Osmanlı Hamamı gibi tarihi eserleri listenize mutlaka ekleyin”
BAHARDA YAZI YAŞACAĞINIZ CEP YAKMAYAN ROTALAR
Keşfedilmeyi bekliyor: Doğanbey / AYDIN
‘Köyün sokaklarında yürümek başlı başına bir terapi’
Bayram için çok özel ve bir o kadar da güzel bir tatil seçeneği de Aydın Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın güneyinde kalan Doğanbey Köyü. Eski adı ‘odalar ‘anlamına gelen ‘Domatia’ olan köy, mübadele döneminde terk edilmiş bir Rum köyünün yeniden hayata dönmesiyle bugünkü halini almış. Henüz popüler ve bilinir olmaması nedeniyle nispeten daha tenha ve uygun bir alternatif…
Didem Mutçalıoğlu, “Köyde restore edilmiş eski evler hem Rum hem Türk mimarisinin çok güzel örneklerinden. Evlerin güzelliği buradaki şahane doğayla da birleşince Doğanbey Köyü insana nefes olacak başka dünyalara götüren eşsiz bir yer olmuş” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Köyün sokaklarında yürümek başlı başına bir terapi. Evler rengârenk, gözlere şenlik yaptırır cinsten. Köy ayrıca muhteşem doğası olan Dilek Yardımadası Milli Parkı içindeki tek yerleşim. Doğanbey'in ayrıca kendisi kadar çevresi de güzel. Köyün hemen yakınındaki Priene ve Miletos Antik kentleri gezilebilecek çok güzel yerler. Hele ki bahar aylarında gelincikler eşliğinde çok farklı bir atmosfere bürünüyor.”
“Konaklama için köye 30 kilometre uzaklıktaki Söke’ye gidilebilir” diyen Didem Mutçalıoğlu, “Söke’de konaklama için uygun yerler bulabilirsiniz. Butik otel ya da pansiyon tarzı çok fazla seçenek var. Fiyatlar ise 400-700 lira arasında değişiyor” dedi.
Rum köylerinde keşif: Gökçeada / ÇANAKKALE
‘Turist istilasına uğramadığı için çok uygun konaklama seçenekleri mevcut’
Çanakkale Kabatepe'den 1,5 saatlik feribot yolculuğuyla ulaşılan Gökçeada, hem doğası hem de farklı yerlerine serpiştirilmiş şirin köyleriyle çok özel bir yer. Henüz turist istilasına uğramamış olmamasından dolayı da uygun konaklama ve yemek seçeneklerini barındırıyor.
Didem Mutçalıoğlu, “Yolda giderken sağlı sollu yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarını göreceksiniz. Her yere serpiştirilmiş gibi duran badem ağaçları ve dev çınar ağaçları da Gökçeada’ya gitmek için başlı başına bir neden…” dedi ve gezilecek yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
- Gökçeada çok büyük ve inişli çıkışlı tepelerden oluşan bir ada. İçinde göletleri, tuz gölü ve barajı da var. Özellikle baharda her yeri çiçek kaplı oluyor. Buna bir de serbest otlayan koyun ve keçilerin yavrularıyla her yerden karşınıza çıkması eklenince, doğaseverler için çok keyifli bir tatil adresi ortaya çıkıyor. Ve tabi upuzun kumsalları ve inanılmaz temiz denizini de unutmamak lazım.
- Adayı özel yapan şey ise eski Rum köyleri. Adanın nüfusu bir dönem neredeyse tamamen Rum kökenliymiş. Bu yüzden de Rum mimarisiyle yapılmış taş evlerden oluşan çok güzel köyler var. Bademli, Zeytinli, Tepeköy ve Dereköy mutlaka görmeniz gereken yerler.
Fotoğraf: Didem Mutçalıoğlu
- Bademli köy en bakımlısı, çoğu ev yenilenmiş ve doku çok iyi korunmuş. Tepe üzerindeki konumuyla şahane bir manzarası var. Tepeköy, adından da anlaşılabileceği gibi bir tepede yer alıyor ve nefes kesici manzaraya sahip. Zeytinli köy ise nispeten daha ufak bir yerleşim. Köye, sağlı sollu yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının olduğu bir yoldan gidiliyor. İrili ufaklı kafeler ve restoranlarıyla çok şirin bir yer. Dereköy de zamanında adanın en büyük yerleşimiymiş. Şimdi ise terkedilmiş, genelde yıkık dökük evlere sahip.
Ayrıca Didem Mutçalıoğlu, Gökçeada’da her keseye uygun konaklama seçeneği olduğunu söyledi ve ekledi: “Adada çok fazla butik otel var. Fiyatlar 250 liradan başlayıp 1500 liraya kadar çıkıyor. Ama adanın güney tarafında kamp atacağınız yerler de bulunuyor. Kamp yapmak alternatif bir seçenek olabilir”
Fotoğraf: Didem Mutçalıoğlu
Tam bir antik çağ kenti: Selçuk / İZMİR
‘Şimdi tam zamanı’
Selçuk, yerli turist tarafından genelde yol üstü görülüp gezilen bir yer olarak bilinir. Oysa ki burayı harika bir bahar tatil seçeneği yapan pek çok özelliği var. Öncelikle yabancı turistlerin Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Kilisesi ziyaretleri için geldikleri bölge, konaklama açısından çok fazla seçenek barındırıyor.
Üstelik önümüzdeki bayram yabancı turist için sezon dışı tarihlere denk geldiğinden seçeneklerin çoğu da size kalmış durumda. Tabii Selçuk'un gezilecek yerleri de… “Selçuk'un içi başlı başına gezilmesi gereken bir yer.
Bu bayramda yabancı turist yoğunluğu da çok fazla olmaz. Selçuk’u keşfetmenin şimdi tam zamanı” diyen Didem Mutçalıoğlu şu önerilerde bulundu:
- Selçuk Kalesi’nin bulunduğu Ayasuluk Tepesi ve çevresi görülmesi gereken birçok tarihi eser barındırıyor. Tepenin eteklerinde bulunan Selçuklulardan günümüze kalan İsa Bey Cami çok etkileyici… Camide göreceğiniz sütunlar ve bazı mermerler, dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Efes'teki Artemis Tapınağı’nın sütunları ve mermerleriymiş.
Fotoğraf: Didem Mutçalıoğlu
- Caminin hemen yanı başında ise St. John Bazilikası bulunuyor. Burası Bizans İmparatorluğu’nun en büyük kiliselerinden biriymiş. Tüm bunların dışında Selçuk sokaklarını gezerken birçok restore edilmiş tarihi ev ve hamam gibi yapılarla karşılaşıyorsunuz.
- Buraya kadar gelip Efes Antik Kenti ve Şirince’yi ziyaret etmeden de olmaz. Her yıl 1,5 milyon turistin ziyaret ettiği antik kent, gerçekten de muhteşem. Şirince ise mübadele döneminde terk edilen eski bir Rum köyü… Harika fotoğraflar çekeceğiniz garanti…
Selçuk’ta her keseye uygun konaklama seçeneğinin olduğunu vurgulayan Didem Mutçalıoğlu, “Turistik rotaların olduğu alanlarda gecelik konaklama ücretleri 325-850 lira arasında değişen çok fazla otel bulunuyor” dedi.
BAYRAMI AKDENİZ’DE GEÇİRMEK İSTEYENLERE
Akdeniz kıyılarını süsleyen güzel: Demre / ANTALYA
‘Bungalovlarda kişi başı konaklama 350 liradan başlıyor’
Demre, Noel Baba Kilisesi ile ün yapmış olsa da Akdeniz kıyılarını süsleyen Likya Uygarlığı’nın antik kentleri, huzur bulacağınız sakin plajları, şifalı suları ve daha birçok güzelliğe ev sahipliği yapıyor.
Bu nedenle Demre’ye geldiğinizde “Andriake Antik Kenti ve Andriake’ye ait çok sayıda kalıntıların sergilendiği Likya Medeniyetleri Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin” diyen Nurgül Büyükkalay, ayrıca ‘Burguç şifalı sularına’ girmeyi de ihmal etmeyin diye ekledi ve şu önerilerde bulundu: