Güncelleme Tarihi:
RUSYA’nın Ukrayna’ya müdahale ettiği 24 Şubat sabahı Hürriyet muhabirleri İdris Emen ve Murat Şaka hemen sıcak bölgeye gitmek için harekete geçti: “Zaten iki ülke arasındaki gerilimi uzun süredir takip ediyorduk. Savaşın başladığı sabah Ukrayna hava sahası kapandı. Hızlıca bir rota çizmemiz gerekiyordu. Bu tip durumlarda zamanla yarışıyorsunuz. En hızlı şekilde kendimizi sınıra atmamız gerekiyordu. Polonya üzerinden gitmeye karar verdik. Polonya’da bir gece geçirdikten sonra Lviv’e geçmek için yola koyulduk. Ukrayna sınırında ilk gördüğümüz şey yüzlerce araçlık konvoyun Ukrayna sınırından Polonya’ya geçmeye çalıştığıydı.
SINIRDA GÖZALTI
Zaten bizim işimiz bu noktada başladı. İlk olarak buradaki göç yolculuğunu yazdık. Sınırda fotoğraf çekerken Ukrayna askerleri ekipmanımıza el koydu, bizi gözaltına alarak sorgulamaya başladı. Yaklaşık 5-6 saat boyunca bizi orada tuttular. Fotoğraflarımıza baktılar, tabii büyük bir kaos olduğu için herkesten şüphelenir durumdaydılar.
ZORLU YOLCULUK
Savaş ortamında ulaşım aracı bulmak da bir yerden bir yere gitmek de çok zor. Lviv’e bizi götürecek taksiyle buluşabilmek için sırtımızda ağır ekipmanlarımız ve -3 civarındaki hava durumunda 3-4 saat beklemek, 20 kilometre civarında yürümek zorunda kaldık.”
Ardından Kiev’e ulaşmak için yola koyulan Şaka ve Emen bu kez Ukrayna yönetiminin sokağa çıkma yasağına denk gelmişler:
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
“Lviv’den Kiev’e 7-8 saatlik bir yol var. Yoldayken sokağa çıkma yasağı olduğunu öğrendik. Bu arada Kiev’in belli bölgelerinin bombalandığı haberleri geliyor. Gece karanlık olduktan sonra şehre girmenin tehlikeli olacağını düşündüğümüz için geceyi şehrin girişinde terk edilmiş bir benzin istasyonunda arabanın içinde geçirdik. Top sesleri eşliğinde uyumaya çalıştık. Sabah şehir merkezine ulaştık. Zaten o gece arabanın içinde konakladığımız bölge, birkaç günde Rus ordusu tarafından ele geçirildi.
MESLEKİ DAYANIŞMA
Savaş gazeteciliğinde büyük bir mesleki dayanışma var. Kiev’e ulaştığımızda hepimiz birbirimize haber vererek aynı otelde konakladık. Daha uzun süredir orada haber takibi yapan meslektaşlarımız vardı. Tehlike anlarında nasıl hareket edeceğimize dair sık sık birbirimizden fikir aldık.”
O FOTOĞRAFI ÇEKTİKTEN SONRA...
MURAT Şaka “Daha önce Irak ve Suriye’de de görev yapmış gazetecilersiniz, Ukrayna’da gördükleriniz size etkiledi mi?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Savaş bölgesinde çalışan gazeteciler o sırada olayın sıcaklığıyla ne kadar acı şeylere şahit olduğunu tam olarak kavrayamıyor. Çünkü fotoğraf çekip haberin peşine düşüyorsunuz. Örneğin bombalanan bölgede elinde valizle bir yetişkin ve bir çocuk ölmüştü. Onların fotoğrafını çekip gazeteye yolladım. O anda çok etkilenmedim. Daha sonra oradan uzaklaştığımızda çektiğim fotoğraftakinin bir çocuk cesedi olduğunu düşündüm ve bir anda tüylerim diken diken oldu.”
KENDİMİ EN KÖTÜSÜNE HAZIRLADIM
İDRİS Emen “Savaşın ne kadar korkunç bir şey olduğunu bildiğim için kendimi en kötüsüne hazırlamıştım” diyor: “Kiev’in etrafında vurulan bölgelerde çok ağır manzaralarla karşılaştık. Bombardımanların olduğu bölgede yaşlı, engelli insanlar ellerine iki parça eşya almış, yıkılmış olan şehirden kaçmaya çalışıyordu. Biz orada çalışırken 500-600 metre uzağımıza bir havan mermisi düştü. Savaş bölgesindeysen güvenli yer diye bir şeyden söz etmek mümkün değil.”
KORKU İNSANA SINIR ÇİZER
“Peki görev sırasında bomba sesleri arasında uyurken, her gece bir saldırı beklerken korkuyor musunuz?” diye soruyorum. İdris Emen “Tabii ki korkuyoruz. Korku bu tarz bölgelerde iyi bir şey, çünkü korku insana bir sınır çiziyor. Nerede durmamız gerektiğini korkularımız söylüyor. Yoksa gazetecilik refleksiyle her yere girmek, her türlü tehlikeli noktaya objektifi doğrultmak istiyoruz” diye yanıtlıyor.