Güncelleme Tarihi:
İkinci Körfez Savaşı sırasında Ankara’daki Toygar Börekçi İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni N.K., dersinde “savaş ve barış” konusunu işledi. Televizyonda gördüğü savaş görüntülerinden çok etkilenen 9 yaşındaki Merve Hoşafcı da “Savaşa Hayır” yazdığı kâğıtları okulunun koridorundaki pano ile duvarlarına astı. Yazıya Merve’nin öğretmeninden destek geldi. Ancak okul müdürü önce yazıları indirdi ardından öğretmene “Çocukların kafalarına bu tür şeyler sokmayın, bu bir propagandadır” diyerek soruşturma açılmasını istedi. Soruşturma sonunda öğretmen N.K., başka okula gönderildi. Okulda yaşanan yüksek tansiyon ise 28 Mart 2003 tarihli Hürriyet’in “Savaşa Hayır Okulu Karıştırdı” manşetiyle tüm ülkede gündeme geldi. Bu gerilimden en çok etkilenen de Merve oldu. Merve, şu anda 28 yaşında. Bodrum’da Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünü bitiren ve freelance (serbest çalışan) tasarımcı olarak çalışan Merve, 19 yıl sonra yaşadıklarını Hürriyet’e şöyle anlattı:
ÇOCUKLARI DÜŞÜNMÜŞTÜM
“Dokuz yaşımdaydım. Yaşadığım üzüntüyü ve hayal kırıklığını net hatırlıyorum. Savaşın neden başladığıyla, kimin, kime ne yaptığıyla hiç ilgilenmemiştim aslında. Herhalde böyle durumlarda herkes önce çocuklara üzülür. Ben de bir çocuk olarak hiç suçları olmadan buna maruz kalmış çocukları düşünmüş, belki kendimi onların yerine koymuş ve dünyadaki diğer çocukların da başına gelebileceğinden korkmuştum.
ORTALIK KARIŞTI
Herkesin bildiğini, kabul ettiğini sandığım o yazıyı yazdım: ‘Savaşa Hayır’. Bu yazıyı sınıfa ve okulda birkaç yere daha astıktan sonra ortalık karıştı. ‘Savaşa hayır’ derken istemeden birilerine savaş açmış, kendimi kendimle vermek zorunda kaldığım bir savaşın da ortasında bulmuştum. Bugün bile düşündüğümde anlamakta zorluk çekiyorum. Üzerinde ‘Savaşa Hayır’ yazan A4 boyutunda, tüm iyi niyetleri, duyguları ve dilekleri içinde barındıran, hiçbir siyasi görüşe işaret etmeyen bir kâğıt kimi, nasıl ve neden rahatsız eder?
Mesele basına yansıdı. İşte yaşananların güzel şeylere vesile olmaya başlaması o ana denk geliyor. Bana ve aileme destek olan, beni çocukları, kardeşleri yerine koyan güzel insanlarla tanıştım. Okula mektuplar, çiçekler, hediyeler yağmaya başladı.
DÜNYA HEPİMİZE YETER
Tam 19 yıl sonra yine bir savaşa tanıklık ediyoruz. Dünyada hepimize yetecek yer varken. Hem 28 yaşındaki ben hem içimde yaşatmaya devam ettiğim her yaştan küçük Merveler hepimiz hayal kırıklığı içindeyiz. Ama aramızda bir fark var; mesela 9 yaşındaki Merve’nin umudu vardı. Benim artık pek umudum kalmadı. Aradan geçen 19 yıl ve değişmeyen hiçbir şey. Bir tarafta Paris Fashion Week bir tarafta yaşanan büyük trajedi. İkisinin arası iki bin küsur kilometre. Hiç sebep olmadığım, ucundan bile etki etmediğim yine de sorumluluk hissettiğim bu şeyi izlemek bana utanç veriyor. Ve yine dünyadaki tüm çocuklar adına üzülüyorum.”
BUGÜN OLSA...
Merve “Beni ben yaptığı, kişiliğimi, hayata bakışımı şekillendirdiği için olan biten her şeye mutluyum” diyerek ekliyor: “Ama bugün olsa yine yapar mısın sorusunu çok düşündüm, içimden verdiğim onlarca cevaba çok güldüm. Sonuçta ben de arkadaşlarımla erkeklerden kızlar tuvaletine kaçarak oyunlar oynadığım daha normal bir ilkokul hayatına sahip olabilirdim. Ama bir tarafım yine olsa yine yapardın demekten geri durmuyor.”
ARKADAŞIM KALMAMIŞTI
Tüm bu yaşananların en kritik ve komik noktası savaş propagandası yapmakla suçlanmamdı. Yazı astığım her yerden toplandı. Soruşturmalar açıldı, müfettişler geldi. Araya sendikalar girdi. Okula gitmek, acaba bugün neler olacak endişesi yüzünden hafiften eziyete dönüşmüştü. Yaşça büyük birçok insan bana destek verirken, arkadaşım kalmamıştı. Sınıf öğretmenimizin sürgün edilmesi sebebiyle akranlarım tarafından düşman ilan edilmiştim. Baş edemediğim bir nefrete ve zorbalığa maruz kalmıştım.