Güncelleme Tarihi:
Bir devlet hastanesinde yaklaşık bir yıl boyunca kendisini pratisyen hekim olarak tanıtan Ayşe Özkiraz’ın sahte doktor olduğu ortaya çıktı. Annesi kızının çocukluktan beri doktor olmak istediğini, babası da yıllardır kızını okutmak için para gönderdiğini söyledi.
Doktorluk rolüne ailesine yalan söyleyerek başlayan, üniversite sınavını kazanmamasına rağmen ailesine Çapa Tıp Fakültesi’ne girdiğini söyleyen Özkiraz'ın yalan gerekçesi ise düşündürücü: Sınavda başarısız olunca ailesinin güvenini sarsmamak.
Tıpkı Özkiraz gibi ailesine, çevresine çeşitli nedenlerle böyle yapanlar söyleyen, yıllarca bu yalanı sürdüren ve kendini de o yalana inandıran pek çok insan var.
Peki, neden bu şekilde büyük yalanlarla hem kendilerini hem de etrafındakileri kandırıyorlar? Hangi durumlarda yalan bir hastalık olarak görülüyor?
Hem yalana başvuran insanlarla, hem onlardan etkilenenlerle hem de konunun uzmanı ile konuştuk.
AVUKATIM DEDİ, DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ YALANINI ORTAYA ÇIKARDI
Aslı K. (30)
Erkek kardeşim sosyal medyadan tanıştığı biriyle yaklaşık 3 ay görüştükten sonra bizimle tanıştırma kararı aldı. Biz yeni tanıştığı birini ailenin içine sokmak için çok erken olduğunu söylesek de sevgilisini öve öve bitiremiyor, illa tanıştırmak istiyordu. Kardeşim lise mezunuydu ve sevgilisinin avukat olduğunu söylüyordu. Sadece bu detay bile bazı şeylerden şüphelenmeme sebep oldu. Kadının sosyal medya hesaplarına baktığımda ise hepsinde ‘avukat’ yazıyordu. Nedense mesleği konusunda içime bir kurt düştü. Emin olmak için tanışma gününü bekledim.
O gün gelip çattığında ise elimde olmadan sürekli mesleğiyle ilgili konular açtım. Öncelikle yaşının avukat olmak için çok küçük olduğunu söylediğimde, henüz stajyer avukat olduğunu söyledi. Kardeşim de çok sıkıştırdığımı anlayınca cüppe giymiş birkaç fotoğrafını göstererek beni susturmaya çalıştı. O gün sorunsuz atlatıldı ve ben de kadınla ilgili yalanları gün yüzüne çıkarma isteğimden vazgeçtim. Çünkü kardeşim ne olursa olsun buna aldırış etmiyordu.
Aradan birkaç ay daha geçti ve kardeşim bu sefer de evlilik teklifi edeceğini ve sonrasında nişanlanacaklarını söyledi. Biz de artık ne derse kabul ediyorduk ki sadece birkaç hafta sonra tüm gerçekler kardeşimin habersiz bir şekilde sevgilisinin iş yerine yaptığı ziyaretle ortaya çıktı. Doğum günü için sürpriz yapmak isteyen kardeşim nişanlanacağı kişinin yalanını istemeden de olsa ortaya çıkardı.
Meğer ne avukatmış ne de hukuk öğrencisi. Bir avukatın yanında sekreterlik yapıyormuş. Başta yalan söylemese belki de şimdi kardeşimle evli olacaktı. Ancak bu denli büyük bir yalandan sonra kardeşim aralarındaki tüm bağı hızla kopardı.
‘3 YIL BOYUNCA OKUDUĞUM BÖLÜMÜ AİLEMDEN GİZLEDİM’
Sıla S. (27)
Küçüklüğümden beri mutfağa karşı çok ilgili biriyim. Lise tercihlerimi yaparken yiyecek ve içecek hizmetlerine dair bölümler yazmak istesem de ailem bunu asla kabul etmedi. Hatta ‘yemek yapma hevesin varsa al sana mutfak’ diyerek evin mutfağını gösterdiler.
Ailemin tercih ettiği bir Anadolu lisesinde yabancı dil bölümünü bitirdikten sonra konu üniversite tercihlerine gelince de lisede yaşadıklarımdan farklı bir senaryoyla karşılaşmadım. Bu sefer de puanımın tuttuğu tüm yabancı dil bölümlerini yazmamı istediler ve yazdım. Rus dili ve edebiyatı bölümünü kazandım ama okula bile gitmek istemiyordum. Bu konuyu defalarca aileme söylediğimde ise başka bölüme geçmemi asla kabul etmediler. Benim ise hala gastronomi hevesim sürüyordu.
Başta gastronomi ile çift anadal yapmayı düşündüm ama Rus dili ve edebiyatı sadece ailemin istediği bölümdü. Bu sebeple vazgeçip ailemden gizlice yeniden üniversite sınavına girip gastronomi bölümünü kazandım. Ailemden kolaylıkla saklamak için bölümü aynı üniversitede okumaya başladım. İlk 3 sene ailemin neredeyse ruhu bile duymadı ama son sene gelip çattığında artık bana staj yapacak bir yerler bakmaya başlamışlardı. Fakat ben sadece bir sene Rus dili ve edebiyatı okumuş, dili de çok az öğrenebilmiştim.
Babam bir arkadaşının ofisinde iş ayarladığında artık köşeye sıkışıp, bölümü bıraktığımı ve gastronomi okuduğumu söylemiştim. Bunu duyan annem günlerce ağlamıştı. Ancak yaşadığım tüm o stresli günlere rağmen şimdi iyi ki de kendi istediğim bölümü okudum ve sevdiğim işi yapıyorum diyorum.
‘BENİ BU YALANA AİLEM İTTİ’
Sevda K. (28)
Üniversiteye başladığımda ağabeyim son sınıfta okuyordu ve okula başladığı andan itibaren iki arkadaşıyla birlikte evde kalmaya başladı. Ben de onun gibi şehir dışında arkadaşlarımla yaşamak istiyordum ama ailem şehir dışında üniversite yazmama bile izin vermiyordu. Ağabeyimin de destekleriyle ailemi ikna ettik. Ancak bir şartları vardı, o da yurtta kalmam.
Ben de şartlarını kabul ettim tabii ki. Zamanla yurtta kalabalık bir odada kalmaktan çok sıkılmaya başlamıştım ve eve çıkma kararı aldım. Ailemin asla izin vermeyeceğini biliyordum, bu sebeple onlara yurtta kalmaya devam ettiğimi söyledim. Yurt için yolladıkları parayla da kiramı ödüyordum. Her sene sonunda çok fazla eşyam olduğu için beni yurttan almaya geliyorlardı. Bu geleneği hiç bozmadan ailemin geleceği zaman bavullarımı da alıp yurt kapısının önünde onları bekliyordum. Hala ailem üniversite boyunca yurtta kalmadığımı bilmiyor. Ben yalan söylemek istemezdim ama beni bu yalana ailem itti. Hala ara ara yalan söylediğim için üzülüyorum ama sonuçta kötü bir şey de yapmadım.
YILLARCA BİR YALANCIYI SEVMİŞİM
Nalan D. (38)
Ben yaklaşık 2 yıl boyunca doludizgin bir ilişki yaşadım. Bir arkadaş ortamında tanıştım ve kendisinden çok etkilendim. Ayrı şehirlerde yaşıyordum ama kendisi sıklıkla İstanbul’a gelip gittiği için aramızdaki mesafe sorun olmadı. O sık geldiği için ben hiç onun yaşadığı yere gitmedim, işte bu yüzden yalanlarını anlamam epey bir zaman aldı.
Her geldiğinde bana güzel, pahalı hediyeler getirir, yemeklere çıkarırdı. Bir oto galerisi vardı ve ekonomik durumu çok iyiydi. Hep marka giyinir, pahalı aksesuarlar takardı, bana da genelde hediye olarak bu pahalı saat, kolye, küpe gibi aksesuarlardan alırdı. Bu adamı gerçekten sevdim, parasını pulunu değil ama kalbini sevdim.
Her şey yolunda gidiyordu ama sonradan çok tesadüfi bir şekilde sevdiğim adamın gerçekte kendini tanıttığı gibi bir adam olmadığını öğrendim. Türk filmi gibi ama gerçek. Çok yakın arkadaşım onu yaşadığı şehirde bir oto galeride çalışırken görmüş, yanına gitmiş. Meğer galerisi yokmuş, galeride çalışıyormuş ve o yüzden sürekli İstanbul’a gelip gidiyormuş. Altındaki son model pahalı arabaları gerçek sahibine teslim etmek için yani... Kendi gibi üstü başı, pahalı hediyeleri de sahteydi sanırım. Bu gerçeği öğrenince ve yüzüne vurunca, beni sevdiğini, kaybetmek istemediği için böyle bir yalana başvurduğunu söyledi ama bana kendini olduğu gibi tanıtsaydı da onu severdim . Bu kadar yalan söyleyen birinin beni sevdiğine de inanmadım tabii ki ve arkasında sahtekâr diye bağırarak ayrıldım.
‘YAZ OKULUNA KALDIĞIMI SÖYLEYEMEDİĞİM İÇİN ASİSTANLIK YAPTIĞIMI DEDİM’
Halil S. (26)
Tüm lise hayatım boyunca derslerim çok iyiydi ve hayalim olan endüstri mühendisliği bölümünü kazandım. Ancak bölüm dersleri başladığında pek de kolay olmadığını anladım. İlk iki seneyi sorunsuz bitirsem de üçüncü sınıfta neredeyse bütün derslerden kalmıştım ve aileme bunu söyleyemiyordum, çünkü benden beklentileri çok yüksekti. Üçüncü sınıfın sonunda yaz okuluna kaldığımda bunu aileme açıklamak için bir yalan arıyordum. Sonunda ise aileme çok başarılı olduğum için öğretmenlerimin dikkatini çektiğimi ve yazın asistanlık yapacağımı söyledim. Ailem ise o kadar gururlandı ki hemen herkese bunu anlatıyorlardı. Ben de vicdan azabı duyarak o yaz çok çalıştım ve yaz okulunda alttan kalan tüm derslerimi verdim.
‘AMERİKA'DA YAŞIYORUM DEDİ MEĞER AYNI ŞEHİRDE YAŞAMIŞIZ ‘
Ebru V. (42)
Benim hayatımda çok yalan söyleyen insan var ama bir tanesinin yalanlarının yanında diğerleri çok normal geliyor. Ben de ufak tefek yalanlar söylüyorum ama böyle büyük yapanı söylemek için bence hasta olmak gerekir.
Yıllar önce biri ile tanışmıştım. Amerika’da okuyordu, bizim tanıştığımız dönemde tatile gelmişti. Ben de yurt dışında kısa bir süre yaşamıştım, Amerika’da yaşaması çok hoşuma gitmişti. Bir ay kadar çok güzel vakit geçirdik ve ilişkimizi uzaktan da olsa sürdürmeye karar verdik. Aramızdaki tek engel saat farkıydı, hep gece geç saatlerde konuşuyorduk. Ben yalanına inanayım diye gece saatini kurup telefon açıyordu herhalde. Bir yıla yakın böyle devam ettik ama onu görmek, yanında olmak istiyordum. Bunu her fırsatta dile getiriyordum ama okuldan izin alıp gelemem diyordu. Ben daha önce Amerika’ya 3 aylığına gitmiştim, vize almam kolay olurdu. Ailem ile konuştum, biletimi alacaklardı ve sevdiğimin yanına gidebilecektim. Bunu kendisine söylediğimde 'Olmaz çok dersim var' falan dedi. Bu durumdan şüphelendim ve iyice başının etini yemeye başladım. Sonunda gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı. Benimle tanıştığı dönemde kız arkadaşından ayrılmış, benden de çok hoşlanmış ama kız arkadaşı ile barışacağına eminmiş. O yüzden bana bir bu yalanı uydurmuş. Bir ay sonra okulu için dönmek zorunda kalacağı için ona hiçbir şekilde sorun çıkarmayacaktım.
Ben yıllarca o hasta ruhlu adamın yüzünden kimselere güvenemedim, her güzel şeyin altında bir sorun aradım. Eminin aynı yalanlarına ve insanların canını yakmaya devam ediyordur.
-- Peki bu insanlar onlarca yıl bir yalanı nasıl sürdürüyor?
-- Bu insanlar neden bu kadar ciddi yalanlar söylüyor?
-- Yalan söylemek tedavi edilmesi gereken bir durum mu?
-- Yalanın bir hastalık boyutunda olduğunu nasıl ayırt edebiliriz?
Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat Alpay, yalan söylemenin toplum tarafından kabul görmeyen bir davranış olduğunu ancak toplumun büyük bir kesiminin çeşitli nedenlerle yalana başvurduğunu belirterek söze başladı.
Alpay, her ne kadar bizlere yalan söylemenin doğru bir davranış olmadığı çocukluk döneminden itibaren vurgulansa da her insanın yalan söylediğini, hepimizin yakın çevresinde yalan söylemiş insanlar olabileceğini ya da bu yalanlara maruz kalmış olabileceğimizi hatırlattı ve yalan söylemenin nedenlerine değindi.
“Yalan söylemenin en büyük nedeni, çevre üzerinde etkili olabilmek, çıkar sağlayabilmek için diğerlerini kandırmaya çalışmaktır. Mesela bir suçlunun cezadan kaçabilmek için suçunu inkâr etmesi ya da bir satıcının malını satabilmek için abartılı özellikler uydurması gibi… Ancak patolojik yalan, tekrarlı ve belirgin şekilde işe yarar bir tarafı olmadan söylenir."
Alpay, patolojik yalancıların karakteristik özelliklerini ise şöyle sıraladı.
-- Bu belirtiye sahip kişiler genellikle odak noktası olmak ister. Dikkatleri üzerine çekmek için yoğun bir istek ve arzu duyan kişi bunu başarabilmek adına olayları inanılmayacak derecede büyütmeye, abartmaya, dramatize etmeye başlar. Bunu sağlamak için de mecburen yalana başvurur.
-- Kendilerini doğruyu söylediklerine ikna ederler. Bir yalanı yakalandığında, düşmanca davranmaya veya yalan söyledikleri gerçeğini göz ardı etmeye çalışırlar.
-- Yalanlar ve abartmalar olmadan konuşmalarını sürdüremezler. Kendine hayali bir dünya oluşturup söyledikleri yalanlara kendileri de inanmaya başlar.
Yalan söyleme hastalığı olarak bilinen ve psikoloji bilim dalında mitomani olarak adlandırılan bu hastalık ilk olarak 1891 yılında Alman Dr. Delbrueck tarafından tanımlanmıştır. Yalan söylemeye ve abartmaya hastalık derecesinde eğilimli olmak ya da patolojik yalan olarak bilinmektedir. Bu hastalığa sahip olan kişilere ise mitoman denir.
Sağlıklı kişilerde de yalan söyleme davranışı görülebileceğini vurgulayan Alpay, halk arasında beyaz yalan olarak bilinen bu yalan davranışında genellikle, yalan söylenen kişinin çeşitli sebeplerle kırılmaması veya belirli bilgileri öğrenmemesi şeklinde bir amaç ve yalanla elde edilen bir kazancın söz konusu olduğunu, bu nedenle beyaz yalanların ciddi sağlık veya sosyal sorunlar oluşturmayacağını söyledi ve beyaz yalanlar için birkaç örnek sıraladı: “Bir arkadaşınızın kıyafetini güzel bulmadığınız halde güzel demek, ya da kilolu göstermediğini söylemek, toplantıdan çıkmak için başının ağrıdığını belirtmek ya da işe geç gelme nedenini uyanamadım yerine arabanın lastiği patladı demek gibi…
Alpay, mitomanik yalan söyleme davranışı gösteren kişilerde ise, yalan söylemek için belirli bir neden olmadığını, sadece psikolojik bir gereksinim duydukları için yalan söylediklerini ifade etti.
Yalan söyleme hastalığı olanlara tanı konurken, ilk aşamada, bu kişilerin yalan söylediklerinin ayrımında olup olmadıklarını ya da söyledikleri yalanlara kendilerinin de inanıp inanmadıklarını belirlemek gerekir. Önemli olan, bu kişilerin hangi içsel güdülerle böyle bir yola başvurduklarının anlaşılması ve bu konunun ele alınmasıdır.
Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat AlpayAlpay, yalan söyleme hastalığı olan birine nasıl yaklaşılması gerektiğini şu sözlerle anlattı:
-- Öfkelenmemeye çalışın. Ne kadar sinir bozucu olursa olsun, patolojik bir yalancıyla karşılaştığınızda öfkenizin sizi yenmesine izin vermemek önemlidir.
-- Bu durumun sizinle ilgili olmadığını unutmayın.
-- Yardımcı ve destek olmaya çalışın.
-- Tıbbi yardım almasını önerin.
Peki, zararsız yalan söyleyenle yalan söyleme hastalığı olan kişileri nasıl ayırt edeceğiz? Alpay, bunun her zaman kolay olmadığını söyledi ancak bir insanların vereceği birtakım ipuçlarını sıraladı.
-- Yalan söyleyen kişi dikkat çekmek ve toplumda odak noktası olmak ister.
-- Yalan söylediğinin farkında değildir. Düşüncelerinin gerçekliğine inanır, gerçeklik algısında kopukluk gözlenir.
-- Yalanlarıyla kendini ya kahraman ya da kurban rolüne büründürür.
-- Sık tekrarlanan bu yalanlar arasında bir tutarlılık bulunur.
-- Kendi hayal gücüyle ürettiği yalanlara inanmasıyla beraber
-- Kaygı düzeylerinin yüksek olduğu zamanlarda daha çok yalan söylerler.
-- Sürekli olarak eski yalanlarını desteklemek amacıyla yeni yalanlar üretirler.
-- Normal bireyler yalan söylediklerinden dolayı suçluluk ve utanç duygusu hissederler fakat mitomanlarda bu durum söz konusu değildir.
-- Yalan söyledikleri sırada yüz kızarması, göz kaçırma gibi belirtiler gözlenmez. Aniden gelen sorulara karşı hızlı ve tatmin edici cevaplar verebilirler.
-- Mitoman kişiler hasta olduklarının farkında değildir bu yüzden tedavi olmayı kabul etmezler. Yakın çevresinin rahatsızlık duymasından ötürü psikolojik destek almaya teşvik edilirler.
--Genel olarak bu hastalık ergenlik döneminde başlar, tedavi edilmezse yetişkinlik dönemine kadar devam edebilir
Mitomani tedavisi için, öncelikle bu durumun başka bir psikolojik sorunun bulgusu mu; yoksa kendi başına bir sağlık sorunu mu olduğunun belirlenmesi gerekir. Eğer kişilik bozukluğu, duygudurum bozukluğu, depresyon veya anksiyete gibi farklı bir ruhsal rahatsızlık tespit edilirse, buna yönelik antidepresan, anksiyolitikler, antipsikotik ilaçlar gibi çeşitli ilaç tedavileri reçete edilir.Mitomanik kişilerin tedavisinde psikoterapi oldukça önemli bir yer tutar. Teşhis sonrası hasta yakınlarının da psikolojik yönden desteklenmesi oldukça önemlidir.
Dr. Nihat Alpay, mitomanik bir kişi ile ilişki kurarken dikkat edilmesi gereke noktaları da şu şekilde sıraladı:
--Mitomanik kişiyle güvene dayalı bir ilişkinin sağlanması oldukça zorlayıcıdır. Bu anlamda durumun güçlüğü kabul edilerek, sabırlı davranılmalı.
--Mitomaninin psikolojik bir altyapısının var olduğu iyi bilinmeli, kişilerin kötülük yapma amacıyla değil; psikolojik bir dürtüyle yalan söylediği kabul edilerek, fark edilen yalanlara kızgınlıkla veya suçlamayla tepki gösterilmemeli.
-- Bu kişilerin yalan söylediği fark edildiğinde, konuşma daha fazla devam ettirilmeden, o noktada sona erdirilebilir. Bu davranış esnasında, yalan söylemeye devam edildiği takdirde, kendisiyle konuşulmayacağı belirtilebilir. Bu gibi negatif pekiştirme davranışlarıyla kişilere doğruyu söyleme alıştırılabilir.
--Bu kişilerle yalan konusunda konuşulurken destekleyici olunması faydalıdır. Kendilerine başkalarını etkilemelerine gerek olmadığı hatırlatılabilir. Yargılamadan veya utandırmadan, kişilere bu durumla alakalı profesyonel tıbbi yardım alınması teşvik edilebilir.