Güncelleme Tarihi:
Pek çok ailede çocuklardan birinin daha bir kıymetli olması, diğerlerinden daha özel muamele görmesi ve el üstünde tutulması söz konusu olabiliyor. Kardeşler arasında ayrım yapmadığını söyleyen ebeveynlerin de davranışları bunu yansıtmayabiliyor.
Üstelik sadece bizim ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde çocuklarını ya da torunlarını ayıran aileler var. Washington Post’un Güzin Abla'sı Amy Dickinson’a yazan bir okur, kızının kendi çocuklarını ayırdığını ve bu durumdan çok rahatsız olduğunu şu sözlerle anlatmış:
“Kızımın, iki kızı var ve küçük olanı daha çok kayırıyor. Mesela telefon ekranında yalnızca küçük kızının fotoğrafı var. Küçük olanla her zaman daha ilgili, büyüğüne her şey için daha çok bağırıyor. Her zaman küçük kızını alıp alışverişe gidiyor, büyük olan ise evde babasıyla kalıyor. Neden büyük olan kızını yanında götürmediğini sorduğumda onun fazla ilgilenmediğini söylüyor.
Torunlarım bize kalmaya geldiğinde ben bilerek hep büyük olanı ile daha çok ilgileniyorum, dedesi küçük olanla oynuyor. En çok büyük torunuma sarılıyorum, ona daha çok sevgi gösteriyorum. Büyük torunumu kayırmakla yanlış mı yapıyorum? Kızıma bir şey söylemek istemiyorum çünkü onu gücendirmekten korkuyorum.”
Maalesef bu konuda hassasiyet taşımayan ve çocukları/ torunları arasında ayrım yapan pek çok aile var. Biz de aile büyükleri tarafından el üstünde tutulan ya da kardeşlerinin gölgesinde kalan, hak ettiği ilgiyi bir türlü ailesinden görmeyen kişilerin hikayelerini dinledik. Onların nasıl etkilendiğini uzmanlarla konuştuk.
KUZENLERİM BANA DÜŞMAN OLDU, YILLAR SONRA ONLARI ANLADIM
Murat O. (43)
Ben ailenin en büyüğüyüm. İki erkek kardeşiz. Babam da ilk erkek çocuk olduğu için çocukluğumdan beri dedem ve babaannemin bana karşı ayrı bir zaafı vardı. İlk erkek torun bendim ve benden sonra aileye katılan erkek kardeşim pabucumu dama attıramadı. Ben her zaman dedem ve babaannemin en sevdiği torunları oldum. Kuzenlerim içten içe bunu kıskanırdı ama bu hoşuma giderdi ve kendimi hep özel hissederdim. Yetişkinlik dönemimde de bu ilgiyi sorgulamadım ve bana yanlış gelmedi. Erkek çocuk, ilk erkek torun bizim memlekette her dönem önemliydi. O yüzden kendimi kardeşimin ya da kuzenlerimin yerine koyup düşünmedim. Şimdi ne kadar bencilce düşündüğümü fark ediyorum.
Büyüdüm, evlendim ve bir kızım oldu. Ben aile büyükleri kadar erkekçi olmadım hiç ve bir kızım olduğu için çok mutluydum. Başka çocuk sahibi de olmak istemedim. Benim peşime evlenen kardeşimin çok kısa aralıklarla iki oğlu oldu. İlk çocuğuna dedemin, ikinci çocuğuna babamın adını koyunca kalpleri öyle bir fethetti ki üzerimdeki ilgi bir anda yeğenlerime kaydı.
Ne yaparsak yapalım artık ne ben ne de kızım onlar kadar değerli olamıyorduk. Tatillerde, bayramlarda ailemin evine gelecekleri zaman onlara yapılan hazırlıkları ilgi alakayı gördükçe hem üzülüyor hem de sinirleniyordum. Sanısınız ki biz kraliyet ailesiydik ve soyumuzu yürütecek prensler geliyor diye herkes el pençe divan duruyordu. Halbuki bu sarayın eski prensi bendim. Ben artık büyümüştüm, bunu bir nebze olsun kaldırabiliyordum ama kızım daha küçüktü ve kuzenlerini feci halde kıskanmaya başladı. Özellikle dedesine çok düşkündü ve onu kimseyle paylaşmak istemiyordu. “Dedem niye hep onları seviyor, benimle hiç ilgilenmiyor” diye psikolojisi bozulduğunda kuzenlerimin neden bir zamanlar bana düşman olduğunu anladım. Yıllarca onlar da aynısını hissetmişti ve bu gerçekten çok sinir bozucuydu. Kızım da aynı şeyleri yaşadığı için olayı daha iyi idrak etmeye başladım.
Çocuklar ya da torunlar arasında ayırım yapmak onlar da onarılmaz yaralar açıyor. Aslında bakmayın el üstünde tutulan çocuk ya da torun da olumsuz etkileniyor bu durumdan ama çok sonradan farkına varıyor. Mesela ben o kadar sevgiye boğularak büyütüldüm ki gerçekten çok şımartılmıştım. Ne istesem anında önüme geliyordu, yok nedir bilmedim, her konuda ben haklıydım ama gerçek hayat öyle değil. Mesela arkadaşlarımla iletişimim çok iyi değildi, çünkü kimse bana evdeki gibi davranmıyordu. En ufacık bir olumsuzlukta dağılırdım. Sözün özü kimse bir çocuğuna/torununa bir diğerinden farklı davranmasın, adaletli olsun.
ÇOCUKKEN BEN EVLATLIK MIYIM DİYE AĞLARDIM
Filiz. K. (39)
Ben 40 yaşıma geldim, hala ailemin neden beni, abimi sevdikleri kadar sevmediğini sorguluyorum. Abimle aramızda 3 yaş var, ben ikinci çocuk olarak aileye katıldım ve kendimi bildim bileli ailemin tüm ilgisi abimin üzerindeydi. Bazı geceler acaba ben evlatlık mıyım diye düşünür ağlardım. Benden sonra bir kız kardeşimiz daha oldu ama o da abimin üzerindeki yoğun ilgiden nasibini alamadı. Küçükken her normal çocuk gibi kavga ederdik ama hep biz haksız olurduk, o ne yaparsa yapsın haklıydı. Özellikle annem hep araya girer ‘Üzmeyin oğlumu’ derdi. Üzülen kızları neden umurunda değildi anlayamazdım.
Babam 'aslan oğlum' diye sevdi kıymetli oğlunu, annen 'paşam' diye diye pışpışlayarak büyüttü. Abimin suçu yoktu belki ama biz iki kız kardeş bu durumdan hep nefret ettik. Bu ilgi abimin de hoşuna gittiği için büyüdüğümüzde de durum değişmedi.
Büyüdük, evlendik, çocuklarımız oldu ama bu ayrımcılığın sonu hiç gelmedi. Abimin her başı sıkıştığında oluk oluk para akıttılar, 2 tane iş batırdı seslerini çıkarmadılar. Ben kendime araba almak için az miktar eksiğim olan parayı borç olarak istedim, kocan niye vermiyor dediler. Abimin bir oğlu var dünyalar onların oldu, soylarını devam ettirecek veliahtları da vardı artık. Zaten sağlıklarında tüm paralarını oğullarına ve torunlarına harcıyorlar ama geleceklerini de şimdiden garanti altına aldılar. Babamın üstüne olan hiçbir şeyde söz sahibi değiliz. Yarısı abimin üstüne yarısı veliahtlarının. Benim malında mülkünde gözüm yok, tek istediğim şey sevgilerini eşit dağıtmalarıydı ve yapamadılar.
Torunlarına bayramlarda harçlık verirken bile adaletli değiller. Biz çocukken bu ayrım psikolojimi bozdu, şimdi de benim oğlum aynı sorunu yaşıyor. “Dedem beni neden daha az seviyor?” diye soruyor ve ona cevap veremiyorum.
Ben çocukken o çok üzüldüğüm geceler 'Bir gün evlenirsem ve çocuklarım olursa asla çocuklarımı ayırmayacağım hatta sadece bir çocuğum olacak' derdim. Tek çocuğum var ve ailemin yaptığı bu ayrımın çok büyük etkisi var. Kimse çocuğuna bu kötülüğü yapmasın lütfen.
GÖZÜMÜN ÖNÜNDE AİLEMİN MAL VARLIĞI ERİYOR
Hatice A. (37)
Biz iki kardeşiz, benden 2 yaş büyük abim var ve her zaman çok iyi bir ilişkimiz oldu. Abim her zaman üzerime titrerdi. Çocukluğumuzda annem, abimin üzerine biraz daha düşerdi babam da bana biraz daha düşkündü ama bu iki çocuğu ayırmak gibi değildi. Sonra ikimiz de evlendik ve kendi çekirdek ailelerimiz oldu. İkimiz de iş güç sahibiydik ama ortak arkadaşlarımdan abime ailemin ekonomik anlamda yardım ettiğini duyuyordum. Aslında durumu çok iyiyiydi ama gözü hep daha yükseklerdeydi. Parasına para katmak istiyordu, bunun için de sermayeye ihtiyacı vardı. Anne babamın gayrimenkul yatırımları hayli fazlaydı ve sonuçta onların hepsi ikimize kalacaktı. Ama abim yıllar içinde onları tek tek aileme sattırdı. Önceleri haberim olmuyordu ama sağdan soldan duymaya başladım.
Bir gün anneme soracak oldum lafı ağzıma tıkadı. "Kendi malımızın hesabını sana mı vereceğiz" dedi. Sustum kaldım. Abim ailemin sahip olduğu her şeyin sahibiydi ve servetine servet kattı, ben ise bir bankacı maaşı ile boşanmış bir anne olarak hayatımı devam etmeye çalışıyorum. Boşanma sürecinde bana da destek oldular haklarını yiyemem ama öyle benim için ev falan satmadılar. Arada mutfak alışverişi yapmak, çocuklara harçlık vermek, okul için defter kalem almaktan öteye geçen yardımlar değildi.
Ben ev, araba satsınlar bana baksınlar diye aklımdan geçirmedim hiç ama 'bu nasıl bir adalet, nasıl bir vicdan' diye düşünmeden edemiyorum.
Bana çok düşkün olan babam nerede, neden sesini çıkarmıyor? Yani anne babamın sağlığında karşılarına dikilip bu evi bana verin, benim üstüme olsun demek bana çok ayıp geliyor ama gözümün önünde ailemin mal varlığı eriyip gidiyor. Ben de evlatlıktan reddedilmiş gibi dışarıdan izliyorum. Nasıl bu hale geldik, ben anneme, babama, abime ne yaptım da bu kadar dışlanıyorum anlamış değilim.
NE BENİ KAYIRDILAR NE DE ÇOCUKLARIMI
Erdal B. (65)
Benim bir erkek bir de kız kardeşim var. Ben okudum, bir mesleğim oldu ve kendi paramı kazanmaya başladım. Erkek kardeşim ise haylazın tekiydi ve liseyi bitirmeden okulu bıraktı. Kız kardeşim de liseyi bitirip hemen evlendi. Evin en büyüğü bendim ama hiçbir zaman anne babamın en sevdiği çocukları olmadım. Erkek kardeşim sürekli işe girip çıkıyordu, ay sonunu getiremiyor, sürekli parasız kalıyordu. Ben kendi düğünümü kendim yaptım ama kardeşimin parası yok diye ailem ellerinde ne varsa satıp savdı. Kız kardeşim de hiç çalışmadı ve tek maaşla geçiniyorlar diye sürekli ona da yardım ettiler.
Çocuklarımız olunca da bu ayrım maalesef devam etti. Ben bu olayı çok takmasam da eşim sürekli başıma kakmaya başladı. Aslında eşim haklıydı ama bunu dile getirmek istemiyordum. Gerçekten çocuklarıma bir çöp bile almıyorlar, ilgi göstermiyorlardı. İki kardeşimin çocukları sabah akşam dedelerinin evinde vakit geçiriyordu, benim çocuklarım da gitsin kuzenleri ile kaynaşsın istiyordum. Zorla gidiyorlardı ve döndüklerinde hep mutsuzlardı. “Dedemle babaannem bizi sevmiyor” diyorlardı. O zamana kadar çok kafama takmadığım bu konu benim da canımı sıkmaya başlamıştı, çünkü çocuklarım üzülüyor ve ailemden gittikçe uzaklaşıyordu.
Çocuklar büyüdü ama hiçbir zaman benim ailemle sıcak bir ilişkileri olmadı. Sanırım aileler en çok hangi çocuklarını seviyor ve onun üzerine titriyorsa onun çocukları da aynı şekilde bu yoğun sevgiden nasibi alıyor. Çoğu ailede durum böyle. Yani benim yaşadığım kaderi maalesef çocuklarım da yaşadı ama eşimle ben çocuklarımızı hiç ayırmadık, hep eşit davrandık ve sevdik. Umarım onlar da kendi çocuklarına böyle davranırlar.
TELEFONUNU HER GÖRDÜĞÜMDE SİNİR OLUYORUM
Ferda B. (37)
Ben gerçekten bunu anlamakta zorlanıyorum. Bir insan çocuklarını, torunlarını nasıl ayırır. Benim bir kızım bir oğlum var. Birine bir şey alsam diğerine de ihtiyacı olmasa bile alırım, ikisine de aynı şartları sağlarım, biri büyük diğeri küçük ya da kız, erkek diye ayırım yapmam, yapamam. İkisi de benim çocuğum bu nasıl olabilir ki… Benim çocuklarım olmadan önce çevremdeki bazı ailelerin çocuklarını bariz şekilde ayırdığını görürdüm ve çok şaşırırdım.
Biz ablamla bir yıl aralıklarla çocuk sahibi olduk. Kuzenlerin aralarında çok az yaş farkı var ve kardeş gibi büyüyorlar. Ailem ablamı hep benden daha çok seviyor gibi gelirdi ama bunu hiç dillendirmedim, sadece bir hissiyattı. Çocuklarımız olduktan sonra torunlarını ayırdıklarını bariz bir şekilde bana gösterdiler.
Ablamın büyük oğluna resmen tapıyorlar, küçük oğluna ve benim çocuklarıma ise o kadar ilgili değiller. İlk torun olduğu için ona biraz daha düşkün olmalarını bir derece kabul edebilirim ama eşit davranılmaması canımı çok sıkıyor. Bunu ablamla da konuştuk, o da aynı konudan şikayetçi ki onun da diğer çocuğu dışlanıyor.
Paşam aşağı paşam yukarı, önce o yiyecek, en çok ona hediye alınacak, herkes eve dönerken bir tek onun gece onunla kalmasını istenecek, en fazla harçlık ona verilecek ve daha bir sürü şey. İkisinin de telefonlarının ekran fotosu tabii ki paşaları var.. Telefonlarını her gördüğümde sinir oluyorum. İnanın sadece çocukların psikolojisi bozuluyor diye üzülüyorum yoksa başka bir beklentim yok.
Babam da en çok o torununa düşkün ama annem iyice abartıyor ve bunu göstermekten utanmıyor. Birkaç kez ablamla konuştuk ama pek işe yaramadı. O böyle yaptıkça annemlere yaptığım ziyaretleri azaltarak tepki veriyorum ama tahmin edeceğiniz üzere pek de umurunda olmuyor. Paşası gitsin yeter. O böyle davrandığı için çocuklar da anneannelerine değil de babaannelerine gitmeyi, onlarla vakit geçirmeyi tercih ediyorlar. Kayınvalidem ve kayınpederim, annemlerin aksine çocuklarıma karşı inanılmaz adaletli ve sevgi dolular. Çocuklar da koşulsuz sevildiklerini hissediyorlar.
****
Peki, çocukluktan itibaren aileleri tarafından böyle bir ayrıma maruz kalan çocukların psikolojisi bu durumdan nasıl etkileniyor? Aileler neden çocuklarına farklı davranıyor?
Uzman Klinik Psikolog & Aile Danışmanı Dilara Sayar, aynı anne-babanın büyüttüğü tüm çocukların birbirinden tamamen farklı karakterlerde olabileceğini, ailelerin çocuklarına çeşitli nedenlerden dolayı farklı davrandıklarını belirtti ve bu nedenleri şöyle sıraladı:
“Bu farklılık kimi zaman erkek çocuğun soyun devamını getireceğine dair güçlü beklentiyle kendini gösterirken, bazen kız çocuğun hastalık ve ihtiyaç durumunda ebeveynine bakım verebilir inancıyla ortaya çıkar. İlk çocuk şımartılır, pohpohlanır, ne isterse desteklenirken; ortanca çocuk arka planda kalabilir, en küçük çocuk en çok sorumluluk yüklenilen en çok başarı beklenilen olabilir.”
KARDEŞİMİ BENDEN DAHA ÇOK SEVDİNİZ
Sayar, yapılan birçok araştırmanın, ebeveynlerin sıkça duyduğu ‘Kardeşimi benden daha çok sevdiniz’ şikayetlerini doğrular nitelikte olduğunu, anne-babaların birtakım konularda daha doğru gördükleri davranışa, duyguya, kişiliğe sahip çocuklarını diğerlerinden kayırma eğilimi gösterdiklerini ama bunu çoğunlukla sözleriyle dile getirmeyip davranışları, kabulleri, takdirleri ile belli ettiklerini vurguladı.
Sayar’a göre ebeveynleri çocukları arasında ayrımcılığa yönelten nedenlerin başında çocuğun kendilerine fiziksel, ruhsal, davranışsal ya da yaşam tarzı olarak daha fazla benzemesi geliyor.
“Eğer anne-baba, çocuğunu oldukça narsist bir bakış açısıyla kendilerinin bir uzantısı olarak görüyorsa, çocuğunda kendini görmek ister. Pozitif ayrımcılık yapar ve diğer evlatlarından onu ayırabilir" diyen Sayar, çocuğunu kendinin bir uzantısı görme halinin, ebeveynin kendi hasarlarını çocuğu üzerinden tamir etme, ulaşamadıklarına çocuğunun sahip olmasına zorlama tarafına geçerek oldukça sağlıksız bir hal alabileceğini sözlerine ekledi.
Anne-babalar;- Kişisel bir sorununu konuşabildiği çocuğu- Yaşlandığında veya bakıma muhtaç bir hasta olduğunda ona bakacağını düşündüğü çocuğu- Duygusal olarak kendini yakın hissettiği çocuğu• Anne-babasıyla aynı d eğerleri, ahlakı, kültürü paylaşan çocuğu- En gurur duyduğu çocuğu-En başarılı/çalışkan çocuğu kayırma eğilimi gösterebilirler.
Uzman Klinik Psikolog & Aile Danışmanı Dilara SayarPeki, anne-babalarından ya da bakım veren diğer yetişkinlerden farklı yaklaşımlara maruz kalan çocukların psikolojisi bundan nasıl etkileniyor?
Bu şekilde ayrıma uğrayan çocuklar arasında küçük yaşlarda rekabet ve kıskançlık duygularının pekişeceğini belirten Sayar, diğer etkilerini şu sözlerle açıklıyor:
• Yaş büyüdükçe öz güven problemleri, değersizlik, sevilmezlik, yetersizlik duyguları ortaya çıkmaya başlar.
• Yapılan araştırmalarda özellikle antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin aile içerisinde, eşit olmayan ilgi dağılımının ve orantısız duygu aktarımlarının yoğun olduğu dikkat çeker.
• Anne-babanın, kayırdığı çocuğa yüklediği duygusal sorumluluklar, bireyde endişeli ve depresif ruh hali yaratabilir.
• Ebeveynlerin, evlatları arasında yapacakları ayrımcılık yaşları kaç olursa olsun çocuk için yalnızlık, terk edilmişlik, yarı yolda bırakılmışlık hissi yaratır. Anne-babaların çocuklarına sunacakları en sağlıklı tutum; cinsiyetine, doğum sırasına, başarısına, ya da aileye verdiği desteğe bağlı olmaksızın koşulsuz bir kabul, ilgi ve sevgi sunmaktır.