Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde açılan bir boşanma davasında erkeğin ter kokması bir kusur sayıldı ve Yargıtay emsal bir karara imza attı. Bahsi geçen davada kadın, kocasının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğini, cimrilik ölçüsünde tutumlu olduğunu ve beden temizliğine özen göstermeyip ter koktuğunu iddia ederek boşanma davası açtı.
Yapılan soruşturma ve toplanan deliller sonucunda mahkeme, davalı eşin süreklilik gösteren tutum ve davranışlarının evlilik birliğini temelden sarstığını kaydetti ve çiftin boşanmasına karar verdi.
Aslında pek çok çift benzer sorunlar yaşıyor ama çoğu kişi bu durumu dile getirmeye cesaret edemiyor.
Bir Sorudan Fazlası serimizin bu bölümünde çok dillendirilmeyen bu meseleyi mercek altına aldık. Eşini seven, onu kırmamak için bu duruma katlanmak zorunda kalan ya da canına tak eden kişilerle konuştuk.
RESMEN SUDAN KORKUYOR
Yasemin T. (41)
Eşimle zaten birtakım sorunlarımız var ve onun vücut kokuları tüm bu sorunların üstüne tuz biber oluyor. Eşimin teri ve ayakları çok kokuyor; hem de öyle mevsimsel falan değil, yaz kış aynı çileyi çekiyorum. Her gün çoraplarını değiştirmesini ve ayakkabılarını havalandırmasını söylüyorum. Ayrıca terinin normalden daha ağır koktuğunu ve bir doktora gitmesi gerektiğini her fırsatta belirtiyorum ama nafile... Resmen banyoya ite kaka sokuyorum. Kuduz gibi sudan korkuyor. Bir de kendini şöyle savunuyor: Ben çok abartıyormuşum, burnum tazı gibi koku alıyormuş aslında o kokmuyormuş. Evet benim burnum çok hassas ve iyi koku alıyor ama eşim de gerçekten çok kötü kokuyor ve insanın genzini yakıyor. Demek ki gerçekten insan kendi kokusunu almıyor çünkü bu kokudan rahatsız olmamak mümkün değil. Çocuklarla da sağlamasını yaptım zaten, onlar da evde hep ağır bir koku olduğunu söylüyorlar. Yemin ediyorum onların bakımları eşiminkinden daha kolay ve Allah'tan babalarına değil bana çekmişler.
Eşi ter koktuğu için boşanan kadının haberini okuduğumda eşime gösterdim, “Kadın da ne kadar abartmış” diyor. O kadını en iyi ben anlarım, artık nasıl canına tak ettiyse boşanmaya kadar gitmiş. Bence de boşanma için oldukça mantıklı ve geçerli bir neden. Benim yapamadığımı o yapmış, bravo ona.
KOKUSU YÜZÜNDEN UZAKLAŞTIM
Burak Ç. (35)
Eşim hamile kaldığı günden itibaren deodorant, roll-on, şampuan gibi kokulu ürünleri kullanmayı bıraktı. Hamilelik hormonları da üstüne binince oldukça baskın bir vücut kokusu oluşmaya başladı. Nasıl olsa geçici diye önemsememeye çalıştım ama doğumdan sonra da aynı şekilde devam etti. Saçına şampuan kullanmasın, parfüm sıkmasın tamam da özellikle yazın roll-on kullanmaması tahammül edilemeyecek kokulara neden oluyor. Kendi kokusunun farkında olmadığını anladığımda ona uygun bir dille biraz da utana sıkıla koktuğunu söyledim. Ben üzülecek, utanacak diye düşünürken “Ben her gün duş alıyorum, kokmuyorum” dedi. Duş alma ile ter kokusunun geçmediğini ve bu kokuyu herkesin alacağını, insanların rahatsız olacağını söyledim ama bir türlü inanmak istemiyordu.
O kadar baskın bir kokuydu ki ben bir müddet sonra evde alışıyordum ama dışarıdan gelen kişi kesin hissediyordur. Gittim organik ve zararsız olan ürünlerden aldım ama eşim inatla onları kullanmadı. O güne kadar anlayışla karşılamaya çalıştım ama bu kadarı saygısızlığa giriyor bence. Kendimizi düşündüğümüz kadar çevremizdeki insanları da düşünmemiz gerekiyor.
Eşimi ne kadar sevsem de o kokusu beni kendinden uzaklaştırdı ve artık daha açık konuşmaya başladım. Kokusundan rahatsız olduğum için uzun süre cinsel birliktelik bile yaşamadık. Neyse ki benim gibi kokusundan rahatsız olan bir arkadaşı eşime doğal malzemelerle yapılan bir tarif vermiş, ondan kullanmaya başladı da aramız düzeldi. Kokunun tamamen gittiğini söyleyemem ama en azından arada hindistancevizi yağı kokusu geliyor ve buna da şükrediyorum.
AĞIZ KOKUSU HER GÜN SEVGİMİ SÖMÜRÜYOR
Sevgi T. (33)
Benim eşim aslında gayet bakımlıdır ve kişisel hijyenine çok önem verir. Sık duş alır, asla ter kokmaz, kıyafetleri hep temizdir ama son yıllarda bir ağız kokusu sorunu peydah oldu. Onu çok sevdiğim için kırmak, gücendirmek istemiyorum ama belli ki kendisi farkında değil. Özellikle sabahları benim için dayanılmaz bir hal alıyor. Son birkaç yıldır bu ağız kokusu resmen ona olan aşkımı, sevgimi sömürüyor. Bu koku beni benden alıyor. Onu çok sevmeme rağmen gittikçe uzaklaşıyorum. Dişlerini de her gece fırçalıyor ama koku mideden geliyor gibi ve gerçekten tahammül edilecek bir şey değil. Daha ne kadar süre dayanabileceğim bilmiyorum. Konuşmam gerektiğinin de farkındayım ama bir türlü yapamıyorum. Bırakın konuşmayı ima bile edemiyorum ve eşimden gittikçe uzaklaşıyorum.
YATAKTA KÜL TABLASI İLE YATIYOR GİBİYDİM
Aytaç D. (38)
Benim eski sevgilimden ayrılmamın nedeni tam da bu meseleydi. Sürekli bunun kavgasını ederdik. Ben de sigara içmeme rağmen onun içtiği sigara berbat kokuyordu ve bazen dişlerini fırçalamadan yatağa geliyordu. O kadar kötü kokuyordu ki saçına başına siniyor ve yanında durmak mümkün olmuyordu. Yatağa girmeden üstünü değiştirip pijamalarını giymiyor, üstünde ne varsa onunla yatıyordu. Dişini fırçalasa ağzındaki koku gitse bile üstüne sinen koku gitmiyordu. İlişkinin ilk başlarında idare edebiliyordum ama zamanla tahammül edememeye başladım. Rahatsızlığımı da dile getirdiğim halde hiç oralı olmuyordu. Yatakta kül tablası ile yatıyor gibiydim.
Artık o şekilde odaya gelince “Duşa gir, dişini fırçala öyle gel” demeye başladım. Bu da çok itici bir şey farkındayım ama beni bu hale getiren kendisiydi. Ben elimden geldiğince çözüm odaklı yaklaştım ama hiçbir düzelme olmadı ve sonunda ayrıldık. İnanın evli olsam da aynı nedenle boşanırdım çünkü bu şekilde hayat kaliten düşüyor ve sevdiğin insana hem sevgin hem saygın azalıyor.
Peki,benzer problem yaşayan çifler bu sorunun çözümü için nasıl davranmalı, birbirleri ile nasıl konuşmalı?
Uzm. Klinik Psikolog Dilara Sayar, rahatsız olunan konu dile getirilirken kullanılan dilin, seçilen kelimelerin, ses tonu ve tavrın oldukça önemli olduğunu söyledi ve bu hassas konu konuşulurken yapılması gereken doğru hamleleri sıraladı:
-- Sert, kırıcı, öfkeli ve rahatsız edici bir tavırla paylaşılan hiçbir konu, olumlu bir sonuca bağlanmayacak aksine ilişkiyi yıpratacaktır. Çiftler birbirlerinin duygusal karakterlerini iyi tanımalı, cümlelerini özenle seçmelidirler.
-- Sen dili yerine ben dili kullanılmalıdır. Çünkü sen dili kişiyi, ben dili esas problemi hedef alır. Sen dili; kişiyi yıpratır, kişiliği zedeler. Ben dili ise; kişiyi önemseyerek, kırıcı olmadan problem olan konuya odaklanarak çözüme ulaştırır. ‘Sen ter kokuyorsun.’ demek suçlayıcı dil iken, ‘Ben senin güzel kokmanı istiyorum.’ demek kalp kırmadan beklentiyi dile getirmek olacaktır.
-- Çiftler ilişkilerindeki güzel anları ve olumlu duygularını rahatlıkla paylaşabildikleri gibi, olumsuz duygularını ve beklentilerini de açıkça konuşabilmelidirler. Çiftler arasındaki açıklık ve şeffaflık, problemlerin büyümeden çözülebilmesine imkân sağlar. Eğer çiftler sağlıklı iletişim kuramıyorlarsa bu konuda çift terapisi desteği almaları süreci kolaylaştıracaktır.
--Cinsellik çiftler arasındaki özel ve hassas bir konudur. Kişisel bakım ve temizliğe özen gösterilmemesi nedeniyle cinsel yaşam keyiften çok eziyete dönüşebilir. Kişisel bakıma ve güzel kokuya daha fazla özen göstermenin cinsel yaşamlarına iyi geleceği uygun bir dille paylaşılabilir.
-- Deodorant ve parfüm hediye olarak alınabilir. ‘Ben bu kokuyu çok beğendim, sana bu kokunun yakışacağını düşündüm, denemeni istiyorum.’ yaklaşımıyla hediyeyi vermek beklentiyi dile getirmekte araç olarak kullanılabilir.
-- Eğer ter kokusu ya da fazla terlemek bir sağlık problemi kaynaklı ise bu problemin çözümü için mutlaka gerekli tahlil ve muayeneler yaptırılmalıdır. Bu problemin çözülmesi hem ilişkiye hem de ter kokusu problemi yaşayan tarafın sosyal yaşamına olumlu şekilde yansıyacaktır.
Eşin ter kokması ya da genel olarak rahatsız eden vücut kokuları başlı başına bir boşanma nedeni sayılabilir mi?
Avukat Büşra Erman, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarının çeşitli gerekçelere dayandığını, eşlerden birinin kişisel bakımını ihlal etmesinin, beden temizliğine gerekli özeni göstermemesinin söz konusu sebeplerden olduğunu söyledi. Eşlerden birinin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesinin, evlilik birliğini temelinden sarsacağına dair Yargıtay içtihatları bulunduğunu da hatırlatan Erman, konuya ilişkin emsal kararlardan örnekler verdi:
Davalı-davacı (koca)'nın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, ayrı bütçe oluşturduğu, cimrilik ölçüsünde tutumlu olduğu, beden temizliğine özen göstermeyerek ter koktuğu anlaşılmaktadır. Kocanın gerçekleşen ve süreklilik gösteren bu tutum ve davranışları sonucu evlilik birliği temelinden sarsılmış olup, kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Hal böyleyken kadının, diğer tarafla aynı oranda kusurlu kabul edilmesi ve buna bağlı olarak maddi tazminat talebinin reddedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ’nin 17.10.2022 T., 2012/5303 E. ve 2012/24965 K. Sayılı KararıAvukat Özgün Önal ise Yargıtay içtihatlarında eşin beden temizliğine özen göstermemesi durumunda ağır kusurlu olacağına hükmedildiğini belirtti ancak şu detayın altını çizdi:
"Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, ağız veya vücut kokusunun başlı başına boşanma nedeni sayılmayacağına karar vermiş olup davalıda var olduğu iddia edilen rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının tedaviden kaçınıp kaçınmadığı, bu rahatsızlığın evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirip getirmediği gibi noktaların, uzman hekimlerden oluşan sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi ve bu raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir."
Boşanmaya sebep olan olaylarda koca, eşine göre daha ağır kusurlu kabul edilmiş, buna bağlı olarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Oysa, kocanın gerçekleşen ve mahkemece de sabit görülen kusurları yanında, davalı-karşı davacı (kadın)'ın da kocasına "mal, öküz, salak" diyerek hakaret ettiği, beden temizliğine özen göstermediği, evlilik birliğine dair görevlerini yerine getirmediği ve kocasına bardak fırlattığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının diğer tarafla aynı oranda kusurlu kabul edilmesi gerekir. Eşit kusurlu olan taraf yararına da maddi ve manevi tazminata hükmedilemez.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ’nin 22.1.2014 T., 2013/19077 E. ve 2014/1148 K. Sayılı KararıÖnal, davacı eş için evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinin somut olarak ispat edilmesi halinde, boşanma kararı verilebileceğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren eşin kusurlu olarak kabul edileceğinin emsal kararlar ışığında kabul edildiğini belirtti.