Güncelleme Tarihi:
Kurban Bayramı tatilinin 9 gün olmasıyla pek çok kişi bu arayı şehirden uzakta, yeni yerler keşfederek ya da dinlenerek geçirme planları yapmaya başladı. Bayramlaşmanın ardından birkaç günlüğüne tatil herkesin hakkı ama bütçeyi çok da zorlamadan nasıl bir plan yapmalı, bu arayı ne şekilde değerlendirmeli?
Bu soruyu seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Erdoğan Gümüş, Didem Mutçalıoğlu ve Bahar Gündoğdu’ya sordum.
Bahar Gündoğdu çok fazla para harcamaya gerek olmayan deniz kampı adreslerini, Nurgül Büyükkalay ekonomik deniz tatili rotalarını, Didem Mutçalıoğlu köylerde kültürel gezinti yapılacak yerleri, Erdoğan Gümüş ise doğa aşığı olanlar için yeşilin bol olduğu güzellikleri önerdi.
Sonuçta ortaya 10 şehirden birbirinden güzel 20 öneri çıktı!
İSTANBUL VE ANKARA’YA YAKIN KAMP YAPILACAK ADRESLER
Tipik Karadeniz sahillerinden çok farklı: Kilimli Koyu / AĞVA – İSTANBUL
Ağva, İstanbul'da tatil denince akla ilk gelen yerlerden olan Şile'ye bağlı şirin bir kıyı beldesi. Doğası, denizi ve nehriyle özellikle hafta sonu tatilleri için vazgeçilmez adreslerden biri. Bölgede kamp atılacak en güzel yer ise Kilimli Koyu. Tipik Karadeniz sahillerinden çok farklı olan Kilimli, Ege'yi aratmayan muhteşem bir sahile sahip…
Bahar Gündoğdu, “Ağva Kilimli Koyu’nda çadır başına oldukça makul bir fiyat ödeyip istediğiniz yerde kamp atabiliyorsunuz” dedi ve ekledi:
“Bölgede iki adet restoran bulunuyor. Biri alanın giriş bölümünde diğeri de sahilde. Fakat fiyatlar biraz pahalı. Burası adeta küçük bir Ege sahili gibi… Bir tarafta incecik kumlar, diğer tarafta kayalık deniz… Ayrıca alanda tesis olması, yeni kamp yapmaya başlayanlar için oldukça ideal.”
Görülmeye değer sıra dışı kayalık yapısı ve sahil mağaralarıyla Sardala Koyu, Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde yer alıyor. İstanbul'a yaklaşık 105 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bahar Gündoğdu, “Deniz kenarında kamp yapabileceğiniz gibi, ormanlık alanda da kamp atabilirsiniz” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
“Sardala Koyu kartpostallardaki kadar güzel bir yer. En son gittiğimde tepedeki çadır alanı otopark olmuştu. Dolayısıyla çadırınızı koya kurmanız gerekecek. Buraya alışverişinizi önceden yapıp gitmeniz gerekiyor. Ayrıca bu saklı koy ve plajlarında günübirlik denize girebilir, koyun arkasında yer alan tepelik arazideki patika yolda trekking yapabilir ve dallarından kıpkırmızı sarkan dağ çileklerinin tadına bakabilirsiniz.”
-- Diğer önerim ise Beğendik Köyü Kamp Alanı. Bulgaristan sınırında bulunan Beğendik köyünden sahile doğru giderseniz çadır kuran insanları göreceksiniz. Burada su ve tuvalet yok fakat denizi gerçekten harika.
Kıyıköy, Kırklareli sınırları içinde yer alan ve İstanbul’a iki saat uzaklıkta bir sahil kasabası. İğneada kadar uzun olmasa da görülmeye değer bir kumsalı var. Sokaklar iki katlı ahşap evlerle çevrili. Balıkçı barınakları ve eskiden korsanlar tarafından kullanılan mağaralar ise oldukça dikkat çekici.
“İstanbul’a yakın kamp yeri arayanlar için burası güzel bir alternatif” diyen Bahar Gündoğdu, “Gerek insanı gerek doğası için kamp listenizin üst sıralarında olmalı” ifadelerini kullandı ve ekledi:
“İlk kez kamp deneyimi yaşayacaklar için Mehmet Genç Piknik Alanı’nı öneririm. Burada ailece güzel bir kamp yapabilirsiniz. Ama benim tercihim her zaman tesis olmayan sessiz sakin yerler oluyor. Bunun için kamp malzemelerinizi biraz taşımanız gerekecek. Korsan Koyu veya denize bakan tepelerde kamp yapabilirsiniz."
Harika bir plaja sahip: Kadırga Koyu Kamp Alanı / BEHRAMKALE - ÇANAKKALE
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Behramkale köyü yakınlarındaki Kadırga Koyu'na, güneşte yaprakları pırıl pırıl parlayan zeytin ağaçlarıyla dolu bir yoldan ulaşılıyor. Koy yaklaşık 3 kilometrelik doğal bir plaja sahip.
Bahar Gündoğdu, “Koyda, karavan ve kamp konaklama olanakları mevcut. Fiyatlar 100-300 lira arasında değişiyor. Duş, tuvalet, mutfak, internet ve restoran imkânları da bulunuyor” dedi.
Ada havası her zaman iyi gelir: BOZCAADA - ÇANAKKALE
Tatilinizde mutlu insanlarla birlikte ada hayatı yaşamak isterseniz Bozcaada en güzel seçenek. Geyikli’den kalkan feribotlarla aracınızla ya da isterseniz yaya olarak adaya geçebilirsiniz. Feribot için sıra beklememek için biletinizi internet üzerinden almanızda fayda var. Ada sokaklarında balık restoranları, rengarenk kafeler, butikler ve pastanelerin arasında yürümek çok keyifli.
Nurgül Büyükkalay, “Bozcaada birbirinden güzel çok sayıda koy ve plaja sahip. Hepsinde yüzmek öyle keyifli ki adada hangi plaja gideceğinize karar vermek zor. Benim favorim ise Ayazma” dedi ve detaylandırdı:
-- Gün batımı için ise rotanızı Polente’ye çevirmelisiniz. Rüzgâr gülleri, feneri ve uçsuz bucaksız deniz manzarasıyla harika vakit geçireceğiniz garanti. Giderken yanınıza yiyecek ve içeceğinizi almayı unutmayın.
-- Bozcaada merkezdeki butik otel ve pansiyonlarda kalabileceğiniz gibi, merkezden uzak yerleri tercih ederseniz bağ evleri ya da kamp alanlarında konaklayabilirsiniz. Şehir merkezinde yer alan otellerin oda fiyatı gecelik 800 liradan başlıyor. Kamp alanlarında fiyatlar kendi çadırınızda kişi başı 175, iki kişilik bungalovlarda ise 700 liradan başlıyor.
“Ölüdeniz, Kabak Koyu ve kartpostal güzelliğine hayran kalacağınız Kelebekler Vadisi mutlaka yüzülecek yerler listenizde olmalı” diyen Nurgül Büyükkalay, “Ölüdeniz’in sakin ve berrak sularında yüzüp, Kelebekler Vadisi’ne giden tekne turlarına katılabilirsiniz. Unutulmaz bir deneyim için yamaç paraşütü ile Ölüdeniz manzarasını havadan kucaklayabilirsiniz” önerilerinde bulundu ve ekledi:
-- Eski bir Rum köyü olan Kayaköy’ü mutlaka görmelisiniz. Mistik atmosferiyle benim için en büyüleyici yerlerden biri. Yüzmeye biraz mola vermek isterseniz Likya Yolu’nun bir bölümünü yürümelisiniz. Önerim Akdeniz’in tablo gibi manzarası eşliğinde yürüyeceğiniz Ovacık-Faralya-Kabak Koyu parkuru.
-- Faralya’ya doğru yükseldiğiniz zaman Kelebekler Vadisi’nin tablo gibi manzarasını saatlerce seyre dalacaksınız. Saklıkent Kanyonu’na bir gününüzü ayırarak kanyonun serin sularında yürüyüş yapabilirsiniz. Fethiye’de büyük otellerin yanı sıra Kabak Koyu ve Faralya bölgesinde bungalovlar, kamp alanları, şehir merkezinde çok sayıda butik otel ve pansiyon seçenekleri var. Fiyatlar gecelik kişi başı 600 liradan başlıyor.
-- Kleopatra Adası diğer adıyla Sedir Adası, Marmaris’e 23 kilometre uzaklıkta cennetten bir köşe. Altın sarısı kumu ve turkuaz rengindeki deniziyle Türkiye’de gittiğim en özel ve en eşsiz plajlardan birine sahip. Adaya gitmek için öncelikle Çamlı köyüne varmak gerekiyor, daha sonra Çamlık iskelesine ulaşılıyor ve buradan tekne seferleri yapılıyor.
-- Denizin ortasında yürüme deneyimi yaşayacağınız Kızkumu Plajı ise Marmaris tatilinizde olmazsa olmazlardan. Buraya geldiğinizde göreceğiniz ilk manzara denizin ortasında yürüyen insanlar olacak. Selimiye ise Marmaris’in en güzel köşelerinden. Büyük işletmelerin yer aldığı, sokağında adım atılmayan tatil beldelerinden uzakta hâlâ sakinliğini koruyan bir cennetten köşe…
-- Selimiye’nin 2 kilometre sahil şeridi var ve yol boyunca pansiyonlar, butik oteller, restoran ve kafeler yer alıyor. Marmaris’te hem merkezinde hem de çevresinde yer alan sahil kasabalarında geceliği kişi başı 400 liradan başlayan çok sayıda uygun konaklama seçeneği var.
Nurgül Büyükkalay, “Dalyan’ın muhteşem kanallarını deneyimlemenin en güzel yolu bir tekne turuna katılmak” dedi ve detaylandırdı:
-- Tekneler sizi Dalyan’ın tüm güzellikleri eşliğinde İztuzu Plajı’na götürecek. İztuzu Plajı gördüğüm en romantik plajlardan biri. Altın sarısı incecik kumlu plaj, Radar Tepesi’nin eteğinden Dalyan Boğazı’na kadar yaklaşık 6 kilometre boyunca uzanıyor. Nehir yatağına kadar ulaşan İztuzu, doğallığını korumasını caretta caretta'lara borçlu.
-- Dalyan’da denize girilecek en güzel koylar; sessizliği ve berrak suları ile Kargıcak Koyu, gözlerden uzak Aşı Koyu ve çam ağaçlarının denize kadar geldiği Ekincik Koyu. Dalyan’da görmeniz gereken bir diğer adres ise Yuvarlak Çay. Buz gibi kaynak sularının üzerinde salıncakta sallanıyorsunuz ve tam hızınızı aldığınız an cesaretinizi toplayıp suya atlıyorsunuz. Sonuç; suyun soğukluğu nefesinizi kesiyor ancak tüm yorgunluğunuzu alıyor.
-- Eğer biraz gevşemek isterseniz rotanızı Sultaniye Kaplıcaları’na çevirin. Ölemez Dağı’nın eteklerinde yer alan Sultaniye Kaplıcaları’nın romatizma, siyatik, cilt ve kadın hastalıklarında tedaviyi destekleyici özelliği olduğu söyleniyor. Dalyan’ı özel kılan sebeplerden biri de yapılaşmanın sınırlı olmasından dolayı büyük otellerin inşa edilememesi. Çoğunluğu aile işletmesi olan butik oteller, apartlar ve pansiyonlarda fiyatlar gecelik kişi başı 500 liradan başlıyor.
“Bir liman kenti olan ve Myra’nın limanı olarak bilinen Andriake Antik Kenti ve Andriake’ye ait çok sayıda kalıntıların sergilendiği Likya Medeniyetleri Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz” diyen Nurgül Büyükkalay, yapılacak rota ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
- Burguç şifalı sularına mutlaka girmelisiniz. Kükürtlü ve sodalı suyun cilt sorunları, mide rahatsızlıkları ve kas ağrıları gibi çeşitli hastalıklara iyi geldiği söyleniyor. Şifalı su kaynağından sonra yola devam ettiğinizde Çayağzı limanı ve plajına ulaşacaksınız. Çayağzı Plajı ile beraber, uzun kumsalıyla Sülüklü Plajı ve berrak deniziyle Taşdibi Plajı, Demre’nin en güzel plajları arasında.
-- Ayrıca Finike-Demre arasında harika koylar var. Benim favorim Mağaralı Koy. Öyle güzel ki ilk gördüğümde varlığına inanamamıştım. Koyda hiçbir işletme yok, havlunuzu, şemsiyenizi alıp gidin. Ayrıca Demre tatilinizde mutlaka bir gününüzü Kekova’ya ayırmalısınız. Demre Çayağzı Limanı’ndan kalkan teknelerle Kekova’ya tekne turu yapabilirsiniz. Batık şehri görecek ve ülkemizin en güzel koylarında yüzeceksiniz.
-- Beymelek Lagünü ise gün batımını izlemek ve harika fotoğraflar yakalamak için Demre’nin en güzel yerlerinden biri. Burada lagüne karşı kurulmuş balık restoranlarında mavi yengeç yiyebilirsiniz. Antalya’nın birçok turistik ilçesine göre Demre ekonomik konaklama seçenekleri sunuyor. Sahil boyunca çok sayıda ahşap bungalov göreceksiniz. Ayrıca taş ev ve villa seçenekleri de var. Bungalovlarda gecelik kişi başı konaklamalar 500 liradan başlıyor.
İstanbul’a 2,5 saat uzaklıktaki Göynük, tarihi ve doğasıyla harika bir bayram tatili rotası. Tarihi İpek Yolu üzerinde olması nedeniyle Osmanlı döneminde hep önemli bir yer olmuş. Bu da günümüze kalan tarihi dokusunda kendini gösteriyor.
“Göynük’e adım attığınızda sizi, Zafer Kulesi’nin etrafına yayılmış sıra sıra tarihi Osmanlı evleri karşılayacak” diyen Didem Mutçalıoğlu, yapılması gerekenlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Göynük'te dikkat çeken en önemli yapı ise Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış Akşemseddin Hazretleri Türbesi... Tarihi türbenin yanı başında yer alan Gazi Süleyman Paşa Camii ve Hamamı da yine aynı dönemlerde yapılmış. Bu tarihin arasında dolaşmak gerçekten çok etkileyici.
Göynük’te ayrıca yöresel ürünler satan sıra sıra dükkanlardan alışveriş yapabilir, yöresel yemekler yapan restoranların birinde Bolulu aşçıların elinden çıkmış lezzetli yemeklerin tadına bakabilirsiniz."
“Gökçeada henüz turist akınına uğrayan bir yer değil. Bu yüzden nispeten daha sakin ve makul fiyatlı konaklama seçenekleri bulunuyor. Üstelik Çanakkale Kabatepe'den sadece 1,5 saatlik bir feribot yolculuğu ile adaya ulaşılıyor” diyen Didem Mutçalıoğlu, Gökçeada’da keşfe çıkacak köylerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
-- Bademli köyü, Zeytinli köyü, Tepeköy ve Dereköy gezilecek köyler. Adanın nüfusu bir dönem neredeyse tamamen Rum kökenliymiş. Bu köyler de o zamandan miras bizlere… Bademli köyü aralarında en bakımlısı ve en elden geçmişi. Evlerin çoğu aslına uygun yenilenmiş ve korunmuş. Taş sokaklarında birbirinden güzel bakımlı taş evlerin arasında yürürken bambaşka bir yere ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Gökçeada’nın bir diğer köyü de Tepeköy. Burada manzaraya karşı uyanıp köyün dar taş sokaklarında gezinmek ve sonra köy meydanındaki kahvede kahvenizi içmek bambaşka bir keyif.
-- Gelelim Zeytinli köyüne... Burası da adını girişinde sizi sağlı sollu karşılayan yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarından alıyor. Köyde birkaç kafe ve restoran bulunuyor. Son olarak Dereköy ise Gökçeada’nın zamanında en büyük yerleşimiymiş. Uzun yıllar terk edilmiş olarak kalmış, evler yıpranmış ve yıkılmış. Şimdi ise yavaş yavaş evleri satın alıp restore edip yerleşenlerle, birkaç kafe ve konaklama opsiyonuyla canlanmaya başlamış.
-- Buradaki tarihi medrese, cami, hamamlar ve konaklar sizi gerçekten de tarihte geçmişe ışınlıyor adeta. Özellikle neredeyse 300 yıldır ayakta olan ve müze ev olarak hizmet veren Çakıroğlu Konağı kesinlikle gidip görülmesi gereken çok estetik ve tarihi çok güzel yansıtan bir yapı.
-- Birgi’nin içinde tarihi köy kahvesi de dâhil olmak üzere birçok kahve ve çay bahçesi var. Bu güzel köyün içinde bunlardan birinde kahvenizi içmeyi çayımızı yudumlamayı da ihmal etmeyin. Meydanın yanı başında yöresel ürünler pazarında yöresel ve ev yapımı ürünler satan rengârenk tezgahları arasında gezmek de ayrı bir keyif.
Seferihisar 2009’da Türkiye’nin ilk cittaslow yani sakin şehir unvanını almış yerleşimi. O günden bu güne biraz daha hareketli olsa da çevresindeki Alaçatı gibi popüler yerlere göre hâlâ sakin ve keyifli bir tatil rotası. Özellikle Seferihisar’ın güzeli Sığacık; Arnavut kaldırımlı sokakları, sıra sıra cumbalı ve rengârenk panjurlu konaklarıyla başlı başına bir huzur adresi…
Didem Mutçalıoğlu, “Evlerin hepsi çok bakımlı. Çoğu, dükkân ve kafe-restoran olarak hizmet veriyor. Ancak özenle elden geçirilmişler ve hepsinin ruhu var” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
-- Dükkânlar çok keyifli, restoran ve kafeler ise birbirinde güzel mekânlar. Hepsine tek tek uğramak işitiyor insan. Bu bölge Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos seferi için yaptırdığı surların iç bölgesinde kalıyor, içeriye de sur kapılarından geçip giriyorsunuz. Bu kapılar şimdi de sizin başka bir dünyaya geçişinizi sağlıyor gibiler.
-- Sığacık’a yürüme mesafesindeki Teos Antik Kenti genelde ihmal edilen ama aslında buraya gelmişken kesinlikle görülmesi bir yer. Geçmişi 3 bin yıl öncesine dayanıyor. Zeytin ağaçları arasında yürüyerek gezeceğiniz binlerce yıllık antik kalıntılar görülmeye değer.
Muğla Milas’a bağlı Kapıkırı, Bafa Gölü’nün kıyısında yer alan çok güzel bir yer. Binlerce yıl öncesinden günümüze kalan kalıntılarıyla Heraklia ve Latmos Antik Kentleri ile de iç içe olan Kapıkırı; göl manzarası, çevresine serpiştirilmiş volkanik kayaları ve yemyeşil doğasıyla gelenleri kendine hayran bırakıyor.
“Kapıkırı size sadece köy hayatı değil, çevresinde yapılacaklarla da birçok zenginlik sunuyor” diyen Didem Mutçalıoğlu, “Eskiden Ege Denizi’nin parçası olan Bafa Gölü’nde tekneyle gezintiye çıkıp göl üzerinde serpiştirilmiş adaları ve çevresindeki zengin kuş çeşitliliğini görebilirsiniz” dedi ve şu şekilde detaylandırdı:
“Trekking gruplarının popüler aktivitesi köyü çevreleyen Beşparmak Dağları eteklerinde müthiş bir doğa içinde yürüyüş yapmakç Bunu siz de deneyebilirsiniz. Konaklama için ise bölgedeki pansiyonlar uygun fiyatlara hizmet veriyor.”
Renk cümbüşü: Yedigöller Milli Parkı / BOLU
Bolu’nun 42 kilometre kuzeyinde, Zonguldak’ın ise güneyinde yer alan Yedigöller Milli Parkı, ülkemizin en bilinen milli parklarından biri. Alanda 1500 metre mesafede sıralanmış irili ufaklı yedi göl bulunuyor. Göller yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı. Platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl. Bu göl, Yedigöller’de canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık amaçlı kullanılmakta. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu da 1969 yılında burada kurulmuş.
Yedigöller oldukça zengin bir bitki örtüsü ve yaban hayatına sahip. Başlıca ağaç türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, ıhlamur, titrek kavak, sarıçam, karaçam, köknar, fındık bunlardan bazıları. Bölgede ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, geyik, karaca, tavşan, yabani ördek, yabani güvercin ve keklik gibi yaşamını sürdüren yaban hayatı türleri de yer alıyor.
Erdoğan Gümüş, "Sessiz ve sakin ortamı, muhteşem manzarası, doğa yürüyüşü yapmaya elverişli arazi yapısı, şelaleleri, zengin bitki örtüsü ve yaban hayatı ve sportif olta balıkçılığı gibi rekreasyonel faaliyetler açısından Yedigöller, ideal bir ortama sahip" diyor.
“Milli park içerisindeki ‘Kapankaya Manzara Seyir Yeri’ne çıkarak gölleri ve manzarayı seyredebileceğiniz gibi geyik üretme istasyonu, anıt ağaç, dilek çeşmesi, gülen kayalar da ziyaret edebileceğiniz yerler arasında bulunuyor.”
Bolu şehir merkezine 13 kilometre mesafede bulunan Gölcük Tabiat Parkı, Bolu’nun en yoğun ziyaretçi akınına uğrayan turistik merkezlerinden biri… Tabiat Parkı’nın içinde yaklaşık 4,5 hektar büyüklüğünde bir set gölü bulunuyor.
Park, her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünse de özellikle yaz mevsiminde bambaşka bir görünüme kavuşuyor. Gölün hemen kenarında bulunan Devlet Konukevi ise parka masalsı ve kartpostallık bir görsellik kazandırıyor. Peki Gölcük Tabiat Parkı’nda neler yapılır? Seyahat yazarı Erdoğan Gümüş’ün önerileri şu şekilde:
“Ağaçlar arasına serpiştirilmiş masalarda piknik yapabilirsiniz. 1300 metreye ulaşan gölün etrafında, bol oksijenli ortamda yürüyüş yapmak, ara ara molalar verip muhteşem panoramik manzarayı bol bol fotoğraflamak en güzel aktivitelerinizden olacak. Ayrıca göle, 7-8 kilometre mesafede bulunan Hıdırlar ve Coşarlar yaylalarını da yürüyüş rotanıza ekleyebilirsiniz.”
Muhteşem manzarasından gözlerinizi alamayacağınız, fotoğraf çekmek için sıklıkla mola vereceğiniz romantik bir yürüyüş rotası için Abant en güzel adres. Yazın gölün oluşturduğu manzara harika. Özellikle bu aylarda güzel bir yürüyüş için oldukça ideal.
Milli parkın içindeki yürüyüş alanları, kondisyon ve ekipmana ihtiyaç duymayacağınız, zorluk derecesi açısından kolay bir yürüyüş imkanı sunuyor diyen Erdoğan Gümüş, "Trekking severler için düşünülmüş yürüyüş alanlarının yanı sıra, piknik ve oturma alanları, göl manzaralı butik oteller de gölün çevresinde bulacağınız olanaklar arasında yer alıyor” ifadelerinin kullandı.
Geri dönmek istemeyeceksiniz: Yenice Ormanları / KARABÜK
Türkiye’nin en büyük blok ormanlarına sahip Karabük’teki Yenice Ormanları, Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik açısından en değerli ve korunması gereken 100 orman alanı içinde gösteriliyor.
Erdoğan Gümüş, “Yenice Ormanları içinde yürüyüş yolları olarak toplam 396 kilometreye ulaşan rotalar belirlemiş ve 210 kilometresi kırmızı-beyaz boya ile işaretlenmiş olması büyük bir avantaj" dedi ve şu bilgileri paylaştı:
-- 'Yenice Evi' olarak da bilinen Şeker Kanyonu piknik alanında parkurları gösteren bir tabela bulunuyor. Ayrıca Yenice Kaymakamlığı’nın internet sitesinde açıklayıcı bilgilerin ve her parkurun tanıtılarak harita ve koordinatlarının verildiği Türkçe ve İngilizce rehber kitapçıklar da yer alıyor. Burada ailecek harika zaman geçirip, bolca yürüyüş yaparak doğanın keyfini süreceğiniz garanti.
-- Bu arada aklınızda bulunsun. Bu bayram rotanız Yenice Ormanları olursa, Yenice Kent Ormanı’nın yanı başında hâkim bir noktada bulunan Ihlamur Teras, konaklamanın yanı sıra kafe ve restoran hizmetleri de sunuyor. Buraya da uğramayı ihmal etmeyin derim… Seyir terasından, Yenice Ormanları’nın muhteşem görselliği ve büyüleyici güzelliğini seyretmek, fotoğraf karelerinde ölümsüzleştirmek inanılmaz keyifli…
Küre Dağları, Batı Karadeniz Bölgesi’nin Kastamonu il sınırları içinde Pınarbaşı ilçesine 10 kilometre mesafede yer alıyor. Milli park, jeolojik yapısı ve yağışların etkisiyle ortaya çıkan derin kanyonlar, boğazlar, mağaralar, şelaleler ve düdenler açısından Türkiye’nin ve Avrupa’nın en zengin alanlarından birisi olarak kabul ediliyor.
Küre Dağları Milli Parkı’na Kastamonu’nun Cide, Pınarbaşı, Azdavay ve Şenpazar ilçelerinden ve Bartın’ın Kurucaşile, Arıt ve Ulus ilçelerinden ulaşabilirsiniz.
Erdoğan Gümüş, "Milli park içinde çok sayıda düzenlenmiş tur güzergâhlarını takip ederek parkın onlarca kaynak değerine ulaşıp, gezip görmek mümkün" dedi ve ekledi:
"858 metre uzunluğunda içinde şapel, lahit ve mezar yerleri gibi tarihi kalıntıların yer aldığı Ilgarini Mağarası, Ejder Mağarası, buzdan sarkıtlara ev sahipliği yapan Buzluk Mağarası görülecek yerlerden bazıları… Yaklaşık 10 kilometre uzunluğu ve 1120 metreye varan derinliğiyle etkileyici bir güzelliğe sahip Valla Kanyonu, Ilıca, Ulukaya gibi görkemli şelalelerini ise görmeden sakın dönmeyin."
Fotoğraflar: Alamy, iStock