Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde Eren Arslan isimli vatandaş, Kızılırmak’ta balık tutarken hayalet ağa denk geldi. Derhal yetkililere bilgi veren Arslan, ağa takılan pek çok su canlısının da olduğunu söyledi. Ancak bu tek örnek değil. Deniz ve göllerde avlanan balıkçıların bilinçsizce bırakıp kayalıklara taktığı ve kaybettiği ağlar dipteki yaşamı her geçen gün zorlaştırıyor. Hayalet ağ olarak da bilinen bu tehlikenin en önemli etkeni ise insan. Yıllarda suda bozulmadan formunu koruyan hayalet ağlar, deniz canlılarının yaşamından tutun içme sularının kirlenmesine kadar pek çok korkunç sonuca etki ediyor.
10 BİN METREKARE HAYALET AĞ ÇIKARILDI
Denizler ve iç sularımız için tehlike oluşturan hayalet ağlar her geçen gün daha da çok görülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Denizlerin Terkedilmiş Av Araçlarından Temizlenmesi Projesi” ile sadece 2020 yılında sadece 10 lokasyondan, toplam 10 bin metrekare hayalet ağ çıkarıldı.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan ve Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu sağlığımızı tehdit eden hayalet ağlara dair hurriyet.com.tr okurlarına özel açıklamalarda bulundu.
HAYALET AĞLAR DOĞAYI KATLEDEN BİR UNSUR
Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, hayalet ağların denizlere etkilerini üç başlık altında değerlendirdi.
Ekosistem tükenir
Gökoğlu, “Hayalet ağlarda yakalanan her canlı doğa için bir kayıptır. Doğal kaynaklar sonsuz değil, tükenebilir. Hayalet ağlar bir anlamda doğayı boşu boşuna katleden unsurlardır. Diğer yandan her canlının denizel ekosistemde bir görevi vardır ve ölümü ekosistemde boşlukların oluşmasına neden olur” dedi.
Leşçil beslenen canlılar oluşur
Bu ağlarda yakalanarak ölen canlıların yine aynı ortamda leşçil beslenen canlıların oluşmasına sebep olması ise bir başka etkisi…
“Ölen balıkları besin olarak tüketen başka balıklar ve canlılar da bulunmaktadır. Bunlara mürenler, deniz kaplumbağaları, fok ve balon balıkları örnek gösterilebilir. Ancak zaman zaman aynı ağda bu canlıların yakalanarak öldükleri de görülmektedir. Her ölen canlı ekosistem için bir kayıp olurken başka bir canlının beslenmesi ve yaşaması da demektir. Ancak bu canlılar genellikle ekonomik değeri olmayan deniz çıyanı, salyangozlar, bazı isopod türleridir.”
Denge bozulur
Gökoğlu, ekonomik açıdan da zararları olduğunu belirterek “Doğal ortamda leşçil beslenen canlılarda görülen artış, dengenin bozulmasına neden olur. Sözü edilen canlıların çoğalması demek, ekonomik olarak değerlendirilebilen balık ve diğer canlılar için risk demektir. Bu canlıların çoğu parazitik ve toksinler içerir” ifadelerini kullandı.
‘KOKUŞMA VE ÇÜRÜME MEYDANA GELİR’
Denizler için hal böyleyken durumun tatlı sularda daha farklı olduğunu söyleyen Gökoğlu, “Tatlı sularda hayalet ağlarda yakalanan canlıların tüketicileri yine balıklar, kaplumbağalar ve yengeçlerdir. Ancak tatlı sulardaki tüketim denizdeki kadar hızlı gelişmez. Bu nedenle hayalet ağlarda yakalanan canlılarda genellikle kokuşma ve çürüme meydana gelir. Bu da sudaki bakteri yükünün artmasına sebep olur” dedi.
DENİZ KAZALARINA SEBEP OLUYOR
Okyanuslara her yıl yaklaşık 1 milyon ton hayalet ağ girdiğini söyleyen Doç. Dr. Ülgen Aytan, “Ağlar okyanus akıntılarında sürüklenerek her yıl yüzbinlerce deniz canlısını tuzağa düşürerek ciddi zararlar vermektedir. Ayrıca deniz habitatlarına verdiği zararın yanı sıra teknelere zarar verebilecek seyir tehlikelerine de neden olmaktadır.” dedi.
SU KALİTESİNİ BOZAR
Hayalet ağlara takılıp ölen canlılar deniz ve göllerin suyunu nasıl etkilediğini sorduğumuz Aytan, suyun kalitesini bozan asıl tehlikenin ölen canlılardan ziyade toksik içerikleri ve bunu su ortamına geçirebilme kapasitelerinden ötürü hayalet ağlar olduğunu söyledi.
“Toksik kimyasallar içeren plastik malzemeden yapılan ağların denizel ortamdaki kalıcı kirleticileri ve patojenleri de bünyesinde toplayarak hem su kalitesini bozar hem de canlı yaşamını tehdit eder.”
AĞLAR 600 YIL KADAR SUDA KALIR
Hayalet ağların su içerisindeki çürümesinin çok uzun yılları aldığını ifade eden Gökoğlu, “Bunun nedeni sualtında çeşitli güneş ışınlarına maruz kalmaması ve sıcaklığın daha stabil olmasıdır. Karadaki ağlar çeşitli güneş ışınlarına maruz kaldığı ve sıcaklık değişiminin yüksek olması nedeniyle daha kısa sürede çürür. Misina ağların deniz tabanında 600 yıl kadar dayandığı çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir” dedi.
MİKROPLASTİKLERE DÖNÜŞÜR
Aytan, hayalet ağların sucul ortamda tamamen yok olmak yerine hem deniz canlılarını tuzağa düşürerek öldürdüğünü hem de her geçen gün aşınıp parçalanarak mikroplastiklere dönüştüğünü söylüyor.
“Ağlar mikroplastiklere dönüşmesi sonrasında birçok deniz canlısı tarafından besin zannedilerek tüketilip, besin zinciri içerisinde ilerleyebilirler. Canlı bünyesinde biriken bu kimyasallar hem deniz canlılarının yaşamı hem de su ürünleri aracılığıyla insan sağlığı için tehdit yaratmaktadır.”