Güncelleme Tarihi:
Birçok üründe karşımıza çıkan hileli gıdalar ayçiçek ve zeytinyağlarında da tüketicinin kâbusu haline geldi. Fırsatçıların sahneye çıktığı bu dönemlerde hileli ve sahte ürünlere daha çok dikkat etmek gerekiyor.
MERDİVEN ALTI ÜRÜNLER ARTIYOR
Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal, “Sıvıyağlarda taklit ve tağşiş ürünler ile merdiven altı dediğimiz hangi ortamda hazırlandığını bilmediğimiz, ucuz maliyetli ürünler raflarda yerini alıyor. Bu tür ürünler tüketici sağlığını ciddi tehdit ediyor, ilerleyen yıllarda insan sağlığında kalıcı etkiler bırakabiliyor" diyor.
Natürel sızma zeytinyağının bir kısmını alıp içerisine daha az değerli ve ucuz olan riviera, ayçiçek, mısır vb. yağların ilavesine ve bunun ‘natürel sızma zeytinyağı’ adı altında satılmasına tağşiş deniyor.
"Zeytinyağında daha çok rastladığımız taklit ve tağşiş durumları gıda sahtekarlarının yeni gözdesi olmuş durumda" diyen Gıda Mühendisi Handan Doğan, "Yapılan taklit ve tağşiş tüketiciyi aldatmanın ve tüketici sağlığına yönelik tehdit oluşturmasının yanı sıra haksız rekabet oluşturarak haksız kazanç elde edilmesine neden olur, hem sağlık hem de ticari ahlak açısından önlenmesi gereken bir hile durumudur" ifadelerine yer veriyor.
HİLELİ YAĞLAR NE YOLLAR İLE HAZIRLANIYOR?
“Geçtiğimiz haftalarda Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen 371 firmaya ait 559 parti ürünü kamuoyuna açıkladı. Bakanlık tarafından yayımlanan listede bitkisel yağlardan en çok natürel sızma zeytinyağı, riviera zeytinyağı ve ayçiçek yağında tağşiş ve taklit yapıldığını görüyoruz” diyen Doğan şu bilgileri veriyor:
-- Natürel sızma zeytinyağında yapılan tağşişlerde yaygın olarak rafine ve riviera zeytinyağı, ayçiçeği, kanola, mısır, fıstık, pamuk, soya vb. yağlar karıştırılıyor.
-- Natürel sızma zeytinyağının yüksek fiyatı nedeniyle benzer yağ asidi ve sterol profillerine sahip yağlarla karıştırılması oldukça yaygın karşılaşılan bir hile.
-- Ülkemizde tüketimi oldukça fazla olan ayçiçeği yağına da daha ucuz ve düşük kalite kanola, mısır, fıstık, pamuk, soya vb. yağların karıştırılması yoluyla tağşiş yapılıyor. Özellikle soya, fındık gibi alerjen gıdaların yağının eklenmesi ve etikette bunların belirtilmemesi soya ve fındık ürünlerine alerjisi olan insanlar için ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
DAHA ÖNCE KULLANILMIŞ YAĞLAR YENİDEN PİYASAYA SÜRÜLÜYOR
-- Ayrıca daha önce kullanılmış ve geri dönüştürülmüş kızartmalık yağların ayçiçeği gibi diğer yağlar ile karıştırılarak tekrar kullanılması yoluyla yapılan tağşişlerin de olduğu biliniyor.
-- Genel olarak pahalı ve biyoyararlılık açısından daha değerli olan yağlara daha ucuz ve daha düşük kalitedeki yağları katıyorlar. Ürün kalitesini ve saflığını düşürüyorlar, haksız kazanç elde ediyorlar ve en önemlisi tüketiciyi aldatarak sağlığımızla oynuyorlar.
TÜKETİCİNİN ANLAMASI ÇOK ZOR
“Ürün satın alınırken taklit ve tağşiş olduğunu anlamak mümkün değil, laboratuvar testleri sonucu ancak mümkün olur” diyen Aziz Koçal çok önemli noktalara dikkat çekiyor:
-- Alınan ürünün taklit ve tağşiş olduğu belki önceki ürünler ile karşılaştırıldığında anlaşılabilir. Bu nedenle özellikle fiyatların artış olduğu dönemlerde piyasada sık sık denetimlerin yapılması gerekiyor.
Handan Doğan: Yağlarda yapılan taklit ve tağşişi duyusal yöntemlerle anlamak pek mümkün değil, en kesin sonuç veren yöntem laboratuvar analizleridir. Hatta öyle ki aspir tohumu ile ayçiçek yağı birebir özellikler taşıyor ve aralarındaki farkı tespit edebilecek net yöntemler hala araştırılıyor.
GRAMAJLARDA DA OYNAMALAR YAPILIYOR
-- Tenekede satılan Ayçiçek ya da zeytinyağı satışlarında gramaj oyunları olabilir, teneke içinden farklı yağlar çıkabilir. Tenekenin içi görünmediği için açmadan bu yağı tespit etmek mümkün değil. Açıldığında da tespit ettirmek maalesef zor. Tespit için gittiğiniz makamlar ambalajın açılmış olduğunu söyleyerek gerekli işlemleri yapmayabiliyorlar.
-- Fiyatlarda artış olunca gramajlarda da oynamalar yapılıyor. Paket üzerinde yazılı gramajlar ile içinde bulunan ürünün gramajı birbirini tutmuyor. Örneğin üzerinde 500 gram yazan bir pakette 450 gram ürün çıkabiliyor. Bu gibi durumlarda mutlaka tartı kontrolü de yapılmalı, tespiti halinde ilgili bakanlıklara şikâyet edilerek, ayrıca savcılıklara da başvurulmalıdır. Çünkü bu durum bir hırsızlıktır.
-- Tüketiciler ise hiçbir ürünü ihtiyacından fazla olacak şekilde almamalı.
Zeytin bir meyvedir, zeytinyağı da bir meyve yağıdır. Genel olarak kendine has, taze çimensi meyvemsi tat ve kokudadır. Küf, ekşimsi koku düşük kalite göstergesidir. Rengi yeşilden altın sarısına kadar giden tonlardadır. Zeytin meyvesinin içindeki antioksidan maddelerden dolayı zeytinyağı tadıldığında genellikle boğazda acılık bırakır. Zeytinyağının kalitesini etkileyen faktörlerin başında; zeytinin çeşidi ve olgunluk derecesi, toprak ve iklim koşulları, hasat yöntemi ve zamanı, yağ çıkarma sistemi ve yağın muhafazası gelmektedir. Renk-tat- koku gibi duyusal özellikler tüm bu faktörlerden etkilenir bu nedenle saflık kriteri olarak nitelendirilmez.
'ETİKETSİZ ÜRÜNLERİ SAKIN ALMAYIN'
"Zeytinyağı ve ayçiçek yağı alırken nelere dikkat etmeli?" diye sorduğumuz Handan Doğan, "Zeytinyağı veya ayçiçek yağı alırken dikkat etmemiz gereken en önemli unsurların başında ürünün kimliği olan ambalaj ve etiket geliyor. Satın alınacak ürünün etiketi ve ambalajı kontrol edilmeli, delinmiş ve sızdırmış ambalajlı ürünler satın alınmamalıdır. Yol kenarlarında, güneş altında, su, kola şişesi gibi tek kullanımlık plastik şişelerde muhafaza edilen, etiketsiz ürünleri kesinlikle satın almayın" cevabını veriyor.
Ayçiçek yağının berrak olması ve dibinde tortu oluşmaması önemli. Yağın rengi ve kokusu, elde edilen bitkiye, işleme sekline, iklime, kullanılan teknolojiye göre değişebilir. Renk, koku ve tat yine saflık kriteri değildir, yani sadece bu özelliklere bakılarak hile yapılıp yapılmadığı anlaşılamaz.
Doğan dikkat edilecek diğer noktaları da şöyle anlatıyor:
-- Etiketinde mutlaka Tarım ve Orman bakanlığı onay numarasına, zeytinyağının üretim ve hasat yılına, tavsiye edilen tüketim tarihine, elde edildiği zeytin çeşidine ve üretim yöntemine bakılmalıdır. Hasattan itibaren süresi 12 ayı geçmeyen ürünlerin alınmasını tavsiye ediyoruz, yağ eskidikçe içerisindeki besin değeri ve E vitamini düşer, bu nedenle hasat tarihine bakmak önemli.
-- Sızma zeytinyağı +4 C derecenin altında donabilir, donuk hareler şeklinde yapılar görülür. Farklı çeşitlere ait sızma zeytinyağları, fenolik bileşenlerinden dolayı daha geç donabilir. Sızma zeytinyağının donması saflık kriteri olarak kabul edilmez. Dibinde tortu oluşması uygun şekilde filtre edilmediğini gösterir ve yağ uzun süre bu şekilde kalırsa bayatlayabilir.
-- Ayırt edici bir diğer unsur fiyattır. Özellikle fiyat seviyesi piyasanın çok altında olan, ucuz ürüne her zaman şüpheyle yaklaşılmalıdır.
TEK KONU ‘KANDIRILMAK’ DEĞİL, SAĞLIKLA OYNUYORLAR
Taklit ve tağşiş yağların piyasaya sürülmesi konusu sadece tüketiciyi kandırmış olmakla kalmıyor aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarına da davetiye çıkarıyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, “Tağşiş edilen Ayçiçek veya zeytinyağı daha ucuz olan endüstriyel yağlarla karıştırıldığında son derece toksik olan trans yağlar oluşuyor. Trans yağ sağlığa oldukça zararlı bir yağ çeşididir. Bu tağşiş edilmiş yağların tüketimi diyabet, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları, kanser, romatizma, obezite gibi pek çok hastalık açısından risk oluşturur” diyor.
KALP, ŞEKER, ALZHEIMER, PARKİNSON...
Karadağ, hileli Ayçiçek ve zeytinyağlarının sağlığa olan zararlarını şöyle detaylandırıyor:
Kalp damar hastalıkları: Günümüzde dünyada her 30 saniyede 1 insan, yılda da 18 milyon insan kalp damar hastalığından vefat ediyor. Tağşiş yağ tüketimi kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırıyor. Bu yağlar vücutta damarları tıkayan LDL (kötü kolesterol) düzeyini artırırken, tıkalı damarları temizleyen HDL (iyi kolesterol) düzeyini düşürüyor. Aynı zamanda bu hileli yağlar damarlarda hızla okside olup plakların yırtılmasına neden olabiliyor.
Şeker hastalığı: Tağşiş yağ kullanımı ile şeker hastalığının neden olduğu göz, böbrek, kalp, sinir hasarı riski artar. Şeker hastalığında damar yapısı bozuldukça komplikasyon oranı artar. Maalesef bu tür yağlar da damarları tahrip olmaya müsait şeker hastalarının organlarının damar yapısını hızla bozarak organ yetmezliğine girmesine neden olur.
Otoimmun hastalıklar: Bu tür yağlarda vücudun daha önce tanımadığı yabancı moleküller olduğu için bağışıklık sistemi alarme olup; bol miktarda antikor denilen askerlerin oluşumuna neden olur. Oluşan askerler de bu yağı tüketen insanların kendi hücrelerini hasarlayabiliyor. Bu durumda da Hashimoto, Alzheimer, Parkinson, Vitiligo, Alerjik astım, Kurdeşen, Romatizma, Kolit, Dermatit, Sedef gibi çeşitli hastalıklar gelişebiliyor.
Handan Doğan: Her tüketicinin de aslında bir gıda denetçisi olduğu fikrinden yola çıkarak gıdalarda taklit ve tağşişin önlenmesine katkıda bulunmaları amacıyla tüketiciler şüphelendikleri ürünler için mutlaka ALO 174 GIDA hattını arayarak ihbar ve şikâyette bulunmalılar. Böylelikle oluşan tüketici bilinci ve denetimlerin artması gıda sahtekarları için büyük bir darbe olacaktır. Günümüzde bilinçli tüketici olmak her zamankinden daha önemli artık...