Güncelleme Tarihi:
IQAir'in hazırladığı 2021 Dünya Hava Kirliliği Raporu'nun sonuçları açıklandı. 117 ülkeden 6 bin 476 kenti inceleyen rapor, partikül yoğunluğu ölçümlerine dayanıyor. 'Havanın içerisindeki ince parçacıklı madde kirliliği' olarak bilinen partikül, astım, felç, kalp ve akciğer hastalıklarına ve her yıl milyonlarca insanın erken ölmesine neden oluyor. Şehirlerin yüzde 97'sinin Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği hava kalitesi standartlarını karşılamadığını ortaya koyan rapora göre, Türkiye, dünyanın en kirli havasına sahip 46'ncı ülkesi. Avrupa'nın en kirli havasına sahip 5 kentinden 2'si de Türkiye'den; Iğdır ve Düzce oldu.
'MASKE TAKMAYA DEVAM EDİYORUZ'
Doğu Anadolu Bölgesi'nde 890 metre rakımdaki Iğdır; metreküp başına düşen 66,2 mikrogram partikül oranı ile Avrupa'nın en kirli havasına sahip 5 kentinden biri oldu. 'Mikro klima' iklimi ve bereketli toprakları ile 'Doğu Anadolu Bölgesi'nin Çukurova'sı olarak bilinen kentin 'Yeşil Iğdır' özelliğini kaybettiğini belirten esnaf Mehmet Öztürk, hava kirliliği nedeniyle maske takmaya devam ettiklerini söyledi ve soruna bir an önce çare bulunmasını istedi.
'REÇETELERDE CİDDİ ARTIŞ VAR'
Nufüs artışı ile hava kirliliğinin tırmanışa geçtiğini ifade eden eczacı Ümir Eren de "Maalesef hava kirliliğinde çok üst seviyedeyiz. Şu an hava kirliliğinden dolayı maske takıyoruz. Eczacı olarak şunu dile getirebilirim; astım, KOAH, nefes darlığı ve akciğer rahatsızlığından dolayı gelen reçetelerde ciddi bir artış var" diye konuştu.
'DOĞRU BİR ADIM AMA YETERSİZ'
Iğdır Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Aysun Altıkat, hava kirliliğinin en büyük nedeninin Aralık ilçesindeki rüzgar erozyonu sahası olduğunu söyledi.
Altıkat, şöyle konuştu:
"Anlık ölçümlerde il için en önemli kirletici emisyonunun PM10 olduğu, neredeyse tüm yıl boyunca yönetmeliklerde belirlenen sınır değeri aştığı görülmektedir. PM10 kirliliğinde; ilk akla gelen ısınma kaynaklı kalitesiz yakıt kullanımı olmakla beraber, emisyon aşımının ısınmanın gerçekleşmediği yaz mevsiminde de devam etmesi, sorunun yakıt tüketim kaynaklı olmadığını gözler önüne sermektedir. Kışın batıdan esen rüzgar, kirli havayı alıp Ağrı Dağı'na çarptıktan sonra tekrar şehre dönüyor. Yazınsa doğudan esen rüzgar, İran ve Aralık ilçesindeki rüzgar erozyon sahasındaki kirliliği şehre taşıyor. Aralık ilçesi erozyon sahasında yapılan proje, doğru bir adım olmakla beraber yetersizdir."
'ACİL EYLEM PLANI HAZIRLANMALI'
Rüzgar erozyonu ile mücadele edilmesi için sürdürülebilir ve yüksek bütçeli projelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Altıkat "Iğdır için acil erozyonla mücadele eylem planı hazırlanmalıdır. Plana uluslararası iş birliği dahil edilmeli, İran'ın da sınırı içerisinde kalan bölgeyi ağaçlandırması temin edilmelidir. Yalnızca sınır çizgisi üzerinde kalacak dar bir bölge sınır ihlallerini engellemek için çıplak bırakılmalı, diğer tüm bölgeler ağaçlandırılmalıdır. İlde sulama suyu sıkıntısı yaşandığından; bölgeye su ihtiyacı nispeten az olan ve bölge ekolojisi ile uyumlu Ebucehil çalısı veya Pinus pinaster (sahil) çamı önerilebilir. Sınır üzerinde kalan bölgedeyse petroşimik maddeler kullanılarak toprak stabilizasyonu sağlanabilir" diye konuştu.