Güncelleme Tarihi:
İnsan papillom virüsü (HPV) nedeniyle deride oluşan kabarık ve yuvarlak enfeksiyonlar olarak tanımlanan siğiller, verrü (Latince verruca) grubu hastalıklar arasında sayılıyor. Sıklıkla el ve ayaklarda görülmekle birlikte vücudun pek çok yerinde ortaya çıkabilen siğiller, boyut, şekil ve renklerine göre ayırt ediliyor.
Ortaya çıkış süreleri birkaç haftadan başlayıp bir yıldan uzun sürelere kadar değişebilen bazı siğiller, pek çok tehlikeyi beraberinde getiriyor. Özellikle HPV’ye bağlı olarak genital bölgede ortaya çıkan siğiller korkulması gereken türlerden. Uzmanlar dünyada her yıl milyonlarca kişiyi enfekte eden bu virüsün Türkiye'de de hızla yayıldığını belirtiyor.
Ancak tek tehlike genital bölgede görülen siğiller değil; el, yüz ve ayakta ortaya çıkanlar da pek çok sağlık sorununa neden oluyor.
ORTAK EŞYALARA DİKKAT!
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi, Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Siğiller türlerine ve oluştukları yere bağlı olarak değişkenlik gösterir” dedi ve ekledi:
“Bunlardan ilki basit siğiller olarak da adlandırılan ‘Verruca Vulgaris’… En sık görülen bu tür, tüm siğillerin yüzde 70’ini oluşturuyor. Bir de ‘Verruca Plana’ olarak adlandırılan düz siğiller var. Bir başka sık görülen siğil türü ise ‘Verruca Plantaris’ yani ayak tabanı siğilleri… Tabii genital bölge siğilleri de oldukça tehlikeli.”
Dermatoloji Uzmanı Dr. Gözde Emel Gökçek ise siğillerin uzun bir kuluçka dönemi (ortalama 1-6 ay) sonrasında ten üzerinde sert ve karnabahar gibi kabarıklıklar şeklinde görüldüğünü, kişiden kişiye temas yoluyla, havuz-sauna gibi ortak kullanım alanlarında ya da ortak kullanılan eşyalarla bulaştığını vurguladı.
Yoğun stres, sıkı diyet, düzensiz beslenme, aşırı çalışma ve yorgunluk, bağışıklık sistemini etkileyerek siğillerin yayılmasında kolaylaştırıcı etki yapar. Deride bulunan yaralar, çizikler ve tırnak yeme alışkanlığı, deri bütünlüğünü bozarak, virüsün içeriye girmesini kolaylaştırır.
Prof. Dr. Zekayi KutlubayPeki türlerine göre ‘basit, düz, ayak tabanı ve genital bölge’ olarak dört gruba ayrılan siğiller hangi hastalıkların habercisi? Konuyu uzmanlarla 10 soruda mercek altına aldık.
1-) BASİT SİĞİLLER (VERRUCA VULGARİS) VÜCUTTA EN ÇOK NERELERDE GÖRÜLÜYOR?
“Basit siğiller, en çok el ve parmakların üst yüzeylerinde, ayaklarda, tırnak çevresinde, nadiren ağız içinde görülüyor” diyen Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, bu siğillerin enfekte eşyalardan bulaştığını ya da bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu ortaya çıktığını söyledi.
Dr. Gözde Emel Gökçek de basit siğillerin şekline dair, “Deriden hafif kabarık şekilde, çoğunlukla ten renginde, sert kıvamdadır. Siğil içerisinde hızlı büyümeye bağlı yoğun damarlanma görülür. Siğilin ortasında kırmızımsı ve kahverengimsi şekilde iğne başı büyüklüğünde damarlanmalar da ortaya çıkar” bilgisini paylaştı.
2-) DÜZ SİĞİLLERİN (VERRUCA PLANA) ÖZELLİKLERİ NELER?
Düz siğillerin sıklıkla yüzde, boyunda, ellerin üzerinde, bileklerde, dirseklerde ve dizlerde kümelendiğinin altını çizen Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Genellikle birkaç milimetre çapında, deriden hafif kabarık, düzgün yüzeyli, açık kahverengi renkli ve yassı şekilde görülürler” dedi.
Bu siğillerin çoğunlukla çocuk ve gençlerde gördüğünü söyleyen Dr. Gözde Emel Gökçek, “Alışkın olmayan bir göz, bu siğilleri basit bir leke zannedebilir. Sayıları bazen 50’nin üzerinde olabilir. Yassı şekilde olmasının sebebi de basit siğillerden farklı bir alt tip HPV'nin etken olması” ifadelerini kullandı.
Sık görülen siğil sınıflarından biri de Verruca Plantaris yani ayak tabanı siğilleri… Peki bu siğiller nasıl meydana geliyor?
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Ayak tabanı siğilleri genellikle yüzme havuzu, hamam ve spor salonu gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla dolaşan kişilerde HPV enfeksiyonu bulaşması sonucu meydana gelir. En sık 6-10 yaş arasında görülür” dedi.
Dr. Gözde Emel Gökçek ise “Ayak tabanı siğilleri, diğer siğillerin aksine basınca maruz kalan bölgeye yerleştiği için genellikle derinin dışına doğru değil, içeriye doğru büyür. Kılcal damarda bozulmaya bağlı kanama nedeniyle yüzeyde kırmızı ve kahverengi noktalar görülebilir” diye konuştu. Dr. Gökçek, şöyle devam etti:
“Ayağınızın altında sertleşmiş deriyle çevrili küçük bir nokta görünümüyle ortaya çıkarlar. Yürürken rahatsızlık ve ağrı verirler. Çocuklarda sık görülse de ayak tabanı siğilleri herkeste oluşabilir. Ayrıca şeker hastaları, kanser hastaları, daha önce ayak tabanı siğili geçirmiş kişiler ve siğil virüsüne maruz kalma ihtimalinin yaygın olduğu yerlerde yürüyenlerde bu siğillere rastlanır.”
4-) BASİT VE DÜZ SİĞİLLER İLE AYAK TABANI SİĞİLLERİ HANGİ HASTALIKLARIN HABERCİSİ OLABİLİR?
Bu noktada cevaplanmayı bekleyen en önemli soru, bu üç siğil türünün hangi hastalıkların habercisi olduğu…
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Bu tür siğiller tek tük çıktıkları zaman herhangi bir sağlık sorunun habercisi olmaz. Endişelenmeye lüzum yok. Fakat onlarca hatta yüzlerce görüldükleri durumda, bağışıklık sisteminde zayıflamanın habercisi olabilirler. Bu da ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. O nedenle ekstra bir laboratuvar tahlili yaptırmak gerekir” cevabını verdi.
5-) NASIL BİR TEDAVİ YÖNTEMİ UYGULANIYOR?
Siğil tedavisinin uzun ve sabır gerektiren bir süreç olduğunu söyleyen Dr. Gözde Emel Gökçek, her hastada ameliyatın şart olmadığının altını çizdi ve şu bilgileri paylaştı:
-- Siğillerin tedavisinde kremler, kriyoterapi (azot gazıyla dondurma) tedavisi ve lazerle tedavi uygulanır. Krem tedavisinde genellikle salisilik asit ve retinoik asit içeren kremler kullanılır. Bu kremler peeling etkisi sayesinde siğilin katmanlarını soymaya yarar, aynı zamanda bağışıklık sistemini de uyararak vücudun siğille savaşma yanıtını tetikler.
-- Kriyoterapi, siğilin sprey yoluyla veya pamuklu çubukla sıvı azot uygulanarak dondurulması işlemidir. Genelde kriyoterapi ile siğil tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar sağlanır. Beraberinde kremlerle de tedavi desteklenir. Siğilin yaygınlığına göre tamamen geçene kadar iki üç hafta boyunca seanslara devam edilir. Standart bir seans sayısı yoktur. Lazer tedavisi son zamanlarda daha sık uygulanır oldu. Burada hem siğil katmanları hem de siğilin çoğalmasını destekleyen damar yapıları yakılarak, tekrar büyümenin önüne geçiliyor.
6-) İNCİR SÜTÜ DAMLATMAK, ELMA SİRKESİ SÜRMEK İŞE YARIYOR MU?
Halk arasında elde ve ayakta görülen siğillerden kurtulmak için incir sütü damlatmak ya da aloe vera ile elma sirkesini karıştırıp sürmek gibi bazı doğal çözüm önerilerinden bahsediliyor. Bu tip doğal yöntemler mevcut tabloyu daha da kötüleştirir mi yoksa tedavide işe yarar mı?
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, “Aloe vera, virüslere karşı direnç gösterebilen aktif bileşenlere sahip. Elma sirkesinin de siğilleri küçülttüğü üzerine çeşitli deneyimler mevcut” dedi ve ekledi:
“Ayrıca bal, yararlı bir besin olmasının yanında siğiller için de yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir. Ananas suyu oldukça asidik olduğu ve bromelain isimli bir protein içerdiği için ana tedaviye destek olarak kullanılabilir. Fakat ana tedavi asla bunlar değildir!”
7-) KURBAĞA ELLEMEK SİĞİL YAPIYOR MU?
Halk arasında kurbağaya dokunmanın siğil yaptığına dair de bir inanış var. Bunun bir geçerliliği var mı?
Bu soruma Prof. Dr. Kutlubay "Halk arasında böyle bir inanış var ama geçerliliği yok. Kurbağaların üzerinde siğil benzeri deri kabarcıklarını görenler onların siğil gibi bulaşıcı olduğunu düşünüyor. Fakat bu doğru değil. Kurbağa ellemek siğil yapmaz. Siğili yapan şey bir virüs. Bu virüs insanda bulunuyor ve insana bulaşıyor. Hayvanlardan insanlara siğil bulaşmaz" cevabını verdi.
8-) HANGİ SİĞİLLER DAHA TEHLİKELİ?
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay “Hepsi tehlikeli ama günümüzde rahim, anüs ve penis kanserlerinde bazı HPV tiplerinin rol oynadığı belirlendi. Genital bölge siğilleri önemli bir sağlık sorunu haline geldi” dedi. Prof. Dr. Kutlubay şu bilgilerin altını çizdi:
“Özellikle bu bölgedeki kalın, kabuklu ve koyu renkte olan siğillere dikkat edilmeli. Şüphe varsa, bu siğillere hemen HPV tip tayini yapılmalı. Ayrıca genital siğillerde hastanın tedavisinin yanında cinsel partnerinin de muayene edilmesi şart.”
HPV’nin bazı tipleri rahim ağzı kanseri açısından yüksek risk barındırıyor. Özellikle HPV 16 ve HPV 18 tipi enfeksiyonlar rahim ağzı kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 70'ine neden oluyor. Bunun dışında HPV 31, 33, 45, 52, 58 gibi diğer yüksek riskli tipleri de bulunuyor. Fakat bir kadın HPV virüsü ile enfekte olur olmaz rahim ağzı kanserine yakalanmıyor.
9-) GENİTAL BÖLGEDEKİ SİĞİLLER DİREKT KANSERLE İLİŞKİLİ MİDİR?
Genital bölgede oluşan siğiller bu denli tehlikeli olunca ben de konuyu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Çağrı Arıoğlu Aydın’a danıştım.
Dr. Çağrı Arıoğlu Aydın, “Kadınlarda ve erkeklerde genital bölgede görülen siğillerin nedeni insan papillom virüsüdür (HPV). HPV dünya genelinde cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında ilk sırada yer alır. Cinsel anlamda aktif olan kişilerin yüzde 75'inin hayatlarının bir döneminde HPV'nin bir türüyle karşılaşması söz konusudur” ifadelerini kullandı. Dr. Aydın şöyle devam etti:
-- Genital siğiller sıklıkla kadınlarda vulva, anüs çevresi ve vajina içinde erkeklerde ise penis ve anüs bölgesinde görülür. Hatta ağız içi, farinks (yutak) bölgesinde de görülebilir. Değişik görünüm, boyut ve renklerde çeşitli yaygınlıkta olabilir. Genital bölgedeki siğiller çoğunlukla şikâyet oluşturmaz. Kozmetik açıdan sorun teşkil eder kaşıntıya neden olurlar.
-- Siğillerin yüzde 90’ından sorumlu olan ‘HPV tip 6 ve 11’ rahim ağzı kanseri (serviks) açısından düşük risk grubunda yer alır. Ancak diğer alt grupların da eşlik edebilmesi açısından serviks kanseri tarama testleri mutlaka yapılmalı. Takip sıklığı belirlenmeli. Serviks kanseri tarama testleri hastanın yaşına göre smear testi veya HPV testini kapsar. Çünkü HPV’ye bağlı olarak penis, anüs, vulva ve ağız bölgesinde kanser görülebilir. Sigara da siğillerin bu bölgede oluşmasında etkilidir ve kanser açısından risk faktörleri arasındadır.
10-) SİĞİLLERİN BULAŞMASINI ÖNLEMEK İÇİN NE YAPILMALI?
Dr. Çağrı Arıoğlu Aydın, “HPV enfeksiyonunda korunmada HPV aşısı en önemli rolü oynuyor. Çoğu ülkede adolesan ve gençlerde rutin olarak HPV aşısı öneriliyor” dedi ve ekledi:
“Bağışıklık sistemini güçlü tutmak, sigarayı bırakmak çok önemli. Kondom cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğuna karşı koruyucuyken HPV enfeksiyonunda maalesef yüzde 100 koruyuculuğa sahip değil. Ancak yine de kondom kullanmak da HPV enfeksiyon riskini azaltmada etkin…”