Gülçin yazıyor

Haberin Devamı

Gülçin TELCİ

Garipoğlu'ndaki gariplik

Sümerbank özelleştirilirken, ‘‘Bu Sümerbank işinde bir gariplik var!’’ başlığı altında Hayyam Garipoğlu ile ilgili bazı gerçekleri yazmışım. Yazımda, ‘‘İçeride yatmış’’ ara başlığı ile şöyle demişim:

‘‘Bu arada Yeni Günaydın gazetesi Garipoğlu ile ilgili üç gün arka arkaya süren ve okuyanları dehşetlere düşüren bir yayın yaptı. Tanrım meğerse baba Kasım ile oğul Hayyam Garipoğlu kaçakcılık suçundan hapiste yatmışlar. Üstelik kendi fabrikalarını basıp güvenlik görevlisi ile fabrika müdürünü bıçakla yaralayarak bir kez daha cezaevinin yolunu tutmuşlar. Maşallah iki kez hapse girdiği belgelerle yazılan bu aileye bir bankayı teslim etmekte sakınca görmeyen Özelleştirme İdaresi'nin eski Başkanı Ufuk Söylemez şu anda milletvekili adayı...’’

SÖYLEMEZ VE YILMAZ

Daha sonra ‘‘İştirak halinde suç’’ arabaşlığı altında şöyle devam etmişim:

Sümerbank'ı, Garipoğlu'na satan Söylemez ile satışa vize veren Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz, milletvekili olma yolunda ilerliyorlar. Ceyhan Asliye Ceza Mahkemesi ise, Hayyam Garipoğlu'nun TCK' nın 456-4. maddesine dayanarak iştirak halinde bıçakla ve sopayla müessir fiil işlemek suçundan tutuklayıp Ceyhan Kapalı Cezaevi'nde bir dönem misafir etmiş. Yani, bu adamı hiç araştırmadan Sümerbank gibi bir bankayı satabilmişler. Doğrusu bravo, Özelleştirme İdaresi ve Hazine'ye.

Her ne kadar satılan Sümerbank'ın bankacılık bölümü ise de, benim aklıma Sümerbank denince ‘‘yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı’’ sözü geliyor. Çoçukluğumuzda biz bu sözü tekrarlayarak büyüdük. Meğer yeni jenerasyon bu sloganı farklı yorumluyormuş.

Garipoğlu'na Sümerbank'ı teslim edenler eski iktidar. Yeni hükümet her özelleştirme ihalesine giren Garipoğlu'na düşünerek yaklaşıyor. Kazandığı POAŞ ihalesini vermeme sebebi olarak yakın dost çevrelerine, ‘‘MİT'te dosyası var. O yüzden vermedik’’ diyorlar. Zaman zaman MİT dosyaları işe yarıyor, zaman zaman hasıraltı ediliyor. Bizde tökezleye tökezleye temiz ellere yaklaşıyoruz.

Bir bant daha...

Fısıltı halinde CHP'li Fikri Sağlar'ın elinde müthiş bir bant daha olduğu yayılıyor... ‘‘Bu kez bantta son yıllarda garip bir şekilde yükselen değerli bir holding sahibi bulunuyormuş’’ diye konuşuluyor. Hatta yazılıyor... Akşam Gazetesi'nde köşe yazarı Şakir Süter köşesinde bu holding sahibini şöyle tarif etmiş:

‘‘Hükümetin ANAP kanadı ile hayli sıkı fıkı ilişkileri bulunan, havacılık sektörüne yakın ilgi duyan, borsa dünyasında ‘cin' lakabı ile anılan, genç ve mazisi de çok eskilere dayanmayan bir işadamı...’’

Erol Simavi’nin gazetecilik heyecanı

Eski patronum Erol Bey çok duygusal birisidir... Birkaç gün önce Hürriyet bürosu çalışanları Erol Simavi imzalı faksı görünce şaşırmışlar... Cumhuriyet Bayramı heyecanı, onu gençlik günlerine geri götürmüş olmalı ki, kağıda kaleme sarılıp Almanya Hürriyet'e haber geçmiş... Kendisi uzun yıllardan beri İsviçre'de oturur... Lozan'da üç gün süren yağmur 29 Ekim'de birdenbire akşam saatlerinde aniden kesilivermiş... Yağmur bulutları dağılmış... Gökyüzünde ay ve yıldız yanyana gelmiş... Yani, Lozan Anlaşması'nın imzalandığı Lozan semalarına, 29 Ekim 1998 akşamı Türk Bayrağı'nın iki önemli ögesi hakim olmuş.

Erol Simavi, bu manzarayı görünce çok etkilenmiş. Hemen Hürriyet Almanya Bürosu'na bir faks çekip, olayın Hürriyet Gazetesi'ne haber olarak yansımasını sağlamış...

Bizim Meryem...

Işılay Saygın'ın yerinde olsam istifa ederim... Kendi kendini küçük düşürdü... Aslında hata, onu kadın olduğu için o makama oturtanlarda ... Aileden sorumlu bakan, ama bu yaşa gelmiş vakit bulup evlenmemiş... Tek övündüğü şey ise hâlâ bakire olması, yani kendisi Virgin Mary...

Çoçuğu olmadığı için gençlerin duygularından da hiç anlamıyor... Aklı fikri bekarette... Bu konuda o kadar acımasız ki, dünyanın her yerinde terkedilen bekaret kontrolü için ‘gerekli’ diyor.... Halbuki gencecik kızlar böyle bir uygulamaya alınldıktan sonra içlerinden bir kısmı utançlarından intihara kalkıyor... ‘‘İntihar ediyorsa edecektir’’ diyebilecek kadar katı... Bir kadın olarak kızlara bu kadar gaddar yaklaşabiliyor...

Aynı acımasızlığı erkeklere karşı da gösteriyor... İdam cezasının yanlışları yazıldı, çizildi ama Saygın Hanım idamdan yana... ‘‘Tecavüz edeni asmalı’’ diyor... En yakın arkadaşı ANAP Adana Milletvekili Yılmaz Hocaoğlu'nu Yafes Öztürk'le birlikte bir kazada kaybetti... Hatta Hocaoğlu ile Öztürk, İzmir'den Işılay Hanım'ın yanından ayrıldıktan sonra kaza geçirmişler...

Kadın bakan ihtiyacı onu hep bakanlık koltuğunda oturttu... En çok parti değiştiren milletvekillerinden biri... Politikaya Adalet Partisi'nde başladı... 25 yaşındayken Buca Belediye Başkanı oldu. 1980'den sonra kurulan MDP'den İzmir Milletvekili seçildi... Özal tarafından keşfedildi ve transfer edildi... Eski AP'li olduğu için Demirel'i kırmadı, DYP'den yeniden TBMM'ye girdi... Tek olumlu yanı RP'nin icratlarına kızıp Refahyol iktidarı döneminde istifa etti... Fethullahçılar'ın yayın organı Zaman gazetesinin eski sahipi Alaaddin Kaya'nın ordu ile ilişkileri iyi gitmiyordu... Hemşerisi Çevik Bir Paşa'yı arayarak, Zaman Gazetesi'nin ordu ile ilişkilerinde aracılık etti...

Yeni hükümet kurulurken Mesut Yılmaz'dan, bakan olma vaadini aldıktan sonra da ANAP'a geçti.... ANAP İzmir'de güçsüzdü... Böylece İzmir'in popüler milletvekilini transfer etmiş oldu... Ama bugünlerde onun yüzünden başı ağrıyacağı anlaşılıyor...



Yazarın Tüm Yazıları