Gül’e dışarıda bir görev

ARALARININ açılacağını kimse beklemesin. O yöndeki dedikodulara kimse itibar etmesin.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında zaman zaman şu ya da bu konuda görüş farkı olabilir, bu normal, ama ikisi arasında temelde farklı bir yaklaşım yok.

İkisi yıllardır dayanışma halinde. Gül, Erdoğan’ın parti içindeki liderliğini kabul ediyor, Erdoğan Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtiriyor. Bundan dolayı ikisi de gocunmuyor.

Öyle anlaşıyorlar ki, örneğin Meclisten geçen yasalar, örneğin rektörlerden valilere, genel müdürlerden büyükelçilere kadar atamalar, örneğin dış politika adımları tam bir uyum içinde.

ŞİMDİ YEDİ YIL


Bir süredir ve denk düştükçe Gül’ün Cumhurbaşkanlığı süresi tartışılıyor. Yedi yıl mı, beş yıl mı, sorusu.

Sözüm ona, Erdoğan beş yıl olsun, diyor, buna karşılık Gül yedi yılda ısrar ediyor. Bundan dolayı sürtüşme varmış, lafı yayılıyor.

Gül elbette yedi yıl olmasını ister. Ama, beş yıl olursa da, Erdoğan’a gönül koyacağını sanmak yanlış. Ya da yedi yıl olursa, Erdoğan’ın bozulacağını sanmak yine yanlış. İkisi aralarında bir biçimde anlaşır.

Yasal açıdan, süreyi Yüksek Seçim Kurulu belirleyecek.

Gül’ü Meclis seçiyor. Gül’den sonraki Cumhurbaşkanını halk seçecek. Eski kurala göre, Meclisin seçtiği Cumhurbaşkanı süresi yedi yıl. Halkın seçeceği Cumhurbaşkanı süresi beş yıl.

Her ne kadar Gül’ün süresiyle ilgili hukukçular ikiye ayrılıyorsa da, Gül’ü Meclis seçmiş olduğu için, görev süresinin yedi yıl olarak belirlenmesi sürpriz sayılmaz.

ÇITA YÜKSEKTE


Beş mi yedi mi tartışması bir yana, Gül Çankaya’da süresi dolduktan sonra ne yapacak?

Erdoğan’la yer değiştirip AKP’nin başına mı geçecek ya da başka bir şey mi? Bu yönde tuttuğum nabız şöyle bir sonuç veriyor:

Çankaya sonrasında Gül için uluslararası alanda, uluslararası bir kurumda, eski bir Cumhurbaşkanına yakışır, önemli bir görev aranıyor.

Çıtayı yüksek tutarsanız, bu Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği olabilir, UNESCO, Avrupa Konseyi ya da NATO Genel Sekreterliği gibi.

Benzer, ama yüksek bir görev. Hiç toz kaldırmadan, bunun için Türkiye kulis yapmaya bile başlamış olabilir.

AKP döneminde dış politikada, kulis sonucu bu türden ulaşılan iki önemli atak var. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı.

Bugünden bir kaç yıl sonrasının ihtimallerini hesaplamak erken olabilir. Hayat bu, ne zaman, ne getireceği belli olmuyor.

Ancak, Ankara’da “Gül’e akıllı uslu bir dış görev” için kafa patlatanların varlığı da, ortada.

Haberin Devamı

Turhan Ilgaz’la içim kırıldı

Haberin Devamı

ANKARA Cumhuriyet Bürosuna 1974’te ekonomi muhabiri olarak gittiğimde, bürodaki siyasi muhabir Turhan Ilgaz Ankara’nın en gözde isimlerinden biriydi.

Sağlam altyapı, bol okumuşluk, iyi yazma yeteneği, iyi gazetecilikle birleşiyor ve Ankara siyasetinin sorulduğu isimlerden biri de Turhan oluyor. İlk gittiğimde büyük yabancılık çektiğim Ankara’da, Turhan’la sıkı dostluk kuruyoruz. Hırslı, felsefeye meraklı Turhan yerinde duramıyor. İçin için kaynıyor, zor tatmin olan bir mizaç.

Kısa süre sonra İstanbul’a yazı işleri müdürü olarak gidiyor. Cumhuriyet sonrasında başka gazeteler, dergiler, kitaplar. Hep felsefe bağlantılı.

Turhan aramızdan ayrılıyor. İçimde anılar kırılıyor. Derin bakışları, düşünceli duruşu, sözlerini tartarak konuşması gözlerimin önünde.

Haberin Devamı

YÖK, Anayasa Mahkemesi’ni hiçe sayıyor

YÖK ortalığı yine karıştırıyor. Sınıfa türbanla giren öğrenci için tutanak tutulacak, ama dersten atılmayacak. Dersten atan hoca için yine tutanak tutulacak.

Ne demek tutanak? Disiplin cezası demek.

Anlaşmaları netleşmese bile, AKP ile CHP türban konusunda belli bir yumuşamaya doğru adım atıyor. Fiili uygulamada zaten pek çok üniversitede türbana karşı katı yasak yok. Derslere türbanla giremiyorlar ama, üniversiteye giriyorlar. Cumhurbaşkanı Gül’ün atadığı rektörler türbana karşı esnek davranıyor.

Böyle bir ortamda YÖK, herhalde CHP’deki yumuşamayı fırsat bilerek, AKP’den aldığı hızla türbanda gedik açıyor. Fiili durum yaratıyor. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan rektör atamaları sıralamasında gösterdiği militanlığı şimdi türbana taşıyor.

Gelin görün ki, bu karar hukuk dışı. Bu kararıyla YÖK kendisini Anayasa Mahkemesi üstünde görüyor, Anayasa Mahkemesi’ni hiçe sayıyor.

Çünkü, ortada Anayasa Mahkemesi kararı var, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var.

YÖK’ün bu kararına en başta Anayasa Mahkemesi’nin karşı çıkması gerekir.

Nutuklarda sık sık altı çiziliyor, “Türkiye bir hukuk devletidir” filan diye.

YÖK’ün bu kararı hukuk devletinde geçerli olamaz.

Türban toplumsal hoşgörü ile artık çözülmeli ama hukuku çiğnemeden.

Yazarın Tüm Yazıları