Paylaş
Bu sergiyle ilgili Gökçebağ’la yaptığım röportaj Hürriyet’in Türkiye genelinde dağıtılan “Kitap Sanat” ekinin 5 Mayıs tarihli nüshasında çıkmıştı.
İstanbul’daki serginin bitmesinden sonra Gökçebağ’la konuşma fırsatım oldu. Yalçın Hoca, serginin yoğun ilgi görmesinden son derece memnun. Gökçebağ en büyük memnuniyeti ise kendisinin “Değişim” diye tanımladığı, az figürlü, soyutsal tepeden bakışın ağırlıklı olduğu eserlerin özellikle genç kuşaklar tarafından beğenilmesinden duymuş.
“Bu elbette figüratif çalışmadan kopacağım anlamına gelmez” diyen
Gökçebağ, en fazla taklit edilen ressamlarımızdan. Gökçebağ’ın “Değişim” resimlerinin taklit edilip, edilmeyeceğini de zaman gösterecek. Konuşmamızda kendisine, “Taklit edilmekten rahatsızlık duyuyor musunuz?” diye sordum. Gökçebağ’ın yanıtı ilginçti:
“Neden taklit ediliyorum diye düşündüğümde, kendi kendime şu iki yanıtı buluyorum: 1- Benim tarzıma rağbet var, dolayısıyla kolay yoldan para kazanmayı düşünüyorlar, 2- Gerçekten benim tarzımı çok sevdikleri için benim gibi olmaya çalışıyorlar. Ancak sonuçta ben kendi işime bakıyorum. Gökçebağ ile taklitçileri arasındaki fark rahatlıkla görüldüğü için çok da dert etmiyorum.”
Sohbetimizde laf dönüp dolaşıp, Ankara ile İstanbul arasındaki farka da geldi. Yalçın hocadan sanatsal faaliyet açasından iki kenti kısaca mukayese etmesini rica ettim. İşte söyledikleri:
“Ankaralı ressamlar için İstanbul’da sergi açmak arzulanan bir şeydir. Bu benim İstanbul’da kaçıncı sergim, inanın saymadım. Ancak 4 yıldan beri İstanbul’da sergi açmamıştım. Çok yoğun talep olunca, artık açayım dedim. İstanbul’da sanatın her alanıyla ilgilenenlerin sayısı Ankara’dan çok daha fazla. Fuar, müzayede, sergi açılışı gibi çok sayıda etkinlik oluyor. İnsanlar galerileri geziyor, resim daha çok konuşuluyor ve görülüyor. Ankara’da galerici dostların dikkatine getirmek istediğim bir şey de, ‘İstanbul’da galeriler arasında olumlu bir iletişimin’ olması. Galeriler arasında ismi konulmamış bir dayanışma var.”
Gökçebağ’a “Yaz aylarında ne yapacağını?” sorduğumda aldığım yanıt, “Yurtdışından o kadar çok rağbet var ki, inanın ben de çok şaşırıyorum. Geçen yıl Aralık ayında Devrim Erbil ve Işıl Özışık’la birlikte Tayvan’a davet edildim. 10 resmim sergilendi orada. Haziran başında İspanya yolcusuyum. Madrid Büyükelçiliğimizin girişimiyle Valencia’da bir sergim açılacak. Eğer vakit bulursam yazın da bazı çalıştaylara katılmayı planlıyorum” oldu.
YAZ MOLASI
Geçen hafta yazla birlikte sanatsal etkinliklerde azalma olduğunu belirtip, yazılara “yaz molası” vereceğimizi duyurmuştum. Bu yazıyla sezonu kapatıyorum. Kısmet olursa, sonbaharın ortalarına doğru yeniden buluşmak üzere, herkese başta huzur ve sağlık olmak üzere keyif dolu bir yaz dönemi diliyorum.
KENTTE NE VAR?
Bedri Rahmi Eyüboğlu-30 Temmuz’a kadar (CerModern/Sıhhiye), Süreyya Atalay-7 Temmuz’a kadar (Atlas Sanat/Cinnah Caddesi), Aksinin İddiası- 5 Haziran’a kadar (Siyah-Beyaz/Kavaklıdere), Depo Açıldı-3 Haziran’a kadar (Galeri Akdeniz/Yıldız), Özden Gezer Yarımca-Mehdi Saadeti-14 Haziran’a kadar (Galeri Soyut/Yıldız), Erhan Lanpir-29 Haziran’a kadar (Platform A/Taurus AVM), Hikmet Çetinkaya-10 Haziran’a kadar (Nurol Sanat/Güvenevler), Burcu Öztürk- Bugün açılacak (Rosetta Art/Hollanda Caddesi), Ayşen Avcı Çandar ve öğrencileri-Yarın açılacak (TBMM Mustafa Necati Kültür Evi/Kızılay).
Paylaş