Paylaş
Artık gençler konuşuyor, onlar yaşadıklarını aktarıyor.
Bugünkü konuğum bir “Duran Kadın”. Adı Xecê Hatice.
Diyarbakırlı bir Kürt. Cihangir’de yaşıyor. Gezi’nin ilk gününden beri oradaydı. Daha önce hayatında hiçbir eyleme katılmamış, gaz yememiş, hatta yaralı görmemişti...
İsmin?
Hatice. Sakıncası yoksa Kürtçe ismimi de yazar mısın?
Elbette, niye sakıncası olsun?
Xecê.
Nerelisin?
Diyarbakırlıyım. 11 çocuklu bir Kürt ailenin kızıyım. Cihangir’de oturuyorum. Zeliha Berksoy’un öğrencilerindenim, oyunculuk yapıyorum.
ONURUMA DOKUNMA!
Ne zaman Gezi’ye dahil oldun?
28’inden beri. Hayalimdeki Türkiye’ydi. Hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Rüyamda görsem, din-dil-ırk-mezhep-politik görüş farkı gözetmeksizin, bu kadar büyük kitlenin bir araya gelebileceğine inanmazdım. Çok empatik-sempatik bir ortamdı. Şiddetle ilgili herhangi bir şey yoktu. Bütün bunlar yaşanmayabilirdi. Talebimiz çok netti. Basitti. Hatta çocuksu ve saftı...
Neydi?
“Sokağıma dokunma” dedik. “Mahalleme dokunma”, “Parkıma dokunma”, “Şehrime dokunma”, “Onuruma dokunma”. Teyzeler bile sokaklara fırladılar evlerinden. Herhangi bir yere gidip orada ne istiyorlarsa yapabilirlerdi, neden kafayı o parka taktıklarına anlam veremiyordum. Artık anlıyorum tabii...
Sen nasıl izah ediyorsun olup biteni?
Reyhanlı gibi bir gündemimiz vardı, orada insanlar öldürüldü. Ortada böyle bir gerginlik varken hooop gündemi değiştirdiler. Biz saf bir halkız, saf bir milletiz. Parka gelen gençler de öyle. Marjinal gruplardan daha çok, apalotik kesim.
KENDİNE MÜSLÜMAN
Annen-baban ne diyor olup bitene?
Herkes şaşkın. Benim babam AK Parti’ye oy veren bir adam. Ne yalan söyleyeyim ben de sempatiyle yaklaşıyordum, çünkü iyi şeyler de yaptılar. Barış sürecini ben de destekledim. Evet, demokrasi söylemiyle geldiler ama bu söylemleri çabuk çöktü. Sırmaları döküldü. Ben hükümeti, “Kendine Müslüman” olarak değerlendiriyorum. Allah’ı, Kuran’ı kendilerine ayırdılar. Oysa bunlar, bizim de değerlerimiz. Bizim de inandığımız Allah o! Sadece onlara ait değil. Şeklimize karıştılar, şemalimize karıştılar, yaşam tarzımıza karıştılar, nasıl yürüyeceğimize karıştılar, nasıl sevişeceğimize karıştılar, nasıl büyüyeceğimize karıştılar. Üreyip ürememe hakkımıza bile karıştılar! Ben bir kadın olarak da Gezi’deydim. “Bedenime dokunma!” demek için de. “Biz sizi oylarımızla, sempatimizle getirdik. Ama aynı biz, antipatimizle sizi indiririz de oradan” demek için...
Sen aynı zamanda “Duran kadın”lardan biriydin...
Evet. Çünkü bizi ve eylemimizi itibarsızlaştırmak için çok uğraştılar. Şiddet kullandılar, yakıp yıktılar. Evet, aramızda o şiddete kananlar, şiddete şiddetle karşılık verenler vardı, biz onları da kabul etmiyoruz. Biz, bütün saflığımızla ordaydık. Benim “Duran Kadın” olarak “beyaz elbise” giymemin sebebi de bu. Safiyeti, masumiyeti temsilen. Gezi’nin “durarak” direnen geliniydim.
HAYATIMDA İLK DEFA
Gezi’ye bakarak “durdun”...
Evet. Benden önce başka bir arkadaşım vardı. O yorulunca ben devraldım. Özellikle altını çizmek isterim, bu eylemler bireysel değil, tek tek isimlerimizin hiçbir önemi yok. Orada, ortak bir tavır ve bir duruş var. Çünkü bizi sürekli terörize etmeye çalıştılar, marjinal olduğumuzu söylediler. Oysa ben hayatımda ilk defa bir eyleme katılıyorum. Hayatımda ilk defa gaza maruz kalıyorum. Hayatımda ilk defa insanların yaralandığını görüyorum. Biz itibarımızı korumak istiyoruz, bu eylemin Başbakan’ın anlattığı gibi olmadığını haykırmak istiyoruz.
Siz tam olarak kimsiniz?
Zaten kafaların karıştığı, ezberlerin bozulduğu nokta da burası. Ne örgüt var ne de grup: “Ortak akıl”. Oysa onlar farklı oluşumlara alışıklar. İçimizde herkes var, hükümetin beğenmediği, sevmediği, vahşice davrandığı bütün “öteki”ler. LGBT bireyler de var, feministler de var. Önce Penguen yürüyüşü yaptık, “Marjinal değiliz, terörist değiliz, bizi gör medya, pengueniz, penguen!” dedik. Sloganımız buydu. Sonra “Duran Adam”a geçildi. Onların şiddetine karşı bizim mizahımız. Biz şiddetten yana değiliz. Devlet bize babacan davransın istiyoruz ama babalık etsin istemiyoruz. Başbakan’ın tavrı, çocuğunu döverek istediğini yaptırmaya çalışan, şiddet uygulayan bir ebeveyn tavrı. Ama biz o dönemi aşalı çok oldu. Artık böyle bir baskı altıda yaşamak istemiyoruz.
TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE
Sen, “Duran Kadın”ken bayıldın...
Evet. Tansiyonum düştü. Günlerin yorgunluğundan oldu, bir de hep kuru yiyeceklerle besleniyoruz. Ve uykusuzuz. Son 15 günde, bütün arkadaşlarımız çok kilo verdi. Ben de verdim. Bizim gibi şu anda Türkiye’nin her yerinde yüzlerce duran adamlar ve kadınlar var.
Birbirinizle bağlantınız var mı?
Hayır, tüm bu Gezi olaylarında her şey nasıl kendiliğinden geliştiyse, yine öyle gelişiyor. Nasıl Başbakan, “Ben istediğimi yaparım, çekin gidin o parktan!” dediğinde yüz kişi, bin kişi olduysa, o bin kişiye şiddet uygulandığında, yüz binlere ulaştıysa, gazı dayadıkça 1 milyon kişiye ulaştıysa, aynı hesap. Çığ gibi büyüyor. Anlamadıkları bu, şiddetle baskıyla hiçbir şey hallolmuyor. Şiddet içermeyen eylemlerimiz devam edecek!
SÖZ GENÇLERDE
GEZİ olaylarıyla ilgili yaşadıklarınızı anlatmak istiyorsanız, “Bir de benden dinle” diyorsanız genclerintanikligi@hurriyet.com.tr adresine yazabilirsiniz.
Şu günlerde galiba insana en iyi gelen, olayları bizzat yaşamış ağızlardan dinlemek.
Yazın bana, yaşadıklarınızı anlatın.
Herkese açık bu mail adresi, bütün “öteki”lere, kendini ifade etmek isteyen herkese...
Barikatlardakilere, revirlerdekilere, yaralananlara, LGBT’lere, Kürtlere, ulusalcılara, gözaltına alınanlara, apolitiklere, dinsizlere, AK Partililere, başörtülülere, hatta polislere...
Aklınıza gelen herkese...
Aynı şeyi yaşadık sanıyoruz ama hayır herkesin öyküsü farklı.
Farklılıklarımızı okuyalım, birbirimizi anlayalım.
Farklılıklarımızla birlikte yaşamayı öğrenmek, belki de bu süreçten çıkaracağımız en büyük derstir.
Paylaş